|
- If I am not mistaken, someone from the Council has arrived.
- Yanılmıyorsam Konsey'den biri geldi.
- Why has someone waited until now to come up with this?
- Neden birileri bunu ortaya atmak için şimdiye kadar bekledi?
- It is not acceptable for someone who is in dire straits to be compared with someone in the developing world.
- Zor durumda olan birinin gelişmekte olan bir ülkedeki biriyle kıyaslanması kabul edilemez.
- Someone has known about the scandal for a very long time, and someone has wished to conceal it.
- Birileri bu skandalı çok uzun zamandır biliyor ve birileri de bunu gizlemek istiyor.
- Someone even went so far as to say that we could move towards a police state.
- Hatta birileri polis devletine doğru ilerleyebileceğimizi söyleyecek kadar ileri gitti.
- Unfortunately, he is no longer here, but could someone please tell him that exactly the same rules apply.
- Maalesef artık burada değil ama lütfen birisi ona aynı kuralların geçerli olduğunu söylesin.
- The depiction of Saddam Hussein as someone who represents no real danger does not strike me as credible.
- Saddam Hüseyin'in gerçek bir tehlike arz etmeyen biri olarak tasvir edilmesi bana inandırıcı gelmiyor.
- I would not like to have someone coming and saying that these requirements will lead to job losses in the ports.
- Birilerinin gelip bu gerekliliklerin limanlarda iş kaybına yol açacağını söylemesini istemem.
- Rigoberta Menchu is someone who appealed strongly to the indigenous population.
- Rigoberta Menchu yerli nüfusa güçlü bir şekilde hitap eden biridir.
- Unfortunately, he is no longer here, but could someone please tell him that exactly the same rules apply.
- Maalesef kendisi artık burada değil ama lütfen birisi ona aynı kuralların geçerli olduğunu söyleyebilir mi?
- Someone applauded in the public gallery.
- Salondakilerden biri alkışladı.
- What do we do when someone, with the provocation of our public in mind, wants to call his child Osama Bin Laden?
- Birisi halkımızı kışkırtarak çocuğuna Usame Bin Ladin demek istediğinde ne yapacağız?
- I would therefore ask you to have someone look into this matter.
- Bu nedenle sizden birisinin bu konuyu incelemesini rica ediyorum.
- What will he reply if someone accuses the Council of what we openly accuse the European Union of?
- Birisi Konseyi bizim Avrupa Birliği'ni açıkça suçladığımız şeylerle suçlarsa ne cevap verecek?
- Someone has taken my card, meaning that I cannot vote.
- Birisi kartımı aldı, bu da oy kullanamayacağım anlamına geliyor.
- Rigoberta Menchu is someone who appealed strongly to the indigenous population.
- Rigoberta Menchu, yerli nüfusa güçlü bir şekilde hitap eden biridir.
- Should someone not have noticed where these weapons came from?
- Bu silahların nereden geldiğini birilerinin fark etmesi gerekmez miydi?
- Someone like Rios Mont with his coterie of relations and contacts definitely belongs to those circles.
- İlişkileri ve bağlantılarıyla Rios Mont gibi biri kesinlikle bu çevrelere aittir.
- All I could hear was someone shouting down in the courtyard.
- Tek duyabildiğim avluda bağıran biriydi.
- The scandal is not that someone has had their fingers in the till.
- Skandal, birilerinin parmaklarını kasaya sokmuş olması değildir.
- Why, if the talks are not succeeding, must someone be to blame?
- Eğer görüşmeler başarılı olamıyorsa, neden birilerini suçlayalım ki?
- A few days ago, someone asked me if I really believed that women's rights are violated in Europe.
- Birkaç gün önce birisi bana Avrupa'da kadın haklarının ihlal edildiğine gerçekten inanıp inanmadığımı sordu.
- What do we do when someone, with the provocation of our public in mind, wants to call his child Osama Bin Laden?
- Birisi, halkımızı da kışkırtarak, çocuğuna Usame Bin Ladin diye hitap etmek isterse ne yapacağız?
- I am speaking as someone concerned with consumer affairs.
- Tüketici işleriyle ilgilenen biri olarak konuşuyorum.
- It has been said that to think the worst of someone is a sin, but usually you are spot on.
- Birisi hakkında en kötüsünü düşünmenin günah olduğu söylendi, ancak genellikle haklı çıkarsınız.
- If someone from another planet saw us acting as if we had known that, they would think we were stupid.
- Eğer başka bir gezegenden biri bizi bunu biliyormuşuz gibi davranırken görseydi, aptal olduğumuzu düşünürdü.
- All I could hear was someone shouting down in the courtyard.
- Tek duyabildiğim avluda birinin bağırışıydı.
- Someone will have to make the link between the governmental agreement and the rebels.
- Birilerinin hükümet anlaşması ile isyancılar arasındaki bağlantıyı kurması gerekecek.
- I would be glad if someone other than myself were to say this in this House.
- Bunu bu Mecliste benden başka biri de söylerse memnun olurum.
- Citizens over the age of 24, too, face restrictions if they marry someone who is not a citizen of a Nordic country.
- İskandinav ülkesi vatandaşı olmayan biriyle evlenen 24 yaş üstü vatandaşlar da kısıtlamalarla karşılaşıyor.
- Someone once said 'I am their leader, I must follow them!'
- Birisi bir keresinde 'Ben onların lideriyim, onları takip etmeliyim' demişti!
- Maybe someone will ask about that and if there are any ideas we will be grateful to hear them.
- Belki birileri bunu sorar ve herhangi bir fikir varsa bunları duymaktan minnettar oluruz.
- Can someone tell me what these acts have to do with the fight against terrorism?
- Birisi bana bu eylemlerin terörle mücadele ile ne ilgisi olduğunu söyleyebilir mi?
- It may be difficult to get someone to spend the money to test these products for one particular species.
- Bu ürünleri belirli bir tür için test etmek üzere para harcayacak birini bulmak zor olabilir.
- I speak as someone who has started two airlines.
- İki havayolu şirketi kurmuş biri olarak konuşuyorum.
- What will he reply if someone accuses the Council of what we openly accuse the European Union of?
- Birisi Konsey'i bizim Avrupa Birliği'ni açıkça suçladığımız şeylerle suçlarsa ne cevap verecek?
- That is the reason why someone in a very authoritative position said the Stability and Growth Pact was stupid.
- İşte bu nedenle çok yetkili bir konumdaki biri İstikrar ve Büyüme Paktı'nın aptalca olduğunu söyledi.
- I speak as someone who is in support of a tax on speculative capital movements across currency borders.
- Döviz sınırları ötesindeki spekülatif sermaye hareketlerine yönelik bir vergiyi destekleyen biri olarak konuşuyorum.
- Can you guarantee it is going to happen or does someone have a veto?
- Bunun gerçekleşeceğini garanti edebilir misiniz yoksa birilerinin vetosu mu var?
- Someone who over 24 years after the event is still searching for her son Simon.
- Olaydan 24 yıl sonra hala oğlu Simon'u arayan biri.
- The fact that someone like Castro was cheered, is proof that this was an anti-Western meeting'.
- Castro gibi birinin alkışlanması, bunun Batı karşıtı bir toplantı olduğunun kanıtıdır'.
- We must, however, go beyond looking for someone to blame.
- Bununla birlikte, suçlayacak birilerini aramanın ötesine geçmeliyiz.
- It has been said that to think the worst of someone is a sin, but usually you are spot on.
- Birisi hakkında en kötüsünü düşünmenin günah olduğu söylenir, ancak genellikle haklı çıkarsınız.
- Someone who smokes a joint, on the other hand, is not usually a desperado.
- Öte yandan esrar içen biri genellikle bir umutsuz değildir.
- I believe that a politician is someone who needs to anticipate problems.
- Bir siyasetçinin sorunları öngörmesi gereken biri olduğuna inanıyorum.
- Someone said earlier that shrimps are netting a much higher income than cod.
- Birisi daha önce karideslerin morinadan çok daha yüksek gelir getirdiğini söylemişti.
- Someone once said 'I am their leader, I must follow them!'
- Birisi bir keresinde "Ben onların lideriyim, onları takip etmeliyim!" demişti.
- I make this appeal as someone who has spent his whole life in agriculture and rural development in one way or another.
- Bu çağrıyı, tüm hayatını bir şekilde tarım ve kırsal kalkınma alanında geçirmiş biri olarak yapıyorum.
- Why, if the talks are not succeeding, must someone be to blame?
- Eğer görüşmeler başarısızlıkla sonuçlanıyorsa, neden birilerine kabahat bulalım?
- Someone once said 'I am their leader, I must follow them!'
- Birisi bir keresinde "Ben onların lideriyim, onları takip etmeliyim" demişti!
- Perhaps someone could pass that message on to the President-in-Office of the Council.
- Belki birileri bu mesajı Konsey Dönem Başkanına iletebilir.
- We must, however, go beyond looking for someone to blame.
- Bununla birlikte, suçlayacak birini aramanın ötesine geçmeliyiz.
- They want to find someone fast.
- Birini hızlıca bulmak istiyorlar.
- Someone used a flash drive to download files from my computer.
- Birisi bilgisayarımdan dosya indirmek için flaş bellek kullanmış.
- I had forgotten what it was like to come home with someone.
- Eve birisiyle beraber dönmenin nasıl bir şey olduğunu unutmuştum.
- You have the opportunity to help someone here, a fellow inmate.
- Burada birine yardım etme şansın var, bir mahkûm arkadaşına.
- Be someone who others will seek to know and like.
- Başkalarının tanımaya ve sevmeye çabalayacağı biri olun.
- I've already hired someone to take care of those two.
- Ben zaten o ikisinin icabına bakması için birini tuttum.
- Someone out there is purchasing large amounts of black market artifacts; all we know is he's Japanese.
- Dışarıda birileri büyük miktarlarda karaborsa eser satın alıyor; tek bildiğimiz onun Japon olduğu.
- There's actually someone you need to talk to first.
- Aslında önce konuşmanız gereken biri var.
- I often wonder what it would be like to murder someone.
- Genellikle birini öldürmenin nasıl bir şey olduğunu merak ederdi.
- And it's just not suitable for someone in your situation.
- Ve bu sizin durumunuzdaki biri için uygun değil.
- I mean, someone or something set this whole thing spinning.
- Yani, biri ya da bir şey tüm bu şeyi döndürüyor.
- I guess that could come in handy for someone running for president.
- Sanırım bu, başkan adayı olan biri için kullanışlı olabilir.
- I mean, someone or something set this whole thing spinning.
- Demek istediğim, biri ya da bir şey her şeyin dönmesine neden oldu.
- You have the opportunity to help someone here, a fellow inmate.
- Burada birine, bir mahkum arkadaşınıza yardım etme fırsatınız var.
- It looks like someone deliberately hit us with an infected flash drive.
- Görünüşe göre birisi kasıtlı olarak virüslü bir flash sürücü ile bize saldırdı.
- But don't you still have to find a fall guy and fire someone?
- Ama yine de bir günah keçisi bulup birini kovman gerekmiyor mu?
- If someone starts a nuclear war our space friends will neutralize it.
- Eğer biri nükleer savaş başlatırsa, uzay dostlarımız onu etkisiz hale getirecektir.
- And put these weapons away before someone tries to use one on me.
- Ve biri üzerimde kullanmaya kalkmadan önce şu silahları da kaldır.
- If someone starts a nuclear war our space friends will neutralize it.
- Birisi nükleer savaş başlatırsa uzay dostlarımız bunu etkisiz hale getirir.
- Because it's hard to want to be around someone who does that.
- Çünkü bunu yapan birinin etrafında olmayı istemek zordur.
- I had forgotten what it was like to come home with someone.
- Eve biriyle dönmenin nasıl bir his olduğunu unutmuştum.
- They want to find someone fast.
- Bir an önce birini bulmak istiyorlar.
- I got bored at the meeting and checked out until someone punched me in the arm.
- Toplantıda sıkılmıştım ve birisi koluma yumruk atıncaya kadar dalmışım.
- Looks like someone didn't get lucky tonight.
- Görünüşe göre bu gece birinin şansı yaver gitmemiş.
- If someone starts a nuclear war our space friends will neutralize it.
- Eğer birisi nükleer savaş başlatırsa, uzaylı dostlarımız bunu etkisiz hale getirecekler.
- Recently someone told me 'freedom is inside you'.
- Son günlerde biri bana "Hürriyet içinizdedir." dedi.
- I mean, someone or something set this whole thing spinning.
- Yani, birisi veya bir şey bütün bunların dönmesini sağlıyor.
- Someone used a flash drive to download files from my computer.
- Biri bilgisayarımdan dosya indirmek için flaş bellek kullanmış.
- Recently someone told me 'freedom is inside you'.
- Geçenlerde biri bana 'hürriyet senin içinde' dedi.
- I wish someone taught me how to be in this one.
- Keşke biri bana bunun içinde nasıl olacağımı öğretseydi.
- Looks like someone got here first.
- Görünüşe göre birileri bizden evvel gelmiş gibi.
- Come down from there right now before someone gets hurt.
- Birinin canı yanmadan hemen aşağı in.
- I've already hired someone to take care of those two.
- O ikisiyle ilgilenmesi için birini tuttum bile.
- There's no way to really know if someone is really tracking you.
- Birinin sizi gerçekten takip edip etmediğini bilmenin bir yolu yok.
- There is someone who has taken away my whole heart here tonight.
- Bu gece kalbimi bütünüyle çalan birisi var burada.
- I've already hired someone to take care of those two.
- Zaten bu ikisine bakması için birini tuttum.
- I guess that could come in handy for someone running for president.
- Sanırım bu, başkanlık için yarışan birinin çok işine yarayabilir.
- There's actually someone you need to talk to first.
- Aslında önce konuşman gereken biri var.
- They want to find someone fast.
- Onlar çabucak birini bulmak istiyorlar.
- Wow, check this out - someone in the next town over won the lottery last week!
- Vay canına, şuna bakın; yan kasabadan biri geçen hafta piyango kazanmış!
- Ignacio, the fact is that someone in the black market is posing as me.
- Ignacio, gerçek şu ki karaborsada biri benim yerime geçiyor.
- She found this little place too small for someone like her.
- Bu küçük yeri kendisi gibi biri için çok küçük buldu.
- Did someone pass away recently?
- Yakın zamanda biri falan mı öldü?
- And amazingly enough, I met someone who liked that person.
- Ve şaşırtıcı bir şekilde, o kişiden hoşlanan biriyle tanıştım.
- One time someone wrote me a letter like that.
- Bir keresinde biri bana böyle bir mektup yazmıştı.
- Someone had followed me and turned me into a patsy, a fall guy, a clay pigeon.
- Birisi beni takip etti ve beni bir kerize dönüştürdü.
- Looks like someone didn't get lucky tonight.
- Görünüşe göre bu gece birisinin şansı pek yaver gitmedi.
- There are even rumors that someone died during the whole operation.
- Operasyon sırasında birinin öldüğüne dair söylentiler bile var.
- Because it's hard to want to be around someone who does that.
- Çünkü bunu yapan birinin yanında olmayı istemek zor.
- Did someone pass away recently?
- Yakın zamanda biri vefat etti mi?
- There is someone who has taken away my whole heart here tonight.
- Bu gece burada kalbimi bütünüyle çalan biri var.
- I had forgotten what it was like to come home with someone.
- Eve biriyle dönmenin nasıl bir şey olduğunu unutmuştum.
- You have the opportunity to help someone here, a fellow inmate.
- Burada birine, bir mahkûm arkadaşınıza yardım etme fırsatınız var.
- Recently someone told me 'freedom is inside you'.
- Geçenlerde birisi bana 'özgürlük senin içindedir' dedi.
- I guess that could come in handy for someone running for president.
- Sanırım bu başkanlığa aday olan biri için işe yarayabilir.
- I'm supposed to track someone down.
- Birini izini sürerek yakalamam gerekiyor.
- I thought I saw someone I knew.
- Tanıdığım birini gördüğümü sandım.
- Conscience is the knowledge that someone is watching.
- Vicdan, birinin izlemekte olduğunu bilmektir.
- I've got to talk to someone.
- Biriyle konuşmalıyım.
- Tom is with someone.
- Tom birisi ile birlikte.
- I met someone the other day that I think I could fall in love with.
- Geçen gün âşık olabileceğimi düşündüğüm biriyle tanıştım.
- Are you sure you saw someone on the bridge?
- Köprüde birini gördüğüne emin misin?
- I heard someone screaming my name.
- Birinin adımı haykırdığını duydum.
- Tom is looking for someone to help him.
- Tom ona yardım edecek birini arıyor.
- Does someone know how to earn money in time of crisis?
- Kriz zamanında nasıl para kazanıldığını bilen biri var mı?
- Tom, I have someone I want you to meet.
- Tom, tanışmanı istediğim biri var.
- How can someone so rich complain so much?
- Bu kadar zengin biri nasıl bu kadar şikayet edebilir?
- Someone cleaned my room while I was gone.
- Ben yokken biri odamı temizlemiş.
- Tom reminds me of someone.
- Tom bana birini hatırlatıyor.
- Does someone here know how to do this?
- Bunu nasıl yapacağını bilen biri var mı?
- It won't be easy to find someone capable of taking his place.
- Onun yerini alabilecek birini bulmak kolay olmayacak.
- Why would someone kill him?
- Neden biri onu öldürsün?
- He reminds me of someone.
- O bana birisini hatırlatıyor.
- I'm looking for someone who can speak Portuguese.
- Portekizce konuşabilen birini arıyorum.
- Strange to say, he met someone who was said to be dead.
- Gariptir ki, öldüğü söylenen biriyle tanıştı.
- Did someone hear something?
- Biri bir şey mi duydu?
- I think Tom might actually want someone to kill him.
- Sanırım Tom gerçekten birinin onu öldürmesini isteyebilir.
- I thought I heard someone knocking on the door.
- Birinin kapıya vurduğunu duyduğumu sandım.
- I need to find someone who can drive a truck.
- Kamyon sürebilecek birini bulmam gerekiyor.
- I need someone to proofread my book.
- Kitabımı düzeltecek birine ihtiyacım var.
- To go faster you'd better go alone, to go further you'd better go with someone.
- Daha hızlı gitmek için yalnız gitmelisin, daha uzağa gitmek için biriyle gitmelisin.
- I need someone with whom I can converse.
- Konuşabileceğim birine ihtiyacım var.
- Tom paid someone to do that.
- Tom onu yapmak için birine para verdi.
- Would someone please help me?
- Lütfen biri bana yardım edebilir mi?
- Does someone remember it?
- Hatırlayan biri var mı?
- Someone is in the kitchen with Tom.
- Tom'la birlikte mutfakta biri var.
- Someone has walked off with my pencil.
- Birisi kurşun kalemimi çaldı.
- Maybe someone made her do it.
- Belki de biri ona bunu yaptırdı.
- Someone famous said that imagination is more important than intelligence.
- Ünlü biri hayal gücünün zekadan daha önemli olduğunu söylemiş.
- I think Tom might actually want someone to kill him.
- Bence Tom gerçekten birinin onu öldürmesini istiyor olabilir.
- It's nice to have someone to talk to.
- Konuşacak birinin olması güzel.
- Tom is looking for someone to take Mary's place.
- Tom Mary'nin yerine geçmesi için birini arıyor.
- It seems that someone has smoked in here.
- Görünüşe göre biri burada sigara içmiş.
- Sami was worried someone was trying to harm his family.
- Sami birinin ailesine zarar vermeye çalıştığından endişeleniyordu.
- Someone is in the kitchen with Tom.
- Mutfakta Tom'la birlikte biri var.
- Someone told me Tom has moved to Boston.
- Birisi bana Tom'un Boston'a taşındığını söyledi.
- Someone must lead.
- Biri liderlik etmeli.
- Did someone tell you that?
- Biri onu sana söyledi mi?
- My brother was threatened by someone waving a gun.
- Erkek kardeşim silah sallayan biri tarafından tehdit edildi.
- Were you expecting someone?
- Birini bekliyor muydun?
- People usually wear black after someone has died.
- İnsanlar genellikle biri öldükten sonra siyah giyerler.
- Fadil wanted to be with someone.
- Fadıl biriyle birlikte olmak istiyordu.
- Someone who looks a lot like Tom is standing near the gate.
- Tom'a çok benzeyen birisi kapının yanında dikiliyor.
- I've got someone with me.
- Benimle birlikte birisi var.
- Last night someone broke into the small shop near my house.
- Dün gece birisi evimin yakınındaki küçük dükkana girdi.
- I have to urgently talk with someone.
- Ben acilen biriyle konuşmak zorundayım.
- Someone might stop us.
- Biri bizi durdurabilir.
- It won't be easy to find someone to do that for you.
- Bunu sizin için yapacak birini bulmak kolay olmayacak.
- Someone has to tell Tom what happened to Mary.
- Mary'ye ne olduğunu biri Tom'a söylemek zorunda.
- It's dirty work, but someone has to do it.
- Pis bir iş ama biri bunu yapmak zorunda.
- It's not nice to make fun of someone just because they're different.
- Sırf farklı olduğu için biriyle dalga geçmek hoş değil.
- There's someone looking for you.
- Seni arayan biri var.
- There's always someone talking.
- Her zaman konuşan biri vardır.
- I already spoke to someone in Tom's office.
- Tom'un ofisinden biriyle konuştum bile.
- Someone has to tell Tom what happened to Mary.
- Birisi Tom'a Mary'ye ne olduğunu anlatmalı.
- I feel that someone tapped my shoulder.
- Birinin omzuma dokunduğunu hissediyorum.
- Someone is singing.
- Biri şarkı söylüyor.
- Someone had to be blamed.
- Birinin suçlanması gerekiyordu.
- Someone ought to say something.
- Biri bir şey söylemeli.
- I need someone to talk to them.
- Onlarla konuşmak için birine ihtiyacım var.
- Can someone open the door, please?
- Birisi kapıyı açabilir mi, lütfen?
- I was about to get in the bath when I heard someone knocking on the door.
- Tam banyoya girmek üzereydim ki birinin kapıyı çaldığını duydum.
- Someone told me that Tom now lives in Boston.
- Birisi bana Tom'un artık Boston'da yaşadığını söyledi.
- I fell in love with someone my parents didn't like.
- Ailemin hoşlanmadığı birine aşık oldum.
- Finally, someone spoke.
- Son olarak, birisi konuştu.
- I know that someone in your position wouldn't do something like that.
- Sizin konumunuzdaki birinin böyle bir şey yapmayacağını biliyorum.
- Someone was coming!
- Biri geliyordu!
- It is needless to say that an experienced person will do better than someone without experience.
- Deneyimli bir kişinin deneyimsiz birinden daha iyi iş çıkaracağını söylemek gereksizdir.
- I heard someone call my name.
- Birinin adımı söylediğini duydum.
- I wish I could afford to hire someone to help me do this.
- Keşke bunu yapmama yardım edecek birini kiralayacak param olsa.
- We need to call someone.
- Birini aramamız gerekiyor.
- I heard someone screaming.
- Birinin çığlık attığını duydum.
- Someone is roaming around the house.
- Evin etrafında birisi dolaşıyor.
- Someone knocked on Tom's door.
- Birisi Tom'un kapısını çaldı.
- Someone planted a bomb under your car.
- Birisi arabanın altına bomba yerleştirmiş.
- Someone gave them a car.
- Birisi onlara bir araba verdi.
- I'd want someone to tell me what to do.
- Birinin bana ne yapacağımı söylemesini istiyorum.
- I'm looking for someone to give a hand in the office.
- Ofiste yardım edecek birini arıyorum.
- Someone was calling my name.
- Biri adımı çağırıyordu.
- I'll need someone to take care of it.
- Bununla ilgilenecek birine ihtiyacım var.
- I am looking for someone to share knowledge with.
- Bilgimi paylaşacak birini arıyorum.
- We suspect that someone murdered Tom and just made it look like suicide.
- Birinin Tom'u öldürdüğünden ve intihar süsü verdiğinden şüpheleniyoruz.
- Can someone accept that phone call?
- Biri şu telefon görüşmesini kabul edebilir mi?
- Someone tried to poison you.
- Biri sizi zehirlemeye çalıştı.
- One moment please, someone knocks on the door.
- Bir saniye lütfen, birisi kapıyı çalıyor.
- Did someone sleep here last night?
- Dün gece burada biri uyudu mu?
- I still have to find someone to help me.
- Hâlâ bana yardım edecek birini bulmam gerekiyor.
- I've never met someone who doesn't like chocolate.
- Çikolata sevmeyen biriyle hiç tanışmadım.
- You've met someone, haven't you?
- Biriyle tanıştın, değil mi?
- Someone stole Tom's money.
- Birisi Tom'un parasını çaldı.
- Can someone help me?
- Birisi bana yardımcı olabilir mi?
- You'll find someone.
- Birini bulacaksın.
- It's rude to stare at someone.
- Birisine dik dik bakmak kabalıktır.
- We have to tell someone.
- Birine söylemeliyiz.
- I need to speak to someone right away.
- Hemen biriyle konuşmam gerekiyor.
- Someone stole my rucksack.
- Biri sırt çantamı çaldı.
- The police did arrest someone.
- Polisler birini tutukladı.
- Someone liked my picture on Instagram.
- Birisi Instagram'da resmimi beğenmiş.
- Negotiating stairs for someone with a disability can be frightening.
- Engelli biri için merdiven çıkmak korkutucu olabilir.
- Someone left this for you.
- Birisi bunu senin için bıraktı.
- Someone must've poisoned Tom.
- Birisi Tom'u zehirlemiş olmalı.
- Have you ever heard someone speaking in Esperanto?
- Sen hiç Esperanto dilini konuşan birini duydun mu?
- Did someone contact them?
- Biri onlarla temasa geçti mi?
- Can someone respond to my question?
- Biri benim sorumu cevaplayabilir mi?
- I'd like to page someone.
- Birini çağırtmak istiyorum.
- You'd think Tom would've told someone about it.
- Tom'un bunu birilerine anlatacağını sanırsın.
- Someone broke into my apartment last night.
- Dün gece daireme biri girmiş.
- I need help from someone.
- Birinin yardımına ihtiyacım var.
- Did I hear you talking to someone?
- Biriyle konuştuğunuzu mu duydum?
- Would you ever consider going out with someone like me?
- Hiç benim gibi biriyle çıkmayı düşünür müsün?
- Someone cut the rope.
- Birisi ipi kesti.
- Someone stole my driving licence.
- Birisi ehliyetimi çaldı.
- If you had asked someone for directions, we'd be there already.
- Eğer birine sorsaydın, çoktan orada olurduk.
- What if someone sees this?
- Ya biri bunu görürse?
- Someone is coming.
- Biri geliyor.
- Tom heard someone scream.
- Tom birinin çığlığını duydu.
- I need to find someone to back up Tom's alibi.
- Tom'un mazeretini destekleyecek birini bulmalıyım.
- Did someone say my name?
- Birisi adımı söyledi mi?
- Tom reminds me of someone I went to school with.
- Tom bana birlikte okula gittiğim birini hatırlatıyor.
- Tom has been waiting all morning for someone.
- Tom sabahtan beri birini bekliyor.
- Someone spiked her drink.
- Birisi içkisine ilaç katmış.
- For someone like him, it will be easy to win the presidential election.
- Onun gibi biri için başkanlık seçimini kazanmak kolay olacak.
- What if someone sees us?
- Ya biri bizi görürse.
- Tom married someone who had been in prison for three years.
- Tom üç yıldır hapishanede olan biriyle evlendi.
- I know what it's like to lose someone.
- Birini kaybetmenin nasıl bir şey olduğunu biliyorum.
- I need to talk to someone.
- Biriyle konuşmalıyım.
- Someone stole my tennis racket.
- Birisi benim tenis raketimi çaldı.
- Tom is looking for someone to talk to.
- Tom konuşacak birini arıyor.
- Can someone refresh my memory?
- Birisi hafızamı yenileyebilir mi?
- It smells as though someone has been smoking in here.
- Sanki biri burada sigara içiyormuş gibi kokuyor.
- I hear someone singing.
- Birinin şarkı söylemesini duyuyorum.
- We hope someone endows the new university building.
- Umarız birileri yeni üniversite binasını bağışlar.
- It's hard to find someone who writes Chinese as beautifully as he.
- Onun kadar güzel Çince yazan birini bulmak zor.
- Tom is talking to someone.
- Tom biriyle konuşuyor.
- Is someone knocking on the door?
- Biri kapıyı mı çalıyor?
- Someone is making money somewhere.
- Birisi bir yerde para kazanıyor.
- Someone owes me money.
- Birinin bana para borcu var.
- Do you hear someone moving around in the next room?
- Yan odada birinin hareket ettiğini duyuyor musun?
- How can you know if someone loves you?
- Birinin sizi sevdiğini nereden anlarsınız?
- Someone could get hurt.
- Biri yaralanabilir.
- I hear someone coming.
- Birinin geldiğini duyuyorum.
- Are you going to pick someone up tonight?
- Bu gece birini almaya mı gidiyorsun?
- Someone broke into my car.
- Birisi arabama girmiş.
- Someone spiked Tom's drink.
- Birisi Tom'un içeceğine alkol katmış.
- Someone wants to play games.
- Birileri oyun oynamak istiyor.
- Is someone calling me?
- Biri beni mi arıyor?
- Someone stole my cash.
- Birisi nakit paramı çaldı.
- If you need to talk to someone, call me any time you want.
- Biriyle konuşman gerekirse istediğin zaman beni ara.
- Everyone should get out of here before someone gets hurt.
- Birinin canı yanmadan önce herkesin buradan çıkması gerek.
- Someone told you I was coming, I hope.
- Biri geleceğimi sana söylemiştir umarım.
- If you lend someone $20 and never see that person again, it was probably worth it.
- Birine 20 dolar borç verirseniz ve o kişiyi bir daha görmezseniz, muhtemelen buna değmiştir.
- Someone named Henry wanted to see you.
- Henry adında biri seni görmek istedi.
- I see someone.
- Birini görüyorum.
- I heard someone shouting.
- Birinin bağırdığını duydum.
- Can someone open a window?
- Birisi bir pencere açabilir mi?
- She needs someone to turn to for advice.
- Tavsiye için baş vuracağı birine ihtiyacı var.
- If someone could tell me why this happened, I'd appreciate it.
- Biri bana bunun neden olduğunu söyleyebilirse çok memnun olurum.
- Someone called Tom.
- Biri Tom'u aradı.
- Something's got to give.
- Birisi patlayacak.
- I need someone to talk to him.
- Onunla konuşacak birine ihtiyacım var.
- There is someone here.
- Burada birisi var.
- Someone must lead.
- Biri yol göstermeli.
- I need someone to talk to her.
- Onunla konuşmak için birine ihtiyacım var.
- I'm sure someone was just here.
- Eminim biri az önce buradaydı.
- We need someone good.
- Bizim iyi birine ihtiyacımız var.
- I will not ask- or else someone will respond.
- Sormayacağım, yoksa biri cevap verir.
- It's there someone you can trust?
- Güvenebileceğin biri var mı?
- Someone should talk turkey to him.
- Biri onunla hindi gibi konuşmalı.
- Can you introduce me to someone who speaks French?
- Beni Fransızca bilen biriyle tanıştırabilir misiniz?
- Do you know of someone who's never used toothpaste?
- Hiç diş macunu kullanmayan birini tanıyor musun?
- I can get someone to cover for me.
- Yerime bakacak birini bulabilirim.
- Tom is someone who can get things done.
- Tom işleri halledebilen biri.
- She wants someone who pays attention to her.
- Ona ilgi gösteren birini istiyordu.
- I hope someone comes to help us.
- Umarım biri bize yardım etmeye gelir.
- Someone let me know when this nightmare is over.
- Bu kabus bittiğinde biri bana haber versin.
- Tom has found someone.
- Tom birisini buldu.
- I felt someone hit me from behind.
- Arkamdan birinin bana vurduğunu hissettim.
- Someone will do that job.
- Birisi bu işi yapacak.
- Tom wished that he had someone to talk to.
- Tom konuşacağı birilerinin olmasını dilerdi.
- Is there someone I can call for you?
- Senin için arayabileceğim biri var mı?
- I need someone to hold me and tell me everything will be alright.
- Beni tutacak ve bana her şeyin iyi olacağını söyleyecek birine ihtiyacım var.
- Someone put something in her drink.
- Biri onun içkisine bir şey koydu.
- Someone stole Tom's car.
- Birisi Tom'un arabasını çaldı.
- Could someone get me a glass of water?
- Biri bana bir bardak su getirebilir mi?
- Someone said something, but I could not understand it.
- Birisi bir şey söyledi ama onu anlayamadım.
- Someone should try this.
- Biri bunu denemeli.
- How do you know I haven't found someone special?
- Özel birini bulmadığımı nasıl biliyorsun?
- It looks like someone has ripped a page out of this book.
- Birisi bu kitaptan bir sayfa yırtmış gibi görünüyor.
- I hired someone today.
- Bugün birini işe aldım.
- Someone broke into Mary's flat and stole her jewellery.
- Birisi Mary'nin dairesine girip mücevherlerini çalmış.
- Someone is tapping at the door.
- Biri kapıyı çalıyor.
- What if someone sees this?
- Ya birisi bunu görürse?
- Someone broke into Mary's flat and stole her jewellery.
- Biri Mary'nin dairesine zorla girdi ve onun mücevherlerini çaldı.
- I've never met someone that I love as much as I love you.
- Seni sevdiğim kadar çok seveceğim birine asla rastlamadım.
- Someone should do something.
- Birileri bir şeyler yapmalı.
- Someone gave Tom a car.
- Birisi Tom'a bir araba verdi.
- I guess I needed someone to blame.
- Sanırım suçlayacak birine ihtiyacım vardı.
- You look a lot like someone I used to know.
- Sen eskiden tanıdığım birine çok benziyorsun.
- There's someone waiting for me outside.
- Beni dışarıda bekleyen biri var.
- I'll never find someone like Tom again.
- Bir daha asla Tom gibi birini bulamam.
- Someone left you a message.
- Biri sana mesaj bırakmış.
- We have someone working for us named Tom Jackson.
- Bizim için çalışan Tom Jackson adında biri var.
- I'm glad someone told me what to do.
- Birinin bana ne yapacağımı söylemesine sevindim.
- I wonder if someone could help me do this.
- Acaba biri bunu yapmama yardım edebilir mi?
- Someone has to do it.
- Biri bunu yapmalı.
- Someone who doesn't drink in company is either a thief or a spy.
- Birlikte içmeyen biri ya hırsızdır ya da casus.
- Within the past 14 days, have you been in close contact with someone who has tested positive for COVID-19?
- Son 14 gün içinde COVID-19 testi pozitif çıkan biriyle yakın temasta bulundunuz mu?
- Are you going to pick someone up tonight?
- Bu gece birini mi alacaksın?
- Within the past 14 days, have you been in close contact with someone who has tested positive for COVID-19?
- Son 14 gün içinde COVID-19 testi pozitif çıkan birileriyle yakın temasa girdiniz mi?
- Could someone get the lights?
- Biri ışıkları açabilir mi?
- Finally, someone spoke.
- Sonunda biri konuştu.
- Do you have someone in your life?
- Hayatında biri mi var?
- Someone must've told Tom by now.
- Şimdiye kadar biri Tom'a söylemiş olmalı.
- We want to hire someone who can speak French fluently.
- Fransızcayı akıcı bir şekilde konuşabilen birini işe almak istiyoruz.
- It's there someone you can trust?
- Güvenebileceğin birisi var mı?
- A friend of mine is looking for someone who speaks French.
- Bir arkadaşım Fransızca konuşan birini arıyor.
- He wasn't someone you'd suspect.
- Şüpheleneceğin biri değildi.
- It is needless to say that an experienced person will do better than someone without experience.
- Deneyimli bir kişinin deneyimsiz birinden daha iyi iş çıkaracağını söylemeye gerek yok.
- Tom was afraid someone would see him.
- Tom birinin onu göreceğinden korkuyordu.
- We need someone to take care of this problem.
- Bu sorunla ilgilenecek birine ihtiyacımız var.
- How would you feel if someone hacked into your email account?
- Birisi e-posta hesabınıza saldırırsa nasıl hissedersiniz?
- Someone needs to tell Tom what's expected of him.
- Birinin Tom'a ondan ne beklendiğini söylemesi gerek.
- You'll never be able to revive someone who is only pretending to be dead.
- Sadece ölü taklidi yapan birini asla diriltemezsin.
- If you need to blame someone, blame Tom and me.
- Birini suçlaman gerekiyorsa, Tom ve beni suçla.
- It looks like someone is waving a white flag.
- Birisi beyaz bir bayrak sallıyor gibi görünüyor.
- Eventually, someone is going to have to tell Tom that he needs to behave himself.
- Eninde sonunda, birileri Tom'a uslu durması gerektiğini söylemek zorunda kalacak.
- Where could I find someone to help me?
- Bana yardım edecek birini nerede bulabilirim?
- Someone threw a rock at them.
- Biri onlara taş attı.
- Someone withdrew the dagger from my back.
- Biri sırtımdan hançeri çekti.
- Someone seems to be calling me.
- Biri beni çağırıyor gibi.
- The only thing everybody here wants is for you to find someone you'd be happy with.
- Buradaki herkesin istediği tek şey birlikte mutlu olacağınız birini bulmanızdır.
- I think someone is sitting there.
- Sanırım orada birisi oturuyor.
- Tom said he was looking for someone who speaks French.
- Tom Fransızca bilen birini aradığını söyledi.
- Could you send someone up to make the bed?
- Yatağı yapması için birini gönderebilir misiniz?
- I heard someone in the crowd outside the station call my name.
- İstasyonun dışındaki kalabalıktan birinin adımı söylediğini duydum.
- Maybe someone can help you do that.
- Belki biri onu yapmana yardım edebilir.
- Someone should write a book about it.
- Birinin o konuda bir kitap yazması gerekir.
- This song reminds me of someone I used to know.
- Bu şarkı bana eskiden tanıdığım birini hatırlatıyor.
- I want to chat with someone who speaks English.
- İngilizce bilen biriyle sohbet etmek istiyorum.
- I still have to find someone to go with me.
- Hâlâ benimle gidecek birini bulmak zorundayım.
- I think that it is really sad that someone could do that for money.
- Birinin para için bunu yapabilmesinin gerçekten üzücü olduğunu düşünüyorum.
- I guess I just needed someone to talk to.
- Sanırım konuşacak birine ihtiyacım vardı.
- Did Tom tell someone?
- Tom birisine söyledi mi?
- I called the police and they said they'd send someone right over.
- Polisi aradım ve hemen birini göndereceklerini söylediler.
- Someone seems to have done that for us already.
- Birisi bunu bizim için zaten yapmış gibi görünüyor.
- Are you waiting for someone?
- Birisini mi bekliyorsun?
- Has someone died?
- Biri öldü mü?
- This is like fighting someone with one arm tied behind your back.
- Bu, tek kolunuz arkadan bağlıyken biriyle savaşmaya benzer.
- Someone is lying.
- Birisi yalan söylüyor.
- I'll need someone to take care of Tom.
- Tom'a bakacak birine ihtiyacım olacak.
- Tom is looking for someone to blame.
- Tom suçlayacak birini arıyor.
- Someone grabbed me from behind.
- Birisi beni arkamdan yakaladı.
- How do you tell someone their children died?
- Birine çocuğunun öldüğünü nasıl söylersin?
- Someone seems to have done that already.
- Birisi bunu çoktan yapmış gibi görünüyor.
- It's dirty work, but someone has to do it.
- Pis bir iş ama birinin yapması lazım.
- Don't challenge someone who has nothing to lose.
- Kaybedecek şeyi olmayan birine kafa tutmayın.
- Someone must have left the water running.
- Biri suyu açık bırakmış olmalı.
- Someone must've told Tom, but it wasn't me.
- Biri Tom'a söylemiş olmalıydı ama o ben değildim.
- Tom is with someone, isn't he?
- Tom biriyle birlikte, değil mi?
- If you can't come, send someone in your stead.
- Eğer gelemezseniz, yerinize birini gönderin.
- Tom noticed that someone was standing behind Mary.
- Tom, Mary'nin arkasında birinin durduğunu fark etti.
- There's usually someone here.
- Genelde burada biri olur.
- Someone should've called the police.
- Birisi polisi aramalıydı.
- I should have told someone.
- Birisine anlatmalıydım.
- Someone stole my wallet.
- Birisi cüzdanımı çaldı.
- Tom is looking for someone to take Mary's place.
- Tom, Mary'nin yerini alacak birini arıyor.
- I'm just waiting for someone.
- Sadece birini bekliyorum.
- Tom was lucky that someone helped him do that.
- Tom, biri ona yardım ettiği için şanslıydı.
- Are you waiting for someone?
- Birini mi bekliyorsun?
- I didn't know that someone was watching me.
- Birinin beni izlediğini bilmiyordum.
- I heard someone yelling my name.
- Birinin adımı bağırdığını duydum.
- It'll be easy to find someone to do that.
- Bunu yapacak birini bulmak kolay olacaktır.
- I need someone to believe in me.
- Bana inanacak birine ihtiyacım var.
- Will someone read me a story?
- Biri bana bir hikaye okuyacak mı?
- I'm looking for someone to mind my son on Saturday.
- Cumartesi günü oğluma bakacak birini arıyorum.
- Sami arranged for someone to look after his children while he was in jail.
- Sami o hapisteyken çocuklarına bakması için birini ayarladı.
- Someone was calling my name.
- Biri benim adımı sesleniyordu.
- Tom tried to get someone to help him.
- Tom kendisine yardım edecek birini bulmaya çalıştı.
- I could've sworn I saw someone.
- Birini gördüğüme yemin edebilirim.
- Someone named Henry said he wants to meet with you.
- Henry adında biri sizinle görüşmek istediğini söyledi.
- There's someone behind you.
- Arkanda biri var.
- Someone should've been able to come up with a better title than that.
- Birinin bundan daha iyi bir başlık bulması gerekirdi.
- There's someone up there.
- Orada yukarıda biri var.
- The teacher saw someone copying on the test.
- Öğretmen birinin sınavda kopya çektiğini gördü.
- Someone must've drugged Tom.
- Birisi Tom'a ilaç vermiş olmalı.
- Everyone laughs at someone who makes a mistake.
- Hata yapan birine herkes güler.
- Tom married someone who was in prison for three years.
- Tom üç yıldır hapiste olan biriyle evlendi.
- Someone shouted his name.
- Birisi onun adını bağırdı.
- Someone has been here.
- Birisi buradaydı.
- I'll send someone up to help you now.
- Şimdi sana yardım etmesi için birini göndereceğim.
- I heard someone slam the door.
- Birinin kapıyı çarptığını duydum.
- Someone might get hurt.
- Birisinin canı yanabilir.
- A family should not spend all of its money to keep someone alive on a machine.
- Bir aile tüm parasını birini hayatta tutmak için bir mekineye harcamamalı.
- I was a fool for marrying someone like her.
- Onun gibi biriyle evlendiğim için aptalın tekiydim.
- She always bowed when she greeted someone.
- O da biriyle selamlaştığında hep eğilirdi.
- It's not very often that someone buys a thousand dollar hat.
- Birinin bin dolarlık bir şapka alması çok sık değildir.
- Someone has unplugged the washing machine.
- Birisi çamaşır makinesinin fişini çekmiş.
- I need to speak to someone right away.
- Derhal birisiyle konuşmam gerekiyor.
- Did someone contact them?
- Biri onlarla irtibat kurdu mu?
- Tom is waiting for someone to come.
- Tom birinin gelmesini bekliyor.
- Someone must find a way to stop inflation.
- Birisi enflasyonu durdurmanın bir yolunu bulmalı.
- I wish someone would do that.
- Keşke biri bunu yapsa.
- Can someone please explain it to me?
- Biri bana bunu açıklayabilir mi?
- Someone gave him a car.
- Biri ona bir araba verdi.
- I need someone I can trust.
- Güvenebileceğim birine ihtiyacım var.
- I'll find someone.
- Birini bulacağım.
- Tom is waiting for someone to do that for him.
- Tom, birinin onun için bunu yapmasını bekliyor.
- We paid someone to cut the tree down.
- Ağacı kesmesi için birine para verdik.
- Someone is not respected by anyone.
- Birisi kimse tarafından saygı görmez.
- I'm just someone who wants peace.
- Ben sadece barış isteyen biriyim.
- Layla paid someone to kill Sami.
- Layla, Sami'yi öldürmesi için birine para verdi.
- Someone who knows English well must've written it.
- İngilizceyi iyi bilen biri bunu yazmış olmalı.
- Hating someone is so easy.
- Birisinden nefret etmek çok kolaydır.
- Someone took my stuff.
- Biri eşyalarımı aldı.
- Can someone answer the telephone?
- Birisi telefona cevap verebilir mi?
- I'm looking for someone who can babysit on Monday night.
- Pazartesi gecesi bebek bakıcılığı yapabilecek birini arıyorum.
- Someone unlocked the door.
- Biri kapıyı açtı.
- Someone needs to clean up this mess.
- Birinin bu pisliği temizlemesi lazım.
- Someone has to take care of Tom.
- Birinin Tom'la ilgilenmesi gerek.
- I heard someone call my name from behind.
- Birinin arkamdan adımı söylediğini duydum.
- Someone has stolen Tom's guitar.
- Birisi Tom'un gitarını çaldı.
- Someone broke the lock and stole my bike.
- Biri kilidi kırdı ve bisikletimi çaldı.
- Did someone follow us here?
- Biri bizi buraya kadar izledi mi?
- I'm here with someone.
- Buraya biriyle geldim.
- I saw you out here by yourself and thought you might like someone to talk to.
- Seni burada tek başına gördüm ve biriyle konuşmak isteyebileceğini düşündüm.
- I hope I find someone to help us.
- Umarım bize yardım edecek birini bulurum.
- Someone sent us a gift.
- Biri bize hediye göndermiş.
- How would you feel if someone said that about you behind your back?
- Arkandan biri senin hakkında bunu dese nasıl hissedersin?
- Someone has to tell him.
- Biri ona söylemeli.
- Someone left the water running.
- Birisi suyu açık bırakmış.
- I'm waiting for someone to show me how to do this.
- Birinin bana bunu nasıl yapacağımı göstermesini bekliyorum.
- We want to hire someone who can speak French fluently.
- Fransızcayı akıcı şekilde konuşabilen birini işe almak istiyoruz.
- Just because someone is older than you, it doesn't mean that they know more than you.
- Sadece biri senden daha yaşlı olduğu için, bu onların senden daha çok bildiği anlamına gelmez.
- There's someone out there.
- Orada dışarıda biri var.
- Is someone there?
- Orada biri var mı?
- Did someone tell you that you could use this?
- Biri sana bunu kullanabileceğini söyledi mi?
- I want you to meet someone.
- Biriyle tanışmanı istiyorum.
- Mary has met someone.
- Mary biriyle tanıştı.
- It seems to me that someone is spying on me.
- Bana öyle geliyor ki, birisi beni gözetliyor.
- Someone tried to shoot us.
- Biri bizi vurmaya çalıştı.
- I need someone to hold me.
- Bana sarılacak birine ihtiyacım var.
- Someone help me, please.
- Biri bana yardım etsin, lütfen.
- I saw someone go into the room.
- Birinin odaya girdiğini gördüm.
- Can someone respond to my question?
- Biri soruma cevap verebilir mi?
- I'm glad someone told me.
- Birisinin bana söylemesine sevindim.
- I'd like to talk to someone about what I saw.
- Gördüğüm şey hakkında birisiyle konuşmak istiyorum.
- You need to see someone.
- Birini görmen gerekiyor.
- Someone is standing at the gate.
- Birisi kapıda duruyor.
- Do you have any idea why someone would want to kill Tom?
- Birinin Tom'u neden öldürmek isteyeceği hakkında bir fikrin var mı?
- Someone stepped on my foot.
- Birisi ayağıma bastı.
- Someone has to confront him.
- Biri ona karşı koymak zorunda.
- Someone is at the front door.
- Ön kapıda birisi var.
- Someone tried to poison her.
- Biri onu zehirlemeye çalıştı.
- How do you know someone hasn't already found it?
- Birinin çoktan bulmadığını nereden biliyorsun?
- Someone wants to come?
- Biri gelmek ister mi?
- Can you introduce me to someone who speaks French?
- Beni Fransızca konuşan biriyle tanıştırır mısın?
- How would you feel if someone hacked into your email account?
- Biri e-posta hesabına girse ne hissederdin?
- Do you know someone here?
- Burada tanıdığın biri var mı?
- Did someone die?
- Birisi mi öldü?
- Someone ought to say something.
- Biri bir şey söylemek zorunda.
- Tom couldn't shake the feeling that someone was watching him.
- Tom, birinin onu izlediği hissinden kurtulamıyordu.
- Someone left their umbrella in the hall.
- Birisi şemsiyesini koridorda unutmuş.
- Tom is someone who keeps his promises.
- Tom sözlerini tutan biridir.
- I'm meeting someone for dinner.
- Akşam yemeği için biriyle buluşacağım.
- Someone should tell them.
- Biri onlara söylemeli.
- Is someone meeting us?
- Biri bizimle mi buluşacak?
- On TV someone with a serious look on his face is talking about the problems of our country's future.
- Televizyonda yüzünde ciddi bir ifade olan biri ülkemizin geleceğiyle ilgili sorunlardan bahsediyor.
- Someone asked for you.
- Biri seni sordu.
- Someone asked about Texas.
- Birisi Texsas hakkında soru sordu.
- Someone told me that I couldn't park there.
- Birisi bana oraya park edemeyeceğimi söyledi.
- I don't go to the theater alone, because after the movie I like to talk about it with someone.
- Sinemaya yalnız gitmem, çünkü filmden sonra biriyle film hakkında konuşmak isterim.
- We're having difficulty finding someone who'll lend us the money we need.
- İhtiyacımız olan parayı bize ödünç verecek birini bulmakta güçlük çekiyoruz.
- We need someone to do something.
- Bir şey yapmak için birine ihtiyacımız var.
- Someone told me Tom has quit his job.
- Biri bana Tom'un işini bıraktığını söyledi.
- Sami was just looking for someone to punish.
- Sami sadece cezalandıracak birini arıyordu.
- Someone seems to have done that for us already.
- Birisi bunu bizim için çoktan yapmış gibi görünüyor.
- Someone left the water running.
- Biri suyu açık bıraktı.
- How do you know I haven't found someone special?
- Özel birini bulmadığımı nereden biliyorsun?
- Someone turned them in.
- Biri onları ihbar etti.
- Someone is coming.
- Birisi geliyor.
- Tom is someone I really admire.
- Tom gerçekten hayran olduğum biri.
- Someone is hiding behind the curtain.
- Perdenin arkasında biri saklanıyor.
- Someone attacked her.
- Biri ona saldırdı.
- I have to tell someone.
- Birine söylemeliyim.
- I need someone to protect me.
- Beni koruyacak birine ihtiyacım var.
- He told me that there was someone who wanted to see me.
- O bana beni görmek isteyen biri olduğunu söyledi.
- I think we should do as Tom suggests, unless someone has a better suggestion.
- Eğer birinin daha iyi bir önerisi yoksa sanırım Tom'un önerdiği gibi yapmalıyız.
- Someone took my place.
- Biri yerimi aldı.
- Tom became aware of someone in the room.
- Tom odada birinin olduğunu fark etti.
- I'm expecting someone.
- Birini bekliyorum.
- Someone rang the doorbell, it's the maid.
- Biri zili çaldı, hizmetçidir.
- How can you know if someone loves you?
- Birinin seni sevdiğini nasıl anlarsın?
- Someone will be meeting you.
- Birisi sizinle buluşacak.
- A man with an intelligent enemy is better off than someone with a stupid friend.
- Akıllı bir düşmanı olan bir adam, aptal bir dostu olan birinden daha iyidir.
- Tom hired someone to kill Mary.
- Tom, Mary'yi öldürmesi için birini tuttu.
- I got someone to help me move the piano.
- Piyanoyu taşımama yardım edecek birini buldum.
- It's rude to ask someone how much they earn.
- Birilerine ne kadar para kazandığını sormak kabalıktır.
- Someone broke into Tom's house while he was asleep.
- Tom uyurken biri evine girmiş.
- We need to hire someone to take care of this problem.
- Bu sorunla ilgilenmesi için birini tutmalıyız.
- Mary, someone is here to see you.
- Mary, biri seni görmeye geldi.
- Does someone here know how to do this?
- Buradaki birisi bunun nasıl yapılacağını biliyor mu?
- If someone wants to sell you their ticket, do not buy it.
- Biri size biletini satmak isterse, almayın.
- I'm meeting someone for dinner.
- Akşam yemeği için birisiyle buluşacağım.
- Maybe someone made them do it.
- Belki de birisi onlara bunu yaptırdı.
- Tom married someone who was in prison for three years.
- Tom üç yıldır hapishanede olan biriyle evlendi.
- It reminds me of someone.
- Bu bana birini hatırlatıyor.
- Someone asked about Texas.
- Birisi Teksas'ı sordu.
- Someone screamed.
- Biri çığlık attı.
- Can someone who does not know the meaning of black really talk about what white is?
- Siyahın anlamını bilmeyen biri beyazın ne olduğu hakkında gerçekten konuşabilir mi?
- It looks like Tom is waiting for someone to help him.
- Görünüşe göre Tom, birinin ona yardım etmesini bekliyor.
- Can I get someone down here to help me?
- Bana yardım edecek birini bulabilir miyim?
- Tom is someone I've known since high school.
- Tom liseden beri tanıdığım biri.
- Someone ate all the cookies from the cookie jar.
- Birisi kurabiye kavanozundaki bütün kurabiyeleri yemiş.
- I am looking for someone to learn English together.
- Birlikte İngilizce öğrenebileceğim birini arıyorum.
- I really need to talk with someone.
- Biriyle konuşmaya gerçekten ihtiyacım var.
- Did someone say my name?
- Biri benim adımı mı söyledi?
- Someone tapped me on the shoulder.
- Biri omzuma dokundu.
- Hopefully, someone can teach Tom French.
- Umarım biri Tom'a Fransızca öğretebilir.
- I thought I heard someone in the next room.
- Yan odada birini duyduğumu sandım.
- Someone left me a message.
- Birisi bana bir mesaj bıraktı.
- Tom isn't someone you should trust.
- Tom senin güvenmen gereken birisi değil.
- There's someone missing.
- Kayıp biri var.
- Every time Tom and Mary were about to kiss, someone came into the room.
- Tom ve Mary ne zaman öpüşecek olsalar, odaya biri giriyordu.
- Let's find someone who really knows how to do this.
- Bunu nasıl yapacağını gerçekten bilen birini bulalım.
- Why would someone do that?
- Neden biri bunu yapsın ki?
- How can you tell if someone likes you?
- Birinin senden hoşlandığını nasıl anlarsın?
- The police think that someone tampered with the brakes.
- Polis birisinin frenlere müdahale ettiğini düşünüyor.
- I'm looking for someone who understands French.
- Fransızca anlayan birini arıyorum.
- I always laugh when someone tells a joke.
- Biri espri yapınca hep gülerim.
- Why didn't someone help me?
- Neden biri bana yardım etmedi?
- Tom needs someone to teach him to drive.
- Tom'un kendine araba sürmeyi öğretecek birine ihtiyacı var.
- Will someone please tell me what to do?
- Biri bana ne yapacağımı söyleyebilir mi?
- If you need to blame someone, blame Tom and me.
- Birini suçlaman gerekiyorsa, Tom'u ve beni suçla.
- Did someone contact Tom?
- Biri Tom'la irtibata geçti mi?
- Someone turned Tom in.
- Biri Tom'u ihbar etti.
- Someone sent me a gift.
- Biri bana hediye göndermiş.
- Someone stole my umbrella.
- Biri şemsiyemi çaldı.
- Someone gave Tom the wrong directions.
- Birisi Tom'a yanlış talimat verdi.
- Someone will do it.
- Birisi yapacaktır.
- You can't kill someone that's already dead.
- Zaten ölmüş birini öldüremezsin.
- I think Tom might be seeing someone.
- Bence Tom biriyle görüşüyor olabilir.
- Someone left their umbrella in the hall.
- Biri şemsiyesini salonda bıraktı.
- I need someone to proofread my thesis.
- Tezimi düzeltecek birine ihtiyacım var.
- Tom felt someone tap him on the shoulder.
- Tom birinin omzuna dokunduğunu hissetti.
- I was a fool for marrying someone like her.
- Onun gibi biriyle evlenmekle aptallık yaptım.
- Someone stole my umbrella at the bakery.
- Biri fırında şemsiyemi çaldı.
- I think I may have killed someone.
- Sanırım birisini öldürmüş olabilirim.
- Tom plans to hire someone who speaks French.
- Tom Fransızca bilen birini işe almayı planlıyor.
- Someone stabbed Tom with an ice pick, but he's OK now.
- Biri Tom'a buz kıracağı saplamış ama şu anda iyi durumda.
- Someone shouted his name.
- Birisi onun ismini bağırdı.
- Have you ever heard someone speaking in Esperanto?
- Hiç Esperanto dilinde konuşan birini duydunuz mu?
- Someone stole my credit cards.
- Birisi benim kredi kartlarımı çaldı.
- Someone has warned Tom.
- Birisi Tom'u uyardı.
- Tom is someone who can't be trusted.
- Tom, güvenilemeyen biridir.
- Someone came.
- Birisi geldi.
- Does someone know where my son is?
- Biri oğlumun nerede olduğunu biliyor mu?
- Is it right for a doctor to decide when someone should die?
- Birinin ne zaman ölmesi gerektiğine bir doktorun karar vermesi doğru mu?
- He reminds me of someone.
- Bana birini hatırlatıyor.
- I heard someone call my name from behind.
- Ben, birinin arkadan adımı seslendiğini duydum.
- I have to find someone to help me.
- Bana yardım edecek birini bulmalıyım.
- Someone coughed once.
- Birisi bir kez öksürdü.
- I wonder if someone could help me do this.
- Bunu yapmama birinin yardım edip edemeyeceğini merak ediyorum.
- Tom asked someone he met on the street how to get to the station.
- Tom sokakta tanıştığı birine istasyona nasıl gideceğini sordu.
- Someone is knocking loudly at the door.
- Birisi yüksek sesle kapıyı çalıyor.
- There's someone trapped in the car.
- Arabada sıkışmış biri var.
- Can you introduce me to someone who speaks French?
- Beni Fransızca konuşan biriyle tanıştırabilir misiniz?
- Someone at work ate my lunch.
- İş yerinden biri öğle yemeğimi yedi.
- Did someone contact him?
- Biri onunla iletişime geçti mi?
- Someone is here to see you.
- Seni görmek isteyen biri var.
- Someone stole my bicycle.
- Biri bisikletimi çaldı.
- Maybe someone here knows where Tom lives.
- Belki Tom'un nerede yaşadığını bilen biri vardır burada.
- There's someone behind Tom.
- Tom'un arkasında birisi var.
- It's not very often that someone buys a thousand dollar hat.
- Birinin bin dolarlık şapka alması çok sık rastlanan bir şey değildir.
- We are looking for someone who is proficient in French.
- Fransızca konusunda yetkin birini aramaktayız.
- There's someone I'd like you to meet.
- Seni tanıştırmak istediğim birisi var.
- Medusa had the power to turn someone to stone.
- Medusa'nın herhangi birisini taşa çevirme gücü vardı.
- We suspect that someone murdered Tom and just made it look like suicide.
- Birinin Tom'u öldürüp intihar süsü verdiğinden şüpheleniyoruz.
- It looks like someone is waving a white flag.
- Birisi beyaz bayrak sallıyor gibi görünüyor.
- Someone ate all the cookies from the cookie jar.
- Birisi kurabiye kavanozundaki bütün kurabiyeleri yedi.
- You sound like someone I used to know.
- Önceden tanıdığım birine benziyorsun.
- Can I bring someone?
- Birini getirebilir miyim?
- Someone liked my picture on Instagram.
- Biri İnstagramda benim resmimi beğendi.
- She reminds me of someone.
- Bana birini hatırlatıyor.
- I shouldn't have trusted in someone like Tom.
- Tom gibi birine güvenmemeliydim.
- Can't someone fix this?
- Birisi bunu düzeltemez mi?
- Someone has slept in this bed.
- Birisi bu yatakta uyudu.
- I need someone to call me a cab.
- Bana bir taksi çağıracak birine ihtiyacım var.
- Someone tore a page out from the book.
- Birisi kitaptan bir sayfa yırtmış.
- Someone tore a page out from the book.
- Biri kitaptan bir sayfa yırttı.
- Someone rang the doorbell.
- Birisi kapı zilini çaldı.
- Don't say anything unless someone asks you a question.
- Biri sana soru sormadıkça bir şey söyleme.
- Did someone tell you that?
- Biri mi söyledi?
- Someone will have to help Tom do that.
- Birisi Tom'un bunu yapmasına yardım etmek zorunda kalacak.
- I'm looking for someone with whom to learn English.
- Birlikte İngilizce öğrenebileceğim birini arıyorum.
- He was looking around as if he was expecting someone.
- Sanki birini bekliyormuş gibi etrafına bakıyordu.
- He needs someone to talk to.
- Konuşacak birine ihtiyacı var.
- There's someone behind us.
- Arkamızda biri var.
- Someone told me about that.
- Biri bana bundan bahsetti.
- If someone paid you to kill Tom, would you?
- Biri sana Tom'u öldürmen için para verse, öldürür müsün?
- Can someone open a window?
- Biri pencereyi açabilir mi?
- I need someone to help me do this.
- Bunu yapmam için bana yardım edecek birine ihtiyacım var.
- I wasn't aware that someone was watching me.
- Birinin beni izliyor olduğunun farkında değildim.
- I had never seen someone like your father.
- Baban gibi birini hiç görmemiştim.
- Someone could get seriously hurt.
- Birileri ciddi şekilde yaralanabilir.
- Someone called on her yesterday.
- Birisi dün ona uğradı.
- Would you ever consider going out with someone like me?
- Benim gibi biriyle çıkmayı düşünür müydün?
- Can someone pronounce this word here?
- Biri bu kelimeyi telaffuz edebilir mi?
- Someone tried to poison Tom.
- Birisi Tom'u zehirlemeye çalışmış.
- I've never met someone that I love as much as I love you.
- Seni sevdiğim kadar sevdiğim biriyle hiç tanışmadım.
- Someone is watching him.
- Biri onu izliyor.
- Tom killed someone in self-defense.
- Tom kendini korumak için birini öldürdü.
- Someone has ripped out the first three pages of this book.
- Birisi bu kitabın ilk üç sayfasını yırtmış.
- You said you needed someone to protect you.
- Seni koruyacak birine ihtiyacın olduğunu söylemiştin.
- There's someone waiting for me.
- Beni bekleyen birisi var.
- Someone broke into my apartment.
- Birisi evime girdi.
- Tom said he heard someone singing.
- Tom birinin şarkı söylediğini duyduğunu söyledi.
- I was about to get in the bath when I heard someone knocking on the door.
- Birinin kapıyı çaldığını duyduğumda banyoya girmek üzereydim.
- Tom and Mary want you to find someone to babysit for them.
- Tom ve Mary onlara bakacak birini bulmanı istiyorlar.
- Someone is waiting for you upstairs.
- Yukarıda sizi bekleyen biri var.
- How much money do you think someone like Tom spends each month?
- Sence Tom gibi biri her ay ne kadar para harcar?
- Did someone actually propose this?
- Bunu gerçekten biri mi teklif etti?
- I lost someone very important to me.
- Benim için çok önemli birini kaybettim.
- Someone has to tell them.
- Biri onlara söylemeli.
- That was no accident; someone set the house on fire.
- Bu bir kaza değildi; biri evi ateşe verdi.
- Someone needs to tell her that.
- Birinin ona söylemesi gerek.
- I'm looking for someone to give a hand in the office.
- Büroya yardım edecek birini arıyorum.
- I heard someone knocking.
- Birinin kapıyı çaldığını duydum.
- Tom heard someone whistling outside.
- Tom dışarıda birinin ıslık çaldığını duydu.
- Here's someone I want you to meet.
- Tanışmanı istediğim biri var.
- I heard someone opening the door.
- Birinin kapıyı açtığını duydum.
- Someone has to confront them.
- Biri onlara karşı koymak zorunda.
- Someone broke into my house last weekend.
- Geçen hafta sonu biri evime girdi.
- Did you really hire someone to kill Tom?
- Gerçekten Tom'u öldürmesi için birini mi tuttun?
- I think someone is knocking at the door.
- Sanırım, biri kapıyı çalıyor.
- Can I talk to someone who speaks French?
- Fransızca konuşan biriyle konuşabilir miyim?
- The room smelled like someone had been smoking.
- Oda sanki biri sigara içiyormuş gibi kokuyordu.
- Someone turned us in.
- Biri bizi ihbar etti.
- Someone is hiding behind the curtain.
- Birisi perdenin arkasında saklanıyor.
- Someone will remember to do that, I'm sure.
- Birisi bunu yapmayı hatırlayacaktır, eminim.
- I need someone to find her.
- Onu bulmak için birine ihtiyacım var.
- Someone needs to tell Tom what happened.
- Ne olduğunu birinin Tom'a söylemesi gerek.
- Someone broke into my car.
- Biri arabama girmiş.
- Someone planted a bomb under your car.
- Biri senin arabanın altına bir bomba koydu.
- Can someone accept that phone call?
- Biri o telefon görüşmesini kabul edebilir mi?
- Tom has been trying to find someone to take care of his children.
- Tom çocuklarına bakacak birini bulmaya çalışıyor.
- There's someone waiting for me outside.
- Dışarıda beni bekleyen biri var.
- Tom saw someone walking up the stairs.
- Tom, birinin merdivenlerden yürüdüğünü gördü.
- I have someone here who'd like to speak with you.
- Burada seninle konuşmak isteyen biri var.
- Are you looking for someone?
- Birini mi arıyorsun?
- Have you ever heard someone speaking in French?
- Hiç Fransızca konuşan birini duydunuz mu?
- Is there someone waiting for you at home?
- Evde seni bekleyen biri var mı?
- This song reminds me of someone.
- Bu şarkı bana birini hatırlatıyor.
- I need someone who I can talk to.
- Konuşabileceğim birine ihtiyacım var.
- Someone broke into Tom's house last night.
- Dün gece biri Tom'un evine girmiş.
- Someone is coming over.
- Biri geliyor.
- Tell them that there was someone here looking for them.
- Onlara burada onları arayan biri olduğunu söyle.
- Tom is someone you can trust.
- Tom güvenebileceğin biridir.
- Can someone check this?
- Biri bunu kontrol edebilir mi?
- It looks like someone has ripped a page out of this book.
- Biri bu kitaptan bir sayfa yırtmış gibi görünüyor.
- I think I just heard someone knocking on the door.
- Sanırım az önce birinin kapıyı çaldığını duydum.
- There's someone here to see you.
- Burada seni görmek isteyen biri var.
- Someone should talk to him and tell him what's what.
- Biri onunla konuşmalı ve ona durumu anlatmalı.
- Someone stole Tom's car last week.
- Geçen hafta birisi Tom'un arabasını çaldı.
- Someone scratched my car.
- Birisi arabamı çizdi.
- You're bullying someone smaller than you again!
- Yine senden küçük birine zorbalık yapıyorsun!
- Tom reminds me of someone I used to know.
- Tom bana eskiden tanıdığım birini anımsatıyor.
- Someone told you I was coming, I hope.
- Umarım biri geliyor olduğumu sana söylemiştir.
- Someone might get hurt.
- Birisi zarar görebilir.
- Someone is always there.
- Birileri her zaman oradadır.
- She needs someone to talk to.
- Onun konuşmak için birine ihtiyacı var.
- I feel like someone is watching me.
- Biri beni izliyor gibi geliyor.
- You're just looking for someone to blame.
- Yalnızca suçlayacak birini arıyorsun.
- The greatest gift that someone can give you is their love and their time.
- Birinin size verebileceği en büyük hediye sevgisi ve zamanıdır.
- We are looking for someone who is proficient in French.
- Fransızca'da uzman birisini arıyoruz.
- Someone is watching us.
- Birisi bizi izliyor.
- Someone is watching you.
- Biri sizi gözlüyor.
- Someone may try to kill me again.
- Biri beni yine öldürmeye çalışabilir.
- Someone must have left the door open.
- Birisi kapıyı açık bırakmış olmalı.
- There was someone waiting for Fadil.
- Fadıl için bekleyen biri vardı.
- Are you by yourself or with someone?
- Tek başına mısın yoksa biriyle mi?
- Is someone taking care of it?
- Bununla ilgilenen biri var mı?
- We're looking for someone who can take care of these kinds of problems.
- Bu tür sorunlarla ilgilenebilecek birini arıyoruz.
- Can someone explain it to me in detail?
- Biri bana bunu ayrıntılı olarak açıklayabilir mi?
- Sami was hired by a man to kill someone.
- Sami birini öldürmesi için bir adam tarafından tutulmuştu.
- Talk to someone about themselves and they'll listen for hours.
- Biriyle kendiniz hakkında konuşun, sizi saatlerce dinleyecektir.
- I saw someone kissing Tom.
- Birisini Tom'u öperken gördüm.
- Someone broke into Tom's house last night.
- Birisi dün gece Tom'un evine girdi.
- Someone tried to shoot them.
- Biri onları vurmaya çalıştı.
- Why should someone buy your product?
- Neden birisi sizin ürününüzü satın alsın ki?
- Someone called on you ten minutes ago.
- On dakika önce biri seni ziyaret etti.
- Can someone guide me on how to use this site?
- Biri bana bu siteyi nasıl kullanacağım konusunda yol gösterebilir mi?
- Are you looking for someone in particular?
- Özellikle birini mi arıyorsun?
- I feel like someone is watching me.
- Biri beni izliyormuş gibi hissediyorum.
- I'd like to speak with someone in charge.
- Yetkili biriyle konuşmak istiyorum.
- Someone will have to help Tom.
- Birisi Tom'a yardım etmek zorunda kalacak.
- Someone invited me to a party, but I was too scared to go.
- Biri beni partiye davet etti ama gitmeye çok korktum.
- I'd never imagine you'd have an affair with someone working for the company.
- Şirket içinden biriyle ilişki yaşayacağını hiç tahmin etmezdim.
- I have to tell someone.
- Birine söylemek zorundayım.
- Can someone help me lift this box?
- Biri bu kutuyu kaldırmama yardım edebilir mi?
- Someone knew we were coming.
- Biri bizim geldiğimizi biliyordu.
- Someone deleted my comment.
- Biri yorumumu sildi.
- Is Tom dating someone?
- Tom biriyle mi çıkıyor?
- Can someone give me a lift?
- Biri beni bırakabilir mi?
- I wanted to fall in love with someone, but it didn't happen.
- Ben birine aşık olmak istedim ama olmadı.
- Someone named Henry wanted to see you.
- Adı Henry olan biri sizi görmek istedi.
- Someone called Mr Dell is waiting for you in your office, Mrs Stevens.
- Bayan Stevens, Bay Dell adlı biri ofisinizde sizi bekliyor.
- I need someone to believe in me.
- Bana inanacak birilerine ihtiyacım var.
- I wish I could afford to hire someone to help me do this.
- Keşke bunu yapmama yardım edecek birini tutabilecek param olsaydı.
- Can someone help me lift this box?
- Biri bu kutuyu kaldırmamda bana yardımcı olabilir mi?
- Someone named Henry wanted to see you.
- Henry isminde biri seni görmek istedi.
- I met someone yesterday who knows Tom.
- Dün Tom'u bilen biriyle tanıştım.
- You sound like someone I used to know.
- Eskiden tanıdığım biri gibi konuşuyorsun.
- Someone has to help me.
- Biri bana yardım etmeli.
- Someone broke my camera.
- Biri fotoğraf makinemi kırdı.
- It's hard to believe that Tom could murder someone.
- Tom'un birini öldürebileceğine inanmak zor.
- Tom, someone is here to see you.
- Tom, biri seni görmeye geldi.
- That child wants someone to play with.
- O çocuk oyun oynayacağı birini istiyor.
- I think we forgot someone.
- Sanırım birini unuttuk.
- We need to talk to someone about it.
- O konuda birisiyle konuşmamız gerek.
- Someone left this for you.
- Biri bunu sana bıraktı.
- I met someone yesterday who knows you.
- Dün seni tanıyan biriyle tanıştım.
- Someone might get hurt.
- Birisi yaralanabilir.
- There's someone out there.
- Dışarıda biri var.
- I think someone should've helped Tom.
- Sanırım biri Tom'a yardım etmeliydi.
- Someone called them.
- Biri onları aradı.
- I'd like to hire someone who speaks French.
- Fransızca bilen birini işe almak istiyorum.
- Someone spoke to me in French, but I couldn't understand him.
- Birisi benimle Fransızca konuştu ama onu anlayamadım.
- Can someone explain it to me in detail?
- Birisi bunu bana ayrıntılı olarak açıklayabilir mi?
- Someone made a threat to kill that politician.
- Birisi o politikacıyı öldürmekle tehdit etti.
- Someone is watching her.
- Biri onu izliyor.
- I can tell when someone is lying.
- Birinin ne zaman yalan söylediğini söyleyebilirim.
- Tom heard someone knock on the door three times.
- Tom birisinin kapıyı üç kez çaldığını duydu.
- Why would someone want to murder me?
- Neden biri beni öldürmek istesin ki?
- Someone asked Tom to do that.
- Birisi Tom'dan bunu yapmasını istedi.
- I was with someone.
- Biriyle birlikteydim.
- Tom isn't someone I trust.
- Tom güvendiğim biri değil.
- I need to find someone who can drive a truck.
- Kamyon kullanabilen birini bulmam lazım.
- Someone is guarding the entrance.
- Birisi girişi koruyor.
- Why would someone kidnap Tom?
- Tom'u birisi niye kaçırsın ki?
- I need someone to look after my son while he is outdoors.
- Oğlum dışarıdayken ona bakacak birine ihtiyacım var.
- You look a lot like someone I used to know.
- Eskiden tanıdığım birine çok benziyorsun.
- Is there someone who speaks English?
- İngilizce konuşan biri var mı?
- I really think someone should stay here with Tom.
- Gerçekten birinin Tom'la kalması gerektiğini düşünüyorum.
- An egoist is someone who thinks only about himself, and not about me.
- Bir egoist, beni değil de sadece kendisini düşünen birisidir.
- I think that someone went there.
- Sanırım birisi oraya gitti.
- It'll be hard to find someone to do that for you.
- Bunu sizin için yapacak birini bulmak zor olacak.
- We need someone good.
- İyi birine ihtiyacımız var.
- Someone tried to poison Tom.
- Biri Tom'u zehirlemeye çalıştı.
- Someone has warned Tom.
- Biri Tom'u uyardı.
- Someone tried to kill Tom.
- Birisi Tom'u öldürmeye çalıştı.
- I need someone to understand me.
- Beni anlayacak birine ihtiyacım var.
- If you can't come, send someone in your stead.
- Eğer gelemiyorsan, yerine birini gönder.
- Tom saw Mary walking in the park with someone he didn't know.
- Tom, Mary'yi tanımadığı biriyle parkta yürürken gördü.
- I think there's someone out there.
- Sanırım orada biri var.
- I think I may have killed someone.
- Bence birini öldürmüş olabilirim.
- If you need someone to talk to, call me.
- Konuşacak birine ihtiyacın olursa beni ara.
- I need to find someone who can speak French.
- Fransızca konuşabilen birini bulmam lazım.
- There's usually someone here.
- Genellikle burada biri var.
- I need to speak to someone right away.
- Derhal birisiyle görüşmek istiyorum.
- Someone must've planted them.
- Biri onları yerleştirmiş olmalı.
- Can someone explain this to me?
- Birisi bana bunu açıklayabilir mi?
- Someone wants to meet you.
- Birisi seninle tanışmak istiyor.
- Can someone help me here?
- Burada biri bana yardım edebilir mi?
- Someone should look into this.
- Biri bunu araştırmalı.
- Are you seeing someone?
- Görüştüğün biri var mı?
- Will someone please tell me what to do?
- Lütfen biri bana ne yapacağımı söyleyebilir mi?
- Someone is trying to kill me.
- Biri beni öldürmeye çalışıyor!
- They should have hired someone more qualified.
- Daha kalifiye birisini işe almış olmaları gerekiyordu.
- I need someone to call me a cab.
- Bana taksi çağıracak birine ihtiyacım var.
- They're looking for someone.
- Birini arıyorlar.
- I'll call someone.
- Birini arayacağım.
- I'm looking for someone who speaks French.
- Fransızca konuşan birini arıyorum.
- Tom reminds me of someone I went to school with.
- Tom bana aynı okula gittiğim birini hatırlatıyor.
- Tom is waiting for someone.
- Tom birini bekliyor.
- Could someone please help me?
- Lütfen biri bana yardım edebilir mi?
- There's someone with him.
- Onunla birlikte birisi var.
- Someone is watching them.
- Biri onları izliyor.
- I'd like to page someone.
- Birine çağrı bırakmak istiyorum.
- Someone stole something from my bag.
- Biri çantamdan bir şey çaldı.
- Can someone please tell me what's happening?
- Lütfen birisi bana ne olduğunu anlatabilir mi?
- I think someone stole my password.
- Sanırım biri şifremi çaldı.
- I'll have someone to help me.
- Bana yardım edecek birileri olur.
- We're looking for someone.
- Birini arıyoruz.
- Someone stole my umbrella.
- Birisi şemsiyemi yürütmüş.
- Would someone tell me what's going on?
- Biri bana neler olduğunu anlatabilir mi?
- They should have hired someone more qualified.
- Daha kalifiye birini işe almalıydılar.
- Tom needed someone he could discuss his problems with.
- Tom'un sorunlarını tartışabileceği birine ihtiyacı vardı.
- Let's see if someone can help us.
- Bakalım biri bize yardım edebilecek mi?
- How can someone be so unconscientious?
- Biri nasıl bu kadar vicdansız olabilir?
- Someone stole Tom's bicycle.
- Biri Tom'un bisikletini çaldı.
- Could someone hand me a knife?
- Biri bana bir bıçak verebilir mi?
- What if someone saw us?
- Ya biri bizi görseydi?
- Someone deleted my comment.
- Birisi yorumumu silmiş.
- Tom knew that someone was following him.
- Tom birisinin onu takip ettiğini biliyordu.
- Someone has taken my shoes by mistake.
- Biri yanlışlıkla benim ayakkabılarımı aldı.
- Someone told me Tom left his wife.
- Birisi Tom'un karısından ayrıldığını söyledi.
- I could have someone find out that information for you.
- Bu bilgiyi sizin için birinden öğrenmesini isteyebilirdim.
- Tom woke up when he heard someone knocking on the door.
- Tom birinin kapıyı çaldığını duyunca uyandı.
- An egoist is someone who thinks only about himself, and not about me.
- Egoist biri sadece kendini düşünür, beni değil.
- If someone irritates you, it is best not to react immediately.
- Biri sizi rahatsız ederse, hemen tepki vermemek en iyisidir.
- Tom heard someone calling him.
- Tom ona seslenen birini duydu.
- No matter how rational your words may sound, someone will always contradict you.
- Sözleriniz ne kadar mantıklı olursa olsun, birileri her zaman sizinle çelişecektir.
- Someone must have told her, but it wasn't me.
- Birisi ona söylemiş olmalıydı ama o ben değildim.
- We've got to get someone to help us.
- Birinin bize yardım etmesini sağlamalıyız.
- Someone has to confront Tom.
- Birisi Tom'la yüzleşmeli.
- Someone threatened to kill that politician.
- Birisi o politikacıyı öldürmekle tehdit etti.
- Someone is calling you.
- Birisi sizi arıyor.
- Someone swept the pantry.
- Birisi kileri süpürmüş.
- She was about to go to bed when someone knocked on the door.
- Tam yatmak üzereydi ki biri kapıyı çaldı.
- There's someone waiting for me.
- Beni bekleyen biri var.
- I've been waiting all morning for someone to do that.
- Sabahtan beri birinin bunu yapmasını bekledim.
- When passing someone in a narrow space, do you face them or turn your back?
- Dar bir alanda birini geçerken yüzünüzü mü dönersiniz yoksa arkanızı mı dönersiniz?
- I heard someone call my name in the crowd.
- Kalabalığın içinde birinin adımı söylediğini duydum.
- It won't be hard to find someone to do that for you.
- Bunu sizin için yapacak birini bulmak zor olmayacak.
- I was waiting for someone to say that.
- Birinin bunu demesini bekliyordum.
- Someone has taken my shoes by mistake.
- Birisi yanlışlıkla ayakkabımı aldı.
- I know what it's like to lose someone you love.
- Sevdiğin birini kaybetmenin nasıl olduğunu biliyorum.
- I need someone to help me with housework.
- Ev işinde bana yardım edecek birine ihtiyacım var.
- Someone is at the front door.
- Birisi ön kapıda.
- Tom has hired someone to cook for him.
- Tom kendisine yemek yapması için birini tuttu.
- Tom couldn't rule out the possibility that someone had lit his house on fire.
- Tom, birinin evini ateşe vermiş olma ihtimalini göz ardı edemezdi.
- Someone was in the house.
- Evde biri vardı.
- In Japan, it is proper to bow when you meet someone.
- Japonya'da biriyle tanıştığınızda baş selamı vermek münasip olur.
- Tom was afraid someone would see Mary.
- Tom birinin Mary'yi görmesinden korkuyordu.
- Tom needed someone to talk to.
- Tom'un konuşacak birine ihtiyacı vardı.
- I was walking down the street when suddenly someone tapped me on the shoulder.
- Biri omzuma aniden dokunduğunda sokakta aşağıya doğru yürüyordum.
- It'll be easy to find someone to do that for you.
- Bunu sizin için yapacak birini bulmak kolay olacak.
- What if someone sees us?
- Ya biri bizi görürse?
- It's very likely that someone will be waiting for us.
- Büyük olasılıkla birisi bizim için bekliyor olacak.
- Someone threw a rock at her.
- Biri ona taş attı.
- Someone called you ten minutes ago.
- Biri on dakika önce seni aradı.
- We want an assistant, preferably someone with experience.
- Biz bir asistan istiyoruz, tercihen deneyimli birisi.
- Someone stepped on my foot on the train.
- Trende birisi ayağıma bastı.
- I've been looking for someone to babysit my children.
- Çocuklarıma bakıcılık yapacak birisini arıyorum.
- I've been waiting for someone to invite me.
- Birinin beni davet etmesini bekliyordum.
- Someone is watching you.
- Birisi sizi izliyor.
- Have you ever loved someone who never loved you back?
- Seni hiç sevmeyen birini hiç sevdin mi?
- Someone tried to poison him.
- Biri onu zehirlemeye çalıştı.
- Someone must have left the water running.
- Birisi suyu açık bırakmış olmalı.
- I'm trying to get someone to help me.
- Bana yardım edecek birini bulmaya çalışıyorum.
- Tom wants someone to love him.
- Tom onu sevecek birini istiyor.
- Someone must've planted them.
- Birisi onları dikmiş olmalı.
- How many years of education does someone need?
- Birinin kaç yıllık eğitime ihtiyacı var?
- Sami was worried someone was trying to harm his family.
- Sami birisinin ailesine zarar vermeye çalıştığından endişe ediyordu.
- I can't believe that someone who's supposed to be my friend would say things like that about me.
- Sözde benim arkadaşım olacak birinin, benim hakkımda böyle şeyler söyleyebileceğine inanamıyorum.
- There's someone with her.
- Onunla birlikte birisi var.
- I hope I find someone who is willing to help us.
- Umarım bize yardım edecek birini bulurum.
- I'm supposed to track someone down.
- Birinin izini sürmem gerekiyordu.
- Surely someone will come today and help us.
- Kesinlikle bugün biri gelecek ve bize yardım edecek.
- I hope I can find someone who will help us.
- Umarım bize yardım edecek birini bulabilirim.
- Someone stole my watch.
- Birisi saatimi çalmış.
- Someone is calling for help.
- Birisi yardım çağırıyor.
- I want someone to tell me why Tom isn't here today.
- Birinin bana Tom'un bugün neden burada olmadığını söylemesini istiyorum.
- Tom hires someone to write his speeches.
- Tom konuşmalarını yazması için birini tutar.
- I heard someone whistle.
- Birinin ıslık çaldığını duydum.
- Last night you were talking to someone at the party.
- Dün gece partide birisiyle konuşuyordun.
- Did someone contact you?
- Biri sizinle irtibata geçti mi?
- I wish someone would help me learn French.
- Keşke biri Fransızca öğrenmeme yardım etse.
- Saying someone is ugly doesn’t make you any prettier.
- Birinin çirkin olduğunu söylemek sizi daha güzel yapmaz.
- The police have arrested someone.
- Polisler birini tutukladı.
- Someone waits for me.
- Biri beni bekliyor.
- Did someone rob you?
- Birisi seni soydu mu?
- I want someone to tell me why Tom isn't here today.
- Tom'un bugün neden burada olmadığını birinin bana söylemesini istiyorum.
- Can someone please help me?
- Lütfen biri bana yardımcı olabilir mi?
- You can't replace someone like Tom.
- Tom gibi birinin yerini dolduramazsın.
- Tom is someone I'm going to remember.
- Tom hatırlayacağım biri.
- I know someone was here.
- Birinin burada olduğunu biliyorum.
- All old people need someone to talk to.
- Tüm yaşlı insanların konuşacak birine ihtiyacı vardır.
- Someone drank my beer.
- Biri biramı içmiş.
- Someone called Mr Dell is waiting for you in your office, Mrs Stevens.
- Bay Dell adında biri sizi ofisinizde bekliyor, Bayan Stevens.
- Tom should have someone do that for him.
- Tom bunu onun için yapacak birini bulmalı.
- She needed someone who would understand her.
- Onu anlayacak birine ihtiyacı vardı.
- I think you should talk to someone.
- Bence biriyle konuşmalısın.
- Someone stole my travelers checks.
- Birisi seyahat çeklerimi çaldı.
- She needs someone to talk to.
- Konuşacak birine ihtiyacı var.
- Someone is knocking on the door.
- Birisi kapıyı çalıyor.
- Sami was in a relationship with someone.
- Sami'nin biriyle ilişkisi vardı.
- Someone must've poisoned Tom.
- Biri Tom'u zehirlemiş olmalı.
- Someone stole my rucksack.
- Biri benim sırt çantamı çaldı.
- I feel that someone tapped my shoulder.
- Birisinin omzuma vurduğunu hissediyorum.
- I just needed to tell someone.
- Sadece birine söylemem gerekiyordu.
- There is someone looking for you.
- Seni arayan biri var.
- Could someone please read this sentence aloud for me?
- Lütfen birisi bu cümleyi benim için yüksek sesle okuyabilir mi?
- Tom will talk to someone about that.
- Tom bu konuda biriyle konuşacak.
- Tom paid someone to do that.
- Tom bunu yapması için birine para verdi.
- A certain someone is being awfully fragile today.
- Birileri bugün çok kırılgan davranıyor.
- Someone stole my stuff.
- Birisi eşyamı çaldı.
- She is someone you can trust.
- O güvenebileceğin biri.
- Can someone open the door please?
- Biri kapıyı açabilir mi lütfen?
- I have to urgently talk with someone.
- Acilen biriyle konuşmam lazım.
- Are you looking for someone?
- Birisini mi arıyorsunuz?
- How do you know someone hasn't already found it?
- Birinin bunu zaten bulmadığını nasıl biliyorsun?
- Someone must have left it there.
- Birisi onu orada bırakmış olmalı.
- I locked the door, in case someone tried to get in.
- Birisi içeri girmeye çalışır diye kapıyı kilitledim.
- Tom heard someone knock on the door three times.
- Tom birinin kapıyı üç kez çaldığını duydu.
- This is someone I want you to meet.
- Tanışmanı istediğim biri var.
- I'm glad someone told me what to do.
- Birinin bana ne yapacağımı söylemesine memnun oldum.
- I'll find someone to help us.
- Bize yardım edecek birini bulacağım.
- Tom hired someone to cook for him.
- Tom yemek pişirmesi için birini tuttu.
- I need someone to believe me.
- Bana inanacak birine ihtiyacım var.
- Someone came ten minutes ago.
- On dakika önce birisi geldi.
- Tom talked to someone in the park.
- Tom parkta biriyle konuştu.
- She felt someone touch her back.
- O, birinin arkasına dokunduğunu hissetti.
- Someone said something, but we could not understand it.
- Birisi bir şey söyledi, ama anlayamadık.
- Why would someone kill them?
- Neden biri onları öldürsün ki?
- Someone told me that.
- Biri bana bunu söyledi.
- Someone told me Tom has quit his job.
- Birisi bana Tom'un işi bıraktığını söyledi.
- He told me that there was someone who wanted to see me.
- Beni görmek isteyen biri olduğunu söyledi.
- Are you saving this seat for someone?
- Bu koltuğu biri için mi tutuyorsun?
- Tom hires someone to write his speeches.
- Tom konuşmalarını yazmak için birisini işe aldı.
- Did someone contact him?
- Biri onunla irtibat kurdu mu?
- I have someone here you might like to meet.
- Burada tanışmak isteyebileceğin biri var.
- Can someone explain this to me?
- Biri bana bunu açıklayabilir mi?
- One moment please, someone knocks on the door.
- Bir dakika lütfen, biri kapıyı çalıyor.
- We have to tell someone.
- Birine söylemek zorundayım.
- Someone called them.
- Biri onları çağırdı.
- Recently someone told me about a language website, tatoeba.org.
- Geçenlerde biri bana tatoeba.org adlı bir dil sitesinden bahsetti.
- Tom says he saw someone climbing over the fence.
- Tom çitin üzerinden tırmanan birini gördüğünü söylüyor.
- There's someone at the doorway.
- Kapıda biri var.
- Can someone tell me where the keyboard is?
- Biri bana klavyenin nerede olduğunu söyleyebilir mi?
- They killed someone.
- Onlar birini öldürdüler.
- I heard someone call my name.
- Birinin adımı seslendiğini duydum.
- Tom paid someone to help him move the piano.
- Tom piyanoyu taşıması için birine para verdi.
- Tom reminds me of someone I used to know.
- Tom bana eskiden tanıdığım birini hatırlatıyor.
- I'm looking for someone who will learn English with me.
- Benimle İngilizce öğrenecek birini arıyorum.
- Someone took my place.
- Biri benim yerimi aldı.
- There's someone at the doorway.
- Kapıda birisi var.
- Someone hit me on the back.
- Biri sırtıma vurdu.
- I just needed to tell someone.
- Birine söylemem gerekiyordu.
- Mary, someone is here to see you.
- Mary, biri seni görmek için burada.
- How do you help someone who doesn't want your help?
- Yardımını istemeyen birine nasıl yardım edersin?
- Someone took my stuff.
- Biri eşyalarımı almış.
- Tom said he heard someone singing.
- Tom birisini şarkı söylerken duyduğunu söyledi.
- Someone has to do that.
- Birisi bunu yapmak zorunda.
- Someone told me that I couldn't park there.
- Biri bana oraya park edemeyeceğimi söyledi.
- Sami arranged for someone to look after his children while he was in jail.
- Sami hapisteyken çocuklarına bakması için birini ayarladı.
- That portrait reminds me of someone I knew a long time ago.
- O portre, bana uzun süre önce tanıdığım birini hatırlatıyor.
- Why would someone like Tom buy that?
- Neden Tom gibi biri bunu almak istesin ki?
- Someone other than Tom did that.
- Bunu Tom'dan başka biri yaptı.
- I wish someone would tell me what's going on.
- Keşke neler olduğunu biri bana söylese.
- Have you ever heard someone speaking Esperanto?
- Hiç Esperanto konuşan birini duydun mu?
- I'm trying to get someone to tell me what to do.
- Bana ne yapacağımı söyleyecek birini bulmaya çalışıyorum.
- It's very likely that someone will be waiting for us.
- Büyük ihtimalle birileri bizi bekliyor olacak.
- Someone is standing behind the wall.
- Birisi duvarın arkasında duruyor.
- Someone spiked Tom's drink.
- Birisi Tom'un içkisine ilaç katmış.
- Can someone give me a sensible answer to this question?
- Biri bana bu soruya mantıklı bir cevap verebilir mi?
- I wish that someone would do that for me.
- Keşke birisi bunu benim için yapsa.
- Someone has stolen my tennis racket.
- Birisi tenis raketimi çaldı.
- Did someone force you to do that?
- Birisi onu yapman için zorladı mı?
- Tom is still someone we can count on.
- Tom hâlâ itimat edebileceğimiz biri.
- He always bowed when he greeted someone.
- Biriyle selamlaştığında hep eğilirdi.
- Maybe Mary will be killed by someone.
- Belki Mary biri tarafından öldürülür.
- She had scarcely started reading the book, when someone knocked at the door.
- Biri kapıyı çaldığında o, kitabı okumaya henüz başlamıştı.
- Did someone tell you to do it?
- Biri sana onu yapmanı söyledi mi?
- Someone named Henry wanted to see you.
- Henry adında biri sizi görmek istedi.
- I really need to talk with someone.
- Gerçekten biriyle konuşmam lazım.
- I'm looking for someone who speaks French.
- Fransızca bilen birini arıyorum.
- I didn't know that someone was following me.
- Birinin beni izlediğini bilmiyordum.
- Someone stole money from me yesterday.
- Dün biri benden para çaldı.
- Sooner or later, someone has to speak up.
- Er ya da geç, birisi konuşmak zorunda.
- Tom, someone is here to see you.
- Tom, burada sizi görmek isteyen biri var.
- Can someone refresh my memory?
- Biri hafızamı tazeleyebilir mi?
- Tom and Mary want you to find someone to babysit for them.
- Tom ve Mary onlar için bebek bakıcılığı yapacak birini bulmanı istiyorlar.
- Someone wanted us to come.
- Birisi gelmemizi istedi.
- Someone tapped me on the shoulder.
- Birisi omuzuma hafifçe vurdu.
- Someone stole my driver's license.
- Birisi ehliyetimi çaldı.
- Someone should try this.
- Birisi bunu denemeli.
- Someone gave me this.
- Biri bana bunu verdi.
- I'm involved with someone.
- Ben biriyle birlikteyim.
- I've met someone.
- Biriyle tanıştım.
- Well someone has to be good in order to communicate.
- İletişim kurmak için birinin iyi olması gerekir.
- It's impossible for someone to be older than his mother.
- Birinin annesinden daha yaşlı olması imkansızdır.
- Tom is looking for someone to help him translate a document from French into English.
- Tom bir belgeyi Fransızca'dan İngilizce'ye çevirecek birini arıyor.
- What's the technical terminology for assisting someone to go to the toilet with a urine bottle?
- Birine idrar şişesiyle tuvalete gitmesi için yardım etmenin teknik terminolojisi nedir?
- Tom is looking for someone who speaks French.
- Tom Fransızca bilen birini arıyor.
- Someone who knows English well must have written that.
- Bunu iyi İngilizce bilen biri yazmış olmalı.
- We can't help everyone, but everyone can help someone.
- Biz herkese yardım edemeyiz ama herkes birilerine yardım edebilir.
- I wasn't aware that someone was watching me.
- Birinin beni izlediğinin farkında değildim.
- Oleg is happy that someone loves him.
- Oleg, biri onu sevdiği için mutlu.
- She needs someone to turn to for advice.
- Tavsiye almak için birine ihtiyacı var.
- We need someone to lead us out of the darkness.
- Bizi karanlıktan çıkaracak birine ihtiyacımız var.
- Tom is looking for someone who speaks French.
- Tom, Fransızca konuşan birisini arıyor.
- Could you send someone up to make the bed?
- Yatağı yapması için birini gönderir misiniz?
- That guy over there is either Tom or someone who looks a lot like him.
- Şuradaki adam ya Tom ya da ona çok benzeyen biri.
- Tom sat down next to someone he didn't know.
- Tom tanımadığı birinin yanına oturdu.
- We're going to keep doing this until someone tells us that we can't.
- Birisi bize yapamayacağımızı söyleyinceye kadar bunu yapmaya devam edeceğiz.
- Someone betrayed us.
- Birisi bize ihanet etti.
- Someone get me a tissue.
- Biri bana mendil getirsin.
- Someone who knows English well must've written it.
- İngilizceyi iyi bilen biri yazmış olmalı.
- Someone told him.
- Ona biri anlatmış.
- Someone crashed into me on my way home yesterday.
- Dün eve dönerken biri bana çarptı.
- You're just looking for someone to blame.
- Sen sadece suçlayacak birini arıyorsun.
- I wish I had someone I could snuggle with.
- Keşke sarılabileceğim biri olsaydı.
- We were eating when someone knocked on the door.
- Biri kapıyı çaldığında yemek yiyorduk.
- Sami fell in love with someone.
- Sami birisine aşık oldu.
- Did you already kiss someone today?
- Bugün çoktan birini öptün mü?
- Could you page someone for me?
- Benim için birini anons eder misin?
- Did someone rob you?
- Birileri mi soydu seni?
- Someone must've left the window open.
- Birisi pencereyi açık bırakmış olmalı.
- There's someone waiting for us outside.
- Dışarıda bizi bekleyen biri var.
- Sooner or later someone will have to tell Tom and Mary that they have to do that.
- Er ya da geç birileri Tom ve Mary'ye bunu yapmaları gerektiğini söylemek zorunda kalacak.
- What if someone catches us?
- Ya biri bizi yakalarsa?
- How can you feel sorry for someone like that?
- Öyle biri için kendini nasıl üzgün hissedebilirsin?
- Someone will see us!
- Biri bizi görecek!
- Tom sat next to someone he didn't know.
- Tom bilmediği birinin yanında oturdu.
- I guess I just needed someone to talk to.
- Sanırım sadece konuşacak birine ihtiyacım vardı.
- I feel like someone is watching us.
- Biri bizi izliyor gibi hissediyorum.
- Is there someone that can drive?
- Araba kullanabilen biri var mı?
- Perhaps someone didn't believe it.
- Belki birileri inanmamıştır.
- Someone has torn two pages out of this book.
- Birisi bu kitabın iki sayfasını yırtmış.
- Someone is going to notice.
- Birileri fark edecek.
- All Tom wanted was someone to love him.
- Tom'un tek istediği onu sevecek biriydi.
- Tom, someone is here to see you.
- Tom, birisi sizi görmek için burada.
- Tom needed someone to help him with his homework.
- Tom'a ödevinde ona yardım edecek biri lazım.
- It seems to me that someone is calling you.
- Bana öyle geliyor ki biri seni çağırıyor.
- Someone gave them a car.
- Biri onlara bir araba verdi.
- Can someone please explain what's happening?
- Biri bana neler olduğunu açıklayabilir mi?
- Someone is making money somewhere.
- Birileri bir yerlerde para kazanıyor.
- You made someone eat food.
- Birine yemek yedirdin.
- Someone called her.
- Biri onu aradı.
- Tom is someone we can trust.
- Tom güvenebileceğimiz biri.
- Tom felt someone touch his arm.
- Tom birinin koluna dokunduğunu hissetti.
- Have you ever heard someone speaking French?
- Hiç Fransızca konuşan birini duydun mu?
- In order to do this, I need someone to help me.
- Bunu yapmak için birinin yardımına ihtiyacım var.
- I hope this can help someone.
- Bunun birine yardımcı olabileceğini umuyorum.
- Tom reminds me of someone I used to know in high school.
- Tom bana lisede tanıdığım birini hatırlatıyor.
- Why didn't someone help him?
- Neden biri ona yardım etmedi?
- Someone told me that every cigarette you smoke takes seven minutes away from your life.
- Birisi bana içtiğin her sigaranın hayatından yedi dakika götürdüğünü söylemişti.
- Someone broke into my house and ran away with all of my money.
- Biri evime girdi ve tüm paramla birlikte kaçtı.
- Someone broke all the bus shelter windows.
- Birisi bütün otobüs duraklarının camlarını kırmış.
- I already have someone for the job.
- Bu iş için birini buldum bile.
- Can someone open the door, please?
- Birisi kapıyı açabilir mi lütfen?
- Sami fell in love with someone.
- Sami birine aşık oldu.
- Someone should set those boys straight.
- Biri bu çocukları yola getirmeli.
- Tom says he needs to find someone to help Mary.
- Tom, Mary'ye yardım edecek birini bulması gerektiğini söyledi.
- Tom was lonely and he wished he had someone to talk to.
- Tom yalnızdı ve konuşacak birinin olmasını diliyordu.
- That charity is named after someone who contributed about two billion yen.
- Bu hayır kurumu, yaklaşık iki milyar yen bağışta bulunan birinin adını taşıyor.
- This song reminds me of someone I used to know.
- Bu şarkı bana eskiden tanıdığım birisini hatırlatıyor.
- I think you need someone to talk to.
- Bence konuşacak birine ihtiyacın var.
- Why would someone kill him?
- Neden biri onu öldürsün ki?
- Someone drank my beer.
- Birisi biramı içmiş.
- It's hard to find someone like him these days.
- Bugünlerde onun gibi birini bulmak zor.
- Someone pushed me inside.
- Biri beni içeri itti.
- All my life I've wanted to meet someone like me.
- Hayatım boyunca benim gibi biriyle tanışmak istedim.
- I don't understand how someone so rich can complain so much.
- Bu kadar zengin birinin nasıl bu kadar şikayet edebildiğini anlamıyorum.
- I need someone to go with me.
- Benimle gelecek birine ihtiyacım var.
- Someone is calling from outside.
- Biri dışarıdan arıyor.
- Someone needs to tell Tom what happened.
- Birinin Tom'a ne olduğunu anlatması gerek.
- I've got someone with me.
- Yanımda biri var.
- Someone lost a wallet.
- Birisi cüzdanını kaybetmiş.
- Someone who knows English well must've written that.
- Bunu iyi İngilizce bilen biri yazmış olmalı.
- Is someone waiting for you?
- Biri seni bekliyor mu?
- I want to be someone you can turn to.
- Başvurabileceğin biri olmak istiyorum.
- Can't someone fix this?
- Biri bunu tamir edemez mi?
- I need someone to find her.
- Onu bulacak birine ihtiyacım var.
- Luckily, someone gave me a jacket to wear.
- Neyse ki biri bana giymem için bir ceket verdi.
- I need someone to talk to her.
- Onunla konuşacak birine ihtiyacım var.
- There's someone I want you to talk to.
- Konuşmanı istediğim biri var.
- Someone has to tell Tom he should go on a diet.
- Birisi Tom'a diyet yapması gerektiğini söylemeli.
- I hear someone talking.
- Birinin konuşmasını duyuyorum.
- Are you here with someone?
- Burada biriyle misin?
- In case of a medical emergency, would you like us to contact someone?
- Tıbbi bir acil durumda, biriyle iletişime geçmemizi ister misiniz?
- Could someone hand me a knife?
- Biri bana bıçak verebilir mi?
- Someone came in.
- Biri içeri girdi.
- Bob was looking for someone to talk with.
- Bob konuşacak birini arıyordu.
- I need someone to help me do this.
- Bunu yapmama yardım edecek birine ihtiyacım var.
- Someone has to pay the bill.
- Birileri faturayı ödemek zorunda.
- Mary has met someone.
- Mary biriyle araya geldi.
- Tom got road rage when someone honked at him.
- Tom trafikte biri kendine korna çalınca küplere bindi.
- Someone stole my laundry after I left it in the dryer.
- Kurutucuda bıraktığım çamaşırlarımı biri çaldı.
- Did someone tell you that you couldn't be here?
- Biri sana burada olamayacağını söyledi mi?
- I heard someone tell my mother the news.
- Birinin anneme haberi söylediğini duydum.
- Don't judge someone by their appearance.
- Birini görünüşüne göre yargılama.
- Tom is expecting someone.
- Tom birini bekliyor.
- Someone turned Tom in.
- Birisi Tom'u ihbar etti.
- I heard someone shout outside the window.
- Pencerenin dışında birinin bağırdığını duydum.
- Is someone in there?
- Orada biri var mı?
- The only reason I got blamed was that the boss needed someone to blame.
- Benim suçlanmamın tek nedeni patronun suçlayacak birine ihtiyaç duymasıydı.
- Someone has been in my room.
- Biri odama girmiş.
- When someone is diabetic, they excrete sugar in their urine.
- Birisi şeker hastası olduğunda idrarında şeker salgılar.
- I have to leave because there's someone waiting for me outside.
- Gitmek zorundayım çünkü dışarıda beni bekleyen biri var.
- I need someone to help me.
- Bana yardım edecek birine ihtiyacım var.
- Someone is looking at me.
- Biri bana bakıyor.
- I'm sure someone will do it.
- Birinin bunu yapacağından eminim.
- Someone ratted me out.
- Biri beni ispiyonladı.
- We should've hired someone more qualified.
- Daha nitelikli birini işe almamız gerekirdi.
- Even though someone came, she still remained uneasy.
- Biri gelmesine rağmen hala huzursuzdu.
- Is there someone who speaks English?
- İngilizce bilen biri var mı?
- There's someone there.
- Orada biri var.
- Someone broke into Tom's house while he was asleep.
- O uyurken birisi Tom'un evine zorla girdi.
- Can I talk to someone who speaks Japanese?
- Japonca konuşan biriyle konuşabilir miyim?
- I need someone to talk to them.
- Onlarla konuşacak birine ihtiyacım var.
- Tom said he heard someone screaming.
- Tom birinin çığlık attığını duyduğunu söyledi.
- Someone pocketed my wallet on the train.
- Biri trende cüzdanımı cebine atmış.
- I need someone to help me lift this box.
- Bu kutuyu kaldırmama yardım edecek birine ihtiyacım var.
- Someone must've told Tom, but it wasn't me.
- Biri Tom'a söylemiş olmalı, ama o ben değildim.
- She wants someone she can turn to for advice.
- Tavsiye alabileceği birini istiyor.
- My brother was threatened by someone waving a gun.
- Kardeşim silah sallayan biri tarafından tehdit edildi.
- Tom, here's someone I want you to meet.
- Tom, burada tanışmanı istediğim biri var.
- Find Tom before he murders someone.
- Birini öldürmeden önce Tom'u bulun.
- We think someone, and we know very well who, used the boss's cup.
- Birinin, kim olduğunu çok iyi biliyoruz, patronun bardağını kullandığını düşünüyoruz.
- I felt like talking to someone.
- Biriyle konuşmak istedim.
- Someone attacked them.
- Biri onlara saldırdı.
- I knew that someone would come.
- Birinin geleceğini biliyordum.
- The glass was broken by someone.
- Camı biri kırmış.
- Someone told me that.
- Birisi bana söyledi.
- Tom is someone you can trust.
- Tom güvenebileceğin biri.
- Someone is calling from outside.
- Dışarıdan biri sesleniyor.
- Someone left me a message.
- Biri bana mesaj bırakmış.
- There's someone I want you to meet.
- Tanışmanı istediğim biri var.
- Are you with someone?
- Biriyle birlikte misin?
- Someone tried to kill us.
- Biri bizi öldürmeye çalıştı.
- Someone will close the window.
- Birisi pencereyi kapatacak.
- I'd appreciate it if someone translated my sentences.
- Birisi cümlelerimi çevirirse memnun olurum.
- Tom turned around when he heard someone yell his name.
- Tom birinin onun ismini seslendiğini duyduğunda geriye döndü.
- Can someone help me lift this box?
- Biri bu kutuyu kaldırmama yardımcı olabilir mi?
- I don't go to the movies alone because I like to talk to someone about the movie afterwards.
- Sinemaya yalnız gitmem çünkü filmden sonra biriyle film hakkında konuşmak isterim.
- Someone is lying.
- Birileri yalan söylüyor.
- Have you ever lent your car to someone?
- Hiç arabanı birisine ödünç verdin mi?
- Can someone please explain it to me?
- Lütfen biri bana bunu izah edebilir mi?
- You just reminded me of someone.
- Bana birini hatırlattın.
- Someone should tell Tom that the meeting was canceled.
- Toplantının iptal edildiğini biri Tom'a söylemeli.
- I'd appreciate it if someone translated my sentences.
- Biri cümlelerimi tercüme ederse memnun olurum.
- Could someone please explain this to me?
- Biri bunu bana lütfen açıklayabilir mi?
- Someone has left a bag on the bench.
- Birisi bankın üzerine bir çanta bırakmış.
- There was someone sitting on a bench reading a book there.
- Orada bankta oturmuş kitap okuyan biri vardı.
- Do you want to talk to someone?
- Biriyle konuşmak ister misin?
- Do you know of someone who's never used toothpaste?
- Hiç diş macunu kullanmamış birini tanıyor musun?
- He seems to be always in conflict with someone.
- O her zaman biriyle uyuşmazlık içinde gibi görünüyor.
- Someone scratched my car.
- Biri arabamı çizdi.
- Someone lost a wallet.
- Birisi bir cüzdan kaybetti.
- I know what it's like to lose someone you love.
- Sevdiğin birini kaybetmenin nasıl bir şey olduğunu bilirim.
- Someone caught me by the arm.
- Biri beni kolumdan yakaladı.
- Someone left a burning cigarette on the table.
- Birisi masanın üzerine yanan bir sigara bırakmış.
- Someone stole my backpack.
- Biri sırt çantamı çaldı.
- Tom is looking for someone to help him.
- Tom kendisine yardım edecek birini arıyor.
- Can someone take our picture?
- Birisi bizim resmimizi çekebilir mi?
- Can someone please help me?
- Biri bana yardım edebilir mi?
- Tom is someone who keeps his promises.
- Tom sözünü tutan biridir.
- It's nice to have someone to talk to about my problems.
- Sorunlarım hakkında konuşacak birine sahip olmak güzel.
- Is there someone with you?
- Yanınızda biri mi var?
- We need someone who has some experience in administration.
- Yönetimde biraz deneyime sahip birine ihtiyacımız var.
- Tom heard someone approaching.
- Tom birinin yaklaştığını duydu.
- People are not used to someone being honest.
- İnsanlar birinin dürüst olmasına alışık değil.
- Someone has to say the magic word.
- Birisinin sihirli sözcüğü söylemesi gerekiyor.
- Tom is with someone.
- Tom biriyle birlikte.
- Why would someone kidnap Tom?
- Neden birileri Tom'u kaçırsın ki?
- Someone should do something about this.
- Birileri bu konuda bir şeyler yapmalı.
- I'm skeptical when I hear someone claim to speak more than five languages fluently.
- Birinin beşten fazla dili akıcı bir şekilde konuştuğunu iddia ettiğini duyduğumda şüpheci yaklaşıyorum.
- Are you waiting for someone?
- Birini mi bekliyorsunuz?
- Someone is calling me.
- Biri beni arıyor.
- Tom hired someone to train his dog.
- Tom köpeğini eğitmek için birini kiraladı.
- I hired someone today.
- Bugün birisini işe aldım.
- Tom will talk to someone about that.
- Tom o konuda biriyle konuşacak.
- All my life I've wanted to meet someone like me.
- Bütün yaşamım boyunca benim gibi biriyle tanışmak istedim.
- Someone stole my money.
- Birisi paramı çaldı.
- Someone turned him in.
- Biri onu ihbar etti.
- We need someone to do something.
- Birinin bir şeyler yapması lazım.
- I plan to hire someone who can speak English.
- İngilizce konuşabilen birini işe almayı planlıyorum.
- I can't figure out why someone would do something like that.
- Birinin neden böyle bir şey yaptığını anlayamıyorum.
- If you can't do it, I'll find someone who can.
- Eğer sen yapamazsan, ben yapabilecek birini bulurum.
- Someone rang you ten minutes ago.
- On dakika önce biri seni aradı.
- Can someone fill me in?
- Biri beni bilgilendirebilir mi?
- Someone just came in asking for Tom.
- Az önce biri geldi ve Tom'u sordu.
- He thought someone had put poison in his soup.
- Birinin çorbasına zehir koyduğunu düşündü.
- Tom is someone I admire.
- Tom hayran olduğum birisi.
- We knew someone was there.
- Orada birinin olduğunu biliyorduk.
- Tom reminds me of someone I used to know.
- Tom bana, bildiğim birini anımsatıyor.
- There's someone behind her.
- Onun arkasında biri var.
- I really needed someone like Tom.
- Tom gibi birine gerçekten ihtiyacım vardı.
- Someone has stolen my tennis racket.
- Biri benim tenis raketimi çaldı.
- I hope someone comes to help us.
- Umarım biri bize yardıma gelir.
- At this moment someone opened the door to my prison cell.
- Şu anda biri hapishane hücremdeki kapıyı açtı.
- If you had asked someone for directions, we'd be there already.
- Eğer birine adres sorsaydın, çoktan orada olurduk.
- Someone has died.
- Birisi öldü.
- Tom is expecting someone, isn't he?
- Tom birisini bekliyor, değil mi?
- I can tell when someone is lying.
- Birinin yalan söylediğini anlayabilirim.
- Someone stole my belongings.
- Biri eşyalarımı çaldı.
- Someone stole my credit cards.
- Biri kredi kartlarımı çaldı.
- There's someone behind me.
- Benim arkamda biri var.
- Someone robbed Mary of her money.
- Birisi Mary'nin parasını çaldı.
- Tom was lonely and he wished he had someone to talk to.
- Tom yalnızdı ve o konuşacak birinin olmasını diledi.
- Someone might see us.
- Biri bizi görebilir.
- In order to do this, I need someone to help me.
- Bunu yapmak için bana yardım edecek birine ihtiyacım var.
- Is there someone that can drive?
- Araba sürebilen biri var mı?
- Excuse me, could someone tell me where the bathroom is?
- Affedersiniz, biri bana tuvaletin nerede olduğunu söyleyebilir mi?
- I wish someone would help me with English composition.
- İngilizce kompozisyonumda keşke biri bana yardım etse.
- The glass was broken by someone.
- Bardak biri tarafından kırıldı.
- I wish someone would help me do that.
- Keşke biri bana yardım etse.
- Someone has to stop it.
- Biri bunu durdurmalı.
- Someone is watching you.
- Biri seni gözlüyor.
- Did someone contact you?
- Biri seninle irtibat kurdu mu?
- I locked the door, in case someone tried to get in.
- Biri içeri girmeye çalışırsa diye kapıyı kilitledim.
- I need someone who I can feel safe with.
- Birlikte güvende hissedebileceğim birine ihtiyacım var.
- There's someone with her.
- Onunla biri var.
- I need someone with whom I can converse.
- Sohbet edebileceğim birine ihtiyacım var.
- Someone will remember to do that, I'm sure.
- Biri onu yapmayı hatırlayacaktır, eminim.
- Someone saved my life.
- Birisi hayatımı kurtardı.
- Obviously, someone is lying.
- Belli ki biri yalan söylüyor.
- Someone came ten minutes ago.
- On dakika önce biri geldi.
- Someone is battering at the door.
- Birisi kapıyı yumrukluyor.
- Did someone break your heart?
- Biri kalbini mi kırdı?
- Sami was texting someone.
- Sami biriyle mesajlaşıyordu.
- We heard someone go upstairs.
- Birinin yukarı çıktığını duyduk.
- The police say there's someone pulling string behind the scenes.
- Polis, perde arkasında ipleri elinde tutan biri olduğunu söylüyor.
- You should marry someone you love.
- Sevdiğin biriyle evlenmelisin.
- Tom plans to hire someone that speaks French.
- Tom Fransızca konuşan birini işe almayı planlıyor.
- Tom is waiting for someone to pick him up.
- Tom birinin onu almasını bekliyor.
- Someone should tell Tom.
- Biri Tom'a anlatmalı.
- I heard someone call my name in the crowded bus.
- Kalabalık otobüste birinin adımı söylediğini duydum.
- Tom was waiting for someone.
- Tom birisi için bekliyordu.
- I thought I saw someone there.
- Orada birini gördüğümü düşünüyordum.
- Someone needs to save him, or he'll drown.
- Birinin onu kurtarması lazım, yoksa boğulacak.
- He's acting like someone he isn't.
- Olmadığı biri gibi davranıyor.
- Tom waited for someone to come.
- Tom birinin gelmesini bekledi.
- I could hear someone calling my name on the noisy platform.
- Gürültülü platformda birinin adımı seslendiğini duyabildim.
- I can't ignore someone who needs my help.
- Yardımıma ihtiyacı olan birini görmezden gelemem.
- Is someone waiting for you?
- Seni bekleyen biri mi var?
- How can you not love someone like that?
- Böyle birini nasıl sevmezsin?
- Could you page someone for me?
- Benim için birine çağrı bırakabilir misiniz?
- I know someone who plays the accordion.
- Akordiyon çalan birini biliyorum.
- Look, someone is calling you.
- Bak, biri seni arıyor.
- To be happy, you should spend time with someone you love.
- Mutlu olmak için sevdiğiniz biriyle vakit geçirmelisiniz.
- We need someone to slay the dragon.
- Ejderhayı öldürecek birine ihtiyacımız var.
- Could someone please help me?
- Lütfen, biri bana yardım edebilir mi ?
- Tom is someone I really look up to.
- Tom gerçekten örnek aldığım biri.
- Tom heard someone humming his favorite tune.
- Tom birinin en sevdiği şarkıyı mırıldandığını duydu.
- I need someone now.
- Şimdi birine ihtiyacım var.
- Someone stole Tom's car last week.
- Geçen hafta biri Tom'un arabasını çaldı.
- Find Tom before he hurts someone.
- Birini yaralamadan önce Tom'u bulun.
- I'm just trying to figure out why someone would do such a thing.
- Sadece birinin neden böyle bir şey yaptığını anlamaya çalışıyorum.
- If someone paid you to kill Tom, would you?
- Biri Tom'u öldürmen için sana para verseydi, öldürür müydün?
- Someone gave him a car.
- Birisi ona bir araba verdi.
- Can someone answer me, please?
- Biri bana cevap verebilir mi, lütfen?
- Someone told me Tom left his wife.
- Birisi bana Tom'un karısını terk ettiğini söyledi.
- Can someone tell me why this happened?
- Biri bana bunun neden olduğunu söyleyebilir mi?
- Why would someone do that to Tom?
- Neden biri bunu Tom'a yapsın ki?
- Someone said something, but I didn't understand what it was.
- Biri bir şey söyledi ama ne olduğunu anlamadım.
- Why would someone kill Tom?
- Neden biri Tom'u öldürsün ki?
- It's impossible for someone to be older than his mother, unless he has a time machine.
- Eğer bir zaman makinesi yoksa, birinin annesinden daha yaşlı olması imkansızdır.
- I wish someone would help me learn French.
- Keşke biri Fransızca öğrenmeme yardım etseydi.
- All I want is someone special in my life.
- Tek istediğim hayatımda özel birinin olması.
- Someone started screaming.
- Birisi çığlık atmaya başladı.
- Someone will be with you in a moment.
- Birazdan biri yanınıza gelir.
- Someone is waiting for you downstairs.
- Aşağıda seni bekleyen biri var.
- Tom was the only one there for me when I really needed someone.
- Birine gerçekten ihtiyacım olduğunda yanımda olan tek kişi Tom'du.
- I'm here with someone.
- Ben biriyle buradayım.
- Someone who knows English well must have written it.
- İngilizceyi iyi bilen biri yazmış olmalı.
- Yes, someone actually said that.
- Evet, biri gerçekten onu söyledi.
- I really need to talk with someone.
- Gerçekten biriyle konuşmam gerekiyor.
- Someone has to say the magic word.
- Birinin sihirli kelimeyi söylemesi lazım.
- Someone turned me in.
- Biri beni ihbar etti.
- If you can understand this sentence then you need to have sex with someone.
- Eğer bu cümleyi anlayabiliyorsan, biriyle seks yapmalısın.
- You're bullying someone smaller than you again!
- Yine senden küçük birine zorbalık ediyorsun!
- Someone broke into my house last weekend.
- Geçen hafta sonu biri zorla evime girdi.
- I want to kill someone.
- Birini öldürmek istiyorum.
- If you ever need someone to talk to, I'm here.
- Konuşacak birine ihtiyacınız varsa ben buradayım.
- Was someone helping you?
- Biri sana yardım mı ediyordu?
- Someone threw a rock at him.
- Biri ona taş attı.
- You can't make someone like you.
- Birine kendini sevdiremezsin.
- I think someone stole my password.
- Birinin şifremi çaldığını düşünüyorum.
- I need someone who I can talk to.
- Konuşabileceğim birisine ihtiyacım var.
- Could you send someone up for my bags, please?
- Çantalarım için birini gönderebilir misiniz lütfen?
- Is there someone you want to invite to my party?
- Partime davet etmek istediğin biri var mı?
- Someone stole my laundry after I left it in the dryer.
- Birisi kurutma makinesinde bıraktıktan sonra çamaşırlarımı çaldı.
- Tom should have someone do that for him.
- Tom onu kendisi için birine yaptırmalı.
- Have you ever heard someone speaking French?
- Hiç Fransızca konuşan birini duydunuz mu?
- I pay someone to do that for me.
- Bunu benim yerime yapması için birine para veriyorum.
- Tom won't be able to do it by himself, so we need to ask someone to help him.
- Tom bunu kendi başına yapamaz, bu yüzden birinden yardım istemeliyiz.
- He was looking around as if he was expecting someone.
- Sanki birini bekliyormuş gibi etrafına bakınıyordu.
- I'm looking for someone who knows French.
- Fransızca bilen birini arıyorum.
- Tom told me there was someone who wanted to see me.
- Tom beni görmek isteyen biri olduğunu söyledi.
- Someone will do this job.
- Birisi bu işi yapacak.
- Is there someone with you?
- Yanında birisi var mı?
- Someone needs to tell Tom that he needs to be more polite.
- Birinin Tom'a daha kibar olması gerektiğini söylemesi gerek.
- Someone stole my driving licence.
- Birisi benim sürücü belgemi çaldı.
- I hope I find someone who can help us.
- Umarım bize yardım edebilecek birini bulurum.
- Tom wished he had someone to talk to.
- Tom keşke konuşacak biri olsaydı.
- Someone hit me on the back.
- Birisi sırtıma vurdu.
- Is Tom protecting someone?
- Tom birini koruyor mu?
- Someone just came in asking for Tom.
- Az önce biri gelip Tom'u sormuştu.
- Tom is still someone we can count on.
- Tom hâlâ güvenebileceğimiz birisidir.
- There's always someone talking.
- Her zaman konuşan biri var.
- We need someone to slay the dragon.
- Ejderhayı öldürmek için birine ihtiyacımız var.
- Someone is hiding in the corner.
- Köşede biri saklanıyor.
- I'm sending someone to get you.
- Seni alması için birini gönderiyorum.
- Someone set fire to the house.
- Birisi evi ateşe vermiş.
- Tom said he heard someone singing.
- Tom şarkı söyleyen birisini duyduğunu söyledi.
- Someone leaked the secret to the enemy.
- Birisi düşmana sırrı sızdırdı.
- I need someone who will truly love me.
- Beni gerçekten sevecek birine ihtiyacım var.
- It seems that someone has smoked in here.
- Biri burada sigara içmiş gibi görünüyor.
- It's the first time in my life I've felt so connected with someone.
- Hayatımda ilk kez birine bu kadar bağlandığımı hissediyorum.
- Someone like that is destined to fail.
- Böyle biri başarısız olmaya mahkumdur.
- She reminds me of someone.
- O bana birini hatırlatıyor.
- Someone entered the room.
- Birisi odaya girdi.
- Tom is expecting someone, isn't he?
- Tom birini bekliyor, değil mi?
- I thought I heard someone knocking on the door.
- Birinin kapıyı çaldığını duyduğumu düşündüm.
- I just shot someone, I think.
- Az önce birini vurdum, sanırım.
- We'll have to take on someone to do Tom's work.
- Tom'un işini yapması için birini tutmamız gerekecek.
- Don't say anything unless someone asks you a question.
- Biri size bir soru sormadıkça hiçbir şey söylemeyin.
- Would someone tell me what's going on here?
- Biri bana burada ne olduğunu söyleyebilir mi?
- Someone asked for you.
- Birisi seni sordu.
- Tom told me that he saw someone kissing Mary.
- Tom bana Mary'yi öpen birini gördüğünü söyledi.
- In Japan, we still sometimes see someone use an abacus, but not as often as we used to.
- Japonya'da hala bazen birilerinin abaküs kullandığını görüyoruz ama eskisi kadar sık değil.
- Tom is expecting someone.
- Tom birisini bekliyor.
- Would you like to help someone?
- Birisine yardım etmek ister misiniz?
- Tom said he had to tell someone about his problems.
- Tom sorunlarını birine anlatması gerektiğini söyledi.
- I need someone to hold me and tell me everything will be alright.
- Bana sarılacak ve her şeyin yoluna gireceğini söyleyecek birine ihtiyacım var.
- Tom is someone you can't trust.
- Tom güvenemeyeceğin biri.
- There's someone here who wants to see you.
- Burada seni görmek isteyen biri var.
- We need to find someone who can take care of this problem.
- Bu sorunla ilgilenebilecek birini bulmamız gerekiyor.
- Someone sent me a gift.
- Birisi bana bir hediye gönderdi.
- Did someone hear something?
- Biri bir şey duydu mu?
- Tom has been dying to tell someone about being accepted into Harvard.
- Tom Harvard'a kabul edildiğini birine söylemek için can atıyordu.
- I've got to tell someone.
- Birine söylemem lazım.
- Tom is someone I look up to.
- Tom saygı duyduğum biri.
- If there is someone here guarding their secret, then that's you.
- Eğer burada sırrını koruyan biri varsa, o da sensin.
- There's someone I want you to meet.
- Seninle tanıştırmak istediğim biri var.
- I'm looking for someone.
- Birini arıyorum.
- I'm waiting for someone to help me.
- Birinin bana yardım etmesini bekliyorum.
- Someone visited her yesterday.
- Biri onu dün ziyaret etti.
- How do you tell someone their children died?
- Birine çocuklarının öldüğünü nasıl söylersin?
- Tom was stabbed to death by someone on the subway.
- Tom metroda biri tarafından bıçaklanarak öldürüldü.
- Hold on, someone is knocking at my door.
- Bekle , biri kapımı çalıyor.
- Someone invited me to a party, but I was too scared to go.
- Birisi beni bir partiye davet etti ama gidemeyecek kadar çok korkmuştum.
- Someone who looks a lot like Tom is standing near the gate.
- Tom'a çok benzeyen biri kapının yanında duruyor.
- Tom says he needs to find someone to help Mary.
- Tom, Mary'ye yardım edecek birini bulması gerektiğini söylüyor.
- There's someone with them.
- Onlarla birlikte birisi var.
- Someone stole my umbrella at the bakery.
- Birisi fırında şemsiyemi çaldı.
- I need to speak to someone right away.
- Hemen biriyle konuşmalıyım.
- Luckily, someone gave me a jacket to wear.
- İyi ki, biri bana giyecek bir ceket verdi.
- She needs someone who is able to understand her.
- Onun onu anlayabilecek birine ihtiyacı var.
- Someone is calling me.
- Birisi beni arıyor.
- Someone is going to get hurt.
- Birinin canı yanacak.
- Someone said Tom is looking for us.
- Birisi Tom'un bizi aradığını söyledi.
- Someone cleaned my room while I was gone.
- Ben yokken birisi odamı temizledi.
- I need someone who I can feel safe with.
- Yanında güvende hissedebileceğim birine ihtiyacım var.
- Someone is outside.
- Birisi dışarıda.
- Someone who doesn't understand you is not necessarily an idiot.
- Seni anlamayan birinin aptal olması gerekmez.
- It's hard to find someone who writes Chinese as beautifully as he.
- Onun kadar güzel bir şekilde Çince yazan birini bulmak zordur.
- I have never known someone as hypocritical as you.
- Senin kadar ikiyüzlü birini hiç tanımadım.
- Tom is someone I'll never forget.
- Tom asla unutamayacağım biri.
- How can you feel sorry for someone like that?
- Böyle birine nasıl acıyabilirsin ki?
- Someone told me that Tom had joined a cult.
- Birisi bana Tom'un bir tarikata katıldığını söyledi.
- How would you feel if someone said something like that about you?
- Biri senin hakkında böyle bir şey söylese ne hissederdin?
- When you meet someone for the first time, be careful about how close you stand to that person.
- Biriyle ilk kez tanıştığınızda, o kişiye ne kadar yakın durduğunuza dikkat edin.
- Someone withdrew the dagger from my back.
- Birisi hançeri sırtımdan çıkardı.
- Are you meeting someone here?
- Burada biriyle mi buluşacaksın?
- Last night you were talking to someone at the party.
- Dün gece partide biriyle konuşuyordun.
- Find Tom before he tells someone.
- Birine söylemeden önce Tom'u bul.
- Someone was here.
- Birisi buradaydı.
- Someone will pay for that.
- Bunun için birisi ödeyecek.
- Someone stole my belongings.
- Birisi eşyalarımı çaldı.
- You need someone to help you.
- Sana yardım edecek birine ihtiyacın var.
- Susan will be ready to the party in one hour and will need someone to pick her up.
- Susan bir saat içinde partiye hazır olacak ve onu alması için birine ihtiyacı olacak.
- Oleg is happy that someone loves him.
- Oleg onu seven biri olduğu için mutlu.
- Is there someone here who speaks English?
- Burada İngilizce bilen biri var mı?
- Would you consider marrying someone who hasn't graduated from high school?
- Liseden mezun olmamış biriyle evlenmeyi düşünür müydünüz?
- Provoking someone to commit suicide is a crime.
- Birini intihara teşvik etmek suçtur.
- Someone had to stop you.
- Birinin seni durdurması gerekiyordu.
- I saw someone.
- Birini gördüm.
- I need someone to find him.
- Onu bulmak için birine ihtiyacım var.
- Please send someone to my room.
- Lütfen odama birini gönderin.
- Everyone should get out of here before someone gets hurt.
- Biri zarar görmeden herkes buradan çıkmalı.
- How do you help someone who doesn't want your help?
- Senin yardımını istemeyen birine nasıl yardım edersin?
- Tom wants someone to love him.
- Tom birinin onu sevmesini istiyor.
- Did someone tell you that you had to do this?
- Biri size bunu yapmanız gerektiğini söyledi mi?
- Sami talked about killing someone.
- Sami birisini öldürmekten bahsetti.
- Someone told me that people with type O blood attract more mosquitoes than people with any other blood type.
- Birisi bana O kan grubuna sahip insanların diğer kan gruplarına sahip insanlardan daha fazla sivrisinek çektiğini söyledi.
- I hope someone comes to rescue us.
- Umarım biri bizi kurtarmak için gelir.
- Someone knew we were coming.
- Birileri geleceğimizi biliyordu.
- Tom tried to get someone to help him.
- Tom ona yardım edecek birini bulmaya çalıştı.
- Tom is someone who might be able to help us.
- Tom bize yardım edebilecek biri.
- I wish I had someone to tell all my secrets to.
- Keşke bütün sırlarımı anlatabileceğim biri olsaydı.
- I heard someone tell my mother the news.
- Birinin anneme haber verdiğini duydum.
- Someone attacked Tom.
- Birisi Tom'a saldırdı.
- Someone is standing behind the bushes taking pictures of us.
- Birisi çalıların arkasında durmuş fotoğrafımızı çekiyor.
- Someone is always on duty.
- Biri her zaman görevde.
- I'm someone ambitious - someone who knows very well what he is after.
- Ben hırslı biriyim. Neyin peşinde olduğunu çok iyi bilen biriyim.
- He thought someone had put poison in his soup.
- Birinin çorbasına zehir koyduğunu sandı.
- Is someone making you feel afraid when you are at home?
- Evdeyken seni korkutan biri mi var?
- I'd never imagine you'd have an affair with someone working for the company.
- Şirket için çalışan biriyle ilişki yaşayacağını hiç düşünmemiştim.
- Bless someone today.
- Bugün birini kutsa.
- Tom obviously wanted someone to help him.
- Tom belli ki birinin ona yardım etmesini istiyordu.
- To understand someone is to love someone.
- Birini anlamak, onu sevmektir.
- There's someone I'd like you to meet.
- Tanışmanı istediğim biri var.
- I need someone to help me with housework.
- Ev işlerinde bana yardım edecek birine ihtiyacım var.
- Tom hires someone to write his speeches.
- Tom konuşmalarını yazmak için birisini kiraladı.
- I really think someone should stay here with Tom.
- Gerçekten birinin burada Tom ile kalması gerektiğini düşünüyorum.
- Tom hires someone to write his speeches.
- Tom konuşmalarını yazmak için birisini tuttu.
- People usually wear black after someone has died.
- İnsanlar biri öldükten sonra genellikle siyah giyer.
- Someone must've stolen your watch.
- Birisi saatini çalmış olmalı.
- I wanted to fall in love with someone, but it didn't happen.
- Birine aşık olmak istedim ama olmadı.
- Someone stole my wallet.
- Biri cüzdanımı çaldı.
- Someone let me know when this nightmare is over.
- Bu kâbus bittiğinde birisi bana bildirsin.
- Someone knocked on the door.
- Biri kapıyı çaldı.
- Tom, I'd like you to meet someone.
- Tom, seni biriyle tanıştırmak istiyorum.
- I'm meeting someone later.
- Daha sonra biriyle buluşacağım.
- Sami has been attacked by something or someone.
- Sami bir şey veya biri tarafından saldırıya uğradı.
- Tom seems to be looking for someone.
- Tom birini arıyor gibi.
- Someone has to help me.
- Biri bana yardım etmek zorunda.
- Someone is trying to kill me.
- Biri beni öldürmeye çalışıyor.
- I'd like someone to ask Tom that.
- Birinin bunu Tom'a sormasını istiyorum.
- Is there someone in the next room?
- Yan odada biri mi var?
- I will not ask- or else someone will respond.
- Ben sormayacağım yoksa biri cevap verecek.
- The police think that someone tampered with the brakes.
- Polis, birinin frenlerle oynadığını düşünüyor.
- Someone among them wants to hug you.
- Onlardan biri sana sarılmak istiyor.
- Tom said I should talk to someone about what had happened.
- Tom olanlar hakkında biriyle konuşmam gerektiğini söyledi.
- Someone visited her yesterday.
- Dün biri onu ziyaret etmiş.
- Why didn't someone help her?
- Neden biri ona yardım etmedi?
- How would you feel if someone said that about you behind your back?
- Biri arkandan bunu söylese nasıl hissederdin?
- Did someone contact her?
- Biri onunla iletişime geçti mi?
- Tom would never marry someone like Mary.
- Tom asla Mary gibi biriyle evlenmez.
- It'll be hard to find someone to do that.
- Bunu yapacak birini bulmak zor olacak.
- I don't quite believe it when I hear someone claim they can speak more than five languages fluently.
- Birinin beşten fazla dili akıcı bir şekilde konuşabildiğini iddia ettiğini duyduğumda buna pek inanmıyorum.
- Someone needs to tell Tom that he needs to be more polite.
- Birinin Tom'a daha kibar olması gerektiğini söylemesi gerekiyor.
- I wish someone would help me with English composition.
- Keşke biri bana İngilizce kompozisyon konusunda yardım etse.
- Find Tom before he tells someone.
- Birine söylemeden önce Tom'u bulun.
- Can someone take our picture?
- Biri resmimizi çekebilir mi?
- You will have to take on someone to do this work.
- Bu işi yapması için birini tutmanız gerekecek.
- You must keep the plan secret until someone notices it.
- Biri fark edene kadar planı gizli tutmalısın.
- Tom needs to talk to someone who's able to understand him.
- Tom'un onu anlayabilecek biri ile konuşması gerekiyor.
- I really need to talk with someone.
- Gerçekten biriyle konuşmalıyım.
- Someone owes me money.
- Birinin bana borcu var.
- It was apparent that someone had taken the money by mistake.
- Birinin parayı yanlışlıkla aldığı belliydi.
- I heard someone call my name in the crowded bus.
- Kalabalık otobüste birinin adımı seslendiğini duydum.
- Someone is battering at the door.
- Biri kapıya vuruyor.
- There's someone in the backyard.
- Arka bahçede biri var.
- I'm sure someone was just here.
- Eminim az önce biri buradaydı.
- I thought I heard someone playing a banjo.
- Birinin banjo çaldığını duyduğumu sandım.
- If you ever need someone to talk to, I'm here.
- Konuşacak birine ihtiyacın olursa, ben buradayım.
- You might want to have someone look into that.
- Birinin bunu araştırmasını isteyebilirsin.
- Someone will be here soon.
- Birisi yakında burada olacak.
- Are you waiting for someone?
- Birisini mi bekliyorsunuz?
- Can someone please explain this to me?
- Lütfen biri bana bunu açıklayabilir mi?
- Someone should tell her.
- Biri ona söylemeli.
- Have you ever heard someone speaking Esperanto?
- Hiç Esperanto konuşan birini duydunuz mu?
- When was the last time that you asked someone for help?
- En son ne zaman birinden yardım istediniz?
- Someone called on her yesterday.
- Dün biri onu aradı.
- Someone has stolen our clothes.
- Biri elbiselerimizi çaldı.
- Someone is here to see you.
- Biri seni görmek için burada.
- Someone must have taken my umbrella by mistake.
- Birisi yanlışlıkla şemsiyemi almış olmalı.
- I knew someone would come rescue us eventually.
- Eninde sonunda birinin gelip bizi kurtaracağını biliyordum.
- I thought I heard someone in the next room.
- Yan odada birinin sesini duyduğumu sandım.
- I thought that I saw someone I knew.
- Tanıdığım birini gördüğümü sandım.
- You need to see someone.
- Birini görmen gerek.
- Someone betrayed us.
- Biri bize ihanet etti.
- Could there be something sadder than the prison cell of someone with a life sentence?
- Müebbet hapis cezası almış birinin hapishane hücresinden daha üzücü bir şey olabilir mi?
- Someone broke all the bus shelter windows.
- Birisi tüm otobüs duraklarının camlarını kırdı.
- I'll arrange for someone to pick you up at your home.
- Sizi evinizden alması için birini ayarlayacağım.
- I think if someone acts like a child they should be treated like a child.
- Bence biri çocuk gibi davranıyorsa ona bir çocuk gibi davranılmalı.
- There's someone with him.
- Adamın yanında biri var.
- Someone is watching us.
- Biri bizi izliyor.
- Someone told me Mary left her husband.
- Birisi bana Mary'nin kocasını terk ettiğini söyledi.
- There's someone behind him.
- Onun arkasında biri var.
- Someone cut the rope.
- Birisi ipi kesmiş.
- I heard my name called by someone.
- Birisi tarafından adımın çağrıldığını duydum.
- Can someone open the door please?
- Lütfen biri kapıyı açabilir mi?
- Is there someone following me?
- Beni takip eden biri mi var?
- Someone must lead.
- Biri öncülük etmeli.
- Someone crashed into me on my way home yesterday.
- Dün eve giderken biri bana çarptı.
- Someone told me that you had died.
- Birisi bana senin öldüğünü söyledi.
- Don't judge someone by their appearance.
- Birini dış görünüşüne göre yargılama.
- Someone is waiting for me.
- Biri beni bekliyor.
- I didn't know that someone was watching me.
- Birinin beni izliyor olduğunu bilmiyordum.
- I have to call someone now.
- Şimdi birini aramalıyım.
- Someone is roaming around the house.
- Biri evin etrafında dolaşıyor.
- Is someone in there?
- İçeride biri mi var?
- I'm glad someone agrees with me for once.
- İlk defa birinin benimle aynı fikirde olmasına sevindim.
- And what if someone sees you?
- Ve ya birisi sizi görürse?
- Tom is looking for someone to help him translate a document from French into English.
- Tom, bir belgeyi Fransızcadan İngilizceye çevirmede ona yardım edecek birisini arıyor.
- I hope this can help someone.
- Umarım bu birilerine yardım edebilir.
- Tom needed someone to help him with his homework.
- Tom'un ev ödevinde ona yardım edecek birine ihtiyacı vardı.
- Someone broke into my house and ran away with all of my money.
- Birisi evime girdi ve bütün paramı alıp kaçtı.
- She heard someone calling for help.
- O, yardım çağrısı yapan birini duydu.
- I don't go to the movies alone because I like to talk to someone about the movie afterwards.
- Sinemalara yalnız başıma gitmem çünkü daha sonra film hakkında birisiyle konuşmayı seviyorum.
- Why don't you pick on someone your own size?
- Neden boyuna göre birini seçmiyorsun?
- I'd like someone to ask Tom that.
- Birinin Tom'a bunu sormasını istiyorum.
- Sooner or later someone will have to tell Tom and Mary that they have to do that.
- Önünde ya da sonunda birileri Tom ve Mary'ye bunu yapmaları gerektiğini söyleyecekler.
- I just heard someone scream.
- Sadece birinin bağırdığını duydum.
- Why would someone do this?
- Neden biri bunu yapsın ki?
- Why couldn't someone have told me earlier?
- Neden biri bana daha önce söylemedi?
- There's someone hiding in the closet.
- Dolapta saklanan biri var.
- It's impossible for someone to be older than his mother, unless he has a time machine.
- Bir zaman makinesi olmadığı sürece, birinin annesinden daha yaşlı olması imkansızdır.
- I have someone I want you to meet.
- Tanışmanı istediğim biri var.
- I'm looking for someone to create a website.
- Web sitesi oluşturmak için birini arıyorum.
- It is rude to stare at someone.
- Birine dik dik bakmak kabalıktır.
- The police have arrested someone.
- Polis birini tutukladı.
- You should talk to someone.
- Biriyle konuşmalısın.
- Someone called.
- Birisi aradı.
- We often need someone smaller than ourselves.
- Çoğu zaman bizden daha küçük birisine ihtiyacımız vardır.
- It'll be easy to find someone to rent this house.
- Bu evi kiralayacak birini bulmak kolay olacak.
- We heard someone go upstairs.
- Birinin üst kata gittiğini duyduk.
- When did you last look someone in the eyes?
- En son ne zaman birisinin gözlerine baktın?
- Someone is calling for help.
- Biri yardım istiyor.
- Someone called.
- Biri aradı.
- How can you not love someone like that?
- Öyle birini nasıl sevemezsin?
- I have to find someone to help me.
- Bana yardım edecek birisini bulmam gerekiyor.
- What if someone sees it?
- Ya biri onu görürse?
- In Japan, we still sometimes see someone use an abacus, but not as often as we used to.
- Japonya'da hala bazen birinin abaküs kullandığını görüyoruz, ancak eskisi kadar sık değil.
- Tom heard someone humming his favorite tune.
- Tom birinin en sevdiği melodiyi mırıldadığını duydu.
- Someone tried to shoot her.
- Biri onu vurmaya çalıştı.
- I heard my name called by someone.
- Birinin adımı söylediğini duydum.
- Someone had to stop you.
- Biri seni durdurmak zorundaydı.
- How are we going to find someone to help?
- Yardım edecek birini nasıl bulacağız?
- Aren't you seeing someone?
- Biriyle görüşmüyor musun?
- Someone threw a rock at Tom.
- Birisi Tom'a taş attı.
- Did someone tell you that you couldn't be here?
- Biri sana burada olamayacağını mı söyledi?
- Someone left a stroller in front of the store.
- Birisi mağazanın önüne bir bebek arabası bıraktı.
- Can someone answer the telephone?
- Biri telefona cevap verebilir mi?
- Someone stole my dartboard.
- Birisi dart tahtamı çaldı.
- Someone just came in asking for Tom.
- Az evvel Tom'u soran biri geldi.
- We want to hire someone to help Tom on the farm.
- Çiftlikte Tom'a yardım edecek birisini işe almak istiyoruz.
- To understand someone is to love someone.
- Birini anlamak, birini sevmektir.
- We need to talk to someone about it.
- Bu konuda biriyle konuşmamız lazım.
- Someone dropped this.
- Birisi bunu düşürdü.
- I heard someone scream.
- Birinin çığlık attığını duydum.
- Someone broke my camera.
- Birisi kameramı bozdu.
- Someone just came in asking for Tom.
- Daha demin birisi içeri gelip Tom'u sordu.
- I always laugh when someone tells a joke.
- Biri şaka yaptığında hep gülerim.
- Someone told me that I looked like Tom.
- Birisi bana Tom'a benzediğimi söyledi.
- Please send someone to my room.
- Lütfen odama birini gönder.
- Tom turned around when he heard someone yell his name.
- Tom birinin adını bağırdığını duyunca arkasını döndü.
- Someone is tapping at the door.
- Birisi kapıya pat pat vuruyor.
- Someone has done that.
- Birisi bunu yaptı.
- I felt like talking to someone.
- Canım biriyle konuşmak istedi.
- There's someone with Tom.
- Tom'un yanında biri var.
- There's someone in there.
- Orada içeride biri var.
- Tom heard someone screaming.
- Tom birinin çığlık attığını duydu.
- Tom woke up when he heard someone knocking on the door.
- Tom, birinin kapıyı çaldığını duyunca uyandı.
- Someone might try to steal it.
- Birisi çalmaya çalışabilir.
- Someone waits for me.
- Birisi benim için bekliyor.
- What if someone sees it?
- Ya biri görürse?
- Someone set fire to the house.
- Biri evi ateşe verdi.
- Someone is openly stealing my example sentences and this has to stop.
- Birileri açıkça benim örnek cümlelerimi çalıyor ve bu artık sona ermeli.
- Tom told me that he saw someone kissing Mary.
- Tom bana birinin Mary'yi öptüğünü gördüğünü söyledi.
- We're having difficulty finding someone who'll lend us the money we need.
- İhtiyacımız olan parayı bize verecek birini bulmakta zorlanıyoruz.
- Can someone help me?
- Biri bana yardım edebilir mi?
- Have you found someone to replace Tom?
- Tom'un yerine geçecek birini buldun mu?
- Someone is knocking at the door.
- Birisi kapıyı çalıyor.
- Could someone give us a hand?
- Biri bize yardım edebilir mi?
- Someone sent us a gift.
- Biri bize bir hediye göndermiş.
- Are you looking for someone?
- Birisini mi arıyorsun?
- Someone is watching us.
- Birileri bizi izliyor.
- Is there someone in the next room?
- Yan odada biri var mı?
- Someone asked me to give this to you.
- Birisi benden bunu sana vermemi istedi.
- Someone stole my bag.
- Birisi çantamı çaldı.
- I fell in love with someone my parents didn't like.
- Ailemin sevmediği birine aşık oldum.
- Do you want someone to go with you?
- Birinin seninle gelmesini ister misin?
- You can have someone do it for you.
- Senin için yapsın diye birini tutabilirsin.
- Sami was texting someone.
- Sami birisine mesaj atıyordu.
- Someone saved my life.
- Birisi benim hayatımı kurtardı.
- I'm supposed to meet someone later for a drink.
- Daha sonra bir içki için biriyle buluşmam gerekiyor.
- I no longer need someone.
- Artık birine ihtiyacım yok.
- There is someone in this room.
- Bu odada biri var.
- People with autism often don't make eye contact when talking to someone.
- Otizmli insanlar biriyle konuşurken genellikle göz teması kurmazlar.
- I think someone should've helped Tom.
- Bence biri Tom'a yardım etmeliydi.
- Does someone here speak French?
- Burada Fransızca konuşan biri var mı?
- You can't easily replace someone like Tom.
- Tom gibi birinin yerini kolay kolay dolduramazsınız.
- Someone needs to tell Tom that.
- Birinin onu Tom'a anlatması gerekiyor.
- If someone victimizes LGBT people, their own LGBT status does not justify their actions.
- Birisi LGBT kişileri mağdur ederse, kendi LGBT statüsü eylemlerini haklı göstermez.
- Someone who doesn't understand you is not necessarily an idiot.
- Seni anlamayan biri mutlaka aptal değildir.
- Someone swept the pantry.
- Biri kileri süpürdü.
- Tom seems to be looking for someone.
- Tom birini arıyor gibi görünüyor.
- Tom is waiting for someone to help him.
- Tom birinin ona yardım etmesini bekliyor.
- I'll have someone to help me.
- Bana yardım edecek biri olacak.
- All old people need someone to talk to.
- Tüm yaşlı insanların konuşacak birine ihtiyacı var.
- Tom checked the contents of the bag that someone had left behind.
- Tom, birinin geride bıraktığı çantanın içindekileri kontrol etti.
- I hope someone sees this.
- Umarım biri bunu görür.
- I think I just heard someone call your name.
- Sanırım az önce birinin senin adını söylediğini duydum.
- Tom is looking for someone.
- Tom birini arıyor.
- I always laugh when someone tells a joke.
- Biri fıkra anlattığında hep gülerim.
- Someone opened the door.
- Birisi kapıyı açtı.
- How much money will we have to spend to have someone do that for us?
- Birinin bunu bizim için yapması için ne kadar para harcamamız gerekecek?
- Someone began to follow Mary.
- Birisi Mary'yi takip etmeye başladı.
- Tom heard someone tapping on his window.
- Tom birinin camına vurduğunu duydu.
- Someone stole Tom's bicycle.
- Birisi Tom'un bisikletini çalmış.
- How are we going to find someone to replace Tom?
- Tom'un yerini alacak birini nasıl bulacağız?
- I wish that someone would do that for me.
- Keşke biri bunu benim için yapsa.
- Someone called him.
- Biri onu aramış.
- Someone has been here before us.
- Biri bizden önce buradaymış.
- You can't make someone love you.
- Birinin seni sevmesini sağlayamazsın.
- Someone loves us.
- Birileri bizi seviyor.
- Someone will pay for that.
- Biri bunun bedelini ödeyecektir.
- Someone dropped this.
- Biri bunu düşürdü.
- A casual remark can hurt someone.
- Sıradan bir söz birini incitebilir.
- Someone called him.
- Biri onu aradı.
- Someone is definitely lying.
- Biri kesinlikle yalan söylüyor.
- I'm looking for someone with whom to learn English.
- Birlikte İngilizce öğreneceğim birini arıyorum.
- Tom seems to be waiting for someone.
- Tom birini bekliyor gibi görünüyor.
- I need to find someone who can speak French.
- Fransızca konuşabilen birini bulmalıyım.
- Did someone say something?
- Biri bir şey mi söyledi?
- I wish I had someone to tell all my secrets to.
- Keşke tüm sırlarımı anlatacak birisine sahip olsam.
- If someone invited you to a white tie event, would you know what to wear?
- Biri sizi beyaz kravatlı bir davete çağırsa, ne giyeceğinizi bilir misiniz?
- I heard someone calling my name.
- Birinin adımı çağırdığını duydum.
- I heard someone call my name in the crowd.
- Kalabalıkta birinin adımı seslendiğini duydum.
- I need to speak to someone right away.
- Hemen biriyle konuşmam lazım.
- A polyglot is someone who can read upside-down.
- Çok dil bilen biri ters okuyabilen kişidir.
- Maybe someone can help you do that.
- Belki birisi bunu yapmana yardım edebilir.
- Could someone give me a hand?
- Biri bana yardım edebilir mi?
- Tom wants someone to help him.
- Tom birinin ona yardım etmesini istiyor.
- Why didn't you just ask someone for directions?
- Neden birine yol sormadın?
- I need someone to help me get rich.
- Zengin olmama yardım edecek birine ihtiyacım var.
- He will hire someone who speaks English.
- O İngilizce konuşan birini işe alacak.
- Can someone guide me on how to use this site?
- Bu siteyi nasıl kullanacağım hakkında biri bana rehberlik edebilir mi?
- He's someone who keeps his promises.
- O sözünü tutan biri.
- Why didn't someone help us?
- Neden biri bize yardım etmedi?
- Were you expecting someone?
- Birini bekliyor muydunuz?
- Hold on, someone is knocking at my door.
- Bekle , biri kapıma vuruyor.
- Tom is someone I trust.
- Tom güvendiğim biri.
- Someone gave her a car.
- Biri ona araba verdi.
- There was someone waiting for Fadil.
- Fadıl'ı bekleyen biri vardı.
- I need someone to talk to Tom.
- Tom'la konuşacak birine ihtiyacım var.
- Tom could see someone standing near the gate.
- Tom kapının yanında duran birini görebilirdi.
- Someone unlocked the door.
- Birisi kapının kilidini açmış.
- Someone started screaming.
- Biri çığlık atmaya başladı.
- Tom saw Mary walking in the park with someone he didn't know.
- Tom, Mary'yi parkta tanımadığı biriyle yürürken görmüş.
- There's someone with them.
- Yanlarında biri var.
- I can usually tell when someone is hiding something from me.
- Birinin benden bir şey sakladığını genellikle anlayabilirim.
- If someone says they've bought a house as an investment then as a rule, they paid too much for it.
- Birisi yatırım olarak bir ev aldığını söylüyorsa, kural olarak çok fazla para ödemiştir.
- Would someone tell me what's going on?
- Birisi bana ne olduğunu söyleyebilir mi?
- I thought I heard someone banging on the wall.
- Birinin duvara vurduğunu duyduğumu sandım.
- Someone gave her a car.
- Biri ona bir araba verdi.
- How are we going to find someone to help?
- Nasıl yardım edecek birini bulacağız?
- Why would someone do something like that?
- Neden birisi böyle bir şey yapsın ki?
- Someone put an envelope on your desk.
- Biri senin masanın üzerine bir zarf koydu.
- It'll be hard to find someone to do that for you.
- Bunu senin için yapacak birini bulmak zor olacak.
- I heard someone tell Tom about what happened.
- Birinin Tom'a olanları anlattığını duydum.
- Maybe we should ask someone for help.
- Belki de birinden yardım istemeliyiz.
- Are you looking for someone?
- Sen birini arıyor musun?
- She heard someone calling for help.
- Birinin yardım çağırdığını duydu.
- Tom got into a fight with someone at the bar.
- Tom barda biriyle kavga etti.
- I thought you said someone was going to meet us.
- Birinin bizimle buluşacağını söylediğini sanmıştım.
- If it were possible, someone would've done it by now.
- Eğer mümkün olsaydı, şimdiye kadar biri yapardı.
- Someone at work ate my lunch.
- İş yerinde birisi öğle yemeğimi yedi.
- There's someone there.
- Orada birisi var.
- Tom is afraid that someone might kill him in his sleep.
- Tom birinin onu uykusunda öldürebileceğinden korkuyor.
- Someone tried to poison our dog's food.
- Birisi köpeğimizin yiyeceğine zehir katmaya çalıştı.
- I am peeking at someone.
- Birini gözetliyorum.
- Someone called on you ten minutes ago.
- On dakika önce biri sizi aradı.
- I hear someone talking.
- Birinin konuştuğunu duyuyorum.
- How would you feel if someone did that to you?
- Biri onu sana yapsa nasıl hissedersin?
- I'm angry because someone stole my bicycle.
- Kızgınım çünkü biri benim bisikletimi çaldı.
- I'm angry because someone stole my bicycle.
- Kızgınım çünkü biri bisikletimi çaldı.
- Someone tried to poison me.
- Biri beni zehirlemeye çalıştı.
- Someone is definitely telling a lie.
- Biri kesinlikle yalan söylüyor.
- Someone tried to poison them.
- Biri onları zehirlemeye çalıştı.
- Someone may have to go help Tom.
- Birinin Tom'a yardım etmesi gerekebilir.
- Feeding someone during the holy month of Ramadan is very rewarding.
- Mübarek Ramazan ayında birisine yemek yedirmek çok sevaptır.
- Tom was just happy to talk to someone.
- Tom sadece biriyle konuştuğu için mutluydu.
- Could someone explain it to me?
- Biri bunu bana açıklayabilir mi?
- Tom says he has to find someone to help him do that.
- Tom bunu yapmasına yardım edecek birini bulması gerektiğini söylüyor.
- Someone stole my credit card.
- Biri kredi kartımı çaldı.
- Someone tried to poison our dog's food.
- Birisi köpeğimizin yemeğine zehir koymaya çalıştı.
- I need someone to talk to him.
- Onunla konuşmak için birine ihtiyacım var.
- Someone is waiting for you upstairs.
- Birisi sizi üst katta bekliyor.
- How can someone so rich be so unhappy?
- Nasıl bu kadar zengin birisi bu kadar mutsuz olabilir?
- I'm glad someone understands.
- Birinin anlamasına sevindim.
- This reminds me of someone.
- Bu bana birini hatırlatıyor.
- They're looking for someone.
- Onlar birisini arıyorlar.
- Someone told him.
- Biri ona söylemiş.
- Someone has to pay.
- Biri ödemek zorunda.
- I can't believe that someone who's supposed to be my friend would say things like that about me.
- Arkadaşım olması gereken birinin benim hakkımda böyle şeyler söylemesine inanamıyorum.
- Someone stole my rucksack.
- Birisi sırt çantamı çaldı.
- Someone seems to be calling me.
- Birisi bana sesleniyor gibi geliyor.
- Could someone please comment on this sentence?
- Lütfen birisi bu cümleyi yorumlayabilir mi?
- I know it's unrealistic to expect Mary to ever fall in love with someone like me.
- Mary'nin benim gibi birine aşık olmasını beklemenin gerçekçi olmadığını biliyorum.
- Someone robbed Mary of her money.
- Biri Mary'nin parasını çalmış.
- I need someone to proofread my book.
- Kitabımı düzeltecek birisine ihtiyacım var.
- I can usually tell when someone is hiding something.
- Genelde birinin bir şey sakladığını anlayabilirim.
- Someone is shouting for help.
- Birisi bağırarak yardım istiyor.
- She was about to go to bed when someone knocked on the door.
- Birisi kapıyı çaldığında o, yatmaya gitmek üzereydi.
- Someone called you ten minutes ago.
- On dakika önce biri seni aradı.
- We've got to get someone to help us.
- Bize yardım edecek birini bulmalıyız.
- How much money do you think someone like Tom spends each month?
- Tom gibi birinin ayda kaç para harcadığını düşünüyorsun?
- Tom asked someone sitting near the window to open it.
- Tom pencerenin yanında oturan birinden onu açmasını rica etti.
- Can I bring someone?
- Birisini getirebilir miyim?
- I didn't know you were seeing someone.
- Biriyle görüştüğünü bilmiyordum.
- Tom was there for me when I really needed someone.
- Birine gerçekten ihtiyacım olduğunda Tom yanımdaydı.
- I hope someone is recording this.
- Umarım biri bunu kaydediyordur.
- How do you know someone is a runner?
- Birinin koşucu olduğunu nereden biliyorsun?
- Never call someone a terrorist.
- Asla birine terörist deme.
- I wish someone would tell me what to do.
- Keşke biri bana ne yapacağımı söyleseydi.
- How can someone so rich be so unhappy?
- Bu kadar zengin biri nasıl bu kadar mutsuz olabilir?
- Can someone tell me why Tom is angry?
- Biri bana Tom'un neden öfkeli olduğunu söyleyebilir mi?
- Tom was looking forward to watching the football match he had recorded at home, and he was angry when he overheard someone mention the final score.
- Tom evde kaydettiği futbol maçını izlemek için sabırsızlanıyordu ve birinin maçın skorundan bahsettiğini duyunca sinirlendi.
- Someone is texting me.
- Biri bana mesaj atıyor.
- Someone coughed.
- Birisi öksürdü.
- Tom said that he heard someone snoring.
- Tom birinin horladığını duyduğunu söyledi.
- Tom was waiting for someone.
- Tom birini bekliyordu.
- You just reminded me of someone.
- Bana birisini hatırlattın.
- Someone told me Tom has moved to Boston.
- Biri bana Tom'un Boston'a taşındığını söyledi.
- If you can't do it, I'll find someone who can.
- Bunu yapamıyorsan, yapabilen birini bulurum.
- We'll keep doing that unless someone tells us not to.
- Biri bize yapmamamızı söylemedikçe bunu yapmaya devam edeceğiz.
- Someone has to stop it.
- Birisi onu durdurmalı.
- Could someone please read this sentence aloud for me?
- Biri bu cümleyi benim için sesli olarak okuyabilir mi lütfen?
- Please find someone who speaks French.
- Lütfen Fransızca konuşan birini bulun.
- There's someone here.
- Burada biri var.
- Why would someone want to murder me?
- Neden biri beni öldürmek istesin?
- Someone tried to poison us.
- Biri bizi zehirlemeye çalıştı.
- She had scarcely started reading the book, when someone knocked at the door.
- Biri kapıyı çaldığında kitabı okumaya yeni başlamıştı.
- Was someone helping you?
- Biri sana yardım ediyor muydu?
- Someone is watching you.
- Biri seni izliyor.
- Tom isn't someone you can rely on.
- Tom güvenebileceğin biri değil.
- I wonder whether you should not see someone who could help you.
- Sana yardım edebilecek birini görmen gerekip gerekmediğini merak ediyorum.
- Tom asked someone he met on the street how to get to the station.
- Tom yolda karşılaştığı birine istasyona nasıl gideceğini sordu.
- Is someone taking care of it?
- Biri bununla ilgileniyor mu?
- Sami was someone who had a big ego.
- Sami büyük bir ego sahibi biriydi.
- Someone needs to tell him that.
- Birinin bunu ona söylemesi gerek.
- Tom killed someone.
- Tom birini öldürdü.
- Why didn't someone help you?
- Neden biri sana yardım etmedi?
- Tom heard someone calling him.
- Tom birinin ona seslendiğini duydu.
- I think you should probably see someone from Purchasing.
- Bence Satın Alma'dan biriyle görüşmelisiniz.
- I don't want to pretend I'm someone I'm not.
- Olmadığım birisi gibi davranmak istemiyorum.
- If Tom is looking for someone to blame, it'll be Mary.
- Eğer Tom suçlayacak birini arıyorsa, bu Mary olacaktır.
- I wish someone would tell me what's going on.
- Keşke biri bana neler olduğunu anlatsa.
- Someone put something in my drink.
- Birisi içkime bir şey koydu.
- Will you send someone to fix it as soon as possible?
- Mümkün olduğunca kısa sürede onu tamir etmesi için birini gönderir misin?
- Tom has been dying to tell someone about being accepted into Harvard.
- Tom, Harvard'a kabul edildiğini birine söylemek için can atıyordu.
- Someone will pay for that.
- Birisi onun için ödeme yapacak.
- Someone finally called 911.
- Sonunda biri 911'i aradı.
- All Tom wanted was someone to love him.
- Tom'un bütün istediği onu sevecek biriydi.
- To get the full value of joy, you must have someone to divide it with.
- Neşenin tam değerini elde etmek için, onu paylaşacak birine sahip olmalısınız.
- Tom checked the contents of the bag that someone had left behind.
- Tom birinin geride bırakmış olduğu çantanın içeriğini kontrol etti.
- Someone is battering at the door.
- Biri kapıyı yumrukluyor.
- Someone should do something.
- Biri bir şey yapmalı.
- Someone has to confront them.
- Biri onlarla yüzleşmeli.
- Find Tom before he murders someone.
- Birini öldürmeden önce Tom'u bul.
- Someone stole my bag.
- Biri çantamı çaldı.
- Could you send someone up for my bags, please?
- Çantalarım için birini gönderir misin, lütfen?
- No matter how rational your words may sound, someone will always contradict you.
- Sözleriniz ne kadar mantıklı görünürse görünsün her zaman biri size ters düşecektir.
- Did someone say something?
- Biri bir şey söyledi mi?
- Maybe we should ask someone for directions.
- Belki birine yol tarifi sormalıyız.
- Someone grabbed me from behind.
- Biri beni arkamdan yakaladı.
- Someone among them wants to hug you.
- İçlerinden biri sana sarılmak istiyor.
- Has someone died?
- Biri mi öldü?
- There's someone behind them.
- Onların arkasında biri var.
- Maybe someone made Tom do it.
- Belki biri onu Tom'a yaptırmıştır.
- There's someone outside.
- Dışarıda biri var.
- For someone who's supposed to be an expert, you don't seem to know much.
- Uzman olması gereken biri için çok şey biliyor gibi görünmüyorsun.
- It's nice to have someone to talk to.
- Konuşacak birine sahip olmak güzel.
- Did someone contact Tom?
- Birisi Tom'la iletişim kurdu mu?
- I'm waiting for someone to tell me what to do.
- Birinin bana ne yapacağımı söylemesini bekliyorum.
- Someone attacked him.
- Biri ona saldırdı.
- I heard someone come in.
- Birinin içeri girdiğini duydum.
- You shouldn't respect someone just because they're rich.
- Sırf zengin diye birine saygı duymamalısın.
- You need someone you can trust.
- Güvenebileceğin birine ihtiyacın var.
- Someone must have left the door open.
- Biri kapıyı açık bırakmış olmalı.
- Someone called 911.
- Birisi 911'i aramış.
- When passing someone in a narrow space, do you face them or turn your back?
- Dar bir ortamda birinin önünden geçerken yüzünü mü, yoksa arkanı mı dönersin?
- There's someone I've got to see.
- Görmem gereken biri var.
- Tom needs someone to speak with.
- Tom'un konuşacak birine ihtiyacı var.
- I already have someone for the job.
- Bende bu iş için biri var zaten.
- He will hire someone who speaks English.
- İngilizce bilen birini işe alacak.
- Someone threatened to kill that politician.
- Biri o politikacıyı öldürmekle tehdit etti.
- Someone left the door open.
- Birisi kapıyı açık bırakmış.
- Hating someone is so easy.
- Birinden nefret etmek çok kolay.
- Someone left you a message.
- Biri sana mesaj bıraktı.
- Tom reminds me of someone I used to know.
- Tom bana önceden tanıdığım birini hatırlatıyor.
- In case of a medical emergency, would you like us to contact someone?
- Tıbbi anlamda acil bir durum olursa iletişim kurmamızı istediğiniz birisi var mı?
- Can someone explain this?
- Biri bunu açıklayabilir mi?
- Someone stole my passport.
- Biri pasaportumu çaldı.
- There is a someone standing at the door.
- Kapıda duran biri var.
- I felt someone hit me from behind.
- Birinin bana arkamdan vurduğunu hissettim.
- Is there someone here who speaks English?
- Burada İngilizce konuşan biri var mıdır?
- I actually heard someone use this expression just this morning.
- Aslında daha bu sabah birinin bu ifadeyi kullandığını duydum.
- The police did arrest someone.
- Polis birini tutukladı.
- Tom sensed someone was behind him and turned to see who it was.
- Tom arkasında birinin olduğunu hissetti ve kim olduğunu görmek için döndü.
- Someone opened the door.
- Biri kapıyı açtı.
- She'd just begun to read the book when someone knocked on the door.
- Biri kapıyı çaldığında kitabı okumaya yeni başlamıştı.
- There's someone up there.
- Yukarıda biri var.
- Someone is battering at the door.
- Birisi kapıya pat pat vuruyor.
- I met someone the other day that I think I could fall in love with.
- Geçen gün aşık olabileceğimi düşündüğüm biriyle tanıştım.
- Tom told everyone that he thought Mary would make a good wife for someone someday.
- Tom herkese Mary'nin bir gün birisi için iyi bir eş olacağını düşündüğünü söyledi.
- Did someone tell you to do it?
- Biri sana bunu yapmanı mı söyledi?
- Someone must have told her, but it wasn't me.
- Biri ona söylemiş olmalı ama ben söylemedim.
- I was walking down the street when suddenly someone tapped me on the shoulder.
- Caddede yürürken aniden biri omzuma dokundu.
- Someone should write a book about it.
- Birisi bunun hakkında bir kitap yazmalı.
- Tom was lucky that someone helped him do that.
- Tom, biri bunu yapmasına yardım ettiği için şanslıydı.
- Let's do someone a favor.
- Birine bir iyilik yapalım.
- Someone will be with you in a moment.
- Birileri birazdan yanınızda olacak.
- Someone is singing.
- Birisi şarkı söylüyor.
- I'd like to hire someone who speaks French.
- Fransızca konuşan birini işe almak istiyorum.
- I think that I was followed by someone.
- Biri tarafından takip edildiğimi düşünüyorum.
- You can't reason with someone who is unreasonable.
- Mantıksız biriyle anlaşamazsınız.
- I thought I saw someone there.
- Orada birini gördüğümü sandım.
- We often need someone smaller than ourselves.
- Genellikle kendimizden daha küçük birine ihtiyaç duyarız.
- Someone might try to steal it.
- Birisi onu çalmaya çalışabilir.
- Have you found someone to replace Tom?
- Tom'un yerine birini buldunuz mu?
- Someone put an envelope on your desk.
- Birisi masana bir zarf koymuş.
- Tom saw someone standing outside his window.
- Tom penceresinin dışında duran birini gördü.
- Recently someone told me about a language website, tatoeba.org.
- Son günlerde biri bana bir dil web sitesinden bahsetti: "tatoeba.org"
- Could someone give us a hand?
- Birisi bize yardım edebilir mi?
- Tom seems to be able to sense when someone is in trouble.
- Tom birinin başı dertte olduğunda bunu hissedebiliyor gibi görünüyor.
- Why didn't you tell someone?
- Neden birine söylemedin?
- I wish someone would do that for Tom.
- Keşke biri Tom için bunu yapsa.
- I've got to tell someone.
- Birine söylemek zorundayım.
- Someone stole my credit card.
- Birisi kredi kartımı çaldı.
- Tom could see someone standing near the gate.
- Tom kapının yanında duran birini gördü.
- I need someone to find him.
- Onu bulacak birine ihtiyacım var.
- Someone attacked me.
- Biri bana saldırdı.
- Do you have someone in your life?
- Hayatında biri var mı?
- Someone who knows English well must've written that.
- İngilizceyi iyi bilen biri onu yazmış olmalı.
- He reminds me of someone I used to know in high school.
- Bana liseden birini hatırlatıyor.
- I wish someone would tell me what to do.
- Keşke biri bana ne yapacağımı söylese.
- Is she dating someone?
- Biriyle mi çıkıyor?
- Give someone the little finger, and he will take the whole hand.
- Birine elini verirsen kolunu kaptırırsın.
- Can someone help me here?
- Biri bana yardım edebilir mi?
- You've met someone, haven't you?
- Sen biriyle buluştun, değil mi?
- Someone pocketed my wallet on the train.
- Biri trende cüzdanımı çaldı.
- Can someone please explain this to me?
- Biri bana bunu açıklayabilir mi?
- Someone has to pay.
- Birisi ödemek zorunda.
- I'd never marry someone like that.
- Böyle biriyle asla evlenmezdim.
- You shouldn't give up your beliefs just because you married someone whose opinion is different.
- Farklı düşünen biriyle evlendin diye inançlarından vazgeçmemelisin.
- Everyone needs someone to turn to when they're in trouble.
- Herkesin başı belaya girdiğinde başvuracağı birine ihtiyacı vardır.
- Just a moment - there's someone at the door.
- Bir dakika, kapıda biri var.
- Tom says he saw someone climbing over the fence.
- Tom birinin çitin üzerinden tırmandığını gördüğünü söylüyor.
- Tom hired someone to kill Mary.
- Tom Mary'yi öldürmesi için birini kiraladı.
- We've got to tell someone.
- Birine söylemek zorundayız.
- Does someone remember it?
- Biri bunu hatırlıyor mu?
- Can someone please open the door?
- Lütfen biri kapıyı açabilir mi?
- I have to call someone now.
- Şimdi birini aramam lazım.
- Would someone please tell me what this is?
- Lütfen biri bana bunun ne olduğunu söyleyebilir mi?
- How can someone who has hundreds of millions of dollars possibly be unhappy?
- Yüz milyonlarca doları olan biri nasıl mutsuz olabilir?
- Why would someone do that?
- Biri bunu niye yapsın ki?
- Sooner or later, someone has to speak up.
- Er ya da geç, birileri konuşmak zorunda.
- I met someone who knows you.
- Seni tanıyan biriyle tanıştım.
- I wonder whether you should not see someone who could help you.
- Acaba size yardım edebilecek birini görmeniz gerekmez mi?
- Someone has been here.
- Buraya biri gelmiş.
- I wish I could find someone who loves me.
- Keşke beni seven birini bulabilsem.
- Tom might be more comfortable discussing this with someone his own age.
- Tom bunu kendi yaşında biriyle tartışırken daha rahat olabilir.
- I hope to hire someone who can speak French.
- Fransızca konuşabilen birini işe almayı umuyorum.
- Tom needs someone to talk to.
- Tom'un konuşacak birine ihtiyacı var.
- You must keep the plan secret until someone notices it.
- Birisi fark edene kadar planı gizli tutmak zorundasın.
- Someone has to do it.
- Birisi onu yapmalı.
- Just because someone is older than you, it doesn't mean that they know more than you.
- Birinin senden büyük olması, senden daha çok şey bildiği anlamına gelmez.
- On TV someone with a serious look on his face is talking about the problems of our country's future.
- Televizyonda, yüzünde ciddi bir görünümü olan birisi ülkemizin geleceği ile ilgili sorunlar hakkında konuşuyor.
- Someone smashed the windshield of my new car.
- Birisi yeni arabamın ön camını kırdı.
- I need someone to find them.
- Onları bulmak için birine ihtiyacım var.
- Can someone please open the door?
- Biri lütfen kapıyı açabilir mi?
- When I was thirteen, someone told me I was really good at French.
- Ben on üç yaşındayken birisi bana Fransızcada gerçekten iyi olduğumu söyledi.
- A friend of mine is looking for someone who can speak French.
- Bir arkadaşım Fransızca konuşabilen birini arıyor.
- Someone has to tell Tom he should go on a diet.
- Biri Tom'a diyete gitmesi gerektiğini söylemek zorunda.
- How can someone so rich complain so much?
- Bu kadar zengin birisi nasıl bu kadar şikayet edebilir?
- This is the first time I've ever followed someone to know where they live.
- İlk defa birini nerede yaşadığını öğrenmek için takip ettim.
- Someone has stolen all my money.
- Birisi tüm paramı çaldı.
- I'll find someone.
- Birini bulurum.
- I met someone yesterday who knows Tom.
- Dün Tom'u tanıyan biriyle tanıştım.
- Someone parked in my spot.
- Biri benim yerime park etmiş.
- Someone locked me in the room.
- Biri beni odaya kilitledi.
- Someone told me recently that hairspray is good for killing spiders.
- Geçenlerde biri bana saç spreyinin örümcekleri öldürmek için iyi olduğunu söyledi.
- Someone left a stroller in front of the store.
- Birisi mağazanın önüne bebek arabası bırakmış.
- Someone has unplugged the washing machine.
- Birisi çamaşır makinesinin fişini çekti.
- When someone is diabetic, they excrete sugar in their urine.
- Birisi diyabetik olduğunda, idrarında şeker salgılar.
- It's obvious Tom is waiting for someone.
- Belli ki Tom birini bekliyor.
- Last night someone broke into the small shop near my house.
- Dün gece biri evimin yanındaki küçük dükkana zorla girdi.
- I'm looking for someone who can speak French.
- Fransızca konuşabilen birini arıyorum.
- Tom is someone who gets things done.
- Tom işleri halleden biridir.
- I need someone to proofread my thesis.
- Tezimi düzeltecek birisine ihtiyacım var.
- What makes you think that someone was here?
- Sana birinin burada olduğunu düşündüren nedir?
- Someone tried to break in.
- Birisi içeri girmeye çalıştı.
- Someone is watching Tom.
- Birisi Tom'u izliyor.
- It's rude to stare at someone.
- Birine gözünü dikip bakmak kabalıktır.
- Someone has to do that.
- Birinin bunu yapması gerekiyor.
- Someone is knocking on the door.
- Biri kapıyı çalıyor.
- Have you found someone to replace Tom?
- Tom'un yerini alacak birisini buldun mu?
- Someone must've drugged Tom.
- Biri Tom'a ilaç vermiş olmalı.
- You can't become fluent if you don't speak it with someone.
- Biriyle konuşmadan akıcı şekilde konuşamazsınız.
- Can you page someone for me?
- Benim için birine çağrı bırakabilir misin?
- Are you going to pick someone up tonight?
- Bu gece birini alacak mısın?
- We knew someone was there.
- Birinin orada olduğunu biliyorduk.
- Find Tom before he hurts someone.
- Birine zarar vermeden önce Tom'u bulun.
- Tom needed someone to help him.
- Tom'un kendisine yardım edecek birine ihtiyacı vardı.
- Someone must find a way to stop inflation.
- Biri enflasyonu durdurmak için bir yol bulmalı.
- Tom hired someone to train his dog.
- Tom köpeğini eğitmesi için birini tuttu.
- It happened to someone I know.
- Tanıdığım birinin başına geldi.
- Someone should tell him.
- Biri ona söylemeli.
- Even though someone came, she still remained uneasy.
- Birisi gelmesine rağmen, o hâlâ huzursuz kaldı.
- Tom has met someone.
- Tom biriyle tanıştı.
- It always takes time to get to know someone well.
- Birini iyi tanımak her zaman zaman alır.
- Someone may try to kill me again.
- Biri beni tekrar öldürmeye çalışabilir.
- What if someone finds out?
- Ya biri öğrenirse?
- Can someone call me a cab?
- Biri bana bir taksi çağırabilir mi?
- Would you like to help someone?
- Birine yardım etmek ister misin?
- It looks like Tom is waiting for someone.
- Tom birini bekliyor gibi.
- How do you know someone is a runner?
- Birinin koşucu olduğunu nasıl bilirsin?
- I still have to find someone to help me.
- Hâlâ bana yardım edecek birini bulmak zorundayım.
- Someone is standing at the door.
- Birisi kapıda duruyor.
- There's someone I want you to talk to.
- Konuşmak istediğim biri var.
- It looks like Tom is waiting for someone to help him.
- Görünüşe göre Tom birinin ona yardım etmesini bekliyor.
- Someone has to stop it.
- Biri onu durdurmalı.
- I didn't know that someone was following me.
- Birinin beni takip ettiğini bilmiyordum.
- I've been looking for someone to babysit my children.
- Çocuklarıma bakacak birini arıyordum.
- Tom got road rage when someone honked at him.
- Biri ona korna çaldığında Tom yola öfkelendi.
- Tom was afraid someone would see him.
- Tom birinin onu görmesinden korkuyordu.
- There's someone in there.
- Orada biri var.
- Someone has to pay the bill.
- Biri faturayı ödemeli.
- I need to find someone who can take care of my children.
- Çocuklarıma bakabilecek birini bulmalıyım.
- It's the first time in my life I've felt so connected with someone.
- Hayatımda ilk defa birine bu kadar bağlandığımı hissettim.
- I pay someone to clean my house.
- Evimi temizlemesi için birine para veriyorum.
- Those two men sneaked into the house and were seen by someone.
- O iki adam eve gizlice girmiş ve biri tarafından görülmüş.
- She needs someone who is able to understand her.
- Onu anlayabilecek birine ihtiyacı var.
- Someone left the door open.
- Biri kapıyı açık bıraktı.
- Look, someone is calling you.
- Bakın, biri sizi arıyor.
- Someone could get hurt.
- Birileri yaralanabilir.
- Why would someone do that to Tom?
- Neden biri Tom'a bunu yapsın ki?
- There's someone in the basement.
- Bodrumda biri var.
- I need to talk to someone.
- Biriyle konuşmam lazım.
- I still have to find someone to go with me.
- Hâlâ benimle gelecek birini bulmam gerekiyor.
- Why would someone kidnap Tom?
- Neden biri Tom'u kaçırsın?
- Someone other than Tom did that.
- Tom'dan başka biri bunu yaptı.
- She screamed with horror as someone took hold of her arm.
- Biri kolunu tuttuğunda dehşetle çığlık attı.
- Tom is someone I admire.
- Tom hayran olduğum biri.
- I suggest you send someone outside to see what's going on.
- Neler olduğunu görmek için dışarıya birini göndermeni öneriyorum.
- While I was taking a walk, someone tapped me on the shoulder.
- Ben yürüyüş yapıyorken birisi omzuma dokundu.
- Did someone tell you not to pursue this?
- Biri sana bunun peşine düşmemeni mi söyledi?
- Someone asked me to give this to you.
- Biri bunu sana vermemi istedi.
- What if someone catches us?
- Ya birisi bizi yakalarsa?
- I'm glad someone told me.
- Birinin bana söylemesine sevindim.
- Someone stepped on my foot.
- Biri ayağıma bastı.
- Someone needs to translate this contract into French.
- Birinin bu sözleşmeyi Fransızcaya çevirmesi gerekiyor.
- When did you last look someone in the eyes?
- En son ne zaman birinin gözlerinin içine baktın?
- Can someone who does not know the meaning of black really talk about what white is?
- Siyahın ne anlama geldiği hakkında bir fikri olmayan birisi gerçekten de beyaz hakkında söz sahibi olabilir mi?
- There's definitely someone out there.
- Dışarıda kesinlikle biri var.
- I wish someone would do that for Tom.
- Keşke biri bunu Tom için yapsa.
- Fadil wanted to be with someone.
- Fadıl biriyle birlikte olmak istedi.
- I'm going to kill someone.
- Birini öldüreceğim.
- I think someone is knocking at the door.
- Sanırım biri kapıyı çalıyor.
- He'll make someone clean the room.
- Birine odayı temizletecek.
- Did you already kiss someone today?
- Bugün birini öptün mü?
- Tom appears to be looking for someone.
- Tom birini arıyor gibi görünüyor.
- Can someone please tell me what's happening?
- Lütfen biri bana neler olduğunu anlatabilir mi?
- Someone coughed once.
- Birisi bir kere öksürdü.
- I need to speak to someone right away.
- Hemen biriyle görüşmem gerekiyor.
- It is rude to stare at someone.
- Birine gözlerini dikerek bakmak kabalıktır.
- Sami talked about killing someone.
- Sami birini öldürmekten bahsetti.
- Is there someone I can call for you?
- Sizin için arayabileceğim biri var mı?
- It looks like Tom is waiting for someone.
- Tom birisini bekliyor gibi görünüyor.
- There's someone behind me.
- Arkamda biri var.
- Someone must have taken my umbrella by mistake.
- Birisi yanlışlıkla benim şemsiyemi almış olmalı.
- Tom killed someone in self-defense.
- Tom nefsi müdafaa için birini öldürdü.
- Can someone please explain that to me?
- Biri bana bunu açıklayabilir mi?
- Tom is someone I really respect.
- Tom gerçekten saygı duyduğum biri.
- Someone has done that.
- Birisi bunu yapmış.
- Someone told me that you had died.
- Biri bana dedi ki sen ölmüşsün.
- I hope I find someone who is willing to help us.
- Umarım bize yardım etmeye istekli birini bulurum.
- Someone finally called 911.
- Biri nihayet 911'i aradı.
- We're looking for someone to teach French to our kids.
- Çocuklarımıza Fransızca öğretecek birini arıyoruz.
- Someone is standing at the door.
- Biri kapıda duruyor.
- Tom is going to do that unless someone stops him.
- Tom biri onu durdurmazsa bunu yapacak.
- I need someone to go with me.
- Benimle gidecek birine ihtiyacım var.
- You look a lot like someone I used to know in Boston.
- Boston'da tanıdığım birine çok benziyorsun.
- We're going to keep doing this until someone tells us that we can't.
- Biri bize yapamayacağımızı söyleyene kadar bunu yapmaya devam edeceğiz.
- Can you page someone for me?
- Benim için birinin adını anons eder misin?
- Why didn't you just ask someone for directions?
- Neden birine yol tarifi sormadın?
- Someone gave me Tom's number.
- Biri bana Tom'un numarasını verdi.
- There is someone here.
- Burada biri var.
- Someone broke in while he was asleep.
- O uyuklarken biri zorla içeriye girdi.
- Tom is looking for someone to help him build a wall.
- Tom bir duvar inşa etmesine yardım edecek birini arıyor.
- Medusa had the power to turn someone to stone.
- Medusa'nın birini taşa çevirme gücü vardı.
- Someone wants to meet you.
- Biri seninle tanışmak istiyor.
- I need someone to find Tom.
- Tom'u bulacak birine ihtiyacım var.
- That guy over there is either Tom or someone who looks a lot like him.
- Oradaki şu adam ya Tom ya da ona çok benzeyen biri.
- Are you seeing someone?
- Biriyle görüşüyor musun?
- Tom got into a fight with someone at the bar.
- Tom barda birileriyle kavgaya tutuştu.
- Did someone force you to do that?
- Biri seni bunu yapmaya mı zorladı?
- Someone broke the window.
- Birisi camı kırmış.
- It won't be hard to find someone to do that for you.
- Bunu senin için yapacak birini bulmak zor olmayacak.
- Someone came in.
- Birisi içeri geldi.
- Can you send someone to fix it as soon as possible?
- En kısa zamanda tamir etmesi için birini gönderebilir misiniz?
- Someone needs to tell Tom what's expected of him.
- Birinin ondan ne beklendiğini Tom'a söylemesi gerekiyor.
- There's someone at the door.
- Kapıda biri var.
- You shouldn't respect someone just because they're rich.
- Birine sadece zengin olduğu için saygı göstermemelisin.
- Can someone call me a cab?
- Biri bana taksi çağırabilir mi?
- Did someone contact her?
- Birisi onunla temasa geçti mi?
- If someone comes looking for me, would you please tell them that I'm not in?
- Birileri beni aramaya gelirse, lütfen onlara içeride olmadığımı söyler misiniz?
- She felt someone touch her back.
- Birinin sırtına dokunduğunu hissetti.
Show More (1986)
|