| Englisch | Türkisch | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| General | barefoot adj. | yalın ayak | ||
|
The kids could even play barefoot since there won't be a risk of them getting cold. Üşütme riski olmayacağı için çocuklar yalın ayak bile oynayabilirler. More Sentences |
||||
| General | barefoot adj. | çıplak ayak | ||
|
The kids could even play barefoot since there won't be a risk of them getting cold. Çocuklar üşütme riski olmayacağı için çıplak ayakla bile oynayabilirler. More Sentences |
||||
| Common Usage | ||||
| Common Usage | barefoot adj. | yalınayak | ||
| General | ||||
| General | barefoot adj. | çıplak ayaklı | ||
| General | barefoot adj. | (at) nalsız | ||
| General | barefoot adj. | (bazı dini topluluklarda) yalnızca sandalet giyen | ||
| General | barefoot adj. | zıvanasız kurulmuş | ||
| General | barefoot adv. | yalınayak | ||
| General | barefoot adv. | çıplak ayakla | ||
| Petrol | ||||
| Petrol | barefoot adj. | sondajsız delinmiş (petrol kuyusu) | ||
| Englisch | Türkisch | |
|---|---|---|
| General | ||
| General | barefoot doctor n. | çin'de köylerde temel sağlık hizmeti veren kimse |
| Proverb | ||
| Proverb | the shoemaker's son always goes barefoot | terzi kendi söküğünü dikemez |
| Construction | ||
| Construction | barefoot auger n. | basit bir spiral gövdeye ve tek bir kesici uca sahip burgu |
| Construction | barefoot auger n. | basit bir spiral gövdeye ve tek bir kesici uca sahip matkap ucu |
| Sport | ||
| Sport | barefoot skiing n. | bir su motorunun arkasına bağlanıp kayak kullanılmadan yapılan su kayağı |
| Sport | barefoot waterskiing n. | bir su motorunun arkasına bağlanıp kayak kullanılmadan yapılan su kayağı |
| Sport | barefoot water skiing n. | çıplak ayak su kayağı |
| Sport | barefoot water skiing n. | çıplak ayakla yapılan su kayağı |
