boş boş - Türkisch Englisch Wörterbuch

boş boş

Bedeutungen von dem Begriff "boş boş" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 5 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
boş boş idly adv.
I am not a NATO fan, but anything is better than standing by idly.
Ben bir NATO hayranı değilim ama her şey boş boş durmaktan iyidir.

More Sentences
boş boş blankly adv.
Tom stared blankly at the wall.
Tom boş boş duvara baktı.

More Sentences
boş boş emptily adv.
boş boş potteringly adv.
Idioms
boş boş like cheese at four pence [uk] adv.

Bedeutungen, die der Begriff "boş boş" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
boş yer vacancy n.
Do you have a vacancy?
Boş yeriniz var mı?

More Sentences
boş vakit leisure n.
For one thing, I've no money, and for another, I've no leisure.
Evvela hiç param yok ve ikinci olarak da hiç boş vaktim yok.

More Sentences
boş available adj.
Sami sat in the first available aisle seat.
Sami ilk boş koridor koltuğuna oturdu.

More Sentences
boş blank adj.
I do not know whether it is symbolic, but it is blank!
Sembolik olup olmadığını bilmiyorum ama boş!

More Sentences
boş empty adj.
Why do 800 million people still have an empty stomach?
Neden 800 milyon insanın midesi hala boş?

More Sentences
içi boş hollow adj.
Other matters receive far less attention, and useful rules remain hollow phrases.
Diğer konulara çok daha az ilgi gösterilmekte ve faydalı kurallar içi boş ifadeler olarak kalmaktadır.

More Sentences
boş vacant adj.
This house is vacant.
Bu ev boş.

More Sentences
General
boş zaman spare time n.
They do it in their spare time and do not get paid a penny more.
Bunu boş zamanlarında yapıyorlar ve bir kuruş fazla para almıyorlar.

More Sentences
boş hayal pipe dream n.
It will take more than pipe dreams to feed the poor properly.
Yoksulları düzgün bir şekilde beslemek için boş hayallerden daha fazlası gerekecektir.

More Sentences
boş zaman free time n.
Learning, having fun and loving one another in your free time is a pleasure.
Boş zamanlarınızda öğrenmek, eğlenmek ve birbirinizi sevmek bir zevktir.

More Sentences
boş vakit spare time n.
How do you relax in your spare time?
Boş vaktinde nasıl dinlenirsin?

More Sentences
boş vakit leisure time n.
What do they do with all their leisure time?
Onlar tüm boş vakitlerinde ne yapıyorlar?

More Sentences
boş oda vacancy n.
Do you have a vacancy?
Boş odanız var mı?

More Sentences
boş söz empty word n.
These are not empty words but actual facts.
Bunlar boş sözler değil, gerçeklerdir.

More Sentences
boş yer room n.
Is there any room to spare in your car?
Arabanızda boş yer var mı?

More Sentences
boş laf empty words n.
Everything else, I regard as empty words.
Geri kalan her şeyi boş laf olarak görüyorum.

More Sentences
boş vacancy n.
They filled the vacancy by appointment.
Atama ile boş kontenjanı doldurdular.

More Sentences
boş vakit leisure n.
For one thing, I've no money, and for another, I've no leisure.
Evvela hiç param yok ve ikinci olarak da hiç boş vaktim yok.

More Sentences
boş zaman leisure n.
Making music occupies most of his leisure time.
Boş zamanlarının çoğunu müzik yaparak geçiriyor.

More Sentences
boş koltuk empty seat n.
There were a lot of empty seats the day I went.
Gittiğim gün bir sürü boş koltuk vardı.

More Sentences
boş koltuk vacant seat n.
There wasn't a single vacant seat in the hall.
Salonda tek bir boş koltuk bile yoktu.

More Sentences
boş laf empty talk n.
It is just empty talk.
Bunlar sadece boş laflar.

More Sentences
boş mide empty stomach n.
You shouldn't drink on an empty stomach.
Boş mideyle içki içmemelisiniz.

More Sentences
boş zamanlar leisure times n.
I go hunting in my leisure time.
Ben boş zamanımda avlanmaya giderim.

More Sentences
boş zaman leisure time n.
She doesn't seem to know what to do with her leisure time.
O, boş zamanında ne yapacağını biliyor gibi görünmüyor.

More Sentences
boş yer space n.
I got plenty of space to hold you till morning.
Sizi sabaha kadar idare edecek bir sürü boş yerim var.

More Sentences
boş oda empty room n.
Tom looked around the empty room.
Tom boş odaya bakındı.

More Sentences
boş şişeler empty bottles n.
There are some empty bottles in the box.
Kutuda bazı boş şişeler var.

More Sentences
boş vakit free time n.
Do you have any free time tomorrow?
Yarın boş vaktin var mı?

More Sentences
boş zaman aktivitesi leisure n.
Sport as a leisure activity is a luxury for some people, for some women I should say.
Boş zaman aktivitesi olarak spor bazı insanlar, özellikle bazı kadınlar için bir lükstür.

More Sentences
boş kabuk empty shell n.
Negative; I have not yet found no eggs, just empty shells.
Olumsuz; henüz yumurta bulamadım, sadece boş kabuklar var.

More Sentences
boş laf talk n.
They should be clear and comprehensible and not consist of idle talk.
Açık ve anlaşılır olmalı ve boş laflardan ibaret olmamalıdır.

More Sentences
boş boş bakmak stare v.
Tom gave Mary a blank stare.
Tom Mary'ye boş boş baktı.

More Sentences
boş durmak idle v.
I regret having been idle in my school days.
Okul günlerimde boş durduğum için pişmanım.

More Sentences
boş olmak be empty v.
Life would be empty without you.
Sensiz hayat boş olurdu.

More Sentences
boş boş oturmak goof off v.
Tom spent all day goofing off.
Tom bütün günü boş boş oturarak geçirdi.

More Sentences
Common Usage
boş (zaman) spare adj.
General
boş alan free field n.
boş laf cant n.
boş gurur false pride n.
ilk boş tutanak next available record counter n.
boş boş konuşma waffling n.
kitabin iki kapak içi ile boş bırakılan ön ve arka sayfaları endpaper n.
boş gezen loafer n.
boş laf flubdub n.
boş kağıt plain paper n.
boş yer void n.
kitaba eklenen boş sayfa interleaf n.
boş laf vapourings n.
boş konuşma empty talk n.
boş laf garbage n.
boş laf jazz n.
boş laf palaver n.
boş konuşan yapper n.
boş ve anlamsız sohbet schmoos n.
boş laf vaporings n.
boş laf flummery n.
boş umutlar empty promises n.
boş zaman faaliyetleri free time occupation n.
(fıçıda/çuvalda) boş kalan kısım ullage n.
boş ortam empty medium n.
boş şey vanity n.
boş alanda spor oynayan kimse sandlotter n.
boş yeast n.
boş arazi vacancy n.
boş gezenin boş kalfası loafer n.
boş umut vain hope n.
boş laf bullshit n.
boş laf hooey n.
boş kadro vacant position n.
boş iş bubble n.
boş sayfa flyleaf n.
boş sokak empty street n.
boş kart discard n.
boş ve anlamsız sohbet schmooze n.
kitabin iki kapak içi ile boş bırakılan ön ve arka sayfaları endleaf n.
boş boş bakış vacuity n.
boş iddia jactitation n.
boş laf guff n.
boş laf tripe n.
boş zamanı olma leisureness n.
boş laf punk n.
boş laf balderdash n.
boş gezenin boş kalfası dawdler n.
boş kağıt blank n.
boş söz vain promise n.
boş laf fudge n.
boş su kesimi light waterline n.
boş laf lark n.
boş pozisyon vacancy n.
boş gezenin boş kalfası hobo n.
boş laf poppycock n.
boş vaatler empty promises n.
boş gezme loafing n.
boş laf hokum n.
içi boş olan tüy sapı quill n.
boş gurur vainglory n.
boş insan wally n.
boş kap empty n.
boş boş gezen saunterer n.
arkası boş blank back n.
boş laf galimatias n.
boş laf gab n.
boş laf rant n.
boş boş konuşma yapping n.
boş laf nonsense n.
boş laf hot air n.
ilk boş yer sayacı next available position counter n.
piyangoda boş numara blank n.
şehirde boş arsa vacant lot n.
boş laf haver n.
boş verme disregard n.
boş zaman uğraşısı spare time activity n.
boş yer hiatus n.
boş olan memuriyet vb vacancy n.
boş laf flimflam n.
boş uçarılık frivolousness n.
boş boş gezme sauntering n.
boş laf routine n.
boş yük dummy load n.
boş numara blank n.
kapların veya içi boş şeylerin açık yanı mouth n.
boş dizgi empty string n.
boş arazi waste n.
boş zaman faaliyeti leisure n.
boş laf small talk n.
boş gün day off n.
boş başarı hollow victory n.
boş laf claptrap n.
boş laf moonshine n.
boş laf buncombe n.
boş laf bunkum n.
boş laf inanity n.
boş kartuş blank cartridge n.
boş gezenin boş kalfası idler n.
boş laf falderal n.
boş vaat pie in the sky n.
boş gezen idler n.
boş oda (otel/pansiyon vb'nde) vacancy n.
boş zamanı değerlendirme recreation n.
boş laf froth n.
boş laf wind n.
son boş koltuk last seat availability n.
boş gezenin boş kalfası layabout n.
boş kafa pate n.
boş laf waffle n.
boş laf twaddle n.
boş zamanı değerlendirme balıkçılığı recreational fishery n.
boş laf applesauce n.
boş arazi wasteland n.
boş laf gas n.
boş olmayan fulness n.
boş tehdit bluster n.
boş gezen kimse idler n.
boş yer vacant seat n.
boş tohum empty seed n.
boş saatler vacant hours n.
bir konaklamada veya taşıtta boş yerin mevcut bulunması vacancy n.
boş ve anlamsız konuşma schmoozing n.
boş zaman etkinlikleri spare time activities n.
boş araç deadheading n.
boş laf comment n.
boş vakit idle hours n.
boş kadro vacancy n.
boş boş dönüp dolaşan twiddler n.
boş konuşan kimse slaverer n.
kitabın başında ve sonundaki boş sayfa flyleaf n.
boş konuşma prating n.
boş inanç superstition n.
boş zaman etkinliği recreation n.
boş laf tarradiddle n.
boş yer lacuna n.
boş boş gezen gallivanter n.
boş ifade blank expression n.
boş arsa empty land n.
boş ifade vacant expression n.
boş koltuk spare seat n.
boş arsa unused land n.
boş arsa vacant land n.
boş zamanlarda yapılan aktivite leisure activity n.
boş vakit faaliyeti leisure activity n.
boş laf etme pleonasm n.
boş laf etme redundancy n.
boş laf etme tautology n.
boş laf etme periphrasis n.
boş laf etme verbiage n.
boş laf etme periphrase n.
boş laf etme verbality n.
boş laf etme circumlocution n.
boş laf etme circumbendibus n.
boş laf etme roundabout n.
boş adam loser n.
boş adam empty headed man n.
boş adam airhead n.
boş boğaz big mouth n.
boş boğaz loud mouth n.
boş yer blank n.
eroin enjekte etmek için boş damar arama trainspotting n.
gün ışığı boş filmi daylight film n.
boş laf rubbish n.
boş laf trash n.
boş laf folderol n.
boş laf trumpery n.
boş laf codswallop n.
boş bant empty band n.
boş gezenin boş kalfası do-nothing n.
boş-verme free-riding n.
boş zaman free-spare time n.
boş laf fiddle-de-dee n.
boş film non-exposed stock n.
boş laf talky-talk n.
boş laf wish-wash n.
boş hat arama hunting n.
boş laf boloney n.
boş paket dummy n.
boş gezen idlesse n.
fundalık boş arazi moor n.
boş ve işlenmemiş arazi waste n.
içi boş mil quill n.
boş gezenin boş kalfası bum n.
boş deplasman light displacement n.
boş mide empty tummy n.
boş taht empty throne n.
ekilmemiş boş arazi wilderness n.
boş taht vacant throne n.
boş taht unoccupied throne n.
boş gezenin boş kalfası swagman n.
boş gezenin boş kalfası swagger n.
boş gezenin boş kalfası swaggie n.
boş ağırlık light weight n.
boş konuşma bloviation n.
boş beklenti false hope n.
boş beklenti vain hope n.
boş zaman idle time n.
boş bakış blank stare n.
gececi otel görevlisinin boş günü night out n.
boş zaman aktiviteleri spare time activities n.
boş zihin empty mind n.
boş zamanlar spare times n.
boş defter blankbook n.
boş kanı superstition n.
boş soru meaningless question n.
boş soru useless question n.
boş soru idle question n.
boş soru unanswered question n.
içi boş vaatler empty promises n.
boş laflar hot air n.
boş sözler palaver n.
boş sözler empty words n.
boş sözler empty talk n.
boş laflar empty words n.
boş sözler hot air n.
boş laflar empty talk n.
boş laflar palaver n.
boş verme insouciance n.
boş kafa silly n.
boş kağıt torba empty paper sack n.
boş bir sahne an empty stage n.
içi boş ağaç hollow tree n.
bir sonraki boş sayfa the next blank page n.
boş kaset blank tape n.
boş hayat aimless life n.
boş hayat empty life n.
boş hayat useless life n.
boş zaman faaliyetleri spare time activities n.
boş zaman faaliyetleri leisure time activities n.
boş yuva sendromu empty nest syndrome n.
boş bakış vacant stare n.
boş konuşma/söylem empty rhetoric n.
boş laf empty rhetoric n.
boş depo empty tank n.
boş zaman yatçılığı leisure yachting n.
(disneyland vb gibi) park/oyun alanı gibi insanların boş zaman etkinliklerine cevap veren alanların ticarileşmesi commercialization of leisure n.
boş laf babble n.
boş laf bosh n.
boş alan clear n.
boş zamanlarda gidilen okul continuation school n.
boş kalkan otobüs deadhead n.
boş konuşan kimse driveler n.
boş konuşan kimse driveller n.
son boş koltuk last seat available n.
boş gezenin boş kalfası bindle stiff n.
boş gezenin boş kalfası bindlestiff n.
boş gezen slacker n.
boş hücre vacant cell n.
beyaz/boş sayfa blank slate n.
boş ders no teacher in class n.
boş ders idle class n.
boş yıl gap year n.
boş gezenin boş kalfası luftmensch (yiddish) n.
sonradan gömülmek için alınan boş mezar cemetery plot n.
boş kap empty vessel n.
içi boş oyuk cavity n.
boş masa free table n.
boş masalar free tables n.
boş şeyler useless trivia n.
içi boş kabuk empty shell n.
boş levha blank slate n.
boş kapasite vacant capacity n.
boş kağıt blank paper n.
boş konuşma babblement n.
boş konuşma babblery n.
ortaçağa ait kale veya hisar duvarının dışı veya bu duvarla çevrelenen boş alan ballium n.
ortaçağa ait kale veya hisar duvarının dışı veya bu duvarla çevrelenen boş alan bailey n.
boş söz talk n.
boş umut/vaat rainbow n.
boş konuşan kimse rattle n.
boş konuşan kimse rattlehead n.
boş konuşan kimse rattlepate n.
boş konuşma rawmaish [irish] n.
boş hülyalara dalan kimse castlebuilder n.
boş laf chat n.
boş sohbet nashgab [scottish] n.
boş muhabbet natter [brit] n.
boş yanıt nonresponse n.
boş işler nugae n.
boş işlerle uğraşma nugation [obsolete] n.
boş olma nullness n.
boş vakit time n.
birlikte boş zaman değerlendirilen kişi time killer n.
boş zamanı olan kimse time killer n.
boş yere koşuşturma to-ing and fro-ing n.
boş zaman geçirme toying n.
boş konuşma trash-talking n.
boş konuşma trifling n.
boş konuşan kimse twaddle n.
boş konuşan kimse twaddler n.
boş konuşan kimse twattler n.
boş konuşma twattle [dialect] n.
boş sohbet twiddle-twaddle n.
çok fazla boş zaman a lot of free time n.
çok boş zaman a lot of free time n.
boş durma unactiveness n.
boş yatırım idle investment n.
boş içki şişeleri empties n.
evin önünde veya arkasında yer alan boş alan yard [us/canada] n.
boş iş vanity [obsolete] n.
boş düşünce vacancy n.
boş zaman vacancy n.
boş yer vacuity n.
boş inanç balloon n.
büyük ve boş bina barn n.
boş konuşma jangle n.
boş konuşan kimse jangler n.
boş konuşma janglery n.
içi boş bitki sapı kecksy [dialect] n.
boş masa empty table n.
(kağıtta) yazı olmayan boş yer white n.
boş ve aldatıcı konuşma beflum n.
belirli bir zaman diliminde boş olan veya kiralanmamış tüm kiralık birimlerin yüzdesi vacancy rate n.
boş konuşma vaniloquence n.
boş konuşma bibble-babble n.
rıhtım sistemindeki boş alan quayage n.
boş konuşma blab n.
uzun ve boş konuşma blabber n.
boş balon bladder n.
kendini önemli sanan boş kimse bladder n.
boş konuşma blague n.
boş konuşma blattering n.
boş konuşan kimse blatteroon n.
boş konuşma bleat n.
boş laf wishwash n.
(madencilik) boş vagonların park yeri layby n.
(madencilik) boş vagonların park yeri lay-by n.
kaset veya filmin başındaki veya sonundaki boş şerit leader n.
boş veya saçma konuşmalar, fikirler white lightning n.
boş konuşanlar windies n.
boş merak idle curiosity n.
boş boş dolaşan kimse maunderer n.
boş konuşan kimse wordmonger n.
içi boş ağaç gövdesinden yapılan kano dug-out n.
içi boş ağaç gövdesinden yapılan kano dugout n.
kitaptaki boş sayfalar book n.
boş laf falderol n.
çocukların boş zamanlarında yaptığı örgülü şerit boondoggle n.
boş böbürlenme braggadocio n.
gemi ambarını istiflerken boş bırakılan alan breakage n.
boş yer breathing room n.
(dama) aralarında boş bir kare bırakılmış aynı renkte iki taş bridge n.
boş şey hibernianism n.
boş laf hoke n.
boş alan hole n.
içi boş çukur holk [dialect] [uk] n.
içi boş delik holk [dialect] [uk] n.
tatlı ama boş sözler honeyed words n.
boş şey humbuggery n.
boş eleştirmen mome [obsolete] n.
boş ve anlamsız övünme rhodomontade n.
boş ve anlamsız övünme braggadocio n.
boş yere övünen kimse rhodomontader [obsolete] n.
boş boş dolaşma gad n.
boş konuşma gaff n.
boş vakit leyser n.
boş teselli veren kimse lip comforter n.
boş açıklamalar muck n.
boş laf muck n.
boş mektup çuvalı bum n.
boş gezen kimse bumble [scotland] n.
boş konuşma gash [scotland] n.
boş gezerek geçirilen zaman loaf n.
boş boş dolaşma oberration [obsolete] n.
boş zamanlarda yapılan iş bywork n.
boş insan goldbrick n.
boş gezenin boş kalfası goldbrick n.
boş muhabbet claik [scotland] n.
boş laf clamjamphrie n.
boş laf clamjamfry n.
boş laf clanjamfray n.
boş laf clanjamfrie n.
boş iş idiocy n.
boş muhabbet idle talk n.
boş vagon idler n.
boş boş gezen kimse loller n.
boş gezenin boş kalfası loller n.
boş yere çiğneme mumbling n.
boş arazi open space n.
boş yer open spaces n.
abartılı boş kibir rodomontade n.
boş laf rodomontade n.
boş vakit disengagement n.
içi boş şey incavation n.
içi boş yer incavation n.
tumturaklı ama boş konuşma verboseness n.
boş iş bauble n.
boş zaman aktivitesi doss n.
boş yere böbürlenen züppe kimse coxcomb n.
boş tehdit fanfaronade n.
içi boş ahlaki nutuk pious platitude n.
boş gezenin boş kalfası poop n.
hoş ama boş şey cotton candy n.
(boş arazi) çevirme inning n.
(boş arazi) çevreleme inning n.
boş beleş kimse insensate n.
boş gösteri pageantry n.
boş şey pap n.
boş laf peddlery n.
boş laf pedlary n.
içi boş tüy sapı pen n.
içi boş kalamar kabuğu pen n.
boş eğlence play pleasure n.
boş boş dolanan kimse potterer n.
altı boş fikir sandcastle n.
boş ve ifadesiz surat deadpan n.
boş boş bakan kimse deadpan n.
boş ifadeli oyuncu deadpan n.
özellikle boş bırakılmış alanlara yapıştırılan yazı fill-in n.
boş gezen kimse flâneur n.
boş sayfa fly n.
kitabın baş ve sonundaki boş sayfa fly n.
boş inançlara dayalı tahmin foreholding n.
antik yunan tiyatrosunda prosenyumun önünde koronun kullandığı dairesel boş alan orchestra n.
hoş ama boş konuşan kimse phrasemaker n.
boş konuşma prittle-prattle n.
yol kenarındaki boş alan pullout n.
sihirbazlık numaralarında gizlice esas eşyanın yerine konulan, önceden hazırlanmış içi boş nesne shell n.
içi boş kılıf shell n.
boş iş fribble n.
boş sloganlarla ikna etme sloganeering n.
boş gezen kimse slowback [obsolete] n.
boş gezenin boş kalfası soldier n.
hoş ama boş jest beau geste n.
hoş ama boş jestler beaux gestes n.
halihazırda boş olmayan bir makama yapılan atama provision n.
boş olmayan bir makama atanmış din görevlisi provisor n.
boş boş dolanan tip putterer n.
boş umut spunkie [scotland] n.
yağmacıların çöktüğü boş mesken squat n.
kanuna aykırı olarak işgal edilen boş ev/bina squat n.
kanuna aykırı olarak hak talep edilen boş ev/bina squat n.
haksız işgal edilen boş ev/bina squat n.
boş mülke çökme durumu squatterism n.
boş beleş adam squib n.
boş gezenin boş kalfası staniel n.
boş yapma stargazing n.
boş iddia strawman n.
boş bardağı çevirdiğinde bardağın dibindeki damlaların tırnaktan akması halinde oyuncunun daha fazla içki içtiği bir oyun supernaculum [obsolete] n.
boş inanç sahibi kimse superstitionist [obsolete] n.
kendini boş yere harap etmek ruin oneself in vain v.
boş boş dolaşmak ramble v.
zamanı boş geçirmek fiddle away v.
boş vermek ignore v.
boş oturmak sit about v.
boş dolaşmak lollygag v.
boş sayfa eklemek interleave v.
boş ümitler uyandırmak tantalise v.
boş vermek forbear v.
boş oturmak have no work do v.
boş boş dolaşmak traipse v.
boş laf etmek twaddle v.
boş verip her şeyi oluruna bırakmak float v.
boş kalmak loaf around v.
araçta ön koltuk boş olmasına rağmen arka koltukta seyahat etmek vip v.
boş vermek not to bother v.
boş olmak be unoccupied v.
boş vermek disregard v.
boş bulunmak be taken unawares v.
boş konuşmak gab v.
boş gezmek loaf v.
boş vermek give a miss v.
boş boş dolaşmak maunder v.