| Englisch | Türkisch | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| General | centrepiece n. | en önemli parça | ||
|
The grand chandelier was the centrepiece of the ballroom. Büyük avize balo salonunun en önemli parçasıydı. More Sentences |
||||
| General | centrepiece n. | orta süsü | ||
|
The floral arrangement served as a beautiful centrepiece. Çiçek düzenlemesi, güzel bir orta süsü oluşturuyordu. More Sentences |
||||
| General | centrepiece n. | en önemli öğe | ||
| General | centrepiece n. | masaya konulan orta süsü | ||
| General | centrepiece n. | merkezi konumdaki obje | ||
| General | centrepiece n. | göbek | ||
| General | centrepiece n. | rozet | ||
| General | centrepiece n. | göbek süsü | ||
