aldırmak - Türkisch Englisch Wörterbuch

aldırmak

Bedeutungen von dem Begriff "aldırmak" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 17 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
aldırmak care v.
Tom wouldn't care if Mary did that.
Mary bunu yapsaydı, Tom aldırmazdı.

More Sentences
aldırmak mind v.
I don't think Tom would mind if we did that.
Bunu yaparsak Tom'un aldıracağını sanmıyorum.

More Sentences
General
aldırmak pay attention v.
Don't pay attention to them.
Onlara aldırma.

More Sentences
aldırmak mind v.
Tom doesn't mind walking in the rain.
Tom yağmurda yürümeye aldırmaz.

More Sentences
aldırmak care about v.
Tom doesn't care about what Mary says about him.
Tom Mary'nin onun hakkında söylediklerine aldırmıyor.

More Sentences
aldırmak pay attention to v.
Don't pay attention to him.
Ona aldırmayın.

More Sentences
aldırmak bother about v.
aldırmak regard v.
aldırmak take heed of v.
aldırmak worry v.
aldırmak heed v.
aldırmak pay attention (to) v.
aldırmak have out v.
aldırmak have fetched v.
Phrasals
aldırmak give heed v.
Idioms
aldırmak give a hang v.
aldırmak give/pay heed v.

Bedeutungen, die der Begriff "aldırmak" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 70 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
kilo aldırmak fatten v.
Is bread really fattening?
Ekmek kilo aldırıyor mu sahiden?

More Sentences
(kırılan kemiği) alçıya aldırmak wear a cast v.
Tom is wearing a cast on his arm.
Tom kırılan kolunu alçıya aldırıyordu.

More Sentences
nefes aldırmak wind v.
çocuk aldırmak have an abortion v.
soluk aldırmak respite v.
çocuk aldırmak have one's child aborted v.
kaş aldırmak pluck eyebrows v.
dikiş aldırmak have one's stitches removed v.
bademciklerini aldırmak have one's tonsils out v.
(birine) (bir şey) aldırmak have (someone) get (something) v.
ameliyatla aldırmak have (something) surgically removed v.
kan aldırmak get blood drawn v.
tedbir aldırmak have someone take measures v.
tedbir aldırmak have someone take precautions v.
kaşlarını aldırmak have one's eyebrow plucked v.
-e aldırmak take notice of v.
ölüye gusül abdesti aldırmak give ghusl to the dead body v.
saç kırıklarını aldırmak have the split/damaged ends trimmed (off) v.
saçının kırıklarını aldırmak have the split/damaged ends trimmed (off) v.
(mahkeme aracılığıyla) -e karşı yasaklama/durdurma kararı aldırmak secure an injunction against v.
kilo aldırmak impinguate v.
kilo aldırmak fat v.
belirli bir pozisyon aldırmak scourge v.
darbe aldırmak strike v.
alev aldırmak strike v.
kaşlarını aldırmak thread v.
Phrasals
(ata/bisiklete) pozisyon aldırmak jockey something into position v.
birini aldırmak get in v.
birini bir yere aldırmak get in v.
torpille aldırmak get in v.
(birini bir yere, kuruma) aldırmak get into (someone or something) v.
(birini bir yere, kuruma) torpille aldırmak get into (someone or something) v.
anında (bir vaziyet) aldırmak snap into (something) v.
tekneye su aldırmak swamp (someone or something) with (something) v.
(birine/bir şeye) aldırmak care about (someone or something) v.
(birine/bir hayvana bir şeyle) kilo aldırmak fatten (someone or an animal) up (with something) v.
(birine/bir hayvana bir şey) yedirerek kilo aldırmak fatten (someone or an animal) up (with something) v.
birini bir şeye (okul, kulüp, organizasyon ) aldırmak get someone into something v.
birini bir şeye (okul, kulüp, organizasyon ) aldırmak get someone in something v.
bir şeyi aldırmak have something out v.
tümör, taş aldırmak have something out v.
(birini bir şeyin) içine aldırmak let (one) in on (something) v.
(birine) bir şeyi aldırmak send in for (someone) v.
su bastırmak/aldırmak swamp with v.
kilo aldırmak fatten up v.
kilo aldırmak flesh out v.
Colloquial
yağ aldırmak liposuck v.
Idioms
soluk/nefes aldırmak get off (one's) bumper v.
soluk/nefes aldırmak get off (one's) tail v.
nefes aldırmak be above water v.
birine bir konuda (bir görevde vb) nefes aldırmak spell someone (at something) v.
tadını aldırmak give someone a taste of something v.
(birine) nefes aldırmak/ara verdirmek spell someone at the wheel v.
(birine bir şeyle) kilo aldırmak fatten (one) up with (something) v.
(birine bir şey) yedirerek kilo aldırmak fatten (one) up with (something) v.
pozisyon almak/aldırmak jockey into position v.
yarışta atına iyi bir pozisyon aldırmak jockey into position v.
bebeğe yarım/hızlı duş aldırmak top and tail [uk] v.
(askere) vaziyet aldırmak call (one) to attention v.
soluk/nefes aldırmak get off tail v.
(birine/bir şeye) aldırmak take heed (of someone or something) v.
Speaking
(sen doğmadan) annen seni aldırmak istemişti your mother wanted you aborted expr.
Medical
çocuk aldırmak (kadın) have one's child aborted v.
dikiş aldırmak take out stitches v.
dikiş aldırmak unstitch v.
kan aldırmak get one's blood drawn v.
(hastaya) normalden daha hızlı ve derin nefes aldırmak hyperventilate v.
Breeding
(hayvana) duraklı besleme yöntemi ile kilo aldırmak stall-feed v.
Sport
rakibe faul aldırmak için kendini atmayı adet haline getirmiş sporcu flopper n.
Archaic
duraklı besleme yöntemi ile kilo aldırmak stall v.