|
- The Commission has found that the way in which copyright is handled prevents it from doing so.
- Komisyon, telif haklarının ele alınış biçiminin bunu yapmasını engellediğini tespit etmiştir.
- So, having found ourselves in this regrettable situation, what action did we take?
- Peki, kendimizi bu üzücü durumun içinde bulduktan sonra ne yaptık?
- They know what to do, where to go and source the founds.
- Ne yapacaklarını, nereye gideceklerini ve buluntuları nereden temin edeceklerini biliyorlar.
- The forthcoming European Council in Laeken must cancel out the ambiguities and contradictions found in Ghent.
- Laeken'de yapılacak olan Avrupa Konseyi, Gent'teki belirsizlik ve çelişkileri ortadan kaldırmalıdır.
- I've found another way to do that.
- Bunu yapmanın başka bir yolunu buldum.
- Tom found it hard to do that.
- Tom bunu yapmayı zor buldu.
- I found myself doing things I thought I never would.
- Kendimi asla yapmayacağımı düşündüğüm şeyleri yaparken buldum.
- I found doing that easy.
- Onu yapmayı kolay buldum.
- I found doing that hard.
- Bunu yapmayı zor buldum.
- Tom found a job that he can do.
- Tom yapabileceği bir iş buldu.
- I found doing that easy.
- Bunu yapmayı kolay buldum.
- Tom found dragon eggs while spelunking.
- Tom mağara araştırması yaparken ejderha yumurtaları buldu.
- I found it easy to do that.
- Bunu yapmayı kolay buldum.
- She tried to lift the box, but found it impossible to do.
- O, kutuyu kaldırmaya çalıştı fakat bunu yapmayı imkansız buldu.
- Tom found it hard to pretend to be interested in doing that.
- Tom bunu yapmakla ilgileniyormuş gibi davranmayı zor buldu.
- I finally found the courage to ask Tom to do that.
- Sonunda Tom'un bunu yapmasını isteme cesaretini buldum.
- I've finally found something worth doing.
- Sonunda yapmaya değer bir şey duydum.
- I was surprised when I found that my father could do that.
- Babamın bunu yapabileceğini anladığımda şaşırdım.
- I finally found something worth doing.
- Sonunda yapmaya değer bir şey buldum.
- Whilst walking on the beach, he found a message in a bottle.
- Sahilde yürüyüş yaparken şişe içinde bir mesaj buldu.
- I've found an easier way to do that.
- Bunu yapmanın daha kolay bir yolunu buldum.
- I found it difficult to do that.
- Bunu yapmakta zorlandım.
- Tom has found an easy way to do that.
- Tom bunu yapmak için kolay bir yol buldu.
- I found doing that hard.
- Bunu yapmak bana zor gelmişti.
- I've found an easy way to do that.
- Bunu yapmanın kolay bir yolunu buldum.
- I've found a way to do that.
- Onu yapmak için bir yol buldum.
- Tom has found an easy way to do that.
- Tom bunu yapmanın kolay bir yolunu buldu.
- I haven't found a way to stop Tom from doing that.
- Tom'un bunu yapmasını engelleyecek bir yol bulamadım.
- Tom found it hard to pretend to be interested in doing that.
- Tom bunu yapmakla ilgileniyormuş gibi davranmakta zorlandı.
- She tried to lift the box, but found it impossible to do.
- Kutuyu kaldırmaya çalıştı ama bunu yapmanın imkansız olduğunu gördü.
- I found it impossible to do the work in one day.
- İşi bir günde yapmayı imkansız buldum.
- I found the person who did that.
- Bunu yapanı buldum.
- I've found a better way to do that.
- Bunu yapmak için daha iyi bir yol buldum.
- When I tried to speak to her, I always found myself too shy to do more than stammer or say something stupid.
- Onunla konuşmaya çalıştığımda, kekelemekten ya da aptalca bir şey söylemekten fazlasını yapamayacak kadar utangaç buluyordum kendimi.
- I've finally found something worth doing.
- Sonunda yapmaya değer bir şey buldum.
- I found it impossible to do the job in a day.
- O işi bir günde yapmayı olanaksız buldum.
- I was surprised when I found that my father could do that.
- Babamın bunu yapabildiğini öğrendiğimde çok şaşırmıştım.
- I've found a better way to do that.
- Bunu yapmanın daha iyi bir yolunu buldum.
- I found that easy to do.
- Bunu yapmayı kolay buldum.
- Tom found it hard to do that.
- Tom bunu yapmakta zorlandı.
- I found the person who did that.
- Bunu yapan kişiyi buldum.
- It took Tom fifteen minutes of googling before he found what he was looking for.
- Aradığını bulmadan önce internet'te arama yapmak Tom'un on beş dakikasını aldı.
- I found the lyrics, but I can't copy paste them.
- Şarkı sözlerini buldum ama kopyala yapıştır yapamıyorum.
- Tom has found a way to do it.
- Tom bunu yapmak için bir yol buldu.
- I found it impossible to do the work in one day.
- İşi bir günde yapmanın imkansız olduğunu gördüm.
- I found that easy to do.
- Onu yapmayı kolay buldum.
- I finally found the courage to ask Tom to do that.
- Sonunda Tom'dan bunu yapmasını isteyecek cesareti buldum.
Show More (44)
|
