Englisch | Türkisch | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | calmly adv. | sakince | ||
The rapporteur rightly says that we still have plenty of time to look calmly at a better system. Raportör haklı olarak daha iyi bir sisteme sakince bakmak için hala bolca zamanımız olduğunu söylüyor. More Sentences |
||||
General | ||||
General | calmly adv. | sakinlikle | ||
She took the news calmly. Haberi sakinlikle karşıladı. More Sentences |
||||
General | calmly adv. | sakin bir şekilde | ||
The person making the decision should look at the issue calmly. Kararı veren kişi konuya sakin bir şekilde bakmalıdır. More Sentences |
||||
General | calmly adv. | sakince | ||
Let's sit down and discuss it calmly. Oturup sakince tartışalım. More Sentences |
||||
General | calmly adv. | heyecan göstermeden | ||
General | calmly adv. | güzel güzel | ||
General | calmly adv. | sakin kafayla | ||
General | calmly adv. | heyecansız | ||
General | calmly adv. | soğukkanlılıkla |
Englisch | Türkisch | |
---|---|---|
General | ||
General | think very calmly v. | çok sakin bir şekilde düşünmek |
General | calmly and quietly adv. | güzel güzel |