latent - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
latent gizli adj.
  • The ill-defined status of Kosovo is a latent source of uncertainty.
  • Kosova'nın tam olarak tanımlanmamış statüsü gizli bir belirsizlik kaynağıdır.
  • The ill-defined status of Kosovo is a latent source of uncertainty.
  • Kosova'nın tanımlanmamış statüsü gizli bir belirsizlik kaynağıdır.
  • You have a latent problem here that will cause trouble in the future.
  • İleride sıkıntı yaratacak gizli bir sorununuz var burada.
Show More (0)