|
Kategorie |
Englisch |
Türkisch |
|
| Common Usage |
|
| 1 |
Common Usage |
bus n.
|
otobüs |
|
The other day he told me that he would not dare send his daughter and his son to school in the same bus.
Geçen gün bana kızını ve oğlunu aynı otobüste okula göndermeye cesaret edemeyeceğini söyledi.
More Sentences
|
| General |
|
| 2 |
General |
school bus n.
|
okul otobüsü |
|
I missed the school bus!
Okul otobüsünü kaçırdım!
More Sentences
|
| 3 |
General |
bus terminal n.
|
otobüs terminali |
|
We ran into them at the bus terminal.
Onlara otobüs terminalinde rastladık.
More Sentences
|
| 4 |
General |
bus station n.
|
otobüs terminali |
|
Where's the bus station?
Otobüs terminali nerede?
More Sentences
|
| 5 |
General |
bus ticket n.
|
otobüs bileti |
|
Old people don't pay for bus tickets.
Yaşlı insanlar otobüs biletleri için para ödemezler.
More Sentences
|
| 6 |
General |
bus stop n.
|
durak |
|
The double-decker bus arrived at the bus stop.
Çift katlı otobüs durağa geldi.
More Sentences
|
| 7 |
General |
bus station n.
|
otobüs durağı |
|
Where is the bus station?
Otobüs durağı nerede?
More Sentences
|
| 8 |
General |
bus stop n.
|
otobüs durağı |
|
Please tell me where the bus stop is.
Lütfen bana otobüs durağının nerede olduğunu söyle.
More Sentences
|
| 9 |
General |
bus trip n.
|
otobüs yolculuğu |
|
What do you think of the idea of making a bus trip?
Bir otobüs yolculuğu yapma fikri hakkında ne düşünüyorsun?
More Sentences
|
| 10 |
General |
bus ride n.
|
otobüs yolculuğu |
|
It's only a fifteen minute bus ride from here to the airport.
Buradan havaalanına sadece on beş dakikalık bir otobüs yolculuğudur.
More Sentences
|
| 11 |
General |
public bus n.
|
halk otobüsü |
|
Fadil took a public bus.
Fadıl bir halk otobüsüne bindi.
More Sentences
|
| 12 |
General |
bus shelter n.
|
otobüs durağı |
|
Someone broke all the bus shelter windows.
Birisi tüm otobüs duraklarının camlarını kırdı.
More Sentences
|
| 13 |
General |
bus driver n.
|
otobüs şoförü |
|
The bus driver warned the pupils not to stick their heads out the window.
Otobüs şoförü öğrencileri başlarını pencereden dışarı çıkarmamaları için uyardı.
More Sentences
|
| 14 |
General |
bus driver n.
|
otobüs sürücüsü |
|
According to the bus driver, it wasn't an accident.
Otobüs sürücüsüne göre, o bir kaza değildi.
More Sentences
|
| 15 |
General |
school bus n.
|
okul servisi |
|
Why is that drug addict driving a school bus?
Niye bu keş okul servisi kullanıyor?
More Sentences
|
| 16 |
General |
bus service n.
|
otobüs seferi |
|
The bus service won't be available until the snow has melted.
Karlar eriyene kadar otobüs seferleri yapılamayacak.
More Sentences
|
| 17 |
General |
next bus n.
|
sonraki otobüs |
|
I had to wait twenty minutes for the next bus.
Bir sonraki otobüs için yirmi dakika beklemem gerekti.
More Sentences
|
| 18 |
General |
bendy bus n.
|
körüklü otobüs |
|
The Mayor of London doesn't like bendy buses.
Londra Belediye Başkanı körüklü otobüsleri sevmez.
More Sentences
|
| 19 |
General |
school bus driver n.
|
(okul) servis şoförü |
|
Tom was a school bus driver up until last year.
Tom geçen yıla kadar okul servisi şoförüydü.
More Sentences
|
|
|
| 20 |
General |
school bus driver n.
|
okul otobüsü şoförü |
|
Tom was a school bus driver before he became a taxi driver.
Tom taksi şoförü olmadan önce okul otobüsü şoförüydü.
More Sentences
|
| 21 |
General |
bus conductor n.
|
muavin |
|
The bus conductor told her to get off because she could not pay the fare.
Muavin ona inmesini söyledi çünkü ücreti ödeyemiyordu.
More Sentences
|
| 22 |
General |
miss the bus v.
|
otobüsü kaçırmak |
|
The coworker claimed he had missed the bus.
İş arkadaşı otobüsü kaçırdığını iddia etti.
More Sentences
|
| 23 |
General |
board the bus v.
|
otobüse binmek |
|
Tom boarded the bus.
Tom otobüse bindi.
More Sentences
|
| 24 |
General |
take a bus v.
|
otobüsle gitmek |
|
Tom takes a bus to work.
Tom işe otobüsle gitti.
More Sentences
|
| 25 |
General |
take a bus v.
|
otobüse binmek |
|
Take a bus.
Otobüse bin.
More Sentences
|
| 26 |
General |
take the bus v.
|
otobüse binmek |
|
I'm not home yet because I didn't take the bus.
Henüz evde değilim, çünkü otobüse binmedim.
More Sentences
|
| 27 |
General |
take the bus v.
|
otobüsle gitmek |
|
I take the bus to school.
Okula otobüsle giderim.
More Sentences
|
| 28 |
General |
come by bus v.
|
otobüsle gelmek |
|
He comes by bus.
Otobüsle geliyor.
More Sentences
|
| 29 |
General |
by bus adv.
|
otobüsle |
|
Tom goes to work by bus.
Tom işe otobüsle gidiyor.
More Sentences
|
| 30 |
General |
on the bus adv.
|
otobüste |
|
I suspect that I was over the limit on Monday on the bus from Basle Airport to Strasbourg!
Pazartesi günü Basle Havaalanı'ndan Strazburg'a giden otobüste sınırı aştığımdan şüpheleniyorum!
More Sentences
|
| Colloquial |
|
| 31 |
Colloquial |
miss the bus v.
|
otobüsü kaçırmak |
|
He may have missed the bus.
Otobüsü kaçırmış olabilir.
More Sentences
|
| Tourism |
|
| 32 |
Tourism |
bus tour n.
|
otobüs turu |
|
Where do I book a bus tour?
Otobüs turu için nereden rezervasyon yaptırabilirim?
More Sentences
|
| 33 |
Tourism |
sightseeing bus n.
|
tur otobüsü |
|
The sightseeing bus ran through a long tunnel.
Tur otobüsü uzun bir tünelden geçti.
More Sentences
|
| Technical |
|
| 34 |
Technical |
bus lane n.
|
otobüs şeridi |
|
It really ticks me off the way people drive in the bus lane when they clearly aren't supposed to!
İnsanların açıkça yapmamaları gerekirken otobüs şeridinde araba kullanmaları beni gerçekten sinirlendiriyor!
More Sentences
|
| 35 |
Technical |
shuttle bus n.
|
servis otobüsü |
|
Where can I find a shuttle bus?
Bir servis otobüsü nerede bulabilirim?
More Sentences
|
| Computer |
|
| 36 |
Computer |
bus n.
|
veri yolu |
|
Each entry begins with a bus, device and function number.
Her girdi bir veri yolu, cihaz ve fonksiyon numarasıyla başlar.
More Sentences
|
| Telecom |
|
| 37 |
Telecom |
bus n.
|
veri yolu |
|
Each entry begins with a bus, device and function number.
Her giriş bir veri yolu, cihaz ve fonksiyon numarasıyla başlıyor.
More Sentences
|
| Automotive |
|
| 38 |
Automotive |
bus n.
|
otobüs |
|
They dragged the boy off the bus with brute force, leaving the mother behind utterly distraught.
Çocuğu kaba kuvvetle otobüsten sürükleyerek indirdiler ve anneyi perişan bir halde geride bıraktılar.
More Sentences
|
| 39 |
Automotive |
bus stop n.
|
otobüs durağı |
|
The bus stop is close by.
Otobüs durağı, bu civarda.
More Sentences
|
|
|
| 40 |
Automotive |
bus station n.
|
otobüs terminali |
|
How do I get to the bus station?
Otobüs terminaline nasıl giderim?
More Sentences
|
| 41 |
Automotive |
bus n.
|
otobüs |
|
I have been told that a bus is bringing people from Brussels and is expected to arrive about 8.30 p.m.
Bir otobüsün Brüksel'den insanları getirdiği ve akşam 8.30 civarında varmasının beklendiği söylendi.
More Sentences
|
| Transportation |
|
| 42 |
Transportation |
bus fare n.
|
otobüs ücreti |
|
The bus fare was raised.
Otobüs ücretlerine zam yapıldı.
More Sentences
|
| General |
|
| 43 |
General |
water bus n.
|
su otobüsü |
|
| 44 |
General |
service bus n.
|
otobüs (avustralya) |
|
| 45 |
General |
bus depot n.
|
otobüs durağı |
|
| 46 |
General |
articulated bus n.
|
körüklü otobüs |
|
| 47 |
General |
bus ticket n.
|
abonman |
|
| 48 |
General |
trolley bus n.
|
troleybüs |
|
| 49 |
General |
bus system n.
|
veri yolu sistemi |
|
| 50 |
General |
bus route n.
|
otobüs hattı |
|
| 51 |
General |
camping bus n.
|
kamp otobüsü |
|
| 52 |
General |
bus tie n.
|
bara bağlantısı (enerji) |
|
| 53 |
General |
bus terminal n.
|
garaj |
|
| 54 |
General |
bus traffic n.
|
otobüs trafiği |
|
| 55 |
General |
bus manufacturer n.
|
otobüs üreticisi |
|
| 56 |
General |
bus company n.
|
otobüs şirketi |
|
| 57 |
General |
bus conductor n.
|
biletçi |
|
| 58 |
General |
bus n.
|
anayol |
|
| 59 |
General |
bus journey n.
|
otobüs yolculuğu |
|
| 60 |
General |
bus n.
|
ana yol |
|
| 61 |
General |
optical bus n.
|
optik veriyolu |
|
| 62 |
General |
bus n.
|
bara |
|
| 63 |
General |
bus n.
|
taşıt |
|
| 64 |
General |
municipality bus n.
|
belediye otobüsü |
|
| 65 |
General |
bus lane n.
|
otobüs yolu |
|
| 66 |
General |
bus lane n.
|
tercihli araç yolu |
|
| 67 |
General |
bus shelter n.
|
üzeri kapalı otobüs durağı |
|
| 68 |
General |
motor bus n.
|
otobüs |
|
| 69 |
General |
two-layered bus n.
|
çift katlı otobüs |
|
| 70 |
General |
double decker bus n.
|
çift katlı otobüs |
|
| 71 |
General |
double decker bus n.
|
iki katlı otobüs |
|
| 72 |
General |
two-layered bus n.
|
iki katlı otobüs |
|
| 73 |
General |
bus seat n.
|
otobüs koltuğu |
|
| 74 |
General |
service bus n.
|
servis otobüsü |
|
| 75 |
General |
shuttle bus n.
|
ring seferi |
|
| 76 |
General |
shuttle bus n.
|
ring servisi |
|
| 77 |
General |
bus ads n.
|
otobüs üzerine yapıştırılan reklam amaçlı afiş |
|
| 78 |
General |
bus ads n.
|
otobüs reklamı |
|
| 79 |
General |
school bus service n.
|
okul servisi |
|
|
|
| 80 |
General |
election bus n.
|
seçim otobüsü |
|
| 81 |
General |
bus station platform n.
|
otobüs peronu |
|
| 82 |
General |
school bus driver n.
|
okul servisi sürücüsü |
|
| 83 |
General |
bus drivers n.
|
otobüs şoförleri |
|
| 84 |
General |
horse-drawn bus n.
|
atla çekilen taşıt |
|
| 85 |
General |
bus management n.
|
otobüs işletmeciliği |
|
| 86 |
General |
parking the bus n.
|
(futbolda) sıkı savunma yapma |
|
| 87 |
General |
sea bus n.
|
deniz otobüsü |
|
| 88 |
General |
water bus n.
|
deniz otobüsü |
|
| 89 |
General |
bus trip n.
|
otobüs gezisi |
|
| 90 |
General |
short bus ride n.
|
kısa otobüs yolculuğu |
|
| 91 |
General |
open-top bus n.
|
üstü açık otobüs |
|
| 92 |
General |
bus card n.
|
otobüs kartı |
|
| 93 |
General |
bus girl n.
|
kız veya kadın komi |
|
| 94 |
General |
bus width n.
|
otobüs genişliği |
|
| 95 |
General |
river bus n.
|
nehir taşıtı |
|
| 96 |
General |
water bus n.
|
su ulaşım aracı |
|
| 97 |
General |
river bus n.
|
nehir otobüsü |
|
| 98 |
General |
river bus n.
|
su taşıtı |
|
| 99 |
General |
water bus n.
|
su taşıtı |
|
| 100 |
General |
water bus n.
|
nehir taşıtı |
|
| 101 |
General |
river bus n.
|
su ulaşım aracı |
|
| 102 |
General |
side of bus n.
|
otobüsün yanı |
|
| 103 |
General |
side of bus n.
|
otobüsün yan tarafı |
|
| 104 |
General |
bus depot n.
|
otobüs garajı |
|
| 105 |
General |
bus pass n.
|
otobüse biniş kartı |
|
| 106 |
General |
bus door n.
|
otobüs kapısı |
|
| 107 |
General |
bus window n.
|
otobüs penceresi |
|
| 108 |
General |
bus trunk n.
|
otobüs bagajı |
|
| 109 |
General |
short bus n.
|
küçük okul otobüsü |
|
| 110 |
General |
bus person n.
|
komi |
|
| 111 |
General |
toy bus n.
|
oyuncak otobüs |
|
| 112 |
General |
bus conductor n.
|
otobüs muavini |
|
| 113 |
General |
bus attendant n.
|
muavin |
|
| 114 |
General |
bus attendant n.
|
otobüs muavini |
|
| 115 |
General |
school bus attendant n.
|
okul servisi görevlisi |
|
| 116 |
General |
school bus attendant n.
|
servis görevlisi |
|
| 117 |
General |
school bus attendant n.
|
servis ablası |
|
| 118 |
General |
school bus attendant n.
|
servis abisi |
|
| 119 |
General |
bus n.
|
otobüsü andıran bir at arabası |
|
| 120 |
General |
bus n.
|
restoran servis arabası |
|
| 121 |
General |
bus n.
|
yolcu taşıyan bir tür at arabası |
|
| 122 |
General |
serial bus traveler n.
|
sürekli otobüsle seyahat eden |
|
| 123 |
General |
electric bus n.
|
elektrikli otobüs |
|
| 124 |
General |
bus v.
|
otobüsle gitmek |
|
| 125 |
General |
bus it v.
|
otobüsle gitmek |
|
| 126 |
General |
bus v.
|
otobüsle taşımak |
|
| 127 |
General |
give up one's seat (in the bus) v.
|
yerini vermek |
|
| 128 |
General |
collide with a bus v.
|
otobüsle çarpışmak |
|
| 129 |
General |
get onto the bus v.
|
otobüse atlamak |
|
| 130 |
General |
get on the bus v.
|
otobüse atlamak |
|
| 131 |
General |
fail to catch the bus on time v.
|
otobüsü kaçırmak |
|
| 132 |
General |
get onto the bus v.
|
otobüse binmek |
|
| 133 |
General |
get off the bus v.
|
otobüsten inmek |
|
| 134 |
General |
board the bus v.
|
otobüse atlamak |
|
| 135 |
General |
get on the bus v.
|
otobüse binmek |
|
| 136 |
General |
miss the bus v.
|
fırsat tepmek |
|
| 137 |
General |
wait for a bus v.
|
otobüs beklemek |
|
| 138 |
General |
stand on the bus v.
|
otobüste ayakta kalmak |
|
| 139 |
General |
stand on the bus v.
|
otobüste ayakta durmak |
|
| 140 |
General |
hop on a bus v.
|
otobüse atlamak |
|
| 141 |
General |
wait at the bus stop v.
|
otobüs durağında beklemek |
|
| 142 |
General |
wait at the bus stop v.
|
(otobüs) durakta beklemek |
|
| 143 |
General |
take a bus to school v.
|
okula otobüsle gitmek |
|
| 144 |
General |
keep the bus waiting v.
|
otobüsü bekletmek |
|
| 145 |
General |
drive a car/bus v.
|
direksiyon sallamak |
|
| 146 |
General |
save a seat on the bus v.
|
birine otobüste yer ayırmak |
|
| 147 |
General |
see soldier off at the bus terminal v.
|
otobüs terminalinde asker uğurlamak |
|
| 148 |
General |
take the next bus v.
|
sonraki otobüse binmek |
|
| 149 |
General |
give up seat to elderly on bus v.
|
otobüste yaşlılara yer vermek |
|
| 150 |
General |
catch a bus v.
|
otobüsü yakalamak |
|
| 151 |
General |
get on the shuttle bus v.
|
servise binmek |
|
| 152 |
General |
go to school by school bus v.
|
okula servisle gitmek |
|
| 153 |
General |
go to school by school bus v.
|
okula okul otobüsüyle servisle gitmek |
|
| 154 |
General |
wait for the school bus v.
|
okul servisini beklemek |
|
| 155 |
General |
catch the school bus v.
|
okul otobüsünü yakalamak |
|
| 156 |
General |
take the bus to work v.
|
işe otobüsle gitmek |
|
| 157 |
General |
get on the school bus v.
|
okul otobüsüne binmek |
|
| 158 |
General |
get off a bus v.
|
otobüsten inmek |
|
| 159 |
General |
wait at the bus stop v.
|
(otobüs) durakta beklemek |
|
| 160 |
General |
ask someone on the bus to give (up) their seat for v.
|
otobüste yer istemek |
|
| 161 |
General |
bus [us] v.
|
yemek artıklarını temizlemek |
|
| 162 |
General |
bus [us] v.
|
garson yardımcılığı yapmak |
|
| 163 |
General |
bus [india] interj.
|
yeter |
|
| 164 |
General |
bus [india] interj.
|
dur |
|
| 165 |
General |
the bus has left without me expr.
|
otobüs beni almadan gitti |
|
| 166 |
General |
the bus runs every twenty minutes expr.
|
otobüs her yirmi dakikada bir geçer |
|
| 167 |
General |
bus (business) abrev.
|
işletme |
|
| Colloquial |
|
| 168 |
Colloquial |
bus n.
|
büyük ve hantal araba |
|
| 169 |
Colloquial |
bus n.
|
külüstür araba |
|
| 170 |
Colloquial |
bus n.
|
külüstür uçak |
|
| 171 |
Colloquial |
like the back end of a bus expr.
|
çok çirkin |
|
| 172 |
Colloquial |
like the back end of a bus expr.
|
cazibesiz |
|
| 173 |
Colloquial |
like the back of a bus expr.
|
çok çirkin |
|
| 174 |
Colloquial |
like the back of a bus expr.
|
cazibesiz |
|
| 175 |
Colloquial |
wait at the bus stop expr.
|
otobüs durağında bekle |
|
| 176 |
Colloquial |
wait at the bus stop expr.
|
(otobüs) durakta bekle |
|
| Idioms |
|
| 177 |
Idioms |
struggle bus n.
|
(şaka yollu) ölüm kalım savaşı |
|
| 178 |
Idioms |
struggle bus n.
|
(şaka yollu) sinir harbi |
|
| 179 |
Idioms |
struggle bus n.
|
(şaka yollu) hayat/yaşam mücadelesi |
|
| 180 |
Idioms |
struggle bus n.
|
(şaka yollu) hayat/yaşam kavgası |
|
| 181 |
Idioms |
ride the struggle bus v.
|
(şaka yollu) ölüm kalım savaşı vermek |
|
| 182 |
Idioms |
ride the struggle bus v.
|
(şaka yollu) sinir harbi vermek |
|
| 183 |
Idioms |
ride the struggle bus v.
|
(şaka yollu) hayat/yaşam mücadelesi vermek |
|
| 184 |
Idioms |
ride the struggle bus v.
|
(şaka yollu) hayat/yaşam kavgası vermek |
|
| 185 |
Idioms |
throw under the bus v.
|
ortada bırakmak |
|
| 186 |
Idioms |
throw under the bus v.
|
sırtından bıçaklamak |
|
| 187 |
Idioms |
throw under the bus v.
|
satmak (mecaz) |
|
| 188 |
Idioms |
throw (one) under the bus v.
|
(birini) satmak |
|
| 189 |
Idioms |
throw (one) under the bus v.
|
(birini) ortada bırakmak |
|
| 190 |
Idioms |
throw (one) under the bus v.
|
(birini) sırtından bıçaklamak |
|
| 191 |
Idioms |
throw (one) under the bus v.
|
(birini) zan altında bırakmak |
|
| 192 |
Idioms |
throw (one) under the bus v.
|
suçu/sorumluluğu (birine) atmak |
|
| 193 |
Idioms |
throw (one) under the bus v.
|
suçu/sorumluluğu (birine) yüklemek |
|
| 194 |
Idioms |
throw (one) under the bus v.
|
suçu/sorumluluğu (birine) yıkmak |
|
| 195 |
Idioms |
throw (one) under the bus v.
|
(birini) günah keçisi ilan etmek |
|
| 196 |
Idioms |
park the bus v.
|
(futbolda) sıkı savunma yapmak |
|
| 197 |
Idioms |
park the bus v.
|
defansa otobüsü çekmek |
|
| 198 |
Idioms |
on the struggle bus adv.
|
(şaka yollu) ölüm kalım savaşı veren |
|
| 199 |
Idioms |
on the struggle bus adv.
|
(şaka yollu) sinir harbi veren |
|
| 200 |
Idioms |
on the struggle bus adv.
|
(şaka yollu) hayat/yaşam mücadelesi veren |
|
| 201 |
Idioms |
on the struggle bus adv.
|
(şaka yollu) hayat/yaşam kavgası veren |
|
| 202 |
Idioms |
the wheels came off the bus expr.
|
işler sarpa sardı |
|
| 203 |
Idioms |
the wheels came off the bus expr.
|
işler ters gitmeye başladı |
|
| 204 |
Idioms |
the wheels came off the bus expr.
|
işler tersine döndü |
|
| 205 |
Idioms |
the wheels came off the bus expr.
|
işler/durum kontrolden çıktı |
|
| 206 |
Idioms |
the wheels came off the bus expr.
|
işler/planlar bozuldu |
|
| 207 |
Idioms |
the wheels fell off the bus expr.
|
işler sarpa sardı |
|
| 208 |
Idioms |
the wheels fell off the bus expr.
|
işler ters gitmeye başladı |
|
| 209 |
Idioms |
the wheels fell off the bus expr.
|
işler tersine döndü |
|
| 210 |
Idioms |
the wheels fell off the bus expr.
|
işler/durum kontrolden çıktı |
|
| 211 |
Idioms |
the wheels fell off the bus expr.
|
işler/planlar bozuldu |
|
| Speaking |
|
| 212 |
Speaking |
I missed the school bus expr.
|
ben okul otobüsünü kaçırdım |
|
| 213 |
Speaking |
can I get off the bus here? expr.
|
durakta inecek var? |
|
| 214 |
Speaking |
I hate waiting bus at the stop expr.
|
durakta otobüs beklemekten nefret ediyorum |
|
| 215 |
Speaking |
let passengers get off the bus before you get on expr.
|
inenlere öncelik tanıyın |
|
| 216 |
Speaking |
the man in the bus expr.
|
otobüsün içindeki adam |
|
| 217 |
Speaking |
I am sorry I missed the bus expr.
|
özür dilerim otobüsü kaçırdım |
|
| 218 |
Speaking |
you can take a bus expr.
|
otobüsle gidebilirsin |
|
| 219 |
Speaking |
the man in the bus expr.
|
otobüsteki adam |
|
| 220 |
Speaking |
we missed our bus expr.
|
otobüsümüzü kaçırdık |
|
| 221 |
Speaking |
do they go to school by bus? expr.
|
okula otobüsle mi gidiyorlar? |
|
| 222 |
Speaking |
can I get off the bus here? expr.
|
müsait bir yerde inecek var |
|
| 223 |
Speaking |
you can take a bus expr.
|
otobüsle gidebilirsiniz |
|
| 224 |
Speaking |
I will go by bus expr.
|
otobüs ile gideceğim |
|
| 225 |
Speaking |
you can go by bus expr.
|
otobüsle gidebilirsiniz |
|
| 226 |
Speaking |
how often does she go to school by bus? expr.
|
okula ne sıklıkla otobüsle gider? |
|
| 227 |
Speaking |
do they go to school by bus? expr.
|
okula otobüs ile mi gidiyorlar? |
|
| 228 |
Speaking |
can I get off the bus here? expr.
|
müsait bir yerde inebilir miyim? |
|
| 229 |
Speaking |
I missed the school bus expr.
|
okul otobüsünü kaçırdım |
|
| 230 |
Speaking |
you can go by bus expr.
|
otobüsle gidebilirsin |
|
| 231 |
Speaking |
I caught the last bus expr.
|
son otobüsü yakaladım |
|
| Trade/Economic |
|
| 232 |
Trade/Economic |
bus company n.
|
otobüs şirketi |
|
| 233 |
Trade/Economic |
bus company n.
|
otobüs firması |
|
| 234 |
Trade/Economic |
company bus service n.
|
şirket servisi |
|
| 235 |
Trade/Economic |
work bus n.
|
i̇ş servisi |
|
| Politics |
|
| 236 |
Politics |
a bus-load of asylum seekers n.
|
bir otobüs dolusu sığınmacı |
|
| 237 |
Politics |
energy bus programme n.
|
enerji verimliliği test aracı programı |
|
| 238 |
Politics |
campaign bus n.
|
seçim otobüsü |
|
| 239 |
Politics |
election bus n.
|
seçim otobüsü |
|
| Tourism |
|
| 240 |
Tourism |
rent a bus service n.
|
kiralık otobüs servisi |
|
| 241 |
Tourism |
tour bus n.
|
tur otobüsü |
|
| Technical |
|
| 242 |
Technical |
bus system n.
|
ana yol dizgesi |
|
| 243 |
Technical |
bus system n.
|
ana yol sistemi |
|
| 244 |
Technical |
aluminium bus bar n.
|
alüminyum toplayıcı çubuk |
|
| 245 |
Technical |
address bus n.
|
adres ana yolu |
|
| 246 |
Technical |
address bus n.
|
adres veri yolu |
|
| 247 |
Technical |
accumulator bus n.
|
akümülatör yolu |
|
| 248 |
Technical |
control bus n.
|
ana denetim yolu |
|
| 249 |
Technical |
bus cable n.
|
ana yol kablosu |
|
| 250 |
Technical |
bus priority structure n.
|
ana yol öncelik yapısı |
|
| 251 |
Technical |
bus driver n.
|
ana yol sürücüsü |
|
| 252 |
Technical |
token bus n.
|
andaçlı veriyolu |
|
| 253 |
Technical |
interface bus n.
|
ara yüz veri hattı |
|
| 254 |
Technical |
memory bus n.
|
bellek anayolu |
|
| 255 |
Technical |
bus voltage n.
|
bara voltajı/gerilimi |
|
| 256 |
Technical |
bus bar n.
|
bara |
|
| 257 |
Technical |
bus duct n.
|
bara kanalı |
|
| 258 |
Technical |
battery bus n.
|
batarya bağlatı noktası |
|
| 259 |
Technical |
bus n.
|
basbar |
|
| 260 |
Technical |
bus duct n.
|
bara tavası |
|
| 261 |
Technical |
data bus n.
|
bilgi taşıtı |
|
| 262 |
Technical |
peripheral bus n.
|
çevre veriyolu |
|
| 263 |
Technical |
bus bar n.
|
çok çubuklu bara |
|
| 264 |
Technical |
bus wire n.
|
çok hatlı örgütel bara |
|
| 265 |
Technical |
bus duct n.
|
dağıtım kanalı |
|
| 266 |
Technical |
bus bar n.
|
dağıtma tevzi çubuğu |
|
| 267 |
Technical |
delayed accessory bus n.
|
geciktirilmiş aksesuar büsü |
|
| 268 |
Technical |
domestic digital bus n.
|
ev ve benzeri yerlerdeki sayısal kablo yolu |
|
| 269 |
Technical |
shuttle bus n.
|
gidiş geliş otobüsü |
|
| 270 |
Technical |
shuttle bus n.
|
iki nokta arasında sefer yapan otobüs |
|
| 271 |
Technical |
exciter bus n.
|
ikaz barası |
|
| 272 |
Technical |
school shuttle bus n.
|
okul servis |
|
| 273 |
Technical |
optical bus n.
|
optik veriyolu |
|
| 274 |
Technical |
bus heating system n.
|
otobüs ısıtma sistemi |
|
| 275 |
Technical |
slack bus n.
|
salınım barası |
|
| 276 |
Technical |
trolley bus n.
|
raysız tramvay |
|
| 277 |
Technical |
signal bus n.
|
sinyal barası |
|
| 278 |
Technical |
bus mouse n.
|
seri bağlantılı fare |
|
| 279 |
Technical |
bus bar n.
|
toplayıcı çubuk |
|
| 280 |
Technical |
ground bus n.
|
topraklama barası |
|
| 281 |
Technical |
bus cable n.
|
taşıt kablosu |
|
| 282 |
Technical |
printed boards and backplanes in bus applications n.
|
veri hattı uygulamalarında baskılı devre ve arka düzlemler |
|
| 283 |
Technical |
data bus n.
|
veri ana yolu |
|
| 284 |
Technical |
esb (enterprise services bus) abrev.
|
web hizmetlerini destekleyen bir mesaj simsarı |
|
| Computer |
|
| 285 |
Computer |
bus system n.
|
ana yol dizgesi |
|
| 286 |
Computer |
bus system n.
|
ana yol sistemi |
|
| 287 |
Computer |
address bus n.
|
adres ana yolu |
|
| 288 |
Computer |
address bus n.
|
adres anayolu |
|
| 289 |
Computer |
address bus n.
|
adres taşıtı |
|
| 290 |
Computer |
address bus n.
|
adres veri yolu |
|
| 291 |
Computer |
address bus n.
|
adres veriyolu |
|
| 292 |
Computer |
address bus n.
|
adres yolu |
|
| 293 |
Computer |
control bus n.
|
ana denetim yolu |
|
| 294 |
Computer |
bus n.
|
ana yol |
|
| 295 |
Computer |
bus cable n.
|
ana yol kablosu |
|
| 296 |
Computer |
bus priority structure n.
|
ana yol öncelik yapısı |
|
| 297 |
Computer |
bus driver n.
|
ana yol sürücüsü |
|
| 298 |
Computer |
apple desktop bus n.
|
apple masaüstü yolu |
|
| 299 |
Computer |
memory bus n.
|
bellek anayolu |
|
| 300 |
Computer |
bus n.
|
bara |
|
| 301 |
Computer |
accumulator-bus n.
|
birikeç yolu |
|
| 302 |
Computer |
accumulator-bus n.
|
birikeç taşıtı |
|
| 303 |
Computer |
accumulator bus n.
|
birikeç yolu |
|
| 304 |
Computer |
data bus n.
|
bilgi taşıtı |
|
| 305 |
Computer |
peripheral bus n.
|
çevre veriyolu |
|
| 306 |
Computer |
output bus n.
|
çıkış veriyolu |
|
| 307 |
Computer |
c bus n.
|
c veri yolu |
|
| 308 |
Computer |
fun bus n.
|
eğlence otobüsü |
|
| 309 |
Computer |
access bus port n.
|
erişim veri yolu bağlantı noktası |
|
| 310 |
Computer |
universal serial bus n.
|
evrensel seri veriyolu |
|
| 311 |
Computer |
extended io bus n.
|
genişletilmiş gç veri yolu |
|
| 312 |
Computer |
generic bus n.
|
genel veri yolu |
|
| 313 |
Computer |
service bus n.
|
hizmet sürücüsü |
|
| 314 |
Computer |
bus fax n.
|
iş faksı |
|
| 315 |
Computer |
optical bus n.
|
ışıl veriyolu |
|
| 316 |
Computer |
isa bus n.
|
isa veri yolu |
|
| 317 |
Computer |
bus fax n.
|
iş faks no |
|
| 318 |
Computer |
mpi bus n.
|
mpi veri yolu |
|
| 319 |
Computer |
mca bus n.
|
mca yol |
|
| 320 |
Computer |
mpsa bus n.
|
mpsa veri yolu |
|
| 321 |
Computer |
optical bus n.
|
optik veriyolu |
|
| 322 |
Computer |
pcmcia bus n.
|
pcmcia veri yolu |
|
| 323 |
Computer |
pnp bus n.
|
pnp veri yolu |
|
| 324 |
Computer |
pci bus driver n.
|
pcı veri yolu sürücüsü |
|
| 325 |
Computer |
pci bus n.
|
pci yol |
|
| 326 |
Computer |
pci bus n.
|
pci veriyolu |
|
| 327 |
Computer |
pnp isa bus n.
|
pnp isa veri yolu |
|
| 328 |
Computer |
pci bus n.
|
pci veri yolu |
|
| 329 |
Computer |
pc-98/local bus n.
|
pc-98/yerel veri yolu |
|
| 330 |
Computer |
se bus access port n.
|
se yolu erişim kapısı |
|
| 331 |
Computer |
bus mouse n.
|
seri dizisel bağlantılı fare |
|
| 332 |
Computer |
scsi bus number n.
|
scsi veri yolu numarası |
|
| 333 |
Computer |
system bus n.
|
sistem yolu |
|
| 334 |
Computer |
se bus n.
|
se yolu |
|
| 335 |
Computer |
standard bus adapter mouse n.
|
standart bus bağdaştırıcılı fare |
|
| 336 |
Computer |
bus n.
|
taşıt |
|
| 337 |
Computer |
bus mouse n.
|
taşıta bağlanan fare |
|
| 338 |
Computer |
bus cable n.
|
taşıt kablosu |
|
| 339 |
Computer |
bus coupler n.
|
veri yolu bağlayıcısı |
|
| 340 |
Computer |
bus speed n.
|
veri yolu hızı |
|
| 341 |
Computer |
bus type n.
|
veriyolu türü |
|
| 342 |
Computer |
bus network n.
|
veri yolu ağı |
|
| 343 |
Computer |
bus error type n.
|
veriyolu hata türü |
|
| 344 |
Computer |
bus driver n.
|
veriyolu sürücüsü |
|
| 345 |
Computer |
bus access control n.
|
veriyolu erişim denetimi |
|
| 346 |
Computer |
bus time-out n.
|
veri yolu zaman aşımı |
|
| 347 |
Computer |
bus n.
|
veriyolu |
|
| 348 |
Computer |
bus selection n.
|
veri yolu seçimi |
|
| 349 |
Computer |
bus relations n.
|
veriyolu ilişkileri |
|
| 350 |
Computer |
data bus n.
|
veri yolu |
|
| 351 |
Computer |
bus extension unit n.
|
veri yolu genişletme birimi |
|
| 352 |
Computer |
bus reset n.
|
veri yolu sıfırlaması |
|
| 353 |
Computer |
data bus n.
|
veriyolu |
|
| 354 |
Computer |
bus network n.
|
veriyolu ağı |
|
| 355 |
Computer |
bus number n.
|
veri yolu no |
|
| 356 |
Computer |
bus number n.
|
veri yolu numarası |
|
| 357 |
Computer |
data bus n.
|
veri ana yolu |
|
| 358 |
Computer |
vme bus n.
|
vme yolu |
|
| 359 |
Computer |
bus number n.
|
yol numarası |
|
| 360 |
Computer |
local bus n.
|
yerel veriyolu |
|
| 361 |
Computer |
bus node module n.
|
veri yolu düğüm modülü |
|
| 362 |
Computer |
bus abrev.
|
iş |
|
| 363 |
Computer |
bus
|
yol |
|
| Informatics |
|
| 364 |
Informatics |
address bus n.
|
adres yolu |
|
| 365 |
Informatics |
memory bus n.
|
bellek veriyolu |
|
| 366 |
Informatics |
primary bus n.
|
birincil veriyolu |
|
| 367 |
Informatics |
accumulator-bus n.
|
birikeç yolu |
|
| 368 |
Informatics |
dual bus n.
|
çift veriyolu |
|
| 369 |
Informatics |
controller area network bus n.
|
denetleyici alanı ağ veriyolu |
|
| 370 |
Informatics |
external bus n.
|
dış veriyolu |
|
| 371 |
Informatics |
can-bus n.
|
denetleyici alanı veri yolu ağı |
|
| 372 |
Informatics |
domestic digital bus n.
|
evlerde kullanılan sayısal veri yolu |
|
| 373 |
Informatics |
home bus n.
|
ev otomasyon veriyolu |
|
| 374 |
Informatics |
input-output bus n.
|
giriş-çıkış veriyolu |
|
| 375 |
Informatics |
internal bus n.
|
iç veriyolu |
|
| 376 |
Informatics |
secondary bus n.
|
ikincil veriyolu |
|
| 377 |
Informatics |
enterprise service bus n.
|
kurum veri yolu |
|
| 378 |
Informatics |
front side bus n.
|
ön yüz sistem yolu |
|
| 379 |
Informatics |
front side bus n.
|
ön yüz yolu |
|
| 380 |
Informatics |
front side bus n.
|
ön yüz veri yolu |
|
| 381 |
Informatics |
digital bus n.
|
sayısal veriyolu |
|
| 382 |
Informatics |
unidirectional bus n.
|
tek yönlü veriyolu |
|
| 383 |
Informatics |
bus architecture n.
|
veriyolu mimarisi |
|
| 384 |
Informatics |
data bus connector n.
|
veri yolu bağlacı |
|
| 385 |
Informatics |
non-bus-based architecture n.
|
veriyoluna dayanmayan mimari |
|
| 386 |
Informatics |
local bus n.
|
yerel veriyolu |
|
| 387 |
Informatics |
time-multiplexed bus n.
|
zamanda çoğullanmış veri yolu |
|
| Telecom |
|
| 388 |
Telecom |
bus slave n.
|
ara hat bağımlı elemanı |
|
| 389 |
Telecom |
address bus n.
|
adres veri yolu |
|
| 390 |
Telecom |
bus interface gate array n.
|
ana veri yolu arayüz kapı dizisi |
|
| 391 |
Telecom |
bus structure n.
|
ara hat yapısı |
|
| 392 |
Telecom |
memory bus n.
|
bellek veriyolu |
|
| 393 |
Telecom |
primary bus n.
|
birincil veriyolu |
|
| 394 |
Telecom |
d-bus n.
|
d-veri yolu |
|
| 395 |
Telecom |
dual bus n.
|
çift veri yolu |
|
| 396 |
Telecom |
external bus n.
|
dış veriyolu |
|
| 397 |
Telecom |
universal serial bus n.
|
evrensel seri veri yolu |
|
| 398 |
Telecom |
home bus n.
|
ev otomasyon veriyolu |
|
| 399 |
Telecom |
input-output bus n.
|
giriş-çıkış veriyolu |
|
| 400 |
Telecom |
broadband bus n.
|
genişbant veriyolu |
|
| 401 |
Telecom |
internal bus n.
|
iç veriyolu |
|
| 402 |
Telecom |
secondary bus n.
|
ikincil veri yolu |
|
| 403 |
Telecom |
token passing bus local area network n.
|
paket anahtarlamalı devrelerde kullanılan özel işaretli yerel alan şebekesi |
|
| 404 |
Telecom |
token bus n.
|
paket anahtarlamalı devrelerde kullanılan özel işaretli veri yolu |
|
| 405 |
Telecom |
digital bus n.
|
sayısal veri yolu |
|
| 406 |
Telecom |
token-bus network n.
|
simgeli veri yolu ağı |
|
| 407 |
Telecom |
summing bus n.
|
toplayan veri hattı |
|
| 408 |
Telecom |
unidirectional bus n.
|
tek yönlü veriyolu |
|
| 409 |
Telecom |
non-bus-based architecture n.
|
veriyolu tabanlı olmayan mimari |
|
| 410 |
Telecom |
bus architecture n.
|
veri yolu mimarisi |
|
| 411 |
Telecom |
data bus n.
|
veri yolu |
|
| 412 |
Telecom |
bus network n.
|
veri yolu ağı |
|
| 413 |
Telecom |
data bus connector n.
|
veri yolu konnektörü |
|
| 414 |
Telecom |
bus topology n.
|
veri yolu topolojisi |
|
| 415 |
Telecom |
local bus n.
|
yerel veriyolu |
|
| Electric |
|
| 416 |
Electric |
bus n.
|
elektrik iletken çubuk |
|
| 417 |
Electric |
bus n.
|
elektrik akımının toplanması, taşınması ve dağıtılması için kullanılan iletken malzemeden yapılmış ağır çubuk |
|
| Construction |
|
| 418 |
Construction |
bus terminal n.
|
otogar |
|
| 419 |
Construction |
bus terminal n.
|
şehirlerarası otobüs terminali |
|
| Automotive |
|
| 420 |
Automotive |
sightseeing bus n.
|
turist otobüsü |
|
| 421 |
Automotive |
bus n.
|
aile otomobili |
|
| 422 |
Automotive |
accumulator bus n.
|
akü yolu |
|
| 423 |
Automotive |
vehicle bus n.
|
araç veriyolu |
|
| 424 |
Automotive |
delayed accessory bus n.
|
geciktirilmiş aksesuar aracı |
|
| 425 |
Automotive |
delayed accessory bus n.
|
geciktirilmiş aksesuar taşıtı |
|
| 426 |
Automotive |
double decker bus n.
|
iki katlı otobüs |
|
| 427 |
Automotive |
accordion bus n.
|
körüklü otobüs |
|
| 428 |
Automotive |
can bus n.
|
kontrol alanı ağı veriyolu |
|
| 429 |
Automotive |
bus lane n.
|
otobüs şeridi |
|
| 430 |
Automotive |
zero emission bus n.
|
sıfır emisyonlu otobüs |
|
| 431 |
Automotive |
bus n.
|
şehir içi otobüs |
|
| 432 |
Automotive |
intercity bus n.
|
şehirlerarası otobüs |
|
| 433 |
Automotive |
single-decker bus n.
|
tek katlı otobüs |
|
| 434 |
Automotive |
bus n.
|
veriyolu |
|
| 435 |
Automotive |
universal serial bus n.
|
üniversal seri veriyolu |
|
| 436 |
Automotive |
bus n.
|
otobüs benzeri bir yolcu otomobili veya uçağı |
|
| Transportation |
|
| 437 |
Transportation |
guided bus n.
|
kılavuzlu otobüs |
|
| 438 |
Transportation |
bus rapid transit n.
|
metrobüs |
|
| 439 |
Transportation |
the international occasional carriage of passengers by coach and bus (interbus) n.
|
otobüsle ve otokarla uluslararası arızi yolcu taşımacılığı anlaşması |
|
| 440 |
Transportation |
bus fare n.
|
tramvay ücreti |
|
| 441 |
Transportation |
bus line n.
|
tren hattı |
|
| 442 |
Transportation |
bus line n.
|
otobüs güzergahı |
|
| 443 |
Transportation |
bus line n.
|
otobüs firması |
|
| 444 |
Transportation |
brt (bus rapid transit) abrev.
|
metrobüs |
|
| Traffic |
|
| 445 |
Traffic |
commuter bus n.
|
banliyö otobüsü |
|
| 446 |
Traffic |
buggy bus n.
|
engelli otobüsü |
|
| 447 |
Traffic |
low floor bus n.
|
engelli otobüsü |
|
| 448 |
Traffic |
kneeling bus n.
|
engelli otobüsü |
|
| 449 |
Traffic |
school bus n.
|
okul taşıtı |
|
| 450 |
Traffic |
bus only lane n.
|
otobüs şeridi |
|
| 451 |
Traffic |
bus only lane n.
|
otoyol ve caddelerde yalnızca otobüslerin kullanımı için özeleştirilmiş şerit |
|
| 452 |
Traffic |
bus lane n.
|
otoyol ve caddelerde yalnızca otobüslerin kullanımı için özeleştirilmiş şerit |
|
| 453 |
Traffic |
bus lane n.
|
otobüs şeridi |
|
| Railway |
|
| 454 |
Railway |
vehicle bus n.
|
araç barası |
|
| 455 |
Railway |
train bus n.
|
tren otobüsü |
|
| Marine |
|
| 456 |
Marine |
water bus n.
|
ırmak, göl, kanal vs üzerinden düzenli olarak yolcu taşıyan tekne |
|
| Medical |
|
| 457 |
Medical |
bus sickness n.
|
otobüs tutması |
|
| Gastronomy |
|
| 458 |
Gastronomy |
bus boy n.
|
komi |
|
| Marine Biology |
|
| 459 |
Marine Biology |
output bus n.
|
çıkış veriyolu |
|
| Astronomy |
|
| 460 |
Astronomy |
bus n.
|
uzay araçlarında çeşitli deney ve işlemler için kullanılan bir platform |
|
| 461 |
Astronomy |
bus n.
|
ayrılabilir cihazlar taşıyan uzay aracı |
|
| Social Sciences |
|
| 462 |
Social Sciences |
bus [us/canada] v.
|
(genellikle abd ve kanada'da) ırksal entegrasyonu sağlanmış sınıflar oluşturmak için çocukları otobüsle bir okuldan farklı bir bölgedeki bir okula taşımak |
|
| Education |
|
| 463 |
Education |
scheduled bus services n.
|
tarifeli otobüs servisi |
|
| Military |
|
| 464 |
Military |
joint bus military agreement n.
|
müşterek askeri oto nakliyat anlaşması |
|
| 465 |
Military |
bus n.
|
mirv füze yükünün bir bölümü |
|
| Slang |
|
| 466 |
Slang |
bus driver n.
|
bir grupta söz sahibi olan kimse |
|
| 467 |
Slang |
bus therapy n.
|
mevcut bağlantılarından uzaklaştırmak amacıyla hükümlünün bir ceza evinden diğerine nakledilmesi |
|
| 468 |
Slang |
booze bus n.
|
sarhoş sürücüleri yakalamak için kullanılan polis aracı |
|
| 469 |
Slang |
bus n.
|
araba |
|
| 470 |
Slang |
bus n.
|
ambulans |
|
| 471 |
Slang |
drive the big bus v.
|
aşırı derecede kusmak |
|
| 472 |
Slang |
drive the big bus v.
|
çok fazla alkolden dolayı tuvalete kusmak |
|
| 473 |
Slang |
drive the big bus v.
|
midesinde ne var ne yok kusmak |
|
| 474 |
Slang |
drive the big bus v.
|
çok içip tuvalete kusmak |
|
| 475 |
Slang |
drive the porcelain bus v.
|
çok içip tuvalete kusmak |
|
| 476 |
Slang |
ride the porcelain bus v.
|
çok içip tuvalete kusmak |
|
| 477 |
Slang |
miss the bus v.
|
büyük şans kaçırmak |
|
| 478 |
Slang |
miss the bus v.
|
çok kazançlı bir işi kaçırmak |
|
| 479 |
Slang |
miss the bus v.
|
fırsat kaçırmak |
|
| 480 |
Slang |
ride the short bus (derogatory) v.
|
engelli öğrencilere özel hazırlanmış bir eğitim programa katılmak |
|
| 481 |
Slang |
miss the bus v.
|
fırsat tepmek |
|
| 482 |
Slang |
drive the porcelain bus v.
|
kusmak |
|
| 483 |
Slang |
drive the big bus v.
|
içip kusmak |
|
| 484 |
Slang |
drive the big bus v.
|
aşırı derecede kusmak |
|
| 485 |
Slang |
drive the big bus v.
|
midesinde ne var ne yok boşaltmak |
|
| 486 |
Slang |
drive the big bus v.
|
tuvalete kusmak |
|
| 487 |
Slang |
drive the porcelain bus v.
|
içip kusmak |
|
| 488 |
Slang |
drive the porcelain bus v.
|
aşırı derecede kusmak |
|
| 489 |
Slang |
drive the porcelain bus v.
|
midesinde ne var ne yok boşaltmak |
|
| 490 |
Slang |
drive the porcelain bus v.
|
tuvalete kusmak |
|
| 491 |
Slang |
ride the porcelain bus v.
|
içip kusmak |
|
| 492 |
Slang |
ride the porcelain bus v.
|
aşırı derecede kusmak |
|
| 493 |
Slang |
ride the porcelain bus v.
|
midesinde ne var ne yok boşaltmak |
|
| 494 |
Slang |
ride the porcelain bus v.
|
tuvalete kusmak |
|
| 495 |
Slang |
like the back end of a bus expr.
|
gudubet |
|
| British Slang |
|
| 496 |
British Slang |
face like the back end of a bus n.
|
aşırı çirkin tip |
|
| 497 |
British Slang |
twearly (originally bus driver's slang) n.
|
bir bölgede yaşayan yaşlı nüfusu nitelemek için söylenen bir söz |
|
| 498 |
British Slang |
twirly (originally bus driver's slang) n.
|
bir bölgede yaşayan yaşlı nüfusu nitelemek için söylenen bir söz |
|
| 499 |
British Slang |
face like the back end of a bus n.
|
gudubet tip |
|
| 500 |
British Slang |
face like the back end of a bus n.
|
bakılmayacak kadar çirkin yüz |
|
