fan - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
fan hayran n.
  • There is just one sport of which I am not a fan, and that is women's boxing.
  • Benim hayranı olmadığım tek bir spor dalı var, o da kadın boksu.
  • I am not a NATO fan, but anything is better than standing by idly.
  • Ben bir NATO hayranı değilim ama her şey boş boş durmaktan iyidir.
  • Tom is a big fan of science fiction.
  • Tom büyük bir bilimkurgu hayranıdır.
Show More (75)
fan taraftar n.
  • The virus can travel with returning players and fans in food and on their footwear.
  • Virüs, geri dönen oyuncular ve taraftarlarla birlikte yiyeceklerde ve ayakkabılarında seyahat edebilir.
  • That's what the fans wanted.
  • Taraftarların istediği buydu.
  • Argentina's Lionel Messi was kicked by a Rosario Central fan.
  • Arjantinli Lionel Messi bir Rosario Central taraftarı tarafından tekmelendi.
Show More (21)
fan vantilatör n.
  • In this way, the fan does two jobs at once.
  • Bu şekilde, vantilatör aynı anda iki iş yapar.
  • I want a fan.
  • Vantilatör istiyorum.
  • I hope you brought a fan.
  • Umarım bir vantilatör getirmişsindir.
Show More (18)
fan fan n.
  • The automatic fan function can be set in five different levels to maximise the climate comfort for each occupant.
  • Otomatik fan işlevi, her bir yolcunun iklim konforunu en üst düzeye çıkarmak için beş farklı seviyeye ayarlanabilir.
  • Sami was a Star Wars fan.
  • Sami bir Star Wars fanıydı.
  • The fan in my computer is very loud.
  • Bilgisayarımdaki fan çok gürültülü.
Show More (13)
fan meraklı adj.
  • I'm not a fan of that maniac.
  • O manyağın meraklısı değilim ben.
  • I'm not a fan of pacifism.
  • Barışseverliğe meraklı değilim.
  • I'm not a fan of conservatism.
  • Ben muhafazakârlığın meraklısı değilim.
Show More (7)
fan yelpaze n.
  • She bought a Chinese fan.
  • O bir Çin yelpazesi satın aldı.
  • There's a fan on the desk.
  • Masanın üzerinde bir yelpaze var.
  • She bought a Chinese fan.
  • Bir Çin yelpazesi aldı.
Show More (5)
fan yelpazelemek v.
  • Fan yourself with this.
  • Kendini bununla yelpazele.
  • Tom is fanning himself.
  • Tom kendini yelpazeliyor.
  • Use this to fan yourself.
  • Kendini yelpazelemek için bunu kullan.
Show More (4)
fan yellemek v.
  • Use this to fan yourself.
  • Kendini yellemek için bunu kullan.
  • Fan yourself with this.
  • Bununla kendini yelle.
  • Tom fanned himself with his notebook.
  • Tom, dizüstü bilgisayarı ile kendini yelledi.
Show More (2)
fan tutkun n.
  • I am a fan of cars.
  • Ben bir araba tutkunuyum.
  • I'm a huge fan of golf.
  • Ben büyük bir golf tutkunuyum.
  • He was a fan of fishing.
  • O bir balığa gitme tutkunuydu.
Show More (0)
fan körüklemek v.
  • He fanned the fire into flame.
  • O ateşi körükledi.
  • Fanned by the strong wind, the flames spread in all directions.
  • Rüzgarla körüklendiği için, alevler her yöne yayıldı.
Show More (-1)
fan fanatik n.
  • My older brother is a very enthusiastic soccer fan.
  • Ağabeyim çok hevesli bir futbol fanatiğidir.
  • He interfered with the fans.
  • O, fanatiklere müdahale etti.
Show More (-1)
fan havalandırmak v.
  • Use this to fan yourself.
  • Kendini havalandırmak için bunu kullan.
Show More (-2)
fan pervane (kanadı) n.
  • There's a ton of dust on top of the fan blades.
  • Vantilatör pervanelerinin üzerinde bir ton toz var.
Show More (-2)
Englisch Türkisch
fan fan n.
  • The automatic fan function can be set in five different levels to maximise the climate comfort for each occupant.
  • Otomatik fan işlevi, her bir yolcunun iklim konforunu en üst düzeye çıkarmak için beş farklı seviyeye ayarlanabilir.
  • There is a fan on the desk.
  • Masanın üzerinde bir fan vardır.
  • I turned off the fan.
  • Fanı kapattım.
Show More (13)