önlem

Bedeutungen von dem Begriff "önlem" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 33 Ergebniss(e)

	Kategorie	Türkisch	Englisch
Common Usage
1	Common Usage	önlem	precaution n.
Our job is to take all necessary safety precautions. Bizim işimiz, gerekli tüm güvenlik önlemlerini almak. More Sentences
2	Common Usage	önlem	measure n.
The city implemented new measures to reduce the traffic problem. Şehir trafik sorununu azaltmak için yeni önlemler aldı. More Sentences
General
3	General	önlem	step n.
With very simple steps it's possible to hinder the spread of the coronavirus. Çok basit önlemlerle Koronavirüs'ün yayılmasını engellemek mümkün. More Sentences
4	General	önlem	prevention n.
There should be more prevention. Daha fazla önlem alınmalı. More Sentences
5	General	önlem	action n.
The Greek government is also to blame for failing to take any action whatsoever, despite the large number of accidents. Yunan hükûmeti de çok sayıda kazaya rağmen herhangi bir önlem almadığı için suçludur. More Sentences
6	General	önlem	measure n.
Whilst very regrettable, the cull was perceived at the time as the most effective measure to end the outbreak. Çok üzücü olmakla birlikte, itlaf o dönemde salgını sona erdirmek için en etkili önlem olarak algılanmıştı. More Sentences
7	General	önlem	precaution n.
As a safety precaution, if you have a seatbelt, strap yourself in. Güvenlik önlemi olarak, emniyet kemeriniz varsa kendinizi bağlayın. More Sentences
8	General	önlem	safeguard n.
Consequently, the same safeguards are not required for medicines given to horses. Sonuç olarak, atlara verilen ilaçlar için aynı güvenlik önlemleri gerekli değildir. More Sentences
9	General	önlem	counter n.
The new bill is considered an effective counter to digital piracy. Yeni yasa tasarısı dijital korsanlığa karşı etkili bir önlem olarak görülüyor. More Sentences
Trade/Economic
10	Trade/Economic	önlem	measures n.
These will all be very practical measures because we have studied the problems and we understand them. Bunların hepsi çok pratik önlemler olacak çünkü sorunları inceledik ve onları anlıyoruz. More Sentences
Technical
11	Technical	önlem	precaution n.
Precaution is applicable in situations where science cannot provide a conclusive answer. Önlem, bilimin kesin bir cevap veremediği durumlarda uygulanabilir. More Sentences
Automotive
12	Automotive	önlem	prevention n.
Prevention is better than having to use military means to clear up afterwards. Önlem almak, sonradan askeri yöntemlerle temizlemek zorunda kalmaktan iyidir. More Sentences
General
13	General	önlem	hedge n.
14	General	önlem	foresight n.
15	General	önlem	manoeuvre n.
16	General	önlem	clampdown n.
17	General	önlem	countermeasure n.
18	General	önlem	forethought n.
19	General	önlem	diligence n.
20	General	önlem	maneuver n.
21	General	önlem	protection n.
22	General	önlem	preventive n.
23	General	önlem	expedient n.
24	General	önlem	expedience n.
25	General	önlem	tack n.
26	General	önlem	movement n.
27	General	önlem	hye n.
28	General	önlem	roadblock n.
29	General	önlem	dodge n.
30	General	önlem	firebreak n.
Trade/Economic
31	Trade/Economic	önlem	provision n.
32	Trade/Economic	önlem	step n.
33	Trade/Economic	önlem	policy n.

Bedeutungen, die der Begriff "önlem" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 144 Ergebniss(e)

	Kategorie	Türkisch	Englisch
General
1	General	karşı önlem	countermeasure n.
What countermeasure does the report propose? Rapor hangi karşı önlemi öneriyor? More Sentences
2	General	sıkı önlem	crackdown n.
The police began a crackdown on illegal parking. Polis, yasadışı parkta sıkı önlem almaya başladı. More Sentences
3	General	önlem almak	take precautions v.
We must take precautions to prevent the ecological and socio-economic consequences of exodus and depopulation. Göçün ve nüfus kaybının ekolojik ve sosyo-ekonomik sonuçlarını önlemek için önlemler almalıyız. More Sentences
4	General	önlem almak	provide v.
It is wise to provide against a rainy day. Yağmurlu bir güne karşı önlem almak akıllıca olur. More Sentences
5	General	önlem almak	take steps v.
We have to take steps to prevent air pollution. Hava kirliliğini önlemek için önlemler almalıyız. More Sentences
6	General	önlem almak	guard v.
Unfortunately this is all too true, but we must guard this stable door effectively now. Ne yazık ki bu çok doğru, ancak bizler söz konusu önlemleri alarak artık etkili bir şekilde korunmalıyız. More Sentences
Phrasals
7	Phrasals	(birine/bir şeye) karşı önlem almak	guard against (someone or something) v.
The European Union must guard against it. Avrupa Birliği buna karşı önlem almalıdır. More Sentences
Idioms
8	Idioms	güven arttırıcı önlem	confidence-building measure n.
Confidence-building measures are required if a new global coalition of fair traders is to be brought about. Yeni bir küresel adil tüccarlar koalisyonu oluşturulabilmesi için güven arttırıcı önlemler alınması gerekmektedir. More Sentences
Trade/Economic
9	Trade/Economic	düzeltici önlem	corrective measure n.
We must apply corrective measures. Düzeltici önlemler almalıyız. More Sentences
Politics
10	Politics	ihtiyati önlem	precautionary measure n.
Precautionary measures were unnecessary. İhtiyati önlemler gereksizdi. More Sentences
11	Politics	korumacı önlem	protectionist measure n.
The protectionist measures taken by the US have caused a significant price increase in the American market. ABD tarafından alınan korumacı önlemler Amerikan pazarında önemli bir fiyat artışına neden olmuştur. More Sentences
General
12	General	geçici önlem	interim injunction n.
13	General	geçici önlem	makeshift n.
14	General	geçici önlem	stopgap n.
15	General	zararı azaltacak önlem	cushion n.
16	General	geçici önlem	improvisation n.
17	General	geçici önlem	filler n.
18	General	geçici önlem	interlocutory injunction n.
19	General	ustaca önlem	masterstroke n.
20	General	karşı önlem	counterplot n.
21	General	karşı önlem	counter measure n.
22	General	önlem alma	taking measure n.
23	General	önlem alma	taking precaution n.
24	General	aşırı önlem	desperate measure n.
25	General	önleyici önlem	precautionary warning n.
26	General	her türlü önlem	all kinds of measures n.
27	General	iyileştirici önlem	remedial measure n.
28	General	koşullu önlem	conditional measure n.
29	General	ıslah edici önlem	corrective measure n.
30	General	geçici önlem	improvization n.
31	General	önleyici önlem	gate keeper n.
32	General	düzeltici önlem	remedy n.
33	General	sert önlem	extreme n.
34	General	aşırı önlem	extremity n.
35	General	çok ciddi önlem	extremity n.
36	General	geçici önlem	quick fix n.
37	General	bir şeyi bozulma korumalı yapan cihaz veya önlem	fail-safe n.
38	General	karşı önlem	counter-measure n.
39	General	karşıt önlem	counterstep n.
40	General	sıkı önlem	strict measure n.
41	General	önlem almak	make provision v.
42	General	önlem almak	manoeuvre v.
43	General	önlem almak	make provision for v.
44	General	önlem almak	maneuver v.
45	General	önlem almak	make provision against v.
46	General	aşırı önlem almak	bend over backwards v.
47	General	önlem almak	hedge v.
48	General	zamanında önlem almak	take measures in time v.
49	General	zamanında önlem almak	take precautions in time v.
50	General	zamanında önlem almak	take timely precaution v.
51	General	aşırı önlem almak	crack down v.
52	General	önlem almak	take measure v.
53	General	bir dizi önlem almak	take precautions v.
54	General	bir durum karşısında herhangi bir önlem almamak	let something ride v.
55	General	önlem almak	take precaution v.
56	General	cezai önlem almak	take punitive measures v.
57	General	sıkı önlem almak	take drastic measures v.
58	General	sıkı önlem almak	take strict measures v.
59	General	sıkı önlem almak	take harsh measures v.
60	General	sıkı önlem almak	take repressive measures v.
61	General	-e karşı önlem almak	guard against v.
62	General	-e göre önlem almak	take measures to v.
63	General	önceden önlem almak	take precautions v.
64	General	önceden önlem almak	take preventive precautions v.
65	General	önceden önlem almak	take preventive measures v.
66	General	önlem almak	make dispositions v.
67	General	önceden önlem almak	forestall v.
68	General	sert tedbir/önlem almak	take drastic action v.
69	General	önlem olarak kurmak	rig v.
70	General	(kumarda) kaybetme riskine karşı önlem almak	hedge v.
71	General	önlem almak	precaution v.
72	General	önlem amaçlı fethetmek	preconquer v.
73	General	hakkında önlem almak	provide v.
74	General	önlem sunan	precautionary adj.
Phrasals
75	Phrasals	daha fazla önlem almak	follow up v.
76	Phrasals	aşırı önlem almak	crack down v.
77	Phrasals	sıkı önlem almak	crack down v.
78	Phrasals	(geçici önlem olarak) dikmek	rig up v.
79	Phrasals	(geçici önlem olarak) inşa etmek	rig up v.
Phrases
80	Phrases	alınacak önlem	action to be taken n.
81	Phrases	önlem olarak	in anticipation of prep.
82	Phrases	ilave bir önlem olarak	as an added precaution expr.
Proverb
83	Proverb	iş işten geçtikten sonra önlem almak	shut the stable door after the horse has bolted
84	Proverb	iş işten geçtikten sonra önlem almak	lock the stable door after the horse is stolen
85	Proverb	erken uyarılan erken önlem alır	forewarned is forearmed
86	Proverb	sonradan dizini dövmektense önceden önlem almak/dikkatli olmak iyidir	better (be) safe than sorry [cliché]
87	Proverb	sonradan dizini dövmektense önceden önlem almak/dikkatli olmak iyidir	better safe than sorry
88	Proverb	sonradan dizini dövmektense önceden önlem almak/dikkatli olmak iyidir	it's better to be safe than sorry
Colloquial
89	Colloquial	gebeliğe karşı önlem almış olmak	be prepared v.
90	Colloquial	(sadece) önlem olarak	(just) to be safe expr.
Idioms
91	Idioms	çok daha iyi bir plan veya önlem	a trick worth two of that n.
92	Idioms	önlem almak	put (one's) finger in the dyke v.
93	Idioms	iş işten geçtikten sonra önlem almak	lock the stable door after the horse has bolted v.
94	Idioms	iş işten geçtikten sonra önlem almak	close the barn door after the horse has bolted v.
95	Idioms	iş işten geçtikten sonra önlem almak	close the stable door after the horse has bolted v.
96	Idioms	her türlü sonuca karşı baştan önlem almak	cover all bases v.
97	Idioms	bir durum karşısında herhangi bir önlem almamak	let ride v.
98	Idioms	bir durum karşısında herhangi bir önlem almamak	let something lie v.
99	Idioms	iş işten geçtikten sonra önlem almak	lock the barn door after the horse has bolted v.
100	Idioms	önlem almak	put your finger in the dyke v.
101	Idioms	iş işten geçtikten sonra önlem almak	shut the stable door v.
102	Idioms	iş işten geçtikten sonra (önlem alma)	closing the stable door after the horse has bolted expr.
103	Idioms	iş işten geçtikten sonra (önlem alma)	shutting the stable door after the horse has bolted expr.
104	Idioms	önlem tedaviden iyidir	prevention is better than cure expr.
Trade/Economic
105	Trade/Economic	düzeltici önlem	corrective action n.
106	Trade/Economic	ekonomik önlem paketi	austerity package n.
107	Trade/Economic	ekonomik önlem	economical measure n.
108	Trade/Economic	engelleyici önlem	pre-emptive action n.
109	Trade/Economic	geçici önlem	transitional measure n.
110	Trade/Economic	köprü önlem	bridging measure n.
111	Trade/Economic	maliyet düşürücü önlem	cost-cutting measure n.
112	Trade/Economic	mali önlem	fiscal measure n.
113	Trade/Economic	önceden alınan önlem	precaution n.
114	Trade/Economic	önlem nedeni (ile para talebi)	precautionary motive n.
115	Trade/Economic	planla-uygula-kontrol et-önlem al (puko döngüsü)	plan-do-check-act (pdca) n.
116	Trade/Economic	üzerinde önlem alınan para	managed money n.
117	Trade/Economic	istenmeyen devralma girişimlerine karşı alınan kısıtlayıcı önlem	porcupine provision n.
118	Trade/Economic	önlem almak	take measures v.
119	Trade/Economic	planla-uygula-kontrol et-önlem al	plan-do-check-act (pdca) expr.
Law
120	Law	yapısal önlem	structural measure n.
Politics
121	Politics	acil önlem	immediate prevention n.
122	Politics	acil önlem gerektiren durum	cases that require immediate action n.
123	Politics	kolektif koruyucu önlem	collective protective measure n.
124	Politics	önlem planı	prevention plan n.
125	Politics	telafi edici önlem	countervailing measure n.
126	Politics	uyarıcı önlem	stimulus measure n.
127	Politics	(önlem, faaliyet) uygulama yetkisi	initiative n.
128	Politics	(önlem, faaliyet) yürürlüğe koyma yetkisi	initiative n.
129	Politics	(ilk adım olarak) önlem ileri sürmek	initiate v.
130	Politics	önlem tavsiyesinde bulunmak	initiate v.
Technical
131	Technical	etkin karşı önlem	active countermeasure n.
132	Technical	geçici önlem	stopgap n.
133	Technical	menşei düzeltici önlem	cause action n.
134	Technical	su izolasyonu için önlem	waterproofing precaution n.
135	Technical	yangından koruyucu önlem	precaution against fire n.
136	Technical	önlem almak	guard v.
Computer
137	Computer	etkin karşı önlem	active countermeasures n.
Aeronautic
138	Aeronautic	elektronik karşı önlem	electronic countermeasures n.
Marine
139	Marine	felaketlere karşı önlem almak için kurulan merkez	headquarter for disaster countermeasures n.
Social Sciences
140	Social Sciences	psikososyal önlem	psychosocial measure n.
Military
141	Military	önlem amaçlı arama-kurtarma ve/veya muharebe arama kurtarma	precautionary search and rescue and/or combat search and rescue n.
142	Military	önlem amaçlı arama-kurtarma ve/veya muharebe arama kurtarma	precautionary sar n.
143	Military	önlem amaçlı arama-kurtarma ve/veya muharebe arama kurtarma	precautionary csar n.
Archaic
144	Archaic	itaati zorunlu kılan önlem veya araç	compulsory n.