minuscule - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
minuscule ufacık adj.
  • I was Gulliver-Fatuzzo, a minuscule man, and giants surrounded me.
  • Ben Gulliver-Fatuzzo'ydum, ufacık bir adamdım ve etrafımı devler sarmıştı.
Show More (-2)
minuscule çok küçük adj.
  • They can be achieved with an absolutely minuscule amount of finance.
  • Kesinlikle çok küçük bir finansmanla gerçekleştirilebilirler.
Show More (-2)
minuscule küçük adj.
  • Prioritize your chores so you don't waste time with minuscule tasks that can wait until later.
  • İşlerinize öncelik verin, böylece daha sonra bekleyebilecek küçük görevlerle vakit kaybetmezsiniz.
Show More (-2)