weakness - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
weakness zayıflık n.
  • The European Parliament has also pointed out the weaknesses on several occasions.
  • Avrupa Parlamentosu ayrıca çeşitli vesilelerle zayıflıklara da dikkat çekmiştir.
  • The second weakness was the sacrifice of the fire prevention measures recommended for rural development programmes.
  • İkinci zayıflık ise kırsal kalkınma programları için önerilen yangın önleme tedbirlerinin feda edilmesidir.
  • This weakness should therefore be remedied.
  • Dolayısıyla bu zayıflık giderilmelidir.
Show More (77)
weakness zaaf n.
  • SME's weaknesses reside in the low level of management skills, and access to technology.
  • KOBİ’lerin zaafları, yönetim becerilerinin düşük düzeyde olması ve teknolojiye erişim konularında yatmaktadır.
  • Weaknesses in the sector include enforcement of health standards and inefficient processing methods.
  • Sektördeki zaaflar arasında, sağlık standartlarının yetersiz uygulanması ve verimsiz işleme yöntemleri vardır.
  • Once under pressure from more competition, these weaknesses might pose a real problem.
  • Daha büyük bir rekabetin baskısı altına girdiklerinde, bu zaaflar gerçek bir sorun yaratabilir.
Show More (5)
weakness zayıf nokta n.
  • This is all well and good, but the regulation did have two weaknesses.
  • Bunların hepsi iyi ve güzel, ancak düzenlemenin iki zayıf noktası vardı.
  • This is all well and good, but the regulation did have two weaknesses.
  • Tüm bunlar iyi ve güzel, ancak düzenlemenin iki zayıf noktası var.
  • Everyone has points of weakness.
  • Herkesin zayıf noktaları vardır.
Show More (0)
weakness güçsüzlük n.
  • We were in a state of incredible weakness.
  • Biz inanılmaz bir güçsüzlük durumundaydık.
  • You're taking advantage of her weakness.
  • Onun güçsüzlüğünden yararlanıyorsunuz.
Show More (-1)