|
- Enlargement is, then, not a charitable act or a work of mercy.
- O halde genişleme hayırsever bir eylem ya da bir merhamet işi değildir.
- I appeal for mercy and assurance that she will not be executed under any circumstance.
- Merhamet ve hiçbir koşulda idam edilmeyeceğine dair güvence talep ediyorum.
- If they have not, withdrawal of the licence must follow without mercy.
- Aksi takdirde, ruhsatın merhamet gösterilmeksizin geri alınması gerekir.
- Santa Ana begged for mercy.
- Santa Ana merhamet için yalvardı.
- Dania begged Fadil for mercy.
- Dania, Fadıl'a merhamet için yalvardı.
- Don't expect any mercy from me.
- Benden merhamet bekleme.
- The ship was at the mercy of the sea.
- Gemi denizin merhametindeydi.
- May God have mercy on us all.
- Tanrı hepimize merhamet etsin.
- God, have mercy on me.
- Tanrım, bana merhamet et.
- He appealed to the judge for mercy.
- Yargıçtan merhamet diledi.
- Have mercy on us.
- Bize merhamet et.
- The criminal begged the judge for mercy.
- Suçlu merhamet için yargıca yalvardı.
- The airplane was at the mercy of the strong wind.
- Uçak şiddetli rüzgarın merhametine kalmıştı.
- People who hurt children do not deserve mercy.
- Çocukları inciten insanlar merhameti hak etmez.
- Dania begged Fadil for mercy.
- Dania merhamet etmesi için Fadıl'a yalvardı.
- The criminal begged the judge for mercy.
- Suçlu, yargıçtan merhamet diledi.
- He who does not have mercy with Man, God shall not have mercy upon him.
- Kim insana merhamet etmezse, Tanrı da ona merhamet etmez.
- I will shoot anyone who questions my mercy.
- Merhametimi sorgulayan herkesi vuracağım.
- I want you to beg for mercy.
- Merhamet için yalvarmanı istiyorum.
- Expect no mercy.
- Merhamet bekleme.
- People who hurt children do not deserve mercy.
- Çocuklara zarar veren insanlar merhameti hak etmezler.
- Expect no mercy.
- Merhamet beklemeyin.
- Justice without mercy is cruelty; mercy without justice is the mother of dissolution.
- Merhametsiz adalet zulümdür; adaletsiz merhamet ise çözülmenin anasıdır.
- Tom begged Mary for mercy.
- Tom, Mary'ye merhamet diledi.
- Have mercy!
- Merhamet edin!
- Tom begged for mercy.
- Tom merhamet için yalvardı.
- We're at the mercy of the mob.
- Çetenin merhametine kaldık.
- Don't expect any mercy from me.
- Benden hiç merhamet beklemeyin.
- There will be no mercy!
- Merhamet olmayacak!
- Justice without mercy is cruelty; mercy without justice is the mother of dissolution.
- Merhametsiz adalet zulümdür, adaletsiz merhamet yok olmanın anasıdır.
- He appealed to the judge for mercy.
- Merhamet için hakime yalvardı.
- The poor people were at the mercy of the cruel dictator.
- Fakir insanlar, zalim diktatörün merhametine kalmıştı.
- Don't expect any mercy from me.
- Benden hiç merhamet bekleme.
- You just have to have mercy on my poor wife.
- Zavallı karıma merhamet etmelisin.
- I want you to beg for mercy.
- Merhamet için yalvarmanızı istiyorum.
- She begged for mercy.
- O merhamet için yalvardı.
- He pleaded with the judge for mercy.
- Merhamet için yargıca yalvardı.
- Sami begged for mercy.
- Sami merhamet için yalvardı.
- He who does not have mercy with Man, God shall not have mercy upon him.
- İnsana merhameti olmayana Tanrı merhamet etmez.
- Tom begged Mary for mercy.
- Tom, Mary'den merhamet diledi.
- I'm at your mercy.
- Senin merhametine kaldım.
- The ship was at the mercy of the sea.
- Gemi denizin merhametine kalmıştı.
- Layla was at Sami's mercy.
- Layla Sami'nin merhametine kalmıştı.
- May God have mercy on us all.
- Allah hepimize merhamet etsin.
- I will shoot anyone who doubts my mercy.
- Merhametimden şüphe eden herkesi vuracağım.
- Defense lawyers appealed for mercy.
- Savunma avukatları merhamet diledi.
- They were lost at sea, at the mercy of wind and weather.
- Denizde kayboldular, rüzgârın ve havanın merhametine kaldılar.
- Layla was at Sami's mercy.
- Leyla, Sami'nin merhametine kalmıştı.
Show More (46)
|
