|
- Is there anything we can learn from the efforts of other countries?
- Diğer ülkelerin çabalarından öğrenebileceğimiz bir şey var mı?
- We can always learn from others.
- Her zaman başkalarından bir şeyler öğrenebiliriz.
- This is how schools will be able to benefit and learn from each other’s expertise.
- Okullar bu şekilde birbirlerinin uzmanlıklarından faydalanabilecek ve öğrenebileceklerdir.
- We must learn from the past, for without the past, there is no future.
- Geçmişten öğrenmeliyiz, çünkü geçmiş olmadan gelecek de olmaz.
- We must not be so arrogant as to imply that Europe has nothing to learn from others.
- Avrupa'nın diğerlerinden öğrenecek hiçbir şeyi olmadığını ima edecek kadar kibirli olmamalıyız.
- This is where they can get to know each other and learn from one another.
- Birbirlerini tanıyabilecekleri ve birbirlerinden öğrenebilecekleri yer burasıdır.
- The asbestos tragedy is a typical incident and we should learn from it as much as we can.
- Asbest trajedisi tipik bir olaydır ve bundan öğrenebildiğimiz kadar çok şey öğrenmeliyiz.
- I would be pleased to learn from the Council and the Commission of their experiences and of the efforts they have made.
- Konsey ve Komisyon'dan deneyimlerini ve gösterdikleri çabaları öğrenmekten memnuniyet duyacağım.
- That is something we can learn from .
- Bu bizim öğrenebileceğimiz bir şey.
- They have successful experience in this field, and we have a lot to learn from them.
- Bu alanda başarılı deneyimleri var ve onlardan öğrenecek çok şeyimiz var.
- I do fully agree that there are things we can learn from the United States.
- Amerika Birleşik Devletleri'nden öğrenebileceğimiz şeyler olduğuna tamamen katılıyorum.
- That is therefore something that we can learn from one another.
- Dolayısıyla bu, birbirimizden öğrenebileceğimiz bir şeydir.
- The Americans need to learn from this crisis that security is not just a matter of power projection.
- Amerikalılar bu krizden güvenliğin sadece bir güç projeksiyonu meselesi olmadığını öğrenmelidir.
- This is where they can get to know each other and learn from one another.
- İşte bu noktada birbirlerini tanıyabilir ve birbirlerinden bir şeyler öğrenebilirler.
- Solidarity must be expressed equally towards everybody, and that is a lesson we must learn from the Azores.
- Dayanışma herkese eşit şekilde ifade edilmelidir ve bu, Azor Adaları'ndan öğrenmemiz gereken bir ders olmalıdır.
- It is an advantage that we have many different models so that we can learn from each other.
- Birbirimizden bir şeyler öğrenebilmemiz için çok sayıda farklı modele sahip olmamız bir avantajdır.
- We must learn from each other.
- Birbirimizden öğrenmeliyiz.
- We have much to learn from them.
- Onlardan öğrenecek çok şeyimiz var.
- So we can learn from each other.
- Böylece birbirimizden bir şeyler öğrenebiliriz.
- However, there is much that we can learn from each other.
- Bununla birlikte, birbirimizden öğrenebileceğimiz çok şey var.
- Let us use what we learn from this disaster to improve regulations on safety and on respecting the environment.
- Bu felaketten öğrendiklerimizi güvenlik ve çevreye saygı konusundaki düzenlemeleri iyileştirmek için kullanalım.
- In Stockholm, we must make comparisons and learn from each other.
- Stockholm'de karşılaştırmalar yapmalı ve birbirimizden öğrenmeliyiz.
- It is an advantage that we have many different models so that we can learn from each other.
- Birbirimizden öğrenebilmemiz için birçok farklı modele sahip olmamız bir avantajdır.
- Let's learn from this.
- Bu durumdan bir şeyler öğrenelim.
- You should try to learn from your mistakes.
- Hatalarınızdan bir şeyler öğrenmeye çalışmanız gerekir.
- I wanted to learn from the best.
- En iyisinden öğrenmek istiyordum.
- You learn from your mistakes.
- Hatalarından öğreniyorsun.
- What did you learn from Tom?
- Tom'dan neler öğrendin?
- We have a lot to learn from other cultures.
- Diğer kültürlerden öğrenecek çok şeyimiz var.
- We can't change history, but we can learn from it.
- Tarihi değiştiremeyiz ama ondan öğrenebiliriz.
- We have a lot to learn from each other.
- Birbirimizden öğrenecek çok şeyimiz var.
- We must learn from the experience.
- Deneyimden öğrenmeliyiz.
- We must learn from our past.
- Geçmişimizden öğrenmeliyiz.
- One never learns from history.
- Biri asla tarihten öğrenmez.
- Children learn from adults.
- Çocuklar yetişkinlerden öğrenirler.
- You should learn from your mistakes.
- Hatalarından bir şeyler öğrenmelisin.
- There are certainly many interesting things you can learn from him.
- Kesinlikle ondan öğrenebileceğin çok ilginç şeyler vardır.
- I still feel like I have a lot to learn from Tom.
- Hâlâ Tom'dan öğrenecek çok şeyim olduğunu hissediyorum.
- Children learn from adults.
- Çocuklar yetişkinlerden öğrenir.
- We learn from our mistakes.
- Hatalarımızdan öğreniriz.
- You must learn from your own mistakes.
- Kendi hatalarından öğrenmelisin.
- You have to learn from your sisters.
- Kız kardeşlerinden bir şeyler öğrenmelisin.
- Wise people learn from their enemies.
- Akıllı insanlar düşmanlarından bir şeyler öğrenir.
- I've got a lot to learn from you.
- Senden öğreneceğim çok şey var.
- There are certainly many interesting things you can learn from him.
- Ondan öğrenebileceğiniz birçok ilginç şey var.
- People learn from experience.
- İnsanlar deneyimlerinden öğrenirler.
- Receive a cure from a doctor, learn from a wise man.
- Bir doktordan şifa al, bilge bir adamdan öğren.
- Learn from Comrade Lei Feng.
- Yoldaş Lei Feng'den öğrenin.
- Most people say that the best way to learn a foreign language is to learn from a native speaker.
- Çoğu insan yabancı dil öğrenmenin en iyi yolunun ana dili İngilizce olan birinden öğrenmek olduğunu söyler.
- There are some things you can't learn from books.
- Kitaplardan öğreneceğiniz bazı şeyler var.
- People learn from me.
- İnsanlar benden öğrenir.
- I have a lot to learn from you.
- Senden öğreneceğim çok şey var.
- Receive a cure from a doctor, learn from a wise man.
- Bir doktordan tedavi al, bir bilge adamdan öğren.
- People learn from me.
- İnsanlar benden bir şeyler öğrensin.
- What did Tom and Mary learn from us?
- Tom ve Mary bizden ne öğrendi?
- We still have so much to learn from Tom.
- Hâlâ Tom'dan öğrenecek çok şeyimiz var.
- Most people say that the best way to learn a foreign language is to learn from a native speaker.
- Çoğu insan bir yabancı dil öğrenmenin en iyi yolunun bir anadil konuşurundan öğrenmek olduğunu söylüyorlar.
- We learn from our mistakes.
- Biz hatalarımızdan öğreniriz.
- You have to learn from your sisters.
- Kız kardeşlerinden öğrenmek zorundasın.
- Make mistakes, learn from them and grow!
- Hatalar yap, onlardan öğren ve büyü!
- There are some things you can't learn from books.
- Kitaplardan öğrenemeyeceğin bazı şeyler vardır.
- I still feel like I have a lot to learn from Tom.
- Hâlâ Tom'tan öğreneceğim çok şey varmış gibi hissediyorum.
- The only thing you can learn from history is that you can't learn anything from history.
- Tarihten öğrenebileceğiniz tek şey, tarihten hiçbir şey öğrenemeyeceğinizdir.
- Wise people learn from their enemies.
- Bilge insanlar düşmanlarından öğrenirler.
- Tom didn't learn from his mistakes.
- Tom hatalarından öğrenmedi.
- We have a lot to learn from each other.
- Birbirimizden öğreneceğimiz çok şeyimiz var.
- What did you learn from Tom?
- Tom'dan ne öğrendin?
- You have to learn from your sisters.
- Kız kardeşlerinden bir şeyler öğrenmen gerek.
- Let them learn from us.
- Bırak bizden öğrensinler.
- Let them learn from us.
- Onların bizden öğrenmesine izin ver.
- Learn from others' mistakes.
- Başkalarının hatalarından öğrenin.
- Tom isn't the type of person who learns from his mistakes.
- Tom hatalarından öğrenen kişi tipi değil.
- We're going to learn from this.
- Bundan öğreneceğiz.
- I wanted to learn from the best.
- En iyisinden öğrenmek istedim.
- We still have so much to learn from Tom.
- Tom'dan öğrenecek daha çok şeyimiz var.
Show More (72)
|
|
- We must learn from the past, for without the past, there is no future.
- Geçmişten ders almalıyız, çünkü geçmiş olmadan gelecek de olmaz.
- I suppose we also have to learn from experience, which is another form of information in this regard.
- Sanırım bu konuda bir başka bilgi biçimi olan deneyimlerden de ders almamız gerekiyor.
- We have to learn from earlier weaknesses or failures.
- Daha önceki zayıflık veya başarısızlıklardan ders almalıyız.
- Of course, we have to learn from our mistakes.
- Tabii ki hatalarımızdan ders almalıyız.
- We need a thorough knowledge of the past if we are to learn from it and avoid repeating it.
- Geçmişten ders almak ve onu tekrarlamaktan kaçınmak için geçmiş hakkında kapsamlı bir bilgiye ihtiyacımız var.
- However, we must also learn from the mistakes of the past.
- Ancak geçmişte yapılan hatalardan da ders almalıyız.
- This is the trap that the USA has fallen into and we should learn from that.
- ABD'nin düştüğü tuzak budur ve bundan ders almalıyız.
- Those who don't learn from history are doomed to repeat it.
- Tarihten ders almayanlar onu tekrarlamaya mahkumdur.
- We must learn from our past.
- Geçmişimizden ders almalıyız.
- Tom didn't learn from his mistakes.
- Tom hatalarından ders almadı.
- One never learns from history.
- Kimse tarihten ders almaz.
- Those who fail to learn from history are doomed to repeat it.
- Tarihten ders almayanlar onu tekrar etmeye mahkumdur.
- You must learn from mistakes.
- Hatalarından ders almalısın.
- Those who fail to learn from history are doomed to repeat it.
- Tarihten ders almayanlar bunu tekrarlamaya mahkumdur.
- Those who don't learn from history are doomed to repeat it.
- Tarihten ders almayanlar bunu tekrarlamaya mahkumdur.
Show More (12)
|
