1 |
perform |
yapmak |
v. |
|
- These three bodies perform their tasks respectively in urban areas, rural areas and on the coasts.
- Bu üç birim, sırasıyla, kentsel alanlarda, kırsal alanlarda ve sahillerde görev yapar.
- Please refine the search above, check out our popular categories below, or perform a keyword search.
- Lütfen yukarıdaki aramayı daraltın, aşağıdaki popüler kategorilerimize göz atın veya bir anahtar kelime araması yapın.
- A doctor cannot perform two surgeries at once.
- Bir doktor aynı anda iki ameliyat yapamaz.
- Yes, the man who performed the wedding ceremony was a real justice of the peace.
- Evet, düğünü yapan adam gerçek bir sulh hakimiydi.
- Your robot will prepare meals, clean, wash dishes, and perform other household tasks.
- Robotunuz yemek hazırlayacak, temizlik yapacak, bulaşık yıkayacak ve diğer ev işlerini yapacak.
- Who actually performed the surgery?
- Ameliyatı kim yaptı?
- I performed the work reluctantly.
- Ben işi isteksizce yaptım.
- Surgeons performed life-saving surgery on Fadil.
- Cerrahlar Fadıl'a hayat kurtaran bir ameliyat yaptı.
- You should perform regular maintenance on your car.
- Arabana düzenli bakım yapmalısın.
- Tom showed Mary how to perform CPR.
- Tom, Mary'ye nasıl kalp masajı yapılacağını gösterdi.
- While Tom waited outside, the vet performed a four hour surgery on Mary's cat.
- Tom dışarıda beklerken, veteriner Mary'nin kedisine dört saatlik bir ameliyat yaptı.
- I perform my work very well.
- Ben işimi çok iyi yaparım.
- Sami performs i'tikaf in the last ten days of Ramadan.
- Sami, Ramazan ayının son on gününde itikaf yapar.
- The guards performed a body cavity search.
- Gardiyanlar üst araması yaptı.
- Sami wanted to know how to perform tayammum.
- Sami teyemmümün nasıl yapıldığını öğrenmek istedi.
- Tom had to perform 100 hours of community service.
- Tom 100 saat toplum hizmeti yapmak zorundaydı.
- I performed your task.
- Senin görevini yaptım.
- Dan performed a microscopic examination of the hair.
- Dan saçın mikroskobik incelemesini yaptı.
- Sami couldn't perform procedures on patients.
- Sami hastalar üzerinde işlem yapamadı.
- Sami couldn't perform procedures on patients.
- Sami hastalar üzerinde işlem yapamazdı.
- I perform my work very well.
- İşimi çok iyi yapıyorum.
- Sami has performed Umrah twice.
- Sami iki kez Umre yaptı.
- Students are required to perform one hour of community service per week.
- Öğrencilerin haftada bir saat toplum hizmeti yapmaları gereklidir.
- Tom has an important mission to perform.
- Tom'un yapacak önemli bir görevi var.
- Tom performed the ceremony.
- Tom töreni yaptı.
- Tom was accused of performing a lewd act in public.
- Tom herkesin içinde müstehcen hareketler yapmakla suçlanıyordu.
- As a first-aider, Tom is morally obligated to perform CPR on someone who's had a heart attack.
- Bir ilkyardımcı olarak Tom, kalp krizi geçiren birine kalp masajı yapmakla yükümlüdür.
- My robot will prepare meals, clean, wash dishes, and perform other household tasks.
- Robotum yemek hazırlayacak, temizlik yapacak, bulaşık yıkayacak ve diğer ev işlerini yapacak.
- A census was performed in 2005.
- Bir nüfus sayımı 2005 yılında yapıldı.
- The guards performed a body cavity search.
- Muhafızlar üst araması yaptı.
- Sami is saving up money to perform Hajj.
- Sami hac yapmak için para biriktiriyor.
- Tom had to perform 100 hours of community service.
- Tom 100 saat kamu hizmeti yapmak zorunda kaldı.
- You should perform regular maintenance on your car.
- Arabanıza düzenli bakım yaptırmalısınız.
- I must perform a pelvic exam.
- Pelvik muayene yapmalıyım.
- Students are required to perform one hour of community service per week.
- Öğrencilerin haftada bir saat toplum hizmeti yapmaları gerekmektedir.
- Each exercise should be performed fifty times.
- Her egzersiz elli kez yapılmalı.
- Sami performed sawm al-wisal.
- Sami savm-ı visal yaptı.
- Most of the work is performed by robots.
- İşlerin çoğu robotlar tarafından yapılıyor.
- Dan performed a microscopic examination of the hair.
- Dan saç üzerinde mikroskobik bir inceleme yaptı.
- Sami wanted to know how to perform tayammum.
- Sami nasıl teyemmüm yapılacağını öğrenmek istiyordu.
- I performed the work reluctantly.
- İşi isteksizce yaptım.
- Full body scanners perform a virtual strip search.
- Tüm vücut tarayıcıları sanal bir çıplak arama yapar.
- The surgery, performed at our clinic, is over in half an hour.
- Kliniğimizde yapılan ameliyat yarım saat içinde bitecek.
- Sami has performed Umrah twice.
- Sami iki defa umre yaptı.
- Each exercise should be performed fifty times.
- Her bir egzersiz elli defa yapılmalı.
- I must perform a pelvic exam.
- Leğen kemiği muayenesi yapmalıyım.
- She performed her duties.
- O, görevlerini yaptı.
- Rituals were performed in churches.
- Ayinler klise de yapıldı.
- Sami performed procedures on patients.
- Sami hastalar üzerinde işlemler yapardı.
- Tom was accused of performing a lewd act in public.
- Tom toplum içinde müstehcen bir hareket yapmakla suçlandı.
- Sami performed procedures on patients.
- Sami hastalar üzerinde işlem yapıyordu.
Show More (48)
|
2 |
perform |
gerçekleştirmek |
v. |
|
- The doctors performed the difficult operation with ease.
- Doktorlar bu zor ameliyatı kolaylıkla gerçekleştirdiler.
- Well, how then do reputable companies perform transparent audits on equal pay for equal work?
- Peki, saygın şirketler eşit işe eşit ücret konusunda şeffaf denetimleri nasıl gerçekleştiriyor?
- Any economic activity we perform has to overcome the enormous obstacle of distance.
- Gerçekleştirdiğimiz her türlü ekonomik faaliyet, mesafe gibi muazzam bir engeli aşmak zorundadır.
- In the case of the Council, it even has to be performed within each and every one of the fifteen governments.
- Konsey söz konusu olduğunda bu işlemin on beş hükümetin her biri bünyesinde gerçekleştirilmesi bile gerekmektedir.
- The training then would be automatically performed without being compulsory.
- Eğitim daha sonra zorunlu olmadan otomatik olarak gerçekleştirilecektir.
- Eventually, the garbage collector must perform a collection in order to free some memory.
- Sonunda, çöp toplayıcı bir miktar belleği boşaltmak için bir toplama işlemi gerçekleştirmelidir.
- With this level of freedom, athletes can perform a complete range of static, dynamic and plyometric exercises.
- Bu düzeydeki serbestlik ile sporcular çok çeşitli statik, dinamik ve plyometrik egzersizleri gerçekleştirebilirler.
- If any other human being can perform some behavior, you can also serve it.
- Eğer başka bir insan bazı davranışları gerçekleştirebiliyorsa, siz de ona hizmet edebilirsiniz.
- History Recorder with output to a USB flash drive allows the user to save the last 127 procedures performed.
- USB flash sürücüye çıkışlı Geçmiş Kaydedici, kullanıcının gerçekleştirilen son 127 prosedürü kaydetmesini sağlar.
- The configuration of the VIPA teleservice modules is performed via a web browser.
- VIPA telehizmet modüllerinin yapılandırılması bir web tarayıcı aracılığıyla gerçekleştirilir.
- Identify and resolve issues by performing real-time monitoring and analysis.
- Gerçek zamanlı denetim ve analiz gerçekleştirerek sorunları tanımlayın ve çözün.
- Russian cosmonaut Alexei Leonov performed the first spacewalk on March 18, 1965.
- Rus kozmonot Aleksey Leonov 18 Mart 1965'ye ilk uzay yürüyüşünü gerçekleştirdi.
- The coroner is performing an autopsy on Tom to find out what killed him.
- Adli tabip onu neyin öldürdüğünü öğrenmek için Tom üzerinde bir otopsi gerçekleştiriyor.
- The doctor performed the operation.
- Doktor ameliyatı gerçekleştirdi.
- On December 3rd, 1967, Doctor Barnard was able to perform the first human heart transplant.
- 3 Aralık 1967'de Doktor Barnard ilk insan kalbi naklini gerçekleştirmeyi başardı.
- They will use an innovative technique to perform such a task.
- Onlar böyle bir görevi gerçekleştirmek için yenilikçi bir teknik kullanacaklar.
- I have an operation to perform.
- Gerçekleştirmem gereken bir ameliyat var.
- Surgeons performed life-saving surgery on Fadil.
- Cerrahlar Fadıl üzerinde hayat kurtaran bir ameliyat gerçekleştirdiler.
- Perform an experiment in creating a country from scratch.
- Sıfırdan bir ülke yaratma deneyi gerçekleştirin.
- An autopsy will be performed.
- Otopsi gerçekleştirilecek.
- On December 3rd, 1967, Doctor Barnard was able to perform the first human heart transplant.
- 3 Aralık 1967 tarihinde, Doktor Barnard ilk insan kalp naklini gerçekleştirebildi.
- Tom performed the ceremony.
- Tom töreni gerçekleştirdi.
- The doctor performed the operation.
- Ameliyatı doktor gerçekleştirdi.
- Russian cosmonaut Alexei Leonov performed the first spacewalk on March 18, 1965.
- Rus kozmonot Alexei Leonov 18 Mart 1965'te ilk uzay yürüyüşünü gerçekleştirdi.
- Recall the filename before you try to perform file recovery.
- Dosya kurtarma işlemini gerçekleştirmeye çalışmadan önce dosya adını hatırlayın.
- Tom performed his duties faithfully.
- Tom görevlerini sadakatle gerçekleştirdi.
- We perform eighty percent of our actions unconsciously.
- Eylemlerimizin yüzde seksenini bilinçsizce gerçekleştiririz.
- The doctor performed a difficult operation.
- Doktor zor bir ameliyat gerçekleştirdi.
- They assisted him in performing the operation.
- Ameliyatı gerçekleştirirken ona yardım ettiler.
Show More (26)
|
3 |
perform |
yerine getirmek |
v. |
|
- However, the most important thing is for the Office to perform its task of implementing existing legislation well.
- Bununla birlikte, en önemli şey Ofis'in mevcut mevzuatı uygulama görevini iyi bir şekilde yerine getirmesidir.
- The tasks in this field should and will be performed by the European Ombudsman.
- Bu alandaki görevler Avrupa Ombudsmanı tarafından yerine getirilmelidir ve getirilecektir.
- We are fortunate in having a Scottish coastal forum to perform this role.
- Bu rolü yerine getirecek bir İskoç kıyı forumuna sahip olduğumuz için şanslıyız.
- We still, of course, call on the Commission to perform its role as a guard against aid that distorts competition.
- Elbette Komisyon'u rekabeti bozan yardımlara karşı koruma görevini yerine getirmeye çağırıyoruz.
- We have a democratic duty to be here and perform our duties.
- Burada olmak ve görevlerimizi yerine getirmek gibi demokratik bir görevimiz var.
- You are performing your work for Europe in a truly momentous period.
- Avrupa için gerçekten önemli bir dönemde görevinizi yerine getiriyorsunuz.
- I have some reservations about the function performed by the management committee.
- Yönetim komitesi tarafından yerine getirilen işlev konusunda bazı çekincelerim var.
- What we need is a clear legal basis that clearly defines the task to be performed.
- İhtiyacımız olan şey, yerine getirilmesi gereken görevi açıkça tanımlayan net bir yasal dayanaktır.
- What functions do parliaments have to perform in operations of this kind?
- Parlamentolar bu tür operasyonlarda hangi işlevleri yerine getirmelidir?
- They are Hebrew teachers and perform religious rituals, among other things.
- Onlar İbranice öğretmenleri ve diğer şeylerin yanı sıra dini ritüelleri yerine getiriyorlar.
- However, the most important thing is for the Office to perform its task of implementing existing legislation well.
- Ancak en önemli şey, Ofis'in mevcut mevzuatı uygulama görevini iyi bir şekilde yerine getirmesidir.
- In that respect we are performing an important task here.
- Bu açıdan burada önemli bir görevi yerine getiriyoruz.
- Basic freedoms perform quite different functions in capitalism.
- Temel özgürlükler kapitalizmde oldukça farklı işlevler yerine getirir.
- What functions do parliaments have to perform in operations of this kind?
- Parlamentolar bu tür operasyonlarda hangi işlevleri yerine getirmek zorundadır?
- It is a tremendous task and at the moment it is being performed to perfection.
- Bu muazzam bir görevdir ve şu anda mükemmel bir şekilde yerine getirilmektedir.
- You must perform your duty.
- Görevini yerine getirmelisin.
- Tom traveled back in time to perform a mission.
- Tom bir görevi yerine getirmek için zamanda geri gitti.
- They will use an innovative technique to perform such a task.
- Böyle bir görevi yerine getirmek için yenilikçi bir teknik kullanacaklar.
- I performed your task.
- Görevini yerine getirdim.
- Tom performed his duties faithfully.
- Tom görevlerini sadakatle yerine getirdi.
- I will perform my duties with pleasure.
- Görevlerimi zevkle yerine getireceğim.
- She performed her duties.
- Görevlerini yerine getirdi.
- Tom has an important mission to perform.
- Tom'un yerine getirmesi gereken önemli bir görevi var.
- She performed her daily duties without any passion.
- Günlük görevlerini hiç tutkusuz yerine getirdi.
Show More (21)
|
4 |
perform |
performans sergilemek |
v. |
|
- In recent years, the Portuguese labour market has generally performed well.
- Son yıllarda Portekiz işgücü piyasası genel olarak iyi bir performans sergilemiştir.
- Tom performed very well.
- Tom çok iyi bir performans sergiledi.
- Tom performs with a jazz band several times a month.
- Tom ayda birkaç kez bir caz grubu ile performans sergiliyor.
- He performs in a jazz club two nights a week.
- Haftada iki gece bir caz kulübünde performans sergiliyor.
- Tom performed pretty well.
- Tom oldukça iyi bir performans sergiledi.
- I do not like to perform in front of others.
- Başkalarının önünde performans sergilemekten hoşlanmam.
Show More (3)
|
5 |
perform |
oynamak |
v. |
|
- What sort of role could they perform in a situation which, quite clearly, does not involve two regular armies?
- İki düzenli ordunun olmadığı çok açık olan bir durumda ne tür bir rol oynayabilirler?
- This Parliament could perform a useful role scrutinising the budget and holding the Commission to account.
- Bu Parlamento bütçeyi denetlemek ve Komisyon'dan hesap sormak gibi faydalı bir rol oynayabilir.
- What sort of role could they perform in a situation which, quite clearly, does not involve two regular armies?
- İki düzenli orduyu içermediği oldukça açık olan bir durumda ne tür bir rol oynayabilirler?
- This Parliament could perform a useful role scrutinising the budget and holding the Commission to account.
- Bu Parlamento, bütçenin incelenmesi ve Komisyon'un hesap vermesi konusunda faydalı bir rol oynayabilir.
- The students performed Hamlet.
- Öğrenciler hamleti oynadı.
Show More (2)
|
6 |
perform |
yürütmek |
v. |
|
- All together there are around 5100 Auditors/Controllers performing audit tasks in Turkey.
- Türkiye'de toplamda yaklaşık 5100 Denetçi/Kontrolör denetim görevi yürütmektedir.
- Identify and resolve issues by performing real-time monitoring and analysis.
- Gerçek zamanlı izleme ve analiz yürüterek sorunları belirleyin ve çözün.
Show More (-1)
|
7 |
perform |
uygulamak |
v. |
|
- Doctors refused to perform a second operation.
- Doktorlar ikinci operasyonu uygulamayı reddettiler.
- Tom showed Mary how to perform CPR.
- Tom, Mary'ye CPR'yi nasıl uygulayacağını gösterdi.
Show More (-1)
|
8 |
perform |
sahnelemek |
v. |
|
- The students performed Hamlet.
- Öğrenciler Hamlet'i sahneledi.
- The theater group performed the new play.
- Tiyatro grubu yeni oyunu sahneledi.
Show More (-1)
|
9 |
perform |
sahneye çıkmak |
v. |
|
- They were asked to perform before the headliner.
- Onlardan başrolün öncesinde sahneye çıkmaları istendi.
Show More (-2)
|
10 |
perform |
ifa etmek |
v. |
|
- In that respect we are performing an important task here.
- Bu açıdan biz burada önemli bir görev ifa ediyoruz.
Show More (-2)
|
11 |
perform |
seslendirmek |
v. |
|
- Choir of former prisoners will perform a mellow song Evening Bells.
- Eski mahkumlardan oluşan koro, huzur veren bir şarkı olan Evening Bells'i seslendirecek.
Show More (-2)
|
12 |
perform |
icra etmek |
v. |
|
- Choir of former prisoners will perform a mellow song Evening Bells.
- Eski tutuklular korosu "Akşam Çanları" adlı hoş bir şarkıyı icra edecek.
Show More (-2)
|
13 |
perform |
çalmak |
v. |
|
- Tom performed in bars and pubs.
- Tom barlarda ve publarda çaldı.
Show More (-2)
|
14 |
perform |
görmek |
v. |
|
- Most of the work is performed by robots.
- İşin çoğu robotlar tarafından görülmektedir.
Show More (-2)
|
15 |
perform |
rol yapmak |
v. |
|
- Tom isn't sure he's ready to perform on stage.
- Tom sahnede rol yapmaya hazır olduğundan emin değil.
Show More (-2)
|