|
Kategorie |
Türkisch |
Englisch |
|
General |
|
1 |
General |
barışçıl bir şekilde |
peaceably adv.
|
|
The whole point of this resolution is to give Iraq a chance to disarm peaceably.
Bu kararın bütün amacı Irak'a barışçıl bir şekilde silahsızlanması için bir şans vermektir.
More Sentences
|
2 |
General |
barışçıl bir şekilde |
peacefully adv.
|
|
We have invited four liberal friends from Cuba who are working entirely peacefully on issues of democratisation.
Küba'dan demokratikleşme konularında tamamen barışçıl bir şekilde çalışan dört liberal dostumuzu davet ettik.
More Sentences
|
Phrases |
|
3 |
Phrases |
barışçıl amaçlarla |
for peaceful purposes expr.
|
|
Atomic energy can be utilized for peaceful purposes.
Atom enerjisi barışçıl amaçlar için kullanılabilir.
More Sentences
|
Politics |
|
4 |
Politics |
barışçıl (yollarla/yollardan) çözüm |
peaceful resolution n.
|
|
Yes to the peaceful resolution of international problems.
Uluslararası sorunların barışçıl çözümüne evet.
More Sentences
|
General |
|
5 |
General |
uluslararası barışçıl çözüm |
pacific settlement of international disputes n.
|
|
6 |
General |
barışçıl çözüm |
peaceful settlement n.
|
|
7 |
General |
barışçıl bir millet |
a peaceful nation n.
|
|
8 |
General |
barışçıl yer |
oasis n.
|
|
9 |
General |
barışçıl kimse |
pacifico n.
|
|
|
10 |
General |
barışçıl ve uyumlu ilişki kurmak |
atone [obsolete] v.
|
|
11 |
General |
barışçıl bir şekilde |
pacifically adv.
|
|
Idioms |
|
12 |
Idioms |
askeri güçleri, teknolojileri, fikirleri barışçıl amaçlarla döndürme |
swords to plowshares n.
|
|
13 |
Idioms |
askeri harekattan yana olanlar ve barışçıl, diplomatik çözümlerden yana olanlar |
hawks and doves n.
|
|
14 |
Idioms |
askeri harekatı destekleyenler ve barışçıl çözümleri destekleyenler |
hawks and doves n.
|
|
15 |
Idioms |
saldırgan bir askeri tutumdan yana olanlar ve barışçıl bir tutumdan yana olanlar |
hawks and doves n.
|
|
16 |
Idioms |
askeri güçleri, teknolojileri, fikirleri barışçıl amaçlara yönlendirme |
swords into ploughshares n.
|
|
17 |
Idioms |
barışçıl ve yapıcı eylemlere/çözümlere yönelme |
swords into ploughshares n.
|
|
18 |
Idioms |
askeri güçleri, teknolojileri, fikirleri barışçıl amaçlara yönlendirme |
swords into plowshares n.
|
|
19 |
Idioms |
barışçıl ve yapıcı eylemlere/çözümlere yönelme |
swords into plowshares n.
|
|
20 |
Idioms |
askeri güçleri, teknolojileri, fikirleri barışçıl amaçlara yönlendirme |
swords to ploughshares n.
|
|
21 |
Idioms |
barışçıl ve yapıcı eylemlere/çözümlere yönelme |
swords to ploughshares n.
|
|
22 |
Idioms |
askeri güçleri, teknolojileri, fikirleri barışçıl amaçlara yönlendirme |
swords to plowshares n.
|
|
23 |
Idioms |
barışçıl ve yapıcı eylemlere/çözümlere yönelme |
swords to plowshares n.
|
|
24 |
Idioms |
barışçıl müzakereleri yürütüp bir taraftan da mücadeleye hazırlanmak |
walk softly and carry a big stick v.
|
|
25 |
Idioms |
barışçıl müzakereleri yürütüp bir taraftan da mücadeleye hazırlanmak |
speak softly and carry a big stick v.
|
|
26 |
Idioms |
barışçıl bir çözümün yollarını tıkamak |
shut the door on something on a peaceful solution v.
|
|
27 |
Idioms |
barışçıl bir çözümün yollarını tıkamak |
close the door on something on a peaceful solution v.
|
|
28 |
Idioms |
askeri güçleri, teknolojileri, fikirleri barışçıl amaçlarla döndürmek |
beat swords into plowshares v.
|
|
Law |
|
29 |
Law |
dış uzayın barışçıl kullanımı |
peaceful use of outer space n.
|
|
|
30 |
Law |
uyuşmazlıkların barışçıl çözümü |
peaceful settlement of disputes n.
|
|
31 |
Law |
barışçıl şekilde mülk edinme veya sürdürme hakkı |
right of entry n.
|
|
Politics |
|
32 |
Politics |
siyasi amaçlara ulaşma uğruna barışçıl taktikleri şiddeti tercih eden doktrin, politika veya uygulama |
nonviolence n.
|
|
33 |
Politics |
anlaşmazlıkların barışçıl çözümü |
peaceful settlement of disputes n.
|
|
34 |
Politics |
barışçıl çözüm |
peaceful solution n.
|
|
35 |
Politics |
barışçıl müdahale |
peaceful intervention n.
|
|
36 |
Politics |
barışçıl yaklaşım |
peaceful approach n.
|
|
37 |
Politics |
barışçıl gösteri |
peaceful rally n.
|
|
38 |
Politics |
barışçıl çözüm |
pacific settlement n.
|
|
39 |
Politics |
barışçıl politika |
pacifism n.
|
|
40 |
Politics |
büyük bir güç tarafından zayıf bir ülke üzerinde uygulanan barışçıl abluka |
pacific blockade n.
|
|
41 |
Politics |
barışçıl vatanseverlik |
matriotism n.
|
|
42 |
Politics |
barışçıl politika |
peace advocacy n.
|
|
43 |
Politics |
(kuzey irlanda'da) irlanda cumhuriyeti ile barışçıl birliği savunan siyasi bir parti |
social democratic and labour party n.
|
|
44 |
Politics |
barışçıl yolla |
amicably adv.
|
|
45 |
Politics |
barışçıl bir şekilde |
pacifistically adv.
|
|
Technical |
|
46 |
Technical |
barışçıl koşullar altında abd ve dost bir ülkenin hükümeti arasındaki işbirliğine dayalı lojistik uygulamalarına ilişkin usul ve uygulama anlaşmaları |
cooperative logistic support arrangements n.
|
|
Military |
|
47 |
Military |
barışçıl nükleer denemeler antlaşması |
peaceful nuclear explosions treaty n.
|
|