accuse

Bedeutungen von dem Begriff "accuse" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 17 Ergebniss(e)

	Kategorie	Englisch	Türkisch
Common Usage
1	Common Usage	accuse v.	suçlamak
The businessperson was being accused of tax evasion. İş dünyasından olan bu kişi vergi kaçırmakla suçlanıyordu. More Sentences
2	Common Usage	accuse v.	itham etmek
By allocating subsidies, the EU itself is guilty of distorting actions of which it is now accusing Korea. AB, sübvansiyonları tahsis etmesi nedeniyle şimdi Kore'yi itham ettiği çarpıtma eylemlerinden kendisi suçludur. More Sentences
General
3	General	accuse v.	suçlamak
Here, too, I want to clearly say that no one should accuse the Commission of being against more safety at sea. Burada da açıkça söylemek isterim ki hiç kimse Komisyonu denizde daha fazla güvenliğe karşı olmakla suçlamamalıdır. More Sentences
4	General	accuse v.	itham etmek
Mr Barón Crespo accuses me of heaping invective on the socialists. Sayın Barón Crespo beni sosyalistleri suçlamakla itham ediyor. More Sentences
Trade/Economic
5	Trade/Economic	accuse v.	itham etmek
Are you accusing her? Onu itham ediyor musun? More Sentences
6	Trade/Economic	accuse v.	suçlamak
It then has the audacity to accuse governments which refuse this aid of allowing their populations to die. Ardından da bu yardımı reddeden hükûmetleri halklarının ölümüne göz yummakla suçlama cüretini gösteriyor. More Sentences
Law
7	Law	accuse v.	itham etmek
I'm not accusing anyone. Ben kimseyi itham etmiyorum. More Sentences
8	Law	accuse v.	suçlamak
Recital A accuses the UK government of failure to control the outbreak of foot-and-mouth disease. Recital A, Birleşik Krallık hükûmetini şap hastalığı salgınını kontrol edememekle suçluyor. More Sentences
General
9	General	accuse v.	suçlamada bulunmak
10	General	accuse v.	suçlama yöneltmek
11	General	accuse v.	ayıplamak
12	General	accuse v.	kabahat bulmak
13	General	accuse v.	kınamak
14	General	accuse v.	sorumlu tutmak
15	General	accuse v.	suç isnat etmek
16	General	accuse v.	suçlandırmak
Trade/Economic
17	Trade/Economic	accuse v.	dava etmek

Bedeutungen, die der Begriff "accuse" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 26 Ergebniss(e)

	Kategorie	Englisch	Türkisch
General
1	General	accuse of v.	suçlamak
Belarus refuses to cooperate with the OSCE, which it has accused of meddling in its internal affairs. Belarus, içişlerine karışmakla suçladığı AGİT ile işbirliği yapmayı reddediyor. More Sentences
2	General	accuse each other v.	birbirini suçlamak
They accused each other. Onlar birbirlerini suçladı. More Sentences
Phrasals
3	Phrasals	accuse (one) of (something) v.	(birini bir şeyle) itham etmek
Tom hasn't been accused of any crime. Tom herhangi bir suçla itham edilmedi. More Sentences
Law
4	Law	accuse falsely v.	haksız yere suçlamak
He was accused falsely. O haksız yere suçlandı. More Sentences
General
5	General	accuse wrongly v.	günahını almak
6	General	accuse openly v.	yüzlemek
7	General	accuse someone (of) v.	birini suçlamak
8	General	accuse of v.	zan altına sokmak
9	General	accuse of v.	suçlandırmak
10	General	accuse someone wrongly v.	günahını almak
11	General	accuse someone falsely v.	haksız yere suçlamak
12	General	accuse wrongly v.	haksız yere suçlamak
13	General	accuse someone unjustly v.	haksız yere suçlamak
14	General	accuse each other v.	birbirlerini suçlamak
15	General	can't bring oneself to accuse someone v.	birini suçlamaya içi el vermemek
16	General	accuse someone of stealing v.	birini hırsızlıkla suçlamak
17	General	accuse someone of being an international criminal v.	birini uluslararası suçlu olmakla suçlamak
18	General	accuse wrongly v.	yanlış ithamda bulunmak
19	General	accuse somebody (of doing something) v.	ithamda bulunmak
20	General	accuse someone of something v.	birini bir şey ile suçlamak
Phrasals
21	Phrasals	accuse somebody of doing something v.	birini bir şey yapmakla suçlamak
22	Phrasals	accuse somebody of doing something v.	birini bir şeyi yapmakla suçlamak
23	Phrasals	accuse (one) of (something) v.	(birini bir şeyle) suçlamak
24	Phrasals	accuse (one) of (something) v.	(birini bir şeyden) sorumlu tutmak
Law
25	Law	accuse someone of murder v.	cinayetle suçlamak
26	Law	accuse someone of fraud v.	sahtekarlıkla suçlamak