Englisch | Türkisch | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | cease v. | son vermek | ||
Please do not cease your efforts. Lütfen çabalarınıza son vermeyin. More Sentences |
||||
Common Usage | cease v. | durmak | ||
If it is applied, agricultural activities would cease in the least productive farms and areas. Eğer uygulanırsa, en az verimli çiftliklerde ve alanlarda tarımsal faaliyetler duracaktır. More Sentences |
||||
Common Usage | cease v. | durdurmak | ||
The international community must urge both parties to reach a permanent settlement and cease the terror. Uluslararası toplum her iki tarafı da kalıcı bir çözüme ulaşmaya ve terörü durdurmaya teşvik etmelidir. More Sentences |
||||
General | ||||
General | cease n. | sona erme | ||
This proposal is also a step in the right direction insofar as it makes provision for production aid to cease in 2007. Bu teklif, üretim yardımının 2007 yılında sona ermesini öngörmesi bakımından da doğru yönde atılmış bir adımdır. More Sentences |
||||
General | cease v. | kesilmek | ||
The cheering ceased. Tezahürat kesildi. More Sentences |
||||
General | cease v. | durdurmak | ||
The international community must urge both parties to reach a permanent settlement and cease the terror. Uluslararası toplum her iki tarafı da kalıcı bir çözüme ulaşmaya ve terörü durdurmaya teşvik etmelidir. More Sentences |
||||
General | cease v. | bırakmak | ||
The Europeans should cease worrying about having a role. Avrupalılar bir role sahip olma konusunda endişelenmeyi bırakmalıdır. More Sentences |
||||
General | cease v. | bitmek | ||
His complaints never cease. Şikayetleri hiç bitmiyor. More Sentences |
||||
General | cease v. | kalmak | ||
One day in the future, you shall cease to compete with one another to exist, and neither will you continue to need money. Gelecekte bir gün, var olmak için birbirinizle rekabet etmek zorunda kalmayacaksınız ve paraya da ihtiyacınız olmayacak. More Sentences |
||||
General | cease v. | kesmek | ||
He is a vile despot and we must cease all links with him and his regime. O aşağılık bir despottur ve onunla ve rejimiyle olan tüm bağlantılarımızı kesmeliyiz. More Sentences |
||||
General | cease v. | vazgeçmek | ||
The paradoxes of this Parliament never cease to amaze us. Bu Parlamento'nun paradoksları bizi şaşırtmaktan asla vazgeçmiyor. More Sentences |
||||
General | cease v. | durmak | ||
If it is applied, agricultural activities would cease in the least productive farms and areas. Eğer uygulanırsa, en az verimli çiftliklerde ve alanlarda tarımsal faaliyetler duracaktır. More Sentences |
||||
General | cease v. | ortadan kalkmak | ||
That technology may cease to exist in a couple of years. Bu teknoloji birkaç yıl içerisinde ortadan kalkabilir. More Sentences |
||||
Law | ||||
Law | cease v. | son vermek | ||
Please do not cease your efforts. Lütfen çabalarınıza son vermeyin. More Sentences |
||||
Common Usage | ||||
Common Usage | cease v. | dinmek | ||
General | ||||
General | cease n. | durma | ||
General | cease n. | ara | ||
General | cease n. | geri bıraktırma | ||
General | cease n. | kaldırma | ||
General | cease n. | tehir | ||
General | cease n. | geciktirme | ||
General | cease n. | son bulma | ||
General | cease n. | kesilme | ||
General | cease v. | gidermek | ||
General | cease v. | dindirmek | ||
General | cease v. | devam etmemek | ||
General | cease v. | arkası kesilmek | ||
General | cease v. | dinmek | ||
General | cease v. | bitirmek | ||
General | cease v. | ara vermek | ||
General | cease v. | ara verdirmek | ||
General | cease v. | vazgeçirmek | ||
General | cease v. | bıraktırmak | ||
General | cease v. | devam etmemek | ||
Technical | ||||
Technical | cease v. | sona ermek |