Englisch | Türkisch | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | amass v. | toplamak | ||
This eccentric billionaire has amassed one of the world's largest art collections. Bu eksantrik milyarder dünyanın en büyük sanat koleksiyonlarından birini topladı. More Sentences |
||||
General | amass v. | biriktirmek | ||
All the citizens of the European Union have amassed foreign coins from their travels abroad on business or pleasure. Tüm Avrupa Birliği vatandaşları, iş veya eğlence amaçlı yurtdışı seyahatlerinden yabancı paralar biriktirmiştir. More Sentences |
||||
General | amass v. | top olmak | ||
General | amass v. | bir araya getirmek | ||
General | amass v. | yığmak | ||
General | amass v. | bir araya gelmek | ||
General | amass v. | toplanmak |