| 1 |
on track |
yolunda |
adj. |
|
- This process seems to be well on track.
- Bu süreç yolunda gidiyor gibi görünüyor.
- By and large therefore, the Bonn process is on track.
- Bu nedenle Bonn süreci büyük ölçüde yolunda gitmektedir.
- Its ongoing results should keep the negotiations on track towards genuine sustainable development.
- Devam eden sonuçlar müzakerelerin gerçek sürdürülebilir kalkınma yolunda ilerlemesini sağlamalıdır.
- The Commission services remain firmly on track in the development of a proposal for an EU directive.
- Komisyon hizmetleri, bir AB yönergesi için teklif geliştirme yolunda kararlı bir şekilde ilerlemeye devam etmektedir.
- Its ongoing results should keep the negotiations on track towards genuine sustainable development.
- Devam eden sonuçları, müzakerelerin gerçek sürdürülebilir kalkınma yolunda ilerlemesini sağlamalıdır.
Show More (2)
|
| 2 |
on track |
doğru yolda |
adj. |
|
- We're right on track.
- Doğru yoldayız.
- We're on track now.
- Artık doğru yoldayız.
- Tom is right on track.
- Tom doğru yolda.
Show More (0)
|
| 3 |
on track |
rayında |
adv. |
|
- The EU is dependent on this in order to keep the Lisbon process on track.
- AB, Lizbon sürecini rayında tutabilmek için buna bağımlıdır.
- The EU is dependent on this in order to keep the Lisbon process on track.
- AB, Lizbon sürecini rayında tutabilmek için buna muhtaçtır.
Show More (-1)
|
