Türkisch | Englisch | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | özel mülk | private property n. | ||
Anything can become private property and be used for somebody's personal gain. Her şey özel mülk haline gelebilir ve birilerinin kişisel kazancı için kullanılabilir. More Sentences |
||||
Trade/Economic | ||||
Trade/Economic | özel mülk | private property n. | ||
Water resources should not be seen as one country's private property, but as a shared global resource. Su kaynakları bir ülkenin özel mülkü olarak değil, paylaşılan küresel bir kaynak olarak görülmelidir. More Sentences |
||||
Law | ||||
Law | özel mülk | private property n. | ||
He is trespassing on our private property. Özel mülkümüze izinsiz giriyor. More Sentences |
||||
General | ||||
General | özel mülk | peculiar n. |
Türkisch | Englisch | |
---|---|---|
General | ||
General | (mülk) özel kullanım | occupancy n. |
General | özel mülk sahibinin talep ve masrafları ile sürdürülen geçiş hakkı | private way n. |
General | bölge dışında yer alan (özel mülk, nahiye) | foreign adj. |
Speaking | ||
Speaking | burası özel bir mülk | this is a private property expr. |
Trade/Economic | ||
Trade/Economic | ingiltere'de geçmişte toprakların çevrilerek özel mülk durumuna getirilme akımı | enclosure n. |
Trade/Economic | (mülk, firma) özel | pty (proprietary) n. |
Law | ||
Law | (genellikle etrafı çevrili) özel mülk | close n. |
Law | özel mülk sahibi kimse | inholder n. |
Automotive | ||
Automotive | özel mülk yolu | accommodation road n. |
Religious | ||
Religious | özel mülk tutmasına izin verilen bekaret ve sadakat yeminli rahibe | secular canoness n. |