|
- Every dinner is a cause to break out her new silverware.
- Her akşam yemeği yeni gümüş takımlarını çıkarması için bir sebep.
- The prices are reasonable for a nice dinner.
- Fiyatlar şık bir akşam yemeği için gayet makul.
- Jen is going to have a dinner with her best friend tonight.
- Jen bu gece en yakın arkadaşıyla akşam yemeğine çıkacak.
- The prices are reasonable for a nice dinner.
- Güzel bir akşam yemeği için fiyatlar makul.
- I don't understand people who eat breakfast for dinner.
- Ben akşam yemeğinde kahvaltı öğünü yiyenleri anlamıyorum.
- I don't understand people who eat breakfast for dinner.
- Akşam yemeğinde kahvaltı eden insanları anlamıyorum.
- Every dinner is a cause to break out her new silverware.
- Her akşam yemeği onun yeni gümüş takımlarını çıkarması için bir sebeptir.
- The bill for the dinner comes out to $15 per person.
- Akşam yemeğinin faturası kişi başına 15 dolar tuttu.
- The prices are reasonable for a nice dinner.
- Fiyatlar güzel bir akşam yemeği için makul.
- We were out to dinner with another couple last Saturday night.
- Geçen cumartesi gecesi başka bir çiftle akşam yemeğine çıkmıştık.
- Tom didn't show up for dinner.
- Tom akşam yemeği için gelmedi.
- I have dinner plans with him.
- Onunla akşam yemeği planlarım var.
- Marriage is a dinner that begins with dessert.
- Evlilik tatlıyla başlayan bir akşam yemeğidir.
- I almost always take a bath before dinner.
- Neredeyse her zaman akşam yemeği öncesinde banyo yaparım.
- Do you want to stay for dinner?
- Akşam yemeği için kalmak ister misin?
- Instead of preparing a dinner by candlelight, she put her boyfriend up for auction on eBay.
- Mum ışığında bir akşam yemeği hazırlamak yerine, erkek arkadaşını eBay'de açık artırmaya çıkardı.
- I met him at a dinner party.
- Onunla bir akşam yemeği partisinde tanıştık.
- What would you like to eat for dinner?
- Akşam yemeği için ne yemek istersin?
- Why don't you call Tom and see if he wants to come over for dinner?
- Neden Tom'u arayıp akşam yemeğine gelmek isteyip istemediğini sormuyorsun?
- We'll all be home in time for dinner.
- Akşam yemeği için hepimiz evde olacağız.
- Tom picked up some food for dinner.
- Tom akşam yemeği için biraz yiyecek aldı.
- I have dinner between seven and eight o'clock.
- Ben akşam yemeğini saat yedi ve sekiz arasında yerim.
- They went to Van Buren's house for dinner.
- Akşam yemeği için Van Buren'in evine gittiler.
- We had a huge dinner.
- Çok büyük bir akşam yemeği yedik.
- He has dinner at six.
- Saat 6'da akşam yemeğini yer.
- The last time we went out to eat, she paid for the dinner.
- En son yemeğe çıktığımızda, akşam yemeğini o ödemişti.
- When was the last time Tom took Mary out to dinner?
- Tom Mary'yi en son ne zaman akşam yemeğine çıkardı?
- After dinner, I did my homework.
- Akşam yemeğinden sonra ev ödevimi yaptım.
- We'll all be home in time for dinner.
- Akşam yemeği için hepimiz vaktinde evde olacağız.
- What do you want to do for dinner?
- Akşam yemeğinde ne yapmak istersin?
- You should buy your wife some flowers and take her out to dinner.
- Karınıza çiçek almalı ve onu akşam yemeğine çıkarmalısınız.
- Why don't we invite Tom to dinner?
- Neden Tom'u akşam yemeğine davet etmiyoruz?
- Tom made dinner plans with Mary.
- Tom, Mary ile akşam yemeği planı yaptı.
- I once sat at the same table with him at a dinner party.
- Bir zamanlar bir akşam yemeği partisinde onunla aynı masaya oturdum.
- Do your homework as soon as you finish dinner.
- Akşam yemeğini bitirir bitirmez ev ödevinizi yapın.
- I have dinner plans with her.
- Onunla akşam yemeği planlarım var.
- Tom doesn't want to eat Italian food for dinner.
- Tom akşam yemeğinde İtalyan yemeği yemek istemiyor.
- Did Tom eat dinner?
- Tom akşam yemeği yedi mi?
- Tom made stew for dinner.
- Tom akşam yemeği için güveç yaptı.
- Tom studied after dinner.
- Tom akşam yemeğinden sonra ders çalıştı.
- Usually when Tom and Mary go out for dinner together, they split the bill.
- Tom ve Mary akşam yemeği için birlikte dışarı çıktıklarında, genellikle hesabı bölüşürler.
- I'll treat you to dinner if you help me.
- Bana yardım edersen seni akşam yemeğine davet ederim.
- We haven't had our dinner.
- Akşam yemeğimizi yemedik.
- I'll go get dinner ready.
- Akşam yemeğini hazırlamaya gideceğim.
- Where is my dinner?
- Benim akşam yemeğim nerede?
- What will you eat for dinner tonight?
- Bu akşam yemekte ne yiyeceksin?
- I was at my friend's house for dinner to celebrate his daughter's birthday.
- Kızının doğum gününü kutlamak için arkadaşımın evine akşam yemeğe gitmiştim.
- The last time we went out to eat, she paid for the dinner.
- Yemek için son kez dışarı çıktığımızda, akşam yemeğini o ödedi.
- I study French after dinner every day.
- Her gün akşam yemeğinden sonra Fransızca öğrenirim.
- Tom, what would you like to have for dinner?
- Tom, akşam yemeğinde ne yemek istersin?
- Tom invited me over for dinner.
- Tom beni akşam yemeğine davet etti.
- Thank you for the delicious dinner.
- Lezzetli akşam yemeği için sana teşekkür ederim.
- What did you and Tom do after dinner?
- Sen ve Tom akşam yemeğinden sonra ne yaptınız?
- I am having mashed potatoes with vegetables for dinner.
- Akşam yemeğinde sebzeli patates püresi yiyeceğim.
- They can finish their homework after dinner.
- Ödevlerini akşam yemeğinden sonra bitirebilirler.
- After taking a shower, Tom ate dinner.
- Duş aldıktan sonra Tom akşam yemeğini yedi.
- I need to call my parents and tell them I'll be late for dinner.
- Ebeveynlerimi aramam ve onlara akşam yemeği için geç kalacağımı söylemem gerekiyor.
- Tom ate dinner, but he didn't eat any dessert.
- Tom akşam yemeğini yedi ama hiç tatlı yemedi.
- My father usually watches television after dinner.
- Babam genellikle akşam yemeğinden sonra televizyon izler.
- Tom and I have a dinner meeting.
- Tom ve benim akşama yemekli bir toplantımız var.
- Are you having a candlelit dinner with your wife?
- Sen karınla mum ışığında akşam yemeği mi yiyorsun?
- I ate dinner at a restaurant on Park Street.
- Akşam yemeğini Park Caddesi'ndeki bir restoranda yedim.
- That was an excellent dinner.
- O mükemmel bir akşam yemeğiydi.
- I was in the middle of my dinner when the phone rang.
- Telefon çaldığında ben akşam yemeğimin ortasındaydım.
- Are you coming home for dinner tonight?
- Bu akşam, akşam yemeği için eve geliyor musun?
- He took Jane out for dinner.
- O, Jane'i akşam yemeğine çıkardı.
- I made dinner for Tom Monday night.
- Pazartesi gecesi Tom için akşam yemeği hazırladım.
- See you for dinner.
- Akşam yemeğinde görüşürüz.
- I didn't finish my dinner.
- Akşam yemeğimi bitirmedim.
- I wonder what Tom will order for dinner.
- Tom'un akşam yemeği için ne sipariş edeceğini merak ediyorum.
- Tom ate dinner by himself.
- Tom kendi başına akşam yemeği yedi.
- We had three guests to dinner.
- Akşam yemeğine üç misafirimiz vardı.
- Tom will be late for dinner.
- Tom akşam yemeği için geç kalacak.
- We ate dinner late because Tom got caught in a traffic jam.
- Tom trafiğe takıldığı için akşam yemeğini geç yedik.
- Tom has invited some friends over for dinner.
- Tom bazı arkadaşlarını akşam yemeğine davet etti.
- In Harbin, many people invite me to their homes to have dinner.
- Harbin'de birçok kişi beni akşam yemeği için evlerine davet ediyor.
- He often eats fish for dinner.
- O, akşam yemeği için sık sık balık yer.
- Dinner was incredibly boring.
- Akşam yemeği son derece sıkıcıydı.
- Tom and I ate stew for dinner.
- Tom ve ben akşam yemeği için güveç yedik.
- Do you have plans for dinner?
- Akşam yemeği için planların var mı?
- After dinner, I take a walk on the beach.
- Akşam yemeğinden sonra, sahilde bir yürüyüş yaparım.
- Tom said he was having dinner with Mary tonight.
- Tom bu akşam Mary ile akşam yemeği yiyeceğini söyledi.
- Tom wanted Mary to invite John and Alice over for dinner.
- Tom, Mary'den John ve Alice'i akşam yemeğine davet etmesini istedi.
- I'll see you at dinner.
- Akşam yemeğinde görüşeceğiz.
- I have to be home by dinner.
- Akşam yemeğine kadar evde olmalıyım.
- Aren't you coming home for dinner tonight?
- Bu akşam yemeğe eve gelmiyor musun?
- Tom is making dinner, isn't he?
- Tom akşam yemeği hazırlıyor, değil mi?
- I went to a big dinner party last night.
- Dün gece büyük bir akşam yemeği partisine gittim.
- I study English after dinner.
- Ben akşam yemeğinden sonra İngilizce çalışıyorum.
- Does Tom often eat dinner at your house?
- Tom genellikle akşam yemeğini sizin evde mi yer?
- It'd be nice if we had curry for dinner tonight.
- Bu akşam yemekte köri yesek iyi olur.
- Dinner is usually not ready until six o'clock.
- Akşam yemeği genellikle saat altıya kadar hazır olmaz.
- Tom studies after dinner.
- Tom akşam yemeğinden sonra ders çalışır.
- We can talk after dinner.
- Akşam yemekten sonra konuşabiliriz.
- I had pizza for lunch, so I'd like to have something other than pizza for dinner.
- Öğle yemeğinde pizza yedim, bu yüzden akşam yemeğinde pizza dışında bir şey yemek istiyorum.
- Tom wanted Mary to invite John and Alice over for dinner.
- Tom Mary'nin akşam yemeği için John ve Alice'i davet etmesini istedi.
- We're waiting for dinner.
- Biz akşam yemeğini bekliyoruz.
- Are you going to be home for dinner?
- Akşam yemeği için evde olacak mısın?
- Let's discuss it over dinner.
- Bunu akşam yemeğinde tartışalım.
- Mother set the table for dinner.
- Annem akşam yemeği için masayı hazırladı.
- I invited my friends to dinner.
- Arkadaşlarımı akşam yemeğine davet ettim.
- They entertained us at dinner last night.
- Dü akşam yemekte bizi ağırladılar.
- We went out to dinner with two American men and two German ladies.
- İki Amerikalı erkek ve iki Alman kadınla akşam yemeğine çıktık.
- I should be home in time for dinner.
- Akşam yemeği için zamanında evde olmam gerekir.
- Why did you invite Tom to dinner?
- Tom'u neden akşama yemeğe çağırdın?
- My mother is preparing dinner.
- Annem akşam yemeğini hazırlıyor.
- I think I'll make stew for dinner.
- Sanırım akşam yemeği için güveç yapacağım.
- Tom is invited to dinner.
- Tom akşam yemeğine davetli.
- Tom made us do our homework before dinner.
- Tom akşam yemeğinden önce bize ev ödevimizi yaptırdı.
- I am heating the dinner.
- Ben akşam yemeğini ısıtıyorum.
- Thanks for helping with dinner.
- Akşam yemeğinde yardım ettiğin için teşekkürler.
- After you get home, you'll prepare dinner.
- Eve vardıktan sonra akşam yemeğini hazırlayacaksın.
- I play the guitar after dinner.
- Akşam yemeğinden sonra gitar çalıyorum.
- Tom got Mary to cook dinner.
- Tom, Mary'ye akşam yemeği hazırlattı.
- Tom made us do our homework before dinner.
- Tom bize akşam yemeğinden önce ödevimizi yaptırdı.
- I have to be home for dinner.
- Akşam yemeği için evde olmak zorundayım.
- Does Tony study after dinner?
- Tony akşam yemekten sonra ders çalışıyor mu?
- Tom watched a cartoon with his children after dinner.
- Tom akşam yemeğinden sonra çocukları ile birlikte bir çizgi film izledi.
- I often watch TV before dinner.
- Akşam yemeğinden önce sık sık televizyon izlerim.
- Layla invited Sami to a dinner.
- Layla Sami'yi akşam yemeğe davet etti.
- What time do you all eat dinner?
- Hepiniz akşam yemeğini kaçta yiyorsunuz?
- I thought we were going out to dinner.
- Akşam yemeği yemek için dışarı çıkacağımızı düşündüm.
- I am taking her out to dinner tonight.
- Onu bu akşam yemeğe çıkaracağım.
- He was accompanied by his wife at the dinner party.
- Akşam yemeğinde karısı ona eşlik etti.
- We can't stay for dinner.
- Biz akşam yemeği için kalamayız.
- It's dinner time.
- Akşam yemeği vakti.
- Tom and I ate dinner together.
- Tom ve ben akşam yemeğini birlikte yedik.
- Are you coming to dinner?
- Akşam yemeğine geliyor musun?
- Tom arrived just in time for dinner.
- Tom akşam yemeği için tam zamanında geldi.
- Tom did his homework before dinner.
- Tom akşam yemeğinden önce ödevini yaptı.
- Tom will probably be late for dinner.
- Tom muhtemelen akşam yemeği için geç kalacak.
- Tom cooked spaghetti for dinner.
- Tom akşam yemeği için spagetti pişirdi.
- I prepared dinner.
- Akşam yemeği hazırladım.
- Let's go out for dinner tonight.
- Bu gece akşam yemeği için dışarı çıkalım.
- Tom said that he didn't want to eat dinner tonight.
- Tom bu akşam yemek yemek istemediğini söyledi.
- We had six guests to dinner.
- Akşam yemeğinde altı misafirimiz vardı.
- I said I liked what she had made for dinner, but I was only being polite.
- Akşam yemeği için yaptıklarını beğendiğimi söyledim, ama sadece kibarlık ediyordum.
- Tom doesn't often do his homework before dinner.
- Tom ev ödevini genellikle akşam yemeğinden önce yapmaz.
- Tom studies before dinner.
- Tom akşam yemeğinden önce çalışır.
- What do you usually do after dinner?
- Akşam yemeğinden sonra genellikle ne yaparsın?
- Tom always eats dinner with his family.
- Tom her zaman akşam yemeğini ailesiyle birlikte yer.
- I had pizza for lunch, so I'd like to have something other than pizza for dinner.
- Öğle yemeği için pizza yedim, bu yüzden akşam yemeği için pizzadan başka bir şey isterim.
- Tom asked me out to dinner.
- Tom beni akşama yemeğe davet etti.
- Nobody cares how much the dinner is going to cost.
- Akşam yemeğinin ne kadara mal olacağı kimsenin umurunda değil.
- Mom is getting dinner ready.
- Annem akşam yemeği hazırlıyor.
- What is for dinner today?
- Akşam yemeğinde ne var?
- Tom studies French for an hour every day before dinner.
- Tom her gün akşam yemeğinden önce bir saat Fransızca çalışıyor.
- Guess who's coming for dinner tonight.
- Bil bakalım bu gece akşam yemeğine kim geliyor?
- They invited me to dinner.
- Onlar beni akşam yemeğine davet etti.
- We'll let Mary prepare dinner for us tonight.
- Bu akşam yemeği Mary'nin hazırlamasına izin vereceğiz.
- I eat dinner after work.
- Akşam yemeğini işten sonra yerim.
- What do you want me to cook for dinner tonight?
- Bu akşam yemekte ne pişirmemi istersin?
- We are about to sit down to dinner.
- Akşam yemeğine oturmak üzereyiz.
- Would you like to join us for dinner?
- Akşam yemeği için bize katılmak ister misin?
- Tom treated Mary to dinner.
- Tom Mary'ye akşam yemeği ısmarladı.
- Dinner's at six.
- Akşam yemeği saat altıda.
- Why don't you join us for dinner tonight?
- Neden bu akşam yemek için bize katılmıyorsun?
- They entertained us at dinner.
- Bizi akşam yemeğinde ağırladılar.
- I need to go get myself cleaned up before dinner.
- Akşam yemeğinden önce gidip temizlenmem lazım.
- Let's go to that fancy restaurant for dinner instead of lunch.
- Öğle yemeği yerine akşam yemeği için o lüks restorana gidelim.
- They went out for dinner at an upscale restaurant.
- Onlar lüks bir restoranda akşam yemeği için dışarı çıktılar.
- Tom and Mary are in the kitchen, preparing dinner.
- Tom ve Mary mutfakta akşam yemeği hazırlıyorlar.
- I sponged a dinner off my uncle.
- Amcamdan bir akşam yemeği otlandım.
- Why don't we talk about this over dinner?
- Neden bunu akşam yemeğinde konuşmuyoruz?
- Tom said he would do his homework right after dinner.
- Tom ev ödevini akşam yemeğinden hemen sonra yapacağını söyledi.
- What do you say you join me for dinner?
- Akşam yemeğinde bana katılmaya ne dersin?
- I don't understand people who eat breakfast for dinner.
- Ben akşam yemeği için kahvaltı eden insanları anlamıyorum.
- Even though his mother told him to get ready for dinner, Tom continued playing his game.
- Annesi ona akşam yemeği için hazırlanmasını söylemesine rağmen Tom oyununu oynamaya devam etti.
- I was invited to dinner by her.
- Onun tarafından akşam yemeğine davet edildim.
- I'll make some dinner.
- Biraz akşam yemeği yapacağım.
- Can I buy you dinner or something, Tom?
- Sana akşam yemeği falan alabilir miyim, Tom?
- Let's eat before our dinner gets cold.
- Akşam yemeğimiz soğumadan önce yiyelim.
- Do you want to get some dinner?
- Biraz akşam yemeği yemek ister misin?
- We'll eat dinner early today.
- Bugün akşam yemeğini erken yiyeceğiz.
- What'll you eat for dinner tonight?
- Bu akşam yemekte ne yiyeceksiniz?
- We'll talk at dinner tonight.
- Bu akşam yemekte konuşacağız.
- Did Tom have dinner?
- Tom akşam yemeği yedi mi?
- After a hearty dinner, Willie thanked the host.
- Doyurucu bir akşam yemeğinden sonra Willie ev sahibine teşekkür etti.
- You should apologize to your father for not getting home in time for dinner.
- Akşam yemeği için zamanında eve gitmediğin için babandan özür dilemelisin.
- A dinner will be given next Saturday.
- Gelecek Cumartesi bir akşam yemeği verilecek.
- When will dinner be ready?
- Akşam yemeği ne zaman hazır olur?
- Did you invite him to dinner?
- Onu akşama yemeğe davet ettin mi?
- We always eat dinner at home.
- Biz her zaman akşam yemeğini evde yiyoruz.
- I'll join you for dinner.
- Akşam yemeği için size katılacağım.
- We'll eat our dinner in the kitchen tonight.
- Bu akşam yemeğimizi mutfakta yeriz.
- What a great dinner!
- Ne harika bir akşam yemeği!
- Tom finished doing his homework before dinner.
- Tom akşam yemeğinden önce ödevini bitirdi.
- Have dinner with me.
- Benimle akşam yemeği ye.
- Let's do dinner tomorrow.
- Yarın akşam yemeği yiyelim.
- Let's walk on the beach after dinner.
- Akşam yemeğinden sonra kumsalda yürüyelim.
- What would you like to have for dinner?
- Akşam yemeğinde ne istersin?
- Our Chinese guests ordered a dog for dinner.
- Çinli misafirlerimiz akşam yemeği için bir köpek sipariş etti.
- Do you have dinner plans?
- Akşam yemeği planlarınız var mı?
- He came home just in time for dinner.
- Eve tam akşam yemeği vaktinde geldi.
- After dinner, I walk on the beach.
- Akşam yemeğinden sonra, sahilde yürürüm.
- I'll take Tom to dinner.
- Tom'u akşam yemeğine götüreceğim.
- We have fish for dinner every Friday.
- Her cuma akşam yemeğinde balık yeriz.
- He was at dinner.
- O, akşam yemeğindeydi.
- Tom won't be back till dinner time.
- Tom akşam yemeğine kadar dönmeyecek.
- Tom often takes a walk before dinner.
- Tom akşam yemeğinden önce sık sık yürüyüş yapar.
- If you don't have other plans, let's go out for dinner together.
- Eğer başka bir planın yoksa, birlikte akşam yemeğe çıkalım.
- Tom finished his homework before dinner.
- Tom akşam yemeğinden önce ev ödevini bitirdi.
- Tom and Mary are having a dinner party Friday evening.
- Tom ve Mary cuma akşamı bir akşam yemeği partisi veriyorlar.
- I've got reservations for dinner.
- Akşam yemeği için rezervasyonum var.
- I met Tom for dinner.
- Akşam yemeği için Tom'la buluştum.
- Trout with oranges is for dinner tonight.
- Portakallı alabalık bu akşamki yemek için.
- Tom had dinner with the others.
- Tom diğerleriyle akşam yemeği yedi.
- The official dinner took place at the White House.
- Resmi akşam yemeği Beyaz Saray'da gerçekleşti.
- I have dinner between seven and eight.
- Akşam yemeğini yedi ile sekiz arasında yerim.
- She started doing her homework right after dinner.
- Akşam yemeğinden hemen sonra ödevini yapmaya başladı.
- Layla cooked Fadil dinner.
- Leyla, Fadıl'a akşam yemeği pişirdi.
- You should do that before dinner.
- Bunu akşam yemeğinden önce yapmalısın.
- Tom almost always takes a bath before dinner.
- Tom akşam yemeğinden önce neredeyse her zaman banyo yapar.
- Tom took Mary out for dinner.
- Tom, Mary'yi akşam yemeğe çıkardı.
- I never asked you to dinner.
- Seni hiç akşam yemeğine davet etmedim.
- I have left you your dinner in the oven.
- Akşam yemeğinizi fırında bıraktım.
- Tom is preparing dinner in the kitchen.
- Tom mutfakta akşam yemeği hazırlıyor.
- Are you going to be home for dinner?
- Akşam yemeğinde evde olacak mısın?
- Do you often eat dinner at Tom's house?
- Sıklıkla Tom'un evinde akşam yemeği yer misin?
- We went out for a walk after dinner.
- Akşam yemeğinden sonra yürüyüş için dışarı çıktık.
- I thought Tom would take Mary out for dinner.
- Tom'un Mary'yi akşam yemeği için dışarı çıkaracağını düşündüm.
- Don't wait dinner for me.
- Beni akşam yemeğine bekleme.
- Mary asked Tom to turn off the computer and prepare dinner.
- Mary Tom'dan bilgisayarı kapatmasını ve akşam yemeği hazırlamasını istedi.
- Do your homework as soon as you finish dinner.
- Akşam yemeğini bitirir bitirmez ödevini yap.
- I had bean soup and cutlet for dinner.
- Akşam yemeğinde fasulye çorbası ve pirzola yedim.
- She insisted on my paying the bill for the dinner.
- Akşam yemeğinin hesabını benim ödemem için ısrar etti.
- I'm meeting Tom for dinner.
- Akşam yemeği için Tom'la buluşacağım.
- Tom usually does his homework before dinner.
- Tom ev ödevini genellikle akşam yemeğinden önce yapar.
- I asked them how dinner was, but nobody answered me.
- Onlara akşam yemeğin nasıl olduğunu sordum ama kimse cevap vermedi.
- She makes him do his homework before dinner.
- Akşam yemeğinden önce ona ev ödevini yaptırdı.
- Tom has just finished eating dinner.
- Tom az önce akşam yemeğini bitirdi.
- Dinner is about ready.
- Akşam yemeği hazır.
- I'll invite her for dinner.
- Onu akşam yemeğe davet edeceğim.
- I don't know what to eat for dinner.
- Akşam yemeğinde ne yiyeceğimi bilmiyorum.
- Guess who's coming for dinner.
- Akşam yemeğine kimin geldiğini tahmin et.
- We sometimes invite friends over to dinner.
- Bazen akşam yemeğine arkadaşları davet ederiz.
- What are you guys doing for dinner tonight?
- Bu akşam yemekte ne yapacaksınız?
- Tom invited Mary to join him and his family for dinner.
- Tom Mary'yi akşam yemeği için ona ve ailesine katılması için davet etti.
- I prepared dinner.
- Ben akşam yemeği hazırladım.
- Hey, if dinner isn't ready by seven, I'm going to a restaurant.
- Hey, eğer akşam yemeği yediye kadar hazır olmazsa, restorana gideceğim.
- I study English after dinner.
- Akşam yemeğinden sonra İngilizce çalışıyorum.
- What are you doing for dinner?
- Akşam yemeği için ne yapıyorsun?
- Tom and Mary are coming for dinner.
- Tom ve Mary akşam yemeğine geliyorlar.
- Tom and Mary are at dinner.
- Tom ve Mary akşam yemeğindeler.
- Sami had dinner and went to bed.
- Sami akşam yemeğini yedi ve yattı.
- I'm going to eat dinner with Tom tonight.
- Bu akşam Tom'la akşam yemeği yiyeceğim.
- Have you ever had dinner with your family?
- Hiç ailenizle akşam yemeği yediniz mi?
- Tom studies French after dinner every day.
- Tom her gün akşam yemeğinden sonra Fransızca çalışıyor.
- Tom sat down for dinner.
- Tom akşam yemeği için oturdu.
- How much time do we have before dinner?
- Akşam yemeğinden önce ne kadar zamanımız var?
- We're going to have fish for dinner tonight.
- Bu gece akşam yemeği için balık yiyeceğiz.
- She is accustomed to doing her homework before dinner.
- Akşam yemeğinden önce ev ödevini yapmaya alışkındır.
- I can have dinner ready by 10 o'clock.
- Saat ona kadar akşam yemeğini hazırlayabilirim.
- She cooked me dinner.
- O bana akşam yemeği hazırladı.
- Tom is coming over Monday evening for dinner.
- Tom akşam yemeği için pazartesi akşamı geliyor.
- We can talk after dinner.
- Akşam yemeğinden sonra konuşabiliriz.
- Will your father eat dinner with you tonight?
- Baban bu akşam seninle akşam yemeği yiyecek mi?
- Dinner was delicious as usual.
- Akşam yemeği her zamanki gibi çok lezzetliydi.
- I said I liked what he had made for dinner, but I was only being polite.
- Yaptığı akşam yemeğini beğendiğimi söylemiştim, ama sadece nazik davranıyordum.
- Tom made it back in time for dinner.
- Tom akşam yemeği için zamanında geri döndü.
- I prepared dinner by myself.
- Akşam yemeğini tek başıma hazırladım.
- We'll talk at dinner tonight.
- Bu gece akşam yemeğinde konuşacağız.
- Tom doesn't often do his homework before dinner.
- Tom genellikle akşam yemeğinden önce ev ödevini yapmaz.
- She made a beautiful dinner for all of us.
- O, hepimiz için güzel bir akşam yemeği yaptı.
- Even though his mother told him to get ready for dinner, Tom continued playing his game.
- Annesi akşam yemeği için hazırlanmasını söylediği halde Tom oyununu oynamaya devam etti.
- I went out for dinner.
- Akşam yemeği için dışarı çıktım.
- I'll take her to dinner.
- Onu akşam yemeğine götüreceğim.
- When's dinner?
- Akşam yemeği ne zaman?
- Tom and Mary had a nice dinner together.
- Tom ve Mary birlikte güzel bir akşam yemeği yediler.
- Tom and I ate meatloaf for dinner.
- Tom ve ben akşam yemeği olarak köfte yedik.
- We washed the plates after dinner.
- Akşam yemeğinin ardından tabakları yıkadık.
- Marie invited them to dinner.
- Marie onları akşam yemeğine davet etti.
- Tom doesn't know what Mary wants to eat for dinner.
- Tom, Mary'nin akşam yemeğinde ne yemek istediğini bilmiyor.
- Tom ate dinner by himself.
- Tom akşam yemeğini tek başına yedi.
- Thank you for the wonderful dinner.
- Harika akşam yemeği için teşekkür ederim.
- We ate fresh fruit after dinner.
- Biz akşam yemeğinden sonra taze meyve yedik.
- He drinks a bottle of beer at dinner.
- Akşam yemeğinde bir şişe bira içer.
- I would've told you earlier, but I didn't want to ruin dinner.
- Sana daha önce söylerdim ama akşam yemeğini mahvetmek istemedim.
- What do you want for dinner?
- Akşam yemeği için ne istersin?
- Mother is preparing dinner.
- Annem akşam yemeği hazırlıyor.
- I don't understand people who eat breakfast for dinner.
- Akşam yemeği için kahvaltı eden insanları anlamıyorum.
- Dinner will be ready in thirty minutes.
- Akşam yemeği otuz dakika içinde hazır olacak.
- Let me call my wife and tell her I won't be home for dinner.
- Karımı arayayım ve ona akşam yemeği için evde olmayacağımı söyleyeyim.
- What would you like to eat for dinner?
- Akşam yemeğinde ne yemek istersin?
- I guess I'll see you at dinner.
- Akşam yemeğinde görüşürüz sanırım.
- Tom set the table for dinner while Mary cooked.
- Mary yemek pişirirken Tom akşam yemeği için masayı hazırladı.
- Dinner is probably ready, so we had better hurry home.
- Akşam yemeği muhtemelen hazırdır, o yüzden eve bir an önce gitsek iyi olur.
- I'm going to fix some dinner.
- Biraz akşam yemeği hazırlayacağım.
- Can I take you to dinner?
- Seni akşam yemeğine götürebilir miyim?
- She didn't order dinner yet.
- O henüz akşam yemeği sipariş etmedi.
- I wonder what he ate for his birthday dinner.
- Doğum günü akşam yemeğinde ne yediğini merak ediyorum.
- Tony studies after dinner.
- Tony, akşam yemeğinden sonra çalışır.
- How many times do I have to tell you not to eat candy just before dinner?
- Akşam yemeğinden hemen önce şekerleme yememeni sana kaç kez söylemek zorundayım.
- We'll have dinner when you get home.
- Akşam yemeğini sen eve geldiğinde yiyeceğiz.
- What did you cook for dinner?
- Akşam yemeği için ne pişirdin?
- Please tell us when dinner's ready.
- Akşam yemeği hazır olduğunda lütfen bize söyleyin.
- How did dinner go yesterday?
- Dün akşam yemeği nasıl geçti?
- Why don't you come over for dinner?
- Neden akşam yemeği için gelmiyorsun?
- Tom and Mary had a romantic dinner together.
- Tom ve Mary birlikte romantik bir akşam yemeği yediler.
- Layla invited Sami to a dinner.
- Leyla, Sami'yi bir akşam yemeğine davet etti.
- Mary cooked an impressive dinner.
- Mary etkileyici bir akşam yemeği pişirdi.
- I studied English for two hours after dinner.
- Akşam yemeğinden sonra iki saat İngilizce çalıştım.
- Would you care to join me for dinner?
- Akşam yemeğinde bana katılmak ister misin?
- Tom said he'd be home for dinner.
- Tom akşam yemeği için evde olacağını söyledi.
- Let's talk about it over dinner.
- Bunu akşam yemeğinde konuşalım.
- I ate dinner by myself.
- Akşam yemeğini kendi başıma yedim.
- I met Tom for dinner.
- Tom'la akşam yemeğinde tanıştım.
- Dinner's ready!
- Akşam yemeği hazır!
- He brought dinner.
- O akşam yemeği getirdi.
- I want to take you to dinner.
- Seni akşam yemeğine götürmek istiyorum.
- Tom did his homework before dinner.
- Tom akşam yemeğinden önce ev ödevini yaptı.
- Tom usually arrives home just in time for dinner.
- Tom akşam yemeği için eve tam vaktinde gelir.
- I have dinner between seven and eight.
- Saat yedi ile sekiz arasında akşam yemeği yerim.
- We had a big dinner.
- Büyük bir akşam yemeği yedik.
- I have dinner plans with them.
- Onlarla akşam yemeği planlarım var.
- Tom is going to have steak and potatoes for dinner.
- Tom akşam yemeğinde biftek ve patates yiyecek.
- What time is dinner served?
- Akşam yemeği, saat kaçta servis ediliyor?
- She began doing her homework immediately after dinner.
- Akşam yemeğinden hemen sonra ev ödevini yapmaya başladı.
- Guess what we're going to have for dinner.
- Akşam yemeğinde ne yiyeceğimizi tahmin et.
- The dinner was so good!
- Akşam yemeği çok iyiydi!
- She invited her friends to dinner.
- Arkadaşlarını akşam yemeğine davet etti.
- I'm meeting someone for dinner.
- Akşam yemeği için biriyle buluşacağım.
- It is very kind of you to invite me to dinner.
- Beni akşam yemeğine davet etmeniz büyük incelik.
- Tom wondered when dinner would be ready.
- Tom, akşam yemeğinin ne zaman hazır olacağını merak etti.
- We have already finished our dinner.
- Akşam yemeğini zaten bitirdik.
- No way, because if I let you, it will spoil your dinner.
- Olmaz, çünkü izin verirsem akşam yemeğin mahvolur.
- Why don't you have dinner with me tonight?
- Bu akşam benimle akşam yemeği yer misin?
- They have a big lunch and a small dinner.
- Onlar büyük bir öğle yemeği ve küçük bir akşam yemeği yer.
- What are you doing for dinner Monday night?
- Pazartesi akşamı yemekte ne yapacaksın?
- Marriage is a dinner that begins with dessert.
- Evlilik, tatlıyla başlayan bir akşam yemeğidir.
- He didn't allow me to pay the bill for the dinner.
- O, akşam yemeği için faturayı ödememe izin vermedi.
- He gave a minute description of the dinner party.
- Akşam yemeği partisinin kısa bir açıklamasını yaptı.
- I'll help Tom with his homework after dinner.
- Akşam yemeğinden sonra Tom'a ev ödevinde yardım edeceğim.
- Can you come for dinner tonight?
- Bu akşam yemeğe gelebilir misin?
- They went out for dinner at an upscale restaurant.
- Lüks bir restorana akşam yemeğine gittiler.
- Tom is staying for dinner.
- Tom akşam yemeği için kalıyor.
- Tom said he liked what she had made for dinner, but he was only being polite.
- Tom onun akşam yemeği için yaptığını beğendiğini söyledi fakat o sadece kibarlık yapıyordu.
- I'm fixing dinner.
- Akşam yemeğini hazırlıyorum.
- Tom cooked a special dinner for Mary.
- Tom Mary için özel bir akşam yemeği hazırladı.
- Tom wanted to take a nap before dinner.
- Tom akşam yemeğinden önce biraz kestirmek istedi.
- I don't know what to do for dinner.
- Akşam yemeği için ne yapacağımı bilmiyorum.
- Fadil had just prepared dinner.
- Fadıl az önce akşam yemeği hazırlamıştı.
- We are having ten guests at the dinner party.
- Akşam yemeğinde on misafirimiz olacak.
- I'll be in and out all day, so it might be best if you call around after dinner.
- Tüm gün git-gel yapacağım için beni akşam yemeğinden sonra araman en uygunu.
- Yesterday, I was invited to dinner by him.
- Dün onun tarafından akşam yemeğine davet edildim.
- I want you home in time for dinner.
- Akşam yemeği için zamanında evde olmanı istiyorum.
- My sister sometimes makes our dinner.
- Kız kardeşim bazen akşam yemeğimizi hazırlar.
- I cooked her dinner.
- Ona akşam yemeği pişirdim.
- I'm meeting someone for dinner.
- Akşam yemeği için birisiyle buluşacağım.
- Tom won't be home for dinner tonight.
- Tom bu gece akşam yemeği için evde olmayacak.
- She will make us a nice dinner.
- Bize güzel bir akşam yemeği hazırlayacaktır.
- Today, I invite you to have dinner.
- Seni bugün akşam yemeğine davet ediyorum.
- What time is dinner served?
- Akşam yemeği ne zaman servis ediliyor?
- I owe you dinner.
- Size akşam yemeği borcum var.
- I had bean soup and cutlet for dinner.
- Akşam yemeği için fasulye çorbası ve külbastı yedim.
- Thank you for the delicious dinner.
- Lezzetli akşam yemeği için teşekkürler.
- Tom prepared dinner by himself.
- Tom akşam yemeğini kendisi hazırladı.
- I didn't order dinner.
- Ben akşam yemeği sipariş etmedim.
- I have dinner plans with Tom.
- Tom'la akşam yemeği planlarım var.
- Tom ate a frozen dinner.
- Tom donmuş bir akşam yemeği yedi.
- He burned his first dinner.
- İlk akşam yemeğini yakmıştı.
- Would you like to join us for dinner?
- Akşam yemeğinde bize katılmak ister misin?
- Don't make any dinner plans.
- Akşam yemeği planı yapma.
- Tom wants to eat Italian food for dinner.
- Tom akşam yemeği için İtalyan yemeği yemek istiyor.
- Do you have dinner plans?
- Akşam yemeği planların var mı?
- We invited him to the dinner party.
- Biz onu akşam yemeği partisine davet ettik.
- After you get home, you'll prepare dinner.
- Eve gidince akşam yemeğini hazırlarsın.
- I'll have dinner.
- Akşam yemeği yiyeceğim.
- I'm meeting him for dinner.
- Akşam yemeği için onunla buluşuyorum.
- My boss invited me to dinner.
- Patronum beni akşam yemeğine davet etti.
- I forgot to tell you that Tom is coming over for dinner tonight.
- Tom'un bu akşam yemeğe geleceğini söylemeyi unuttum.
- Tom said he would do his homework right after dinner.
- Tom ödevini akşam yemekten hemen sonra yapacağını söyledi.
- Thank you for the dinner, it's so delicious.
- Akşam yemeği için teşekkürler, çok lezzetli.
- Would you like to have dinner with me tonight?
- Bu akşam yemekte benimle olmak ister misin?
- I invited Tom to dinner.
- Tom'u akşam yemeğine davet ettim.
- How about dinner?
- Akşam yemeğine ne dersin?
- Does Tom often eat dinner at your house?
- Tom sık sık sizin evde akşam yemeği yer mi?
- Eat breakfast like a king, lunch like a prince, and dinner like a pauper.
- Kral gibi kahvaltı et, prens gibi öğle yemeği ye ve fakir gibi akşam yemeği ye.
- Tom had dinner by himself.
- Tom akşam yemeğini tek başına yedi.
- It'll soon be time for dinner.
- Yakında akşam yemeği vakti olacak.
- We're going to have steak for dinner.
- Biz akşam yemeği için biftek yiyeceğiz.
- Tom had a good dinner.
- Tom güzel bir akşam yemeği yemiş.
- Are you free for dinner tonight?
- Bu akşam yemek için boş musun?
- Tom served dinner.
- Tom akşam yemeğini servis etti.
- Can I buy you dinner?
- Sana akşam yemeği ısmarlayayım mı?
- Tom attended a dinner hosted by John.
- Tom, John'un düzenlediği bir akşam yemeğine katıldı.
- Can I buy you dinner tonight?
- Bu gece sana akşam yemeği ısmarlayabilir miyim?
- We went out for dinner.
- Biz akşam yemeği için dışarı çıktık.
- We enjoyed the dinner my mother prepared.
- Annemin hazırladığı akşam yemeğinden hoşlandık.
- Tom has just finished eating dinner.
- Tom akşam yemeğini şimdi bitirdi.
- She was preparing the dinner when Gilles arrived.
- Gilles geldiğinde akşam yemeğini hazırlıyordu.
- Please let me know when dinner's ready.
- Lütfen akşam yemeği hazır olduğunda bana haber ver.
- When is dinner served?
- Akşam yemeği ne zaman verilir?
- We had dinner at a restaurant.
- Biz akşam yemeğini bir restoranda yedik.
- Dinner was incredibly boring.
- Akşam yemeği inanılmaz bir şekilde sıkıcıydı.
- Tom is waiting for dinner.
- Tom akşam yemeğini bekliyor.
- I played with the kids after dinner.
- Akşam yemeğinden sonra çocuklarla oynadım.
- I'm calling to remind you of our dinner plans.
- Sana akşam yemeği planlarımızı hatırlatmak için arıyorum.
- Sami and Layla had a nice dinner together.
- Sami ve Leyla birlikte güzel bir akşam yemeği yediler.
- Tom said Mary is going to eat dinner with us.
- Tom, Mary'nin bizimle akşam yemeği yiyeceğini söyledi.
- I thought Tom would take a walk before dinner.
- Tom'un akşam yemeğinden önce yürüyüşe çıkacağını düşündüm.
- We are having dinner.
- Akşam yemeği yiyeceğiz.
- He ate every bit of his dinner.
- Akşam yemeğinin hepsini yedi.
- They held a dinner for the new president.
- Yeni başkan için bir akşam yemeği düzenlediler.
- He finished his dinner because he didn't like to waste food.
- O, yemeği ısraf etmek istemediği için akşam yemeğini bitirdi.
- I usually drink green tea with dinner.
- Ben akşam yemeğiyle birlikte genellikle yeşil çay içerim.
- Tom and Mary met for dinner.
- Tom ve Mary akşam yemeği için buluştu.
- Tom, what do you want to have for dinner?
- Tom, akşam yemeğinde ne yemek istersin?
- Let's discuss it over dinner.
- Onu akşam yemeğinde tartışalım.
- I don't usually do my homework before dinner.
- Genelde akşam yemeğinden önce ödevimi yapmam.
- Tom and Mary met for dinner.
- Tom ve Mary akşam yemeği için buluştular.
- Aren't you coming home for dinner tonight?
- Bu gece akşam yemeği için eve gelmiyor musun?
- I'll join you for dinner.
- Akşam yemeğinde sana katılacağım.
- We'll eat dinner early today.
- Bu akşam yemeği erken yiyeceğiz.
- He brought dinner.
- O, akşam yemeği getirdi.
- We'll talk at dinner.
- Akşam yemekte konuşuruz.
- I've already eaten dinner.
- Akşam yemeğini çoktan yedim.
- Why don't you come over for dinner?
- Neden akşam yemeğine gelmiyorsun?
- What did Tom cook for dinner?
- Tom akşam yemeği için ne pişirdi?
- Tom came just before dinner.
- Tom tam akşam yemeğinden önce geldi.
- We had guests for dinner yesterday.
- Dün akşam yemeğinde misafirlerimiz vardı.
- We're going to have steak for dinner.
- Akşam yemeğinde biftek yiyeceğiz.
- Tom made dinner for Mary.
- Tom, Mary için akşam yemeği hazırladı.
- Didn't you see Tom at dinner?
- Tom'u akşam yemekte görmedin mi?
- It's about time for dinner.
- Akşam yemeği vakti geldi.
- I'll be home in time for dinner.
- Akşam yemeği için zamanında evde olacağım.
- Tom is taking me out to dinner tonight.
- Tom bu gece beni akşam yemeğine götürüyor.
- Tom and Mary weren't able to eat the spicy food that John made for dinner.
- Tom ve Mary, John'un akşam yemeği için yaptığı baharatlı yemeği yiyemediler.
- Do you want to go see a movie after dinner tonight?
- Bu gece akşam yemeğinden sonra bir film izlemeye gitmek ister misin?
- Don't make any dinner plans.
- Akşam yemeği için plan yapmayın.
- I drank a glass of red wine after dinner.
- Akşam yemeğinden sonra bir bardak kırmızı şarap içtim.
- We're not really going to buy all these people steak dinners, are we?
- Tüm bu insanlara gerçekten biftekli akşam yemeği ısmarlamayacağız, değil mi?
- Tom burned his first dinner.
- Tom ilk akşam yemeğini yaktı.
- Where do I cook dinner?
- Akşam yemeğini nerede pişireceğim?
- What I will do after dinner is to chat on the internet.
- Akşam yemeğinden sonra yapacağım şey internette sohbet etmek.
- Dinner will be ready by six-thirty.
- 6:30 a kadar akşam yemeği hazır olacak.
- We invited them for dinner.
- Onları akşam yemeğine davet ettik.
- She was preparing the dinner when Gilles arrived.
- Gilles geldiğinde o, akşam yemeğini hazırlıyordu.
- I don't usually do my homework before dinner.
- Genelde ödevimi akşam yemeğinden önce yapmam.
- Can you make me a Spanish omelette for dinner please?
- Akşam yemeği için bana İspanyol omleti yapar mısın lütfen?
- Mother is preparing dinner.
- Anne akşam yemeği hazırlıyor.
- Who are you going to dinner with?
- Kiminle birlikte akşam yemeğine gidiyorsun?
- Did you invite him to dinner?
- Onu akşam yemeğine çağırdın mı?
- I hate working after dinner.
- Akşam yemeğinden sonra çalışmaktan nefret ederim.
- Tom will stay for dinner.
- Tom akşam yemeği için kalacak.
- Well, if dinner isn't ready by seven, I'm going to a restaurant.
- Pekala, akşam yemeği yediye kadar hazır olmazsa, bir restorana gideceğim.
- Would you like some dinner?
- Biraz akşam yemeği ister misiniz?
- Tom is in the kitchen making dinner.
- Tom mutfakta akşam yemeğini hazırlıyor.
- Tom is coming over Monday evening for dinner.
- Tom pazartesi akşamı yemeğe geliyor.
- Tom came over to my house for dinner yesterday.
- Tom dün akşam yemeği için evime geldi.
- I won't be home for dinner.
- Akşam yemeğine evde olmayacağım.
- Tom will be master of ceremonies at the awards dinner.
- Tom, ödüllü akşam yemeğinde törenlerin efendisi olacak.
- What is for dinner tomorrow?
- Yarın akşam yemeğinde ne var?
- Tom and Mary are having a dinner party Monday evening.
- Tom ve Mary pazartesi akşamı yemekli bir parti veriyorlar.
- Let me take you to dinner.
- Seni akşam yemeğe götüreyim.
- We had a dinner of a kind at the cheap restaurant.
- Ucuz bir restoranda sıradan bir akşam yemeği yedik.
- We're ready for dinner.
- Akşam yemeği için hazırız.
- Sami took Layla out to dinner.
- Sami, Layla'yı akşam yemeğe götürdü.
- I cooked him dinner.
- Ona akşam yemeği pişirdim.
- Tom cooked me dinner.
- Tom bana akşam yemeği pişirdi.
- Tom invited Mary over to his place for dinner.
- Tom, Mary'yi akşam yemeği için evine davet etti.
- Tom was supposed to be here for dinner an hour ago.
- Tom'un bir saat önce akşam yemeği için burada olması gerekiyordu.
- Tom took Mary to dinner.
- Tom Mary'yi akşam yemeğine götürdü.
- Mary started to date a man she met at a dinner party.
- Mary bir akşam yemeğinde tanıştığı bir adamla çıkmaya başladı.
- Tom made me a nice dinner.
- Tom bana güzel bir akşam yemeği yaptı.
- Tom skipped dinner saying he was too tired to eat.
- Tom yemek yiyemeyecek kadar yorgun olduğunu söyleyerek akşam yemeğini atladı.
- Do you want to grab dinner?
- Akşam yemeği yemek ister misin?
- I don't remember inviting Tom to dinner.
- Tom'u akşam yemeğine davet ettiğimi hatırlamıyorum.
- We should get dinner.
- Akşam yemeği almalıyız.
- Dinner's getting cold.
- Akşam yemeği soğuyor.
- Would you have dinner with me tonight?
- Bu gece benimle birlikte akşam yemeği yer misin?
- Tom ate dinner.
- Tom akşam yemeği yedi.
- Save your appetite for the big dinner.
- İştahınızı büyük akşam yemeğine saklayın.
- He cooked me dinner.
- Bana akşam yemeği pişirdi.
- Is Tom coming to dinner with us?
- Tom bizimle akşam yemeğine geliyor mu?
- I want to buy you dinner.
- Sana akşam yemeği ısmarlamak istiyorum.
- The Jacksons invited me to have dinner with them.
- Jackson'lar beni akşam yemeğe davet etti.
- Tom paid for the dinner and left.
- Tom akşam yemeği için ödeme yaptı ve ayrıldı.
- What are you doing for dinner Monday night?
- Pazartesi gecesi akşam yemeği için ne yapıyorsun?
- Tom wants Mary to make spaghetti for dinner.
- Tom akşam yemeği için Mary'nin spagetti yapmasını istiyor.
- Emily ate tofu at dinner.
- Emily, akşam yemeğinde tofu yedi.
- I'm taking Mary out to dinner tonight.
- Bu gece Mary'yi akşam yemeğine götürüyorum.
- Tom kept silent during dinner.
- Tom akşam yemeği boyunca sessiz kaldı.
- Dinner will be served.
- Akşam yemeği servis edilecek.
- I'll treat you to dinner.
- Ben size akşam yemeği ısmarlayacağım.
- Dinner is probably ready, so we had better hurry home.
- Akşam yemeği muhtemelen hazır, bu yüzden acele eve gitsek iyi olur.
- Dinner is served.
- Akşam yemeği servis edilir.
- They entertained us at dinner.
- Akşam yemeğinde bizi ağırladılar.
- Thank you very much for the wonderful dinner last night.
- Dün geceki harika akşam yemeği için sana çok teşekkür ederim.
- Let's invite some friends over for dinner.
- Akşam yemeği için bazı arkadaşları davet edelim.
- Didn't you see Tom at dinner?
- Tom'u akşam yemeğinde görmedin mi?
- Dinner's on me.
- Akşam yemeği benden.
- I'm hungry so I'm going to make a snack to tide me over until dinner.
- Acıktım, bu yüzden akşam yemeğine kadar beni idare edecek bir şeyler atıştıracağım.
- What's for dinner tonight?
- Bu akşam yemekte ne var?
- Tom met Mary at a dinner party.
- Tom bir akşam yemeği partisinde Mary ile tanıştı.
- Tom invited his friends to dinner.
- Tom arkadaşlarını akşam yemeğine davet etti.
- What's your favorite dish for dinner?
- Akşam yemeği için en sevdiğin yemek nedir?
- He came home just in time for dinner.
- Akşam yemeği için eve tam zamanında geldi.
- Tom went to Mary's house for dinner.
- Tom akşam yemeği için Mary'nin evine gitti.
- Tom told me Mary was coming over for dinner.
- Tom bana Mary'nin akşam yemeğine geleceğini söyledi.
- Dinner is almost ready.
- Akşam yemeği hazır olmak üzeredir.
- Mary met Tom at a dinner party.
- Mary akşam yemeği partisinde Tom'la tanıştı.
- Tom wants to eat Italian food for dinner.
- Tom akşam yemeğinde İtalyan yemeği yemek istiyor.
- We had guests for dinner yesterday.
- Dün akşam yemeği için misafirlerimiz vardı.
- It would be great if you could join us for dinner.
- Akşam yemeğinde bize katılırsan harika olur.
- I'm going to fix some dinner.
- Akşam yemeği hazırlayacağım.
- I almost always take a bath before dinner.
- Neredeyse daima akşam yemeğinden önce banyo yaparım.
- Do you want to come over for dinner tonight?
- Bu akşam yemeğe gelmek ister misin?
- Mary started to date a man she met at a dinner party.
- Mary bir akşam yemeği partisinde tanıştığı bir adamla çıkmaya başladı.
- Nobody cares how much the dinner is going to cost.
- Akşam yemeğinin kaça mal olacağı kimsenin umurunda değil.
- Do you want to go see a movie after dinner tonight?
- Bu akşam yemekten sonra sinemaya gitmek ister misin?
- I'll treat you to dinner.
- Sana akşam yemeği ısmarlayacağım.
- I'm wondering what to cook for dinner.
- Akşam yemeği için ne pişireceğimi merak ediyorum.
- She's got to get ready for dinner.
- Akşam yemeği için hazırlanmalı.
- The Jacksons have invited us over for dinner tonight.
- Jackson'lar bizi bu akşam yemeğe davet ettiler.
- Tom and Mary usually eat dinner at six.
- Tom ve Mary genelde akşam yemeğini altıda yerler.
- It's time to prepare dinner.
- Akşam yemeği hazırlama vakti geldi.
- I was at my friend's house for dinner to celebrate his daughter's birthday.
- Kızının doğum gününü kutlamak için akşam yemeğinde arkadaşımın evindeydim.
- What did you eat for dinner last night?
- Dün gece akşam yemeği için ne yediniz?
- I've asked Tom to come over for dinner.
- Tom'a akşam yemeğine gelmesini söyledim.
- Tom insisted on paying for dinner.
- Tom akşam yemeğini ödemek için ısrar etti.
- She began doing her homework immediately after dinner.
- O, akşam yemeğinden sonra hemen ev ödevini yapmaya başladı.
- She made it a habit to take a walk before dinner.
- O, akşam yemeğinden önce yürüyüş yapmayı bir alışkanlık edindi.
- I already ate dinner.
- Akşam yemeğini çoktan yedim.
- Mary was embarrassed by her badly cooked dinner.
- Mary kötü pişmiş akşam yemeğinden utandı.
- I want you home in time for dinner.
- Akşam yemeği için vaktinde evde olmanı istiyorum.
- We went out for a walk after dinner.
- Akşam yemekten sonra yürüyüşe çıktık.
- Tom invited Mary to dinner.
- Tom Mary'yi akşam yemeğine davet etti.
- Tom knew what Mary was planning to cook for dinner.
- Tom, Mary'nin akşam yemeği için ne pişirmeyi planladığını biliyordu.
- Dan accepted Linda's invitation to dinner.
- Dan, Linda'nın akşam yemeği davetini kabul etti.
- I have dinner with Taninna almost every day.
- Ben hemen hemen her gün Taninna'yla akşam yemeği yerim.
- I guess I'll see you at dinner.
- Sanırım akşam yemeğinde görüşeceğiz.
- I play the guitar before dinner.
- Akşam yemeğinden önce gitar çalıyorum.
- Tom knew what Mary was planning to cook for dinner.
- Tom Mary'nin akşam yemeği için ne pişirmeyi planladığını biliyordu.
- Tom took Mary to a beachfront restaurant for dinner.
- Tom, Mary'yi akşam yemeği için sahildeki bir restorana götürdü.
- After taking a bath, Tom ate dinner.
- Tom banyo yaptıktan sonra akşam yemeğini yedi.
- Dinner is about ready.
- Akşam yemeği hazır olmak üzere.
- I heard that you ate steak for dinner last night.
- Dün gece akşam yemeği için biftek yediğini duydum.
- How about if the three of us go out for dinner tonight?
- Üçümüz bu akşam yemeğe çıksak nasıl olur?
- Tom got here just in time for dinner.
- Tom akşam yemeği için tam zamanında geldi.
- Fadil returned home from dinner with friends.
- Fadıl akşam yemeğinden evine arkadaşlarıyla döndü.
- Tom and I met for dinner.
- Tom ve ben akşam yemeği için buluştuk.
- Tom didn't finish his dinner.
- Tom akşam yemeğini bitirmedi.
- Guess who's coming for dinner.
- Tahmin et akşam yemeğine kim geliyor.
- Bring the kids home for dinner.
- Akşam yemeğine çocukları eve getir.
- Dinner will be ready soon.
- Akşam yemeği birazdan hazır olur.
- Dinner was expensive.
- Akşam yemeği pahalıydı.
- Why haven't you cooked dinner yet?
- Neden akşam yemeğini henüz pişirmedin?
- Tom often invites me to his house for dinner.
- Tom akşam yemeği için sık sık beni evine davet eder.
- Lucy would often play the piano after dinner.
- Lucy genellikle akşam yemeğinden sonra piyano çalardı.
- We enjoyed the dinner.
- Biz akşam yemeğinden hoşlandık.
- Well, if dinner isn't ready by seven, I'm going to a restaurant.
- Eğer akşam yemeği yediye kadar hazır olmazsa, restorana gideceğim.
- He invited them for dinner.
- Onları akşama yemeğe davet etti.
- Did you invite her to dinner?
- Onu akşam yemeğine davet ettin mi?
- I've cooked you a nice hot dinner.
- Sana güzel, sıcak bir akşam yemeği pişirdim.
- Why don't you come over to my house for dinner tomorrow?
- Neden yarın akşam yemeği için evime gelmiyorsun?
- Tom retreated to his bedroom after dinner.
- Tom akşam yemeğinden sonra yatak odasına çekildi.
- Won't you join us for dinner?
- Akşam yemeği için bize katılmaz mısın?
- I'll see you at dinner.
- Akşam yemeğinde görüşürüz.
- Tom has been invited to the Jacksons' house for dinner.
- Tom, Jackson'ların evine akşam yemeğine çağırıldı.
- I have dinner plans with Tom.
- Tom'la akşam yemeği planım var.
- Don't wait for me for dinner.
- Akşam yemeği için beni bekleme.
- Let me cook you dinner sometime.
- Bir ara sana akşam yemeği yapayım.
- He invited me to dinner.
- O beni akşam yemeğine davet etti.
- She is making dinner.
- Akşam yemeği hazırlıyor.
- Dinner is probably ready by now.
- Akşam yemeği şimdiye kadar muhtemelen hazırdır.
- Sami took Layla out to dinner.
- Sami Layla'yı akşam yemeğine çıkardı.
- Dinner was delicious as usual.
- Akşam yemeği her zamanki gibi lezzetliydi.
- She'll be having dinner with him at this time tomorrow.
- Yarın bu saatte onunla akşam yemeği yiyecek.
- Tom asked me out to dinner.
- Tom beni akşam yemeğine davet etti.
- Tom and Mary like to dance after dinner.
- Tom ve Mary akşam yemeğinden sonra dans etmekten hoşlanırlar.
- Where is my dinner?
- Akşam yemeğim nerede?
- She insisted on my paying the bill for the dinner.
- O akşam yemeği için faturayı ödememde ısrar etti.
- I never asked you to dinner.
- Seni akşam yemeğine davet etmedim.
- Tom and Mary were about to sit down for dinner when John knocked on the door.
- Tom ve Mary akşam yemeği için oturmak üzereyken John kapıyı çaldı.
- Tom is in the kitchen helping Mary cook dinner.
- Tom mutfakta Mary'nin akşam yemeği hazırlamasına yardım ediyor.
- He has dinner at six.
- Akşam yemeği 6'da.
- We'll have a delicious dinner.
- Lezzetli bir akşam yemeği yiyeceğiz.
- We are invited to dinner.
- Akşam yemeğine çağrıldık.
- I'm pretty sure that Tom didn't eat all his dinner.
- Tom'un akşam yemeğinin hepsini yemediğinden oldukça eminim.
- We went out to dinner.
- Biz akşam yemeği için dışarı çıktık.
- Tom wanted to prepare a special dinner for Mary's birthday.
- Tom, Mary'nin doğum günü için özel bir akşam yemeği hazırlamak istedi.
- Have you finished dinner?
- Akşam yemeğini bitirdin mi?
- I eat dinner at quarter past seven.
- Akşam yemeğini yediyi çeyrek geçe yerim.
- I am having mashed potatoes with vegetables for dinner.
- Akşam yemeği için sebzeli patates püresi yiyorum.
- Do you have to make dinner?
- Akşam yemeği hazırlamak zorunda mısın?
- Can you make me a Spanish omelette for dinner please?
- Akşam yemeği için bana bir İspanyol omleti yapabilir misin?
- Can you recommend a good restaurant for dinner?
- Akşam yemeği için iyi bir restoran tavsiye edebilir misin?
- Guess what we're going to have for dinner.
- Tahmin et akşam yemeğinde ne yiyeceğiz.
- We're having dinner.
- Akşam yemeği yiyeceğiz.
- Will you have dinner with me?
- Benimle akşam yemeği yer misin?
- I owe you dinner.
- Sana bir akşam yemeği borcum var.
- Did you invite Tom to dinner?
- Tom'u akşam yemeğine davet ettin mi?
- Whom did you invite to dinner?
- Akşam yemeğine kimi davet ettin?
- Sami had dinner and went to bed.
- Sami akşam yemeği yedi ve yatmaya gitti.
- I met him for dinner.
- Akşam yemeği için onunla buluştum.
- Tom wondered how soon Mary would have dinner ready.
- Tom, Mary'nin akşam yemeğini ne kadar çabuk hazırlayacağını merak etti.
- I lost my dinner.
- Akşam yemeğimi kaybettim.
- We will have dinner.
- Akşam yemeği yiyeceğiz.
- We entered a restaurant and discussed the energy crisis over our dinner.
- Biz bir restorana girdik ve akşam yemeğimizi yerken enerji krizini tartıştık.
- Tom finished dinner just before Mary got home.
- Tom Mary eve gelmeden hemen önce akşam yemeğini bitirdi.
- I have dinner plans with him.
- Onunla akşam yemeği planım var.
- I often watch TV before dinner.
- Ben akşam yemeğinden önce çoğunlukla TV izlerim.
- My cat is thrilled with joy when she gets fish for dinner.
- Kedim akşam yemeği için balık aldığında sevinçten havalara uçuyor.
- I ordered dinner to my room, but I was brought only champagne and fruit.
- Odama akşam yemeği istedim ama bana sadece şampanya ve meyve getirildi.
- Can you stay for dinner?
- Akşam yemeği için kalabilir misin?
- Won't you join us for dinner?
- Akşam yemeğinde bize katılmaz mısınız?
- I play the guitar before dinner.
- Akşam yemeğinden önce gitar çalarım.
- Tom prepared dinner by himself.
- Tom akşam yemeğini kendi başına hazırladı.
- Do you want to come over for dinner tonight?
- Bu gece akşam yemeği için gelmek ister misin?
- Tom ate steak for dinner.
- Tom akşam yemeğinde biftek yedi.
- I must finish my homework before dinner.
- Akşam yemeğinden önce ev ödevimi bitirmeliyim.
- Tom ate dinner about one hour ago.
- Tom yaklaşık bir saat önce akşam yemeği yedi.
- He ordered three dinners.
- O, üç akşam yemeği ısmarladı.
- The dinner was very good.
- Akşam yemeği çok güzeldi.
- Who do you plan to eat dinner with?
- Akşam yemeğini kimle yemeği planlıyorsun?
- Dinner will be ready soon.
- Akşam yemeği biraz sonra hazır olacaktır.
- Are you really going to let Tom cook dinner tonight?
- Bu akşam yemeği Tom'un pişirmesine gerçekten izin verecek misin?
- Tom took Mary out to dinner.
- Tom Mary'yi akşam yemeğine çıkardı.
- Tom always pays for dinner whenever we go out together.
- Ne zaman birlikte dışarı çıksak akşam yemeğini hep Tom öder.
- Dinner was awesome.
- Akşam yemeği harikaydı.
- I met her for dinner.
- Akşam yemeği için onunla buluştum.
- What is a typical British dinner?
- Tipik bir İngiliz akşam yemeği nasıldır?
- We ate dinner late because Tom got caught in a traffic jam.
- Akşam yemeğini geç yedik çünkü Tom trafik sıkışıklığına yakalandı.
- I'm meeting them for dinner.
- Akşam yemeği için onlarla buluşuyorum.
- The dinner was so tasty.
- Akşam yemeği çok lezzetliydi.
- Tom invited Mary over for dinner.
- Tom akşam yemeğine Mary'yi davet etti.
- The family ate dinner together.
- Aile, akşam yemeğini birlikte yedi.
- Tom asked me to his apartment for dinner.
- Tom beni akşam yemeği için dairesine davet etti.
- Let's go to that fancy restaurant for dinner instead of lunch.
- O gösterişli lokantaya öğlen değil, akşam yemeği için gidelim.
- I had pizza for lunch, so I don't want pizza for dinner.
- Öğle yemeğinde pizza yedim, bu yüzden akşam yemeğinde pizza istemiyorum.
- I met them at a dinner party.
- Onlarla bir akşam yemeği partisinde tanıştık.
- I wonder what Tom will order for dinner.
- Tom'un akşam yemeğinde ne sipariş edeceğini merak ediyorum.
- Dad stretched after dinner.
- Babam akşam yemeğinden sonra gerindi.
- I won't be home for dinner.
- Akşam yemeği için evde olmayacağım.
- Tom ate his dinner.
- Tom akşam yemeğini yedi.
- We have dinner at seven.
- Yedide akşam yemeği var.
- We enjoyed the dinner my mother prepared.
- Annemin hazırladığı akşam yemeğini çok beğendik.
- Tom often eats fish for dinner.
- Tom akşam yemeği için genellikle balık yer.
- I always rest for an hour after dinner.
- Ben akşam yemeğinden sonra her zaman bir saat dinlenirim.
- Would you like to come over for dinner after work on Monday?
- Pazartesi günü işten sonra akşam yemeğine gelmek ister misin?
- I once sat at the same table with him at a dinner party.
- Bir keresinde bir akşam yemeğinde onunla aynı masada oturmuştum.
- Do you often have fish for dinner?
- Akşam yemeğinde sık sık balık yer misin?
- Tom is going to be staying for dinner.
- Tom akşam yemeği için kalacak.
- I'll take him to dinner.
- Onu akşam yemeğine götüreceğim.
- When Tom was a teenager, he would often sit on the front porch and write songs in the evening after dinner.
- Tom bir genç iken, o sık sık ön sundurmada otururdu ve akşam yemeğinden sonra akşamleyin şarkı yazardı.
- He asked me out to dinner.
- Beni dışarıya akşam yemeğine davet etti.
- I need to go get myself cleaned up before dinner.
- Gidip akşam yemeğinden önce kendimi temizlemeliyim.
- Tom wanted to have dinner in bed.
- Tom akşam yemeğini yatakta yemek istedi.
- What would you like to have for dinner?
- Akşam yemekte ne yemek istersiniz?
- Tom and Mary were about to sit down for dinner when John knocked on the door.
- John kapıyı çaldığında Tom ve Mary akşam yemeği için oturmak üzerelerdi.
- Dinner is almost ready.
- Akşam yemeği neredeyse hazır.
- Would you like to go to dinner?
- Akşam yemeğine gitmek ister misin?
- Tom ate dinner, but he didn't eat any dessert.
- Tom akşam yemeği yedi ama hiç tatlı yemedi.
- Tom and I went out to dinner.
- Tom ve ben akşam yemeğine çıktık.
- Go wash up before dinner.
- Akşam yemeğinden önce elini yüzünü yıkamaya git.
- Dinner is almost over.
- Akşam yemeği bitmek üzere.
- Does Tom usually study after dinner?
- Tom genellikle akşam yemeğinden sonra mı ders çalışır?
- Are you going to ask Mary to dinner?
- Mary'yi akşam yemeğine çağıracak mısın?
- What would you like to have for dinner?
- Akşam yemeğinde ne yemek istersiniz?
- We ate dinner together every night.
- Her akşam yemeği birlikte yedik.
- Let me call my wife and tell her I won't be home for dinner.
- Karımı arayıp akşam yemeğinde evde olmayacağımı söyleyeyim.
- The only thing I can do after dinner is watch television.
- Akşam yemeğinden sonra yapabileceğim tek şey televizyon izlemektir.
- Can I invite Tom to dinner tonight?
- Tom'u bu gece akşam yemeğine davet edebilir miyim?
- If you don't have other plans, let's go out for dinner together.
- Başka bir planın yoksa bu akşam yemeğini dışarıda birlikte yiyelim.
- Are you free for dinner tonight?
- Bu gece akşam yemeği için boş musun?
- Can I invite Tom to dinner tonight?
- Tom'u bu akşam yemeğe davet edebilir miyim?
- When was the last time you ate dinner with your parents?
- En son ne zaman ailenizle akşam yemeği yediniz?
- When Tom got home, the children had already finished eating dinner.
- Tom eve geldiğinde, çocuklar çoktan akşam yemeklerini bitirmişlerdi.
- Mother was busy getting ready for dinner.
- Annem akşam yemeği için hazırlanmakla meşguldü.
- She will make us a nice dinner.
- O bize hoş bir akşam yemeği hazırlayacak.
- What are we going to have for dinner tonight?
- Bu akşam yemekte ne yiyeceğiz?
- Dinner is on me tonight.
- Bu gece akşam yemeği benden.
- Tom sent his daughter to bed without dinner.
- Tom kızını akşam yemeği yemeden yatağa gönderdi.
- When was the last time you ate a home-cooked dinner?
- En son ne zaman ev yapımı bir akşam yemeği yediniz?
- Tom often drinks a little wine after dinner.
- Tom akşam yemeğinden sonra çoğunlukla biraz şarap içer.
- Tom usually arrives home just in time for dinner.
- Tom genellikle akşam yemeği için eve tam zamanında gelir.
- Did you have a nice dinner with Tom?
- Tom'la güzel bir akşam yemeği yedin mi?
- They have a big lunch and a small dinner.
- Büyük bir öğle yemeği ve küçük bir akşam yemeği yiyorlar.
- Tom says he's planning to take Mary out to dinner tonight.
- Tom, Mary'i bu akşam yemeğe çıkarmayı planladığını söyledi.
- I invited Tom over for dinner.
- Tom'u akşam yemeğine davet ettim.
- Jim has been trying to take me out to dinner for the last three weeks.
- Jim, son üç haftadır beni akşam yemeğine çıkarmak için çalışıyor.
- Tom asked me out for dinner and I said yes.
- Tom beni akşam yemeğine davet etti ve ben evet dedim.
- She ordered three dinners.
- O üç tane akşam yemeği sipariş etti.
- Aren't you coming to dinner?
- Akşam yemeğe gelmeyecek misin?
- I always want to sleep after dinner.
- Akşam yemeğinden sonra hep uyumak isterim.
- He will be having dinner with her at this time tomorrow.
- Yarın bu saatlerde onunla akşam yemeği yiyecek.
- Tom is coming for dinner, isn't he?
- Tom akşam yemeği için geliyor, değil mi?
- We're going to a restaurant for dinner.
- Akşam yemeği için bir restorana gideceğiz.
- Tom invited me to his house for dinner.
- Tom beni akşam yemeği için evine davet etti.
- Tom wondered if he should pretend to appreciate the dinner Mary made for him.
- Tom, Mary'nin kendisi için hazırladığı akşam yemeğini takdir ediyormuş gibi mi davranması gerektiğini merak etti.
- Tom said Mary was coming over for dinner.
- Tom, Mary'nin akşam yemeğine geliyor olduğunu söyledi.
- What a great dinner!
- Ne muhteşem bir akşam yemeği!
- After his dinner break, Dan left to pick Linda up from the gym.
- Akşam yemeği molasından sonra Dan Linda'yı spor salonundan almak için çıktı.
- Tom said he'd do his homework before dinner.
- Tom ev ödevini akşam yemeğinden önce yapacağını söyledi.
- I met her at a dinner party.
- Onunla bir akşam yemeği partisinde tanıştım.
- Tom watches TV every evening after dinner.
- Her akşam Tom akşam yemeğinden sonra TV izler.
- Tom studies French for an hour every day before dinner.
- Tom, akşam yemeğinden önce her gün bir saat Fransızca çalışmaktadır.
- He didn't order dinner yet.
- O, henüz akşam yemeği sipariş etmedi.
- I went out for dinner.
- Akşam yemeğine dışarı çıktım.
- Would you like to get some dinner?
- Biraz akşam yemeği yemek ister misin?
- I haven't ordered dinner yet.
- Henüz akşam yemeğini sipariş etmedim.
- We started it again right after dinner.
- Akşam yemeğinden hemen sonra ona tekrar başladık.
- When are you going to get dinner ready?
- Akşam yemeğini ne zaman hazırlayacaksın?
- Dinner will be ready by six-thirty.
- Akşam yemeği altı buçukta hazır olur.
- She provided a good dinner for us.
- Bizim için güzel bir akşam yemeği hazırladı.
- We brought dinner.
- Biz akşam yemeği getirdik.
- We'll eat our dinner in the kitchen tonight.
- Biz bu akşam, akşam yemeğimizi mutfakta yiyeceğiz.
- She will make us a nice dinner.
- Bize güzel bir akşam yemeği hazırlar.
- Thank you for inviting us to dinner.
- Bizi akşam yemeğine davet ettiğiniz için teşekkürler.
- With whom are you eating dinner?
- Akşam yemeğini kiminle yiyorsun?
- My wife is preparing dinner right now.
- Karım şimdi akşam yemeğini hazırlıyor.
- Tom usually does his homework before dinner.
- Tom genellikle akşam yemeğinden önce ödevini yapar.
- Mary was late for dinner.
- Mary akşam yemeği için geç kaldı.
- Guess what's for dinner.
- Tahmin et akşam yemeğinde ne var.
- I took him out to dinner in return for his help.
- Yardımı karşılığında onu akşam yemeğine çıkardım.
- Tom had dinner by himself.
- Tom tek başına akşam yemeği yedi.
- Why don't you come over for dinner tonight?
- Neden bu akşam yemeğe gelmiyorsun?
- Tony studies after dinner.
- Tony akşam yemekten sonra ders çalışıyor.
- What do you usually have for dinner?
- Akşam yemeğinde genellikle ne yersiniz?
- I should be home in time for dinner.
- Akşam yemeği için zamanında evde olmalıyım.
- Tom said he wouldn't be home for dinner.
- Tom akşam yemeğine evde olmayacağını söyledi.
- Can I buy you dinner?
- Akşam yemeği ısmarlayabilir miyim?
- We just finished dinner.
- Biz akşam yemeğini henüz bitirdik.
- Tom cleaned his room before dinner.
- Tom akşam yemeğinden önce odasını temizledi.
- What do you usually have for dinner?
- Akşam yemeği için genellikle ne yersin?
- Tom will be speaking at the dinner tonight.
- Tom bu gece akşam yemeğinde konuşuyor olacak.
- Dinner was delicious.
- Akşam yemeği lezzetliydi.
- Dinner is on the table.
- Akşam yemeği masada.
- How about if the three of us go out for dinner tonight?
- Üçümüz bu akşam yemeğe gidersek ne dersin?
- Tom ate dinner about one hour ago.
- Tom akşam yemeğini yaklaşık bir saat önce yedi.
- They will have dinner.
- Akşam yemeği yiyecekler.
- We'd love for you to join us for dinner.
- Akşam yemeğinde bize katılmanı çok isteriz.
- Tom couldn't finish his dinner.
- Tom akşam yemeğini bitiremedi.
- Tom asked me to his apartment for dinner.
- Tom beni akşam yemeği için evine davet etti.
- Where's my dinner?
- Akşam yemeğim nerede?
- My mother set the table for dinner.
- Annem akşam yemeği için masayı hazırladı.
- We sang, danced and chatted after dinner.
- Biz akşam yemeğinden sonra şarkı söyledik, dansettik ve sohbet ettik.
- He often eats fish for dinner.
- Akşam yemeğinde sık sık balık yer.
- Jim has been trying to take me out to dinner for the last three weeks.
- Jim, son üç haftadır beni akşam yemeğe çıkarmaya çalışıyor.
- I've just finished dinner.
- Akşam yemeğini henüz bitirdim.
- I am heating the dinner.
- Akşam yemeğini ısıtıyorum.
- Will you eat dinner?
- Akşam yemeği yiyecek misiniz?
- Tom invited Mary over to dinner.
- Tom, Mary'yi akşam yemeğine davet etti.
- I assume that Tom will eat dinner with us this evening.
- Sanırım bu akşam Tom akşam yemeğini bizimle yiyecek.
- Where're we going for dinner?
- Akşam yemeğine nereye gidiyoruz?
- Your dinner is getting cold.
- Akşam yemeğin soğuyor.
- What did you have for dinner?
- Akşam yemeğinde ne yedin?
- See that dinner is ready by ten.
- Akşam yemeğinin 10'da hazır olmasını sağla.
- Are you coming home for dinner tonight?
- Bu akşam yemeğe eve geliyor musun?
- I thought you might like me to make you dinner.
- Sana akşam yemeği yapmamı isteyebileceğini düşünüyordum.
- Who do you plan to eat dinner with?
- Akşam yemeğini kiminle yemeyi planlıyorsun?
- They brought dinner.
- Onlar akşam yemeği getirdi.
- Let's go downstairs for dinner.
- Akşam yemeği için aşağıya inelim.
- Guess who's coming for dinner tonight.
- Bu gece akşam yemeğine kim geliyor tahmin et?
- Tom didn't know what Mary was planning to make for dinner.
- Tom, Mary'nin akşam yemeği için ne yapmayı planladığını bilmiyordu.
- Tom and Mary ate dinner together.
- Tom ve Mary akşam yemeğini birlikte yediler.
- Tom is coming over for dinner.
- Tom akşam yemeği için geliyor.
- Didn't you see her at dinner?
- Onu akşam yemeğinde görmedin mi?
- Tom is going to watch TV after dinner.
- Tom akşam yemeğinden sonra televizyon izleyecek.
- I thought maybe I'd go to the supermarket and buy something for dinner.
- Belki süpermarkete gidip akşam yemeği için bir şeyler alırım diye düşündüm.
- Please tell me when dinner's ready.
- Lütfen akşam yemeği hazır olduğunda söyle.
- Tom ate dinner in the dark.
- Tom karanlıkta akşam yemeği yedi.
- When is dinner served?
- Akşam yemeği ne zaman servis edilir?
- Tom wanted Mary to come over for an early dinner.
- Tom, Mary'nin erken bir akşam yemeği için gelmesini istedi.
- My mother is making dinner.
- Annem akşam yemeği hazırlıyor.
- Dinner's ready.
- Akşam yemeği hazır.
- Tom doesn't often do his homework before dinner.
- Tom genelde ev ödevini akşam yemeğinden önce yapmaz.
- I listen to the radio after dinner.
- Akşam yemeğinden sonra radyo dinlerim.
- Tom has just finished dinner.
- Tom akşam yemeğini yeni bitirdi.
- Let's go out for dinner.
- Akşam yemeğine çıkalım.
- Tom said he'd do his homework before dinner.
- Tom akşam yemeğinden önce ödevini yapacağını söyledi.
- Those fish I just caught will be our dinner tonight.
- Az önce yakaladığım o balıklar bu gece akşam yemeğimiz olacak.
- Tom is in the kitchen making dinner.
- Tom mutfakta akşam yemeği hazırlıyor.
- Tom brought dinner.
- Tom akşam yemeği getirdi.
- We had a very good time at the dinner.
- Akşam yemeğinde çok iyi vakit geçirdik.
- Why don't you join us for dinner tonight?
- Neden bu akşam yemekte bize katılmıyorsun?
- She spends three dollars a day for lunch and dinner.
- O, öğle ve akşam yemeği için günde üç dolar harcar.
- I was invited to dinner.
- Akşam yemeğine davet edildim.
- Aren't you coming to dinner?
- Akşam yemeğine gelmiyor musun?
- I was satisfied with the steak dinner.
- Biftekli akşam yemeğinden memnun kaldım.
- She spends three dollars a day for lunch and dinner.
- Öğle ve akşam yemekleri için günde üç dolar harcıyor.
- Do you want to grab dinner?
- Akşam yemeği almak istiyor musun?
- You can watch television after dinner.
- Akşam yemeğinden sonra televizyon izleyebilirsin.
- I'm having dinner with a friend.
- Bir arkadaşımla akşam yemek yiyeceğim.
- I guess I should've asked you out to dinner.
- Sanırım seni akşam yemeğine davet etmeliydim.
- I am taking her out to dinner tonight.
- Bu akşam onu akşam yemeğine götürüyorum.
- What do you want for dinner?
- Akşam yemeğinde ne istiyorsun?
- What would you like me to make you for dinner?
- Akşam yemeği için sana ne yapmamı istersin?
- We ate fresh fruit after dinner.
- Akşam yemekten sonra taze meyve yedik.
- Tom drank a cup of decaf after dinner.
- Tom akşam yemeğinden sonra bir fincan kafeinsiz kahve içti.
- I eat dinner every evening at six o'clock.
- Her akşam saat altıda akşam yemeği yerim.
- Would you like to have a drink before dinner?
- Akşam yemeğinden önce bir içki almak ister misiniz?
- What would you like to have for dinner?
- Akşam yemeğinde ne yemek istersin?
- He ordered three dinners.
- Üç akşam yemeği sipariş etti.
- What do you do after dinner?
- Akşam yemeğinizden sonra ne yaparsınız?
- What should we have for dinner?
- Akşam yemeğinde ne yiyelim?
- I'm going to have dinner with my son.
- Oğlumla akşam yemeği yiyeceğim.
- Did Tom eat his dinner?
- Tom akşam yemeğini yedi mi?
- She didn't order dinner yet.
- Henüz akşam yemeği söylemedi.
- We have fish for dinner today.
- Bugün akşam yemeğinde balık var.
- We haven't had our dinner.
- Biz akşam yemeğimizi yemedik.
- My sister sometimes makes our dinner.
- Ablam bazen akşam yemeğimizi yapar.
- Emily ate tofu at dinner.
- Emily, akşam yemeğinde soya peyniri yedi.
- What Tom ate for dinner didn't cost much.
- Tom'un akşam yemeği için yediği şey çok pahalı değildi.
- Tom attended a dinner hosted by John.
- Tom, John'un verdiği bir akşam yemeğine katıldı.
- He studied after dinner.
- Akşam yemeğinden sonra çalıştı.
- After dinner, he usually sleeps.
- Akşam yemekten sonra genelde uyur.
- I've invited Tom to dinner.
- Tom'u akşam yemeğine davet ettim.
- Those fish I just caught will be our dinner tonight.
- Demin yakaladığım balıklar bu akşam yemeğimiz olacak.
- She will make us a nice dinner.
- O bize güzel bir akşam yemeği hazırlayacak.
- Do you usually study after dinner?
- Genelde akşam yemekten sonra mı çalışırsın?
- She ate her dinner.
- O, akşam yemeğini yedi.
- Most dinner parties end about eleven o'clock.
- Çoğu akşam yemeği partisi saat on bir gibi biter.
- I had dinner by myself.
- Akşam yemeğini tek başıma yedim.
- Will you come home for dinner tonight?
- Bu akşam yemeğe eve gelecek misin?
- Tom made spaghetti for dinner.
- Tom akşam yemeği için spagetti yaptı.
- Let me at least buy you dinner.
- En azından sana akşam yemeği ısmarlayayım.
- Tom asked me to come over for dinner.
- Tom akşam yemeğine gelmemi istedi.
- Would you like some dinner?
- Akşam yemeği ister misin?
- Tom has been invited to the Jacksons' house for dinner.
- Tom, Jacksons'un evine akşam yemeği için davet edildi.
- Tom, what would you like to have for dinner?
- Tom, akşam yemeği için ne yemek istersin?
- He came and had dinner with us.
- O, geldi ve bizimle birlikte akşam yemeği yedi.
- I met them for dinner.
- Akşam yemeği için onlarla buluştum.
- Tom invited Mary over for dinner.
- Tom, Mary'yi akşam yemeğine davet etti.
- Tom said Mary was tired of eating out and that she wanted to eat dinner at home.
- Tom, Mary'nin dışarıda yemek yemekten bıktığını ve akşam yemeğini evde yemek istediğini söyledi.
- Would you like us to bring anything to the dinner?
- Akşam yemeğine bir şey getirmemizi ister misiniz?
- Dinner is on me.
- Akşam yemeği benden.
- Dinner is probably ready by now.
- Akşam yemeği muhtemelen hazırdır.
- I study English after dinner.
- Akşam yemeğinden sonra İngilizce çalışırım.
- Tom began fixing dinner.
- Tom akşam yemeğini hazırlamaya başladı.
- If dinner isn't ready by seven, I'm going to a restaurant.
- Eğer akşam yemeği yediye kadar hazır olmazsa, restorana gideceğim.
- He didn't allow me to pay the bill for the dinner.
- Akşam yemeğinin hesabını ödememe izin vermedi.
- They drank a bottle of red wine at dinner.
- Akşam yemeğinde bir şişe kırmızı şarap içtiler.
- He never takes me out for dinner.
- O asla beni akşam yemeği için dışarı çıkarmaz.
- She brought dinner.
- O, akşam yemeği getirdi.
- I would've told you earlier, but I didn't want to ruin dinner.
- Sana daha önce söylerdim ama akşam yemeğini bozmak istemedim.
- Will you eat dinner?
- Akşam yemeği yiyecek misin?
- I watched a cartoon with Tom after dinner.
- Akşam yemeğinden sonra Tom'la bir çizgi film izledim.
- After dinner, he usually sleeps.
- Akşam yemeğinden sonra, o genellikle uyur.
- Do you have plans for dinner?
- Akşam yemeği için planın var mı?
- You were late for dinner.
- Akşam yemeği için geç kaldın.
- I drink coffee after dinner.
- Akşam yemeğinden sonra kahve içerim.
- Tom hasn't had his dinner yet.
- Tom henüz akşam yemeğini yemedi.
- My father stretched after dinner.
- Babam akşam yemeğinden sonra gerildi.
- I'm calling to remind you of our dinner plans.
- Akşam yemeği planımızı hatırlatmak için arıyorum.
- She made a beautiful dinner for all of us.
- Hepimiz için güzel bir akşam yemeği hazırladı.
- I eat dinner every evening at six o'clock.
- Akşam yemeğini her akşam saat altıda yerim.
- Would you have dinner with me this evening?
- Bu akşam benimle akşam yemeği yer misin?
- We'll talk at dinner.
- Akşam yemeğinde konuşacağız.
- She asked us to dinner.
- O bizi akşam yemeğine davet etti.
- Haven't you had your dinner?
- Akşam yemeğini yemedin mi?
- Mary has dinner at seven.
- Mary akşam yemeğini yedide yer.
- Tom studies before dinner.
- Tom akşam yemeğinden önce ders çalışır.
- I'm going to buy a few bottles of wine for dinner.
- Akşam yemeği için birkaç şişe şarap alacağım.
- Are you going to do your homework before dinner?
- Ödevini akşam yemeğinden önce mi yapacaksın?
- Mary has dinner at seven.
- Mary'nin yedide akşam yemeği var.
- You're just in time for dinner.
- Akşam yemeği için tam zamanında geldin.
- I think it's time for dinner.
- Sanırım akşam yemeği vakti geldi.
- I wonder if I should just pretend to appreciate the dinner that Mary made for us.
- Mary'nin bizim için yaptığı akşam yemeğine minnettar olmuş gibi davranmamızın gerekip gerekmediğini merak ediyorum.
- She cooked us a delicious dinner.
- Bize lezzetli bir akşam yemeği pişirdi.
- That dinner they had together was delicious.
- Birlikte yedikleri akşam yemeği çok lezzetliydi.
- Thanks so much for dinner.
- Akşam yemeği için çok teşekkürler.
- She ate her dinner.
- Akşam yemeğini yedi.
- I want my dinner brought to my room.
- Akşam yemeğimin odama getirilmesini istiyorum.
- Tom invited Mary to join him and his family for dinner.
- Tom, Mary'yi akşam yemeğinde kendisine ve ailesine katılması için davet etti.
- Tom often eats fish for dinner.
- Tom genellikle akşam yemeğinde balık yer.
- Tom invited me to his house for dinner.
- Tom akşam yemeği için beni evine davet etti.
- Tom and Mary went out to dinner.
- Tom ve Mary akşam yemeği için dışarı çıktı.
- Sami and Layla had a nice dinner together.
- Sami ve Layla birlikte güzel bir akşam yemeği yediler.
- Dinner will be waiting.
- Akşam yemeği bekliyor olacak.
- What time do you have dinner?
- Akşam yemeğini kaçta yiyorsun?
- Tom accepted Mary's invitation to have dinner with her.
- Tom, Mary'nin akşam yemeği davetini kabul etti.
- What are you going to eat for dinner?
- Akşam yemeğinde ne yiyeceksin?
- Let's eat before our dinner gets cold.
- Akşam yemeğimiz soğumadan yiyelim.
- Tom invited Mary to his home for dinner.
- Tom akşam yemeği için Mary'yi evine davet etti.
- I'm going out to dinner with an old friend.
- Eski bir arkadaşla akşam yemeğine gidiyorum.
- Who's coming to dinner?
- Kim akşam yemeğine geliyor?
- Dinner will be ready in 10 minutes.
- Akşam yemeği 10 dakika içinde hazır olacak.
- A very elderly couple is having an elegant dinner to celebrate their 75th wedding anniversary.
- Çok yaşlı bir çift 75.evlilik yıldönümünü kutlamak için şık bir akşam yemeğine çıkıyor.
- Tom and Mary had a romantic candlelit dinner on Valentine's Day.
- Tom ve Mary Sevgililer Günü'nde mum ışığında romantik bir akşam yemeği yediler.
- Tom invited me to dinner.
- Tom beni akşam yemeğine davet etti.
- Tom asked Mary out to dinner, but she said no.
- Tom Mary'yi akşam yemeğine çıkarmak istedi, fakat o hayır dedi.
- Thank you for dinner.
- Akşam yemeği için teşekkür ederim.
- After dinner, I plan to take a bath and go to sleep.
- Akşam yemeğinden sonra, bir banyo yapıp uyumaya gitmeyi planlıyorum.
- The family ate dinner together.
- Aile, birlikte akşam yemeği yedi.
- Tom always comes home for dinner.
- Tom her zaman akşam yemeği için eve gelir.
- Tom told me Mary was coming over for dinner.
- Tom bana Mary'nin akşam yemeği için uğrayacağını söyledi.
- Tom is taking Mary out to dinner tomorrow.
- Tom yarın Mary'yi akşam yemeğine götürüyor.
- Tom needs to get ready for dinner.
- Tom'un akşam yemeği için hazırlanması gerekiyor.
- What would you like for dinner?
- Akşam yemeği için ne istersin?
- Tom always eats dinner with his family.
- Tom her zaman akşam yemeğini ailesi ile birlikte yer.
- Tom won't be home for dinner tonight.
- Tom bu akşam yemek için evde olmayacak.
- We'd love for you to join us for dinner.
- Akşam yemeği için bize katılmanızı istiyoruz.
- Sami took Layla out to dinner.
- Sami, Leyla'yı akşam yemeğine götürdü.
- I owe you a dinner.
- Sana bir akşam yemeği borçluyum.
- I refused her invitation to dinner.
- Onun akşam yemeği davetini reddettim.
- Dinner isn't ready yet.
- Akşam yemeği henüz hazır değil.
- What are you planning on cooking for dinner tomorrow?
- Yarın akşam yemeği için ne pişirmeyi planlıyorsun?
- I invited Tom to dinner tonight.
- Tom'u bu akşam yemeğe davet ettim.
- What does Tom usually eat for dinner?
- Tom genelde akşam yemeğinde ne yer?
- Jackson agreed to be at the dinner.
- Jackson akşam yemeğinde olmayı kabul etti.
- Tom does his homework before dinner.
- Tom akşam yemeğinden önce ev ödevini yapar.
- Tom will be grilling fish for dinner tonight.
- Tom bu akşam yemek için balık ızgara yapacak.
- When's dinner served?
- Akşam yemeği ne zaman?
- What are you doing for dinner?
- Akşam yemeğinde ne yapıyorsun?
- He sometimes makes dinner for us.
- Bazen bizim için akşam yemeği hazırlıyor.
- He ate every bit of his dinner.
- Akşam yemeğinin her kırıntısını yedi.
- See you for dinner tomorrow.
- Yarın akşam yemeğinde görüşürüz.
- I'll do that after dinner.
- Bunu akşam yemeğinden sonra yapacağım.
- Tom told me Mary cooked dinner for him.
- Tom bana Mary'nin onun için akşam yemeği yaptığını söyledi.
- I should've invited Tom to dinner.
- Tom'u akşam yemeğine davet etmeliydim.
- What are you doing for dinner tomorrow?
- Yarın akşam yemeği için ne yapıyorsun?
- I usually have dinner at seven.
- Akşam yemeğini genelde yedide yerim.
- Tom and I ate meatloaf for dinner.
- Tom ve ben akşam yemeğinde köfte yedik.
- Mary met Tom at a dinner party.
- Mary, Tom'la bir akşam yemeği partisinde tanıştı.
- Dinner will be ready in a few minutes.
- Akşam yemeği birkaç dakika içinde hazır olacak.
- I'll pay for dinner.
- Ben akşam yemeğini ödeyeceğim.
- He had dinner by himself.
- O, tek başına akşam yemeği yedi.
- Fadil had just prepared dinner.
- Fadıl akşam yemeğini yeni hazırlamıştı.
- Here's your dinner.
- Buyurun, akşam yemeğiniz.
- Dinner will be ready in thirty minutes.
- Akşam yemeği 30 dakika içinde hazır olacak.
- Did Dan have dinner?
- Dan akşam yemeğini yedi mi?
- That was a very great dinner.
- O çok harika bir akşam yemeğiydi.
- Tom took Mary out for dinner.
- Tom akşam yemeği için Mary'yi dışarı çıkardı.
- After a hearty dinner, Willie thanked the host.
- Doyurucu bir akşam yemeğinden sonra, Willie ev sahibine teşekkür etti.
- What I will do after dinner is to chat on the internet.
- Akşam yemeğinden sonra yapacağım şey internette sohbet etmektir.
- I haven't eaten a home-cooked dinner in ages.
- Uzun süredir evde pişirilmiş akşam yemeği yemedim.
- Did you invite them to dinner?
- Onları akşama yemeğe davet ettin mi?
- I was thinking of inviting Tom to dinner.
- Tom'u akşam yemeğine davet etmeyi düşünüyordum.
- The only time that Tom left the room was just before we ate dinner.
- Tom'un odadan çıktığı tek zaman akşam yemeğinden hemen önceydi.
- I'm going to invite Tom over for dinner.
- Tom'u akşam yemeğine davet edeceğim.
- I should start dinner.
- Akşam yemeğine başlamalıyım.
- Tom is ready for dinner.
- Tom, akşam yemeği için hazır.
- Tom asked Mary out to dinner, but she said no.
- Tom Mary'yi akşam yemeğe davet etti ama Mary hayır dedi.
- It is a good idea for us to play shogi after dinner.
- Akşam yemeğinden sonra shogi oynamak bizim için iyi bir fikir.
- We played cards after dinner.
- Akşam yemekten sonra kâğıt oynadık.
- Tom ate leftovers for dinner.
- Tom akşam yemeği için yemek artıklarını yedi.
- Tom has eaten dinner already.
- Tom zaten akşam yemeği yedi.
- What do you want to do for dinner?
- Akşam yemeği için ne yapmak istiyorsun?
- He burned his first dinner.
- İlk akşam yemeğini yaktı.
- Tom invited Mary to his home for dinner.
- Tom, Mary'yi akşam yemeği için evine davet etti.
- I'm meeting them for dinner.
- Onlarla akşam yemeğinde buluşacağım.
- Bring the kids home for dinner.
- Akşam yemeği için çocukları eve getir.
- He drinks a bottle of beer at dinner.
- Akşam yemeğinde bir şişe bira içiyor.
- Thanks for dinner.
- Akşam yemeği için teşekkürler.
- When do you eat dinner?
- Akşam yemeğini ne zaman yersin?
- Would you care to join me for dinner?
- Akşam yemeği için bana katılmak ister misin?
- Does Tom still study after dinner?
- Tom hâlâ akşam yemeğinden sonra çalışıyor mu?
- What shall I cook for dinner?
- Akşam yemeği için ne pişireyim?
- I have just had dinner.
- Akşam yemeğini daha yeni yedim.
- Tom watched a cartoon with his children after dinner.
- Tom akşam yemeğinden sonra çocuklarıyla çizgi film izledi.
- Tom and Mary usually eat dinner at six.
- Tom ve Mary akşam yemeğini genellikle altıda yer.
- Tom says he'll stay for dinner.
- Tom akşam yemeği için kalacağını söylüyor.
- Tom made it back in time for dinner.
- Tom akşam yemeği için zamanında döndü.
- I invited them to dinner.
- Onları akşam yemeğine çağırdım.
- The family had its dinner at noon.
- Aile akşam yemeğini öğlen yedi.
- Do you want me to make you dinner?
- Sana akşam yemeğini hazırlamamı ister misin?
- Tom attended a dinner hosted by John.
- Tom, John'un ev sahipliği yaptığı bir akşam yemeğine katıldı.
- You're invited to dinner.
- Akşam yemeğe davetlisiniz.
- I forgot to tell you that Tom is coming over for dinner tonight.
- Bu gece akşam yemeği için Tom'un uğrayacağını sana söylemeyi unuttum.
- Tom invited me to dinner.
- Tom bizi akşam yemeğine davet etti.
- Dinner is ready to eat.
- Akşam yemeği yemek için hazır.
- Tom attended a dinner hosted by John.
- Tom, John tarafından verilen bir akşam yemeğine katıldı.
- Tom and Mary went to a very expensive restaurant for dinner.
- Tom ve Mary akşam yemeği için çok pahalı bir restorana gitti.
- I usually have dessert after dinner.
- Genellikle akşam yemeğinden sonra tatlı yerim.
- I had a good dinner at his expense.
- Masraflar ona ait olmak üzere iyi bir akşam yemeği yedim.
- What do you say you join me for dinner?
- Akşam yemeği için bana katılmaya ne dersin?
- Tom was supposed to be here for dinner an hour ago.
- Tom akşam yemeği için bir saat önce burada olmalıydı.
- Would you like to get some dinner?
- Akşam yemeği yemek ister misin?
- What did you eat for dinner?
- Akşam yemeğinde ne yedin?
- Tom is helping his mother with dinner.
- Tom akşam yemeğinde annesine yardımcı oluyor.
- Mary brought dinner.
- Mary akşam yemeği getirdi.
- She ordered three dinners.
- Üç akşam yemeği sipariş etti.
- They serve a very good dinner at that restaurant.
- O restoranda çok iyi akşam yemeği servis ediyorlar.
- I'm going to do my homework right after dinner.
- Akşam yemeğinden hemen sonra ev ödevimi yapacağım.
- We have fish for dinner today.
- Bugün akşam yemeği için balığımız var.
- We sometimes invite friends over to dinner.
- Bazen arkadaşlarımızı akşamları yemeğe davet ederiz.
- Dinner will be included.
- Akşam yemeği dahil edilecek.
- I lost my dinner.
- Ben akşam yemeğimi kaybettim.
- The restaurant where we're going to eat dinner isn't far from here.
- Akşam yemeğini yiyeceğimiz restoran buradan uzakta değil.
- I play the guitar after dinner.
- Akşam yemeğinden sonra gitar çalarım.
- What about having fish for dinner?
- Akşam yemeğinde balık yemeye ne dersin?
- My father usually watches TV after dinner.
- Babam akşam yemeğinden sonra genellikle TV izler.
- I expected you to be here for dinner.
- Akşam yemeği için burada olmanı bekliyordum.
- Does Tony study after dinner?
- Tony, akşam yemeğinden sonra çalışır mı?
- When will we eat dinner, Mom?
- Akşam yemeğini ne zaman yiyeceğiz anne?
- I don't know what to do for dinner.
- Ben akşam yemeği için ne yapılacağını bilmiyorum.
- Tom and Mary went to a very expensive restaurant for dinner.
- Tom ve Mary akşam yemeği için çok pahalı bir restorana gittiler.
- Let's walk on the beach after dinner.
- Akşam yemeğinden sonra sahilde yürüyelim.
- Did you invite her to dinner?
- Onu akşama yemeğe davet ettin mi?
- At what time is dinner served?
- Akşam yemeği kaçta servis edilir?
- We entered a restaurant and discussed the energy crisis over our dinner.
- Bir restorana girdik ve akşam yemeğimizde enerji krizini tartıştık.
- Tom said it would be OK to swim after dinner.
- Tom, akşam yemeğinden sonra yüzmenin uygun olacağını söyledi.
- I thought Tom would surprise Mary and take her to dinner.
- Tom'un Mary'ye sürpriz yapacağını ve onu akşam yemeğine götüreceğini düşündüm.
- She was very busy preparing dinner for her guests.
- O misafirleri için akşam yemeği hazırlamakla çok meşguldü.
- You're invited to dinner.
- Akşam yemeğine davetlisin.
- Tom is coming for dinner, isn't he?
- Tom akşam yemeğine geliyor, değil mi?
- I eat dinner at quarter past seven.
- Yediyi çeyrek geçe akşam yemeğini yerim.
- Tom is coming over for dinner tonight.
- Tom bu gece akşam yemeği için geliyor.
- I thought you might like to know who's coming over for dinner.
- Akşam yemeğine kimin geleceğini bilmek istersin diye düşündüm.
- Tom will be having dinner with Mary.
- Tom, Mary ile akşam yemeği yiyecek.
- I've invited Tom over for dinner.
- Tom'u akşam yemeği için davet ettim.
- I'll invite her for dinner.
- Onu akşam yemeği için davet edeceğim.
- Tom almost always takes a bath before dinner.
- Tom neredeyse her zaman akşam yemeğinden önce banyo yapar.
- I have dinner plans with her.
- Onunla akşam yemeği planım var.
- I'm meeting her for dinner.
- Akşam yemeği için onunla buluşuyorum.
- My parents want you to come to dinner with us tomorrow night.
- Ailem yarın akşam bizimle akşam yemeğine gelmenizi istiyor.
- It's time to prepare dinner.
- Akşam yemeği hazırlama zamanı.
- I met Tom at a dinner party.
- Tom'la bir akşam yemeği partisinde tanıştım.
- Did Dan have dinner?
- Dan akşam yemeği yedi mi?
- I always want to sleep after dinner.
- Akşam yemeğinden sonra, hep uyumak isterim.
- Dinner will be included.
- Akşam yemeği dahil olacak.
- Tom knew that he wasn't going to get home in time for dinner.
- Tom akşam yemeği için eve zamanında gelemeyeceğini biliyordu.
- Guess who's coming for dinner tonight.
- Bil bakalım bu akşam yemeğe kim gelecek.
- He ate every bit of his dinner.
- O, akşam yemeğinin her lokmasını yedi.
- Tom is coming over for dinner.
- Tom akşam yemeğine geliyor.
- Did you have a good time at the dinner?
- Akşam yemeğinde iyi zaman geçirdin mi?
- When was the last time Tom and you went out for dinner together?
- Tom ve sen en son ne zaman birlikte akşam yemeği için çıktınız?
- Tom and Mary often eat dinner together.
- Tom ve Mary sık sık birlikte akşam yemeği yer.
- What is a typical British dinner?
- Tipik bir İngiliz akşam yemeği nedir?
- Tom doesn't know what Mary wants to eat for dinner.
- Tom Mary'nin akşam yemeği için ne yemek istediğini bilmiyor.
- We are eating dinner outdoors.
- Akşam yemeğini dışarda yiyoruz.
- Dinner smells delicious.
- Akşam yemeği nefis kokuyor.
- Tom ignored Mary almost all day, but finally talked to her just after dinner.
- Tom neredeyse bütün gün Mary'yi görmezden geldi, ama sonunda akşam yemeğinden hemen sonra onunla konuştu.
- Tom is coming over for dinner tonight.
- Tom bu akşam yemeğe geliyor.
- Tom set the table for dinner while Mary cooked.
- Mary pişirirken, Tom akşam yemeği için masayı hazırladı.
- Tom wasn't able to finish his dinner.
- Tom akşam yemeğini bitiremedi.
- I wonder what to make for dinner.
- Akşam yemeği için ne yapacağımı merak ediyorum.
- Tom brought dinner.
- Tom akşam yemeğini getirdi.
- I thought you'd like to know who's coming over for dinner.
- Akşam yemeğine kimin geleceğini bilmek istersiniz diye düşündüm.
- Tom is at a dinner party.
- Tom bir akşam yemeği partisinde.
- Tom is going to eat dinner with us tonight.
- Tom bu akşam bizimle akşam yemeği yiyecek.
- We had three guests to dinner.
- Akşam yemeğinde üç misafirimiz vardı.
- Tom is getting dinner ready.
- Tom akşam yemeğini hazırlıyor.
- Tom and Mary had a romantic dinner together.
- Tom ve Mary birlikte romantik bir akşam yemeği yedi.
- Let's go to an all-you-can-eat place and have a big dinner.
- Bir açık büfeye gidelim ve büyük bir akşam yemeği yiyelim.
- Please stay for dinner.
- Lütfen akşam yemeği için kal.
- Can we come over for dinner?
- Akşam yemeği için uğrayabilir miyiz?
- What a splendid dinner!
- Ne müthiş bir akşam yemeği!
- Would you like to come over for dinner?
- Akşam yemeğine gelmek ister misin?
- I want to invite you to dinner.
- Seni akşam yemeğine davet etmek istiyorum.
- We'll have dinner when Tom gets home.
- Tom eve geldiğinde akşam yemeği yiyeceğiz.
- I've received an invitation to dinner with him and his family.
- Onunla ve ailesiyle akşam yemeği için bir davet aldım.
- Tom had dinner with his grandfather.
- Tom büyükbabasıyla akşam yemeği yedi.
- I'll be in and out all day, so it might be best if you call around after dinner.
- Bütün gün eve girip çıkacağım, o yüzden akşam yemekten sonra ararsanız iyi olur.
- Tom, what do you want to have for dinner?
- Tom, akşam yemeği için ne yemek istersin?
- We have our dinner between seven and seven-thirty.
- Biz yedi ve yedi buçuk arasında akşam yemeğimizi yeriz.
- What do you do after dinner?
- Akşam yemeğinden sonra ne yaparsın?
- I pronounce this a perfect dinner.
- Bunu, mükemmel bir akşam yemeği olarak ilan ediyorum.
- What'll you eat for dinner tonight?
- Bu gece akşam yemeği için ne yiyeceksin?
- She is accustomed to doing her homework before dinner.
- O, ev ödevini akşam yemeğinden önce yapmaya alışkındır.
- I cooked dinner for Tom.
- Tom'a akşam yemeği yaptım.
- She studied Japanese after dinner.
- Akşam yemeğinden sonra Japonca çalıştı.
- We may as well finish our dinner.
- Akşam yemeğimizi de bitirebiliriz.
- Dan invited Matt and Linda to dinner.
- Dan, Matt ve Linda'yı akşam yemeğine davet etti.
- I'm meeting him for dinner.
- Onunla akşam yemeğinde buluşacağım.
- Our Chinese guests ordered a dog for dinner.
- Çinli misafirlerimiz akşam yemeği için köpek sipariş ettiler.
- Why did you invite Tom to dinner?
- Neden Tom'u akşam yemeğine davet ettin?
- I hope you and Tom will come over for dinner sometime soon.
- Sen ve Tom'un yakında akşam yemeği için uğrayacağınızı umuyorum.
- We're going to have fish for dinner tonight.
- Bu akşam yemekte balık yiyeceğiz.
- We are grilling fish for dinner tonight.
- Bu akşam yemekte balık ızgara yapacağız.
- Fadil returned home from dinner with friends.
- Fadıl arkadaşlarıyla birlikte akşam yemeğinden eve döndü.
- She's going out to dinner with Tom.
- O, Tom'la akşam yemeğine çıkıyor.
- Dinner is pretty much ready.
- Akşam yemeği hemen hemen hazır.
- How was dinner?
- Akşam yemeği nasıldı?
- Mary hasn't had her dinner yet.
- Mary henüz akşam yemeğini yemedi.
- Tom had dinner with Mary.
- Tom Mary'yle akşam yemeği yedi.
- Have you given any thought to having dinner with me?
- Akşam yemeğini benimle yemeyi düşündün mü?
- Tom asked us to dinner.
- Tom bizi akşam yemeğine davet etti.
- I wonder what's for dinner.
- Akşam yemeğinde ne var acaba?
- I usually take a bath after dinner.
- Genellikle akşam yemeğinden sonra banyo yaparım.
- I'm about to take Tom to dinner.
- Tom'u akşam yemeğine götürmek üzereyim.
- I've invited Tom over for dinner.
- Tom'u akşam yemeğine davet ettim.
- She always practices the piano before dinner.
- Akşam yemeğinden önce her zaman piyano çalışır.
- Please invite us out to dinner.
- Lütfen bizi dışarıda akşam yemeği yemeye davet edin.
- We had a splendid dinner that evening.
- O akşam muhteşem bir akşam yemeği yedik.
- I can't stay for dinner.
- Akşam yemeği için kalamam.
- It'll soon be time for dinner.
- Yakında akşam yemeği vakti gelecek.
- Tom and Mary are having a dinner party Friday evening.
- Tom ve Mary cuma akşamı bir akşam yemeği partisi veriyor.
- Let's postpone dinner.
- Akşam yemeğini erteleyelim.
- That dinner they had together was delicious.
- Birlikte yedikleri o akşam yemeği lezzetliydi.
- I invited Tom over for dinner.
- Tom'u akşam yemeği için davet ettim.
- After dinner, bring your guitar along and we'll sing.
- Akşam yemeğinden sonra, gitarını yanında getir ve biz şarkı söyleyeceğiz.
- I'll take them to dinner.
- Onları akşam yemeğine götüreceğim.
- I haven't eaten a home-cooked dinner in ages.
- Yıllardır evde pişmiş bir akşam yemeği yemiyorum.
- Tom had lamb chops, potatoes and mushroom soup for dinner.
- Tom akşam yemeğinde kuzu pirzolası, patates ve mantar çorbası yedi.
- Tom and Mary ate dinner together.
- Tom ve Mary birlikte akşam yemeği yedi.
- Tom finished his homework before dinner.
- Tom akşam yemeğinden önce ödevini bitirdi.
- Tom often invites me to his house for dinner.
- Tom beni sık sık akşam yemeği için evine davet eder.
- I'm meeting her for dinner.
- Onunla akşam yemeğinde buluşacağım.
- What are you going to make for dinner?
- Akşam yemeği için ne yapacaksın?
- I usually take a bath after dinner.
- Ben genellikle akşam yemeğinden sonra banyo yaparım.
- Are you going to do your homework before dinner?
- Akşam yemeğinden önce ödevini yapacak mısın?
- What would you like to have for dinner?
- Akşam yemeğine ne istersin?
- I always pay for dinner whenever we go out together.
- Ne zaman birlikte dışarı çıksak akşam yemeğini ben öderim.
- He had dinner by himself.
- Akşam yemeğini tek başına yedi.
- We should get dinner.
- Akşam yemeğine çıkmalıyız.
- Tom has got to get ready for dinner.
- Tom akşam yemeği için hazırlanmalı.
- We went out for dinner.
- Akşam yemeği için dışarı çıktık.
- She always practices the piano before dinner.
- Her zaman akşam yemeğinden önce piyano çalışır.
- Was your dinner last night delicious?
- Dün geceki akşam yemeğin lezzetli miydi?
- I usually have dinner at seven.
- Genellikle akşam yedide akşam yemeği yerim.
- How was Tom's dinner party?
- Tom'un akşam yemeği partisi nasıldı?
- I'm having dinner.
- Akşam yemeği yiyeceğim.
- What are we eating for dinner?
- Akşam yemeğinde ne yiyeceğiz?
- Dinner is almost over.
- Akşam yemeği neredeyse bitti.
- Are you going to have dinner here with me?
- Benimle burada akşam yemeği yiyecek misin?
- I could invite Tom over for dinner.
- Akşam yemeği için Tom'u eve davet edebilirim.
- I wonder if I should just pretend to appreciate the dinner that Mary made for us.
- Mary'nin bize yaptığı akşam yemeğine minnettar olmuş gibi mi yapsam acaba?
- I played with the kids after dinner.
- Akşam yemekten sonra çocuklarla oynadım.
- We should invite Tom over for dinner.
- Tom'u akşam yemeğine davet etmemiz gerekir.
- Did you invite them to dinner?
- Onları akşam yemeğine davet ettin mi?
- Why don't I stop by next weekend for dinner?
- Neden önümüzdeki hafta sonu akşam yemeği için uğramayayım?
- We'll eat dinner as soon as Tom gets home.
- Tom eve gelir gelmez akşam yemeğini yiyeceğiz.
- Dinner will be served.
- Akşam yemeği servis edilecektir.
- I cooked her dinner.
- Onun için akşam yemeği pişirdim.
- What will we have for dinner tonight?
- Bu akşam yemekte ne yiyeceğiz?
- Dinner was excellent.
- Akşam yemeği mükemmeldi.
- At what time is dinner served?
- Akşam yemeği ne zaman servis ediliyor?
- You should ask Mary out to dinner.
- Mary'yi akşam yemeğine davet etmelisin.
- I met them at a dinner party.
- Onlarla bir akşam yemeği partisinde tanıştım.
- Tom and Mary split a bottle of red wine after dinner.
- Tom ve Mary akşam yemeğinden sonra bir şişe kırmızı şarabı paylaştı.
- His wife being out, he cooked dinner for himself.
- Karısı dışarıda olduğu için akşam yemeğini kendisi pişirdi.
- We are eating dinner outdoors.
- Akşam yemeğini dışarıda yiyeceğiz.
- What time will dinner be served?
- Akşam yemeği ne zaman servis edilecek?
- Let's go out for dinner tonight.
- Bu akşam yemeğe çıkalım.
- How many times do I have to tell you not to eat candy just before dinner?
- Akşam yemeğinden hemen önce şeker yememeni sana kaç kez söylemem gerekiyor?
- Tom cooked us a delicious dinner.
- Tom bize lezzetli bir akşam yemeği pişirdi.
- I'd like to buy you dinner.
- Sana akşam yemeği ısmarlamak istiyorum.
- What he ate for dinner didn't cost much.
- Akşam yedikleri çok para tutmamıştı.
- I invited Tom to eat dinner with us tomorrow.
- Tom'u yarın bizimle akşam yemeğine davet ettim.
- I think I'll make stew for dinner.
- Akşam yemeği için güveç yapmayı düşünüyorum.
- I'm glad to have been invited to dinner.
- Akşam yemeğine davet edildiğime sevindim.
- Tom finished doing his homework before dinner.
- Tom akşam yemeğinden önce ev ödevini yapmayı bitirdi.
- Will you come home for dinner tonight?
- Bu gece akşam yemeği için eve gelecek misin?
- Tom and Mary are coming for dinner.
- Tom ve Mary akşam yemeği için geliyorlar.
- Instead of preparing a dinner by candlelight, she put her boyfriend up for auction on eBay.
- Mum ışığı yanında akşam yemeği hazırlama yerine o, eBay'da açık artırma için erkek arkadaşını satışa sundu.
- Let me take you to dinner.
- Seni akşam yemeğine götüreyim.
- I'd be delighted if you could join us for dinner.
- Akşam yemeğinde bize katılırsanız çok memnun olurum.
- See you for dinner tomorrow.
- Yarın akşam yemeği için görüşürüz.
- For dinner, we ate the fish we caught that day.
- Akşam yemeğinde, o gün tuttuğumuz balıkları yedik.
- Tom ignored Mary almost all day, but finally talked to her just after dinner.
- Tom Mary'yi neredeyse bütün gün görmezlikten geldi fakat sonunda akşam yemeğinden hemen sonra onunla konuştu.
- Are you coming to dinner?
- Akşam yemeğe geliyor musun?
- Tom told Mary to give him a call after dinner.
- Tom Mary'ye akşam yemeğinden sonra kendisini aramasını söyledi.
- Tom decided to make spaghetti for dinner.
- Tom akşam yemeği için spagetti yapmaya karar verdi.
- We are going to have dinner in an Indian restaurant tonight.
- Bu akşam, akşam yemeğini bir Hint restoranında yiyeceğiz.
- Tom is ready for dinner.
- Tom akşam yemeği için hazır.
- Let's invite Tom over for dinner.
- Tom'u akşam yemeği için davet edelim.
- Let's go to dinner.
- Akşam yemeğine gidelim.
- Bring the kids home for dinner.
- Çocukları akşam yemeği için eve getirin.
- He watches television after dinner.
- Akşam yemeğinden sonra televizyon izler.
- We played cards after dinner.
- Biz akşam yemeğinden sonra kart oynadık.
- What is for dinner today?
- Bu akşam yemekte ne var?
- She was very busy preparing dinner for her guests.
- Misafirlerine akşam yemeği hazırlamakla epey meşguldü.
- May I eat dinner with you?
- Akşam yemeğini seninle yiyebilir miyim?
- Who did Tom think would cook dinner for him?
- Tom akşam yemeğini ona kimin pişireceğini düşünüyordu?
- Tom asked Mary to call him after dinner.
- Tom Mary'nin onu akşam yemeğinden sonra aramasını söyledi.
- Tom is preparing dinner.
- Tom akşam yemeği hazırlıyor.
- I forgot that Tom was coming to dinner tonight.
- Tom'un bu akşam yemeğe geleceğini unutmuşum.
- Tom paid for dinner.
- Tom akşam yemeğinin parasını ödedi.
- Does Tom study after dinner?
- Tom akşam yemeğinden sonra ders çalışıyor mu?
- Come on, I'll buy you dinner.
- Hadi, sana akşam yemeği ısmarlayacağım.
- Are you ready for dinner?
- Akşam yemeği için hazır mısınız?
- My father usually watches television after dinner.
- Babam genellikle akşam yemeğinden sonra televizyon seyreder.
- I asked them how dinner was, but nobody answered me.
- Onlara akşam yemeğinin nasıl olduğunu sordum ama hiç kimse bana cevap vermedi.
- Tom said he'd be home for dinner.
- Tom akşam yemeğine evde olacağını söyledi.
- I hate working after dinner.
- Akşam yemeğinden sonra çalışmaktan nefret ediyorum.
- I had dinner by myself.
- Akşam yemeğini kendi başıma yedim.
- Are you sure you don't want to stay for dinner?
- Akşam yemeği için kalmak istemediğinden emin misin?
- Tom said Mary was coming over for dinner.
- Tom, Mary'nin akşam yemeğine geleceğini söyledi.
- Last night, Tom cooked dinner.
- Dün gece Tom akşam yemeği hazırladı.
- Democracy must be something more than two wolves and a sheep voting on what to have for dinner.
- Demokrasi, iki kurt ve bir koyunun akşam yemeğinde ne yiyeceğini oylamasından daha fazlası olmalıdır.
- Invite us to dinner at a restaurant.
- Bizi bir restoranda akşam yemeğine davet edin.
- Tom won't likely be home until dinner time.
- Tom muhtemelen akşam yemeğine kadar evde olmayacak.
- He was accompanied by his wife at the dinner party.
- Akşam yemeği partisinde ona karısı tarafından eşlik edildi.
- I heard that Tom is going to eat dinner with us this evening.
- Tom'un bu akşam bizimle akşam yemeği yiyeceğini duydum.
- I haven't had my dinner yet.
- Henüz akşam yemeğimi yemedim.
- We'll have a delicious dinner.
- Lezzetli bir akşam yemeğine çıkacağız.
- She left the table after dinner.
- O, akşam yemeğinden sonra masadan ayrıldı.
- Dinner was delicious.
- Akşam yemeği çok lezzetliydi.
- Why don't you come over to my house for dinner tomorrow?
- Neden yarın akşam yemeği için benim evime uğramıyorsun?
- Do you have dinner plans?
- Akşam yemeği planın var mı?
- Tom didn't come home for dinner.
- Tom akşam yemeği için eve gelmedi.
- What should we have for dinner?
- Akşam yemeği için ne yemeliyiz?
- Dinner's at six.
- Akşam yemeği 6'da.
- We started it again right after dinner.
- Akşam yemekten hemen sonra yeniden başladık.
- Tom heated up some leftovers for dinner.
- Tom akşam yemeği için kalan yemekleri ısıttı.
- Didn't you see them at dinner?
- Onları akşam yemeğinde görmedin mi?
- We always eat dinner at home.
- Akşam yemeklerini hep evde yeriz.
- I often do my homework before dinner.
- Ben ev ödevimi sık sık akşam yemeğinden önce yaparım.
- I noticed you didn't finish eating your dinner.
- Akşam yemeğini yemeyi bitirmediğini fark ettim.
- Do you often eat dinner with your family?
- Ailenle birlikte sık sık akşam yemeği yer misin?
- Dinner is on me tonight.
- Bu akşam yemek benden.
- Mother was busy getting ready for dinner.
- Annem akşam yemeğini hazırlamakla meşguldü.
- Tom is cooking dinner for Mary.
- Tom, Mary için akşam yemeği hazırlıyor.
- What time is dinner?
- Akşam yemeği ne zaman?
- Shall we eat dinner out today?
- Akşam yemeğini bugün dışarıda yiyelim mi?
- The only thing Tom likes to do after dinner is watch TV.
- Tom'un akşam yemeğinden sonra yapmayı sevdiği tek şey TV izlemektir.
- Tom wondered when dinner would be ready.
- Tom akşam yemeğinin ne zaman hazır olacağını merak ediyordu.
- What do you want me to cook for dinner tonight?
- Bu gece akşam yemeğinde ne pişirmemi istiyorsun?
- Let's invite some friends over for dinner.
- Akşam yemeğine birkaç arkadaş davet edelim.
- Is it almost time for dinner?
- Neredeyse akşam yemeği zamanı mı?
- Did Tom have his dinner?
- Tom akşam yemeğini yedi mi?
- Do you want to go to dinner?
- Akşam yemeğine gitmek ister misin?
- Tom is helping his mother with dinner.
- Tom annesine akşam yemeği için yardım ediyor.
- I'm going to invite Tom over for dinner.
- Tom'u akşam yemeği için davet edeceğim.
- What are you doing for dinner tomorrow?
- Yarın akşam yemeğinde ne yapacaksın?
- It's almost time for dinner.
- Neredeyse akşam yemeği zamanı.
- Please let me know when dinner's ready.
- Lütfen akşam yemeği hazır olduğunda bana bildir.
- I eat dinner after work.
- İşten sonra akşam yemeği yerim.
- For dinner, I had lamb cooked four different ways.
- Akşam yemeğinde dört farklı şekilde pişirilmiş kuzu eti yedim.
- I must finish my homework before dinner.
- Akşam yemeğinden önce ödevimi bitirmeliyim.
- What's for dinner?
- Akşam yemeğinde ne var?
- Tom will be staying for dinner.
- Tom akşam yemeği için kalıyor olacak.
- We are invited to dinner.
- Biz akşam yemeğine davet edildik.
- Do you usually study after dinner?
- Genellikle akşam yemeğinden sonra mı çalışıyorsun?
- Didn't you see him at dinner?
- Onu akşam yemeğinde görmedin mi?
- What are we having for dinner?
- Akşam yemeğinde ne var?
- We're waiting for dinner.
- Akşam yemeğini bekliyoruz.
- Were you playing footsie with each other at dinner?
- Akşam yemekte birbirinizle ayak flörtleşmesi mi yapıyordunuz?
- Let's go downstairs for dinner.
- Akşam yemeği için aşağı kata inelim.
- Tom has got to get ready for dinner.
- Tom akşam yemeği için hazırlanmak zorunda.
- I invited them to dinner.
- Onları akşam yemeğine davet ettim.
- Tom had dinner with Mary.
- Tom, Mary ile akşam yemeği yedi.
- I don't want any dinner.
- Akşam yemeği istemiyorum.
- Many families eat dinner while watching TV.
- Birçok aile akşam yemeğini televizyon izlerken yer.
- Tom has already eaten dinner.
- Tom akşam yemeğini zaten yedi.
- Tom knew that he wasn't going to get home in time for dinner.
- Tom akşam yemeği için eve zamanında varmayacağını biliyordu.
- Today I had soup for dinner.
- Bugün akşam yemeğinde çorba içtim.
- Tom didn't show up for dinner.
- Tom akşam yemeğine gelmedi.
- Don't make any dinner plans.
- Akşam yemeği için plan yapma.
- Tom never answers his phone during dinner.
- Tom akşam yemeği esnasında telefonunu asla açmaz.
- You can stay for dinner.
- Akşam yemeği için kalabilirsin.
- What time is dinner?
- Akşam yemeği saat kaçta?
- I met him at a dinner party.
- Onunla bir akşam yemeği partisinde tanıştım.
- What are we having for dinner tonight?
- Bu akşam yemekte ne var?
- Were you playing footsie with each other at dinner?
- Akşam yemeğinde masa altından ayaklarınızla oynaşıyor muydunuz?
- They can finish their homework after dinner.
- Onlar akşam yemeğinden sonra ev ödevlerini bitirebilirler.
- I study French after dinner every day.
- Her gün akşam yemeğinden sonra Fransızca çalışıyorum.
- Is dinner ready?
- Akşam yemeği hazır mı?
- Tell her that I am preparing dinner.
- Akşam yemeğini hazırladığımı ona söyle.
- I had a small dinner party last weekend.
- Geçen hafta sonu küçük bir akşam yemeği partim vardı.
- Tom asked us to dinner.
- Tom bizi akşam yemeğine çağırdı.
- I go out for walks after dinner.
- Akşam yemeğinden sonra yürüyüşe çıkıyorum.
- Tom invited Mary and her friends to dinner.
- Tom Mary ve arkadaşlarını akşam yemeğine davet etti.
- She invited me to dinner.
- O, beni akşam yemeğine davet etti.
- Sami served Layla a delicious dinner.
- Sami, Layla'ya lezzetli bir akşam yemeği hazırladı.
- Tom met Mary at a dinner party.
- Tom, Mary ile bir akşam yemeği partisinde tanıştı.
- I often do my homework before dinner.
- Genellikle akşam yemeğinden önce ev ödevimi yaparım.
- What do you usually do after dinner?
- Akşam yemekten sonra genelde ne yaparsın?
- I wonder what's for dinner.
- Akşam yemeğinde ne olduğunu merak ediyorum.
- When will dinner be ready?
- Akşam yemeği ne zaman hazır olacak?
- Tom invited us to have dinner with him and his wife.
- Tom bizi kendisi ve karısıyla akşam yemeğe davet etti.
- They eat dinner at twelve o'clock.
- Akşam yemeğini saat on ikide yiyorlar.
- Mary could not finish her dinner.
- Mary akşam yemeğini bitiremedi.
- Tom will be speaking at the dinner tonight.
- Tom bu akşamki yemekte konuşacak.
- What's your favorite dish for dinner?
- Akşam yemeği için en sevdiğin yemek hangisi?
- I thought you'd like to know who's coming over for dinner.
- Akşam yemeği için kimin geldiğini bilmek istersiniz diye düşündüm.
- Tom and Mary often go out for dinner together on Fridays.
- Tom ve Mary cuma günleri akşam yemeği için sık sık birlikte dışarı çıkarlar.
- Do you have dinner plans?
- Akşam yemeği planınız var mı?
- He didn't order dinner yet.
- Henüz akşam yemeği söylemedi.
- You could forget about dinner.
- Akşam yemeğini unutabilirsin.
- After taking a shower, Tom ate dinner.
- Duş aldıktan sonra, Tom akşam yemeği yedi.
- He always invited me to his dinner parties.
- Beni her zaman akşam yemeği partilerine davet eder.
- Tom had dinner with his parents.
- Tom, ailesiyle akşam yemeği yedi.
- Tom had a good dinner.
- Tom iyi bir akşam yemeği yedi.
- Can we come over for dinner?
- Akşam yemeğine gelebilir miyiz?
- Tom doesn't want dinner.
- Tom akşam yemeği istemiyor.
- What are we eating for dinner?
- Akşam yemeğinde ne yiyoruz?
- Hurry up and set the table for dinner.
- Acele et ve akşam yemeği için sofrayı hazırla.
- Bring the kids home for dinner.
- Çocukları akşam yemeği için eve getir.
- Let's do dinner tomorrow.
- Yarın akşam yemeği yapalım.
- Some friends invited me to dinner.
- Bazı arkadaşlar beni akşam yemeğine davet etti.
- She is making dinner.
- O akşam yemeği hazırlıyor.
- We got together for short meeting after dinner.
- Akşam yemeğinden sonra kısa bir toplantı için bir araya geldik.
- Tom cooked a special dinner for Mary.
- Tom, Mary için özel bir akşam yemeği pişirdi.
- Tom and Mary went out for dinner.
- Tom ve Mary akşam yemeği için dışarı çıktılar.
- Tom said he liked what she had made for dinner, but he was only being polite.
- Tom onun akşam yemeği için yaptıklarını beğendiğini söyledi, ama sadece kibarlık ediyordu.
- For dinner, we ate the fish we caught that day.
- Akşam yemeği için o gün yakaladığımız balıkları yedik.
- We can't have all those people over for dinner.
- Bütün o insanları akşam yemeğine çağıramayız.
- My mother is preparing dinner.
- Annem akşam yemeği hazırlıyor.
- Didn't you enjoy dinner last night?
- Dün gece akşam yemeğinden hoşlanmadınız mı?
- Is there chicken for dinner?
- Akşam yemeği için tavuk var mı?
- Tom told me that he's planning to take Mary out to dinner tonight.
- Tom bana Mary'yi bu akşam yemeğe çıkarmayı planladığını söyledi.
- Guess what I ate for dinner last night.
- Geçen gece akşam yemeğinde ne yedim, tahmin et.
- Tom wants Mary to make spaghetti for dinner.
- Tom, Mary'nin akşam yemeği için spagetti yapmasını istiyor.
- Tom asked Mary to stay for dinner.
- Tom Mary'den akşam yemeği için kalmasını istedi.
- Tom has been studying in his room since dinner.
- Tom akşam yemeğinden beri odasında ders çalışıyor.
- I have to be home for dinner.
- Akşam yemeğinde evde olmalıyım.
- I invited Jane to dinner.
- Jane'i akşam yemeğine davet ettim.
- I hope you and Tom will come over for dinner sometime soon.
- Umarım sen ve Tom yakın bir zamanda akşam yemeğine gelirsiniz.
- Why did you invite Tom to dinner?
- Neden Tom'u akşam yemeğine davet ettiniz?
- Tom said Mary was coming over for dinner.
- Tom Mary'nin akşam yemeği için uğrayacağını söyledi.
- I had a good dinner at his expense.
- Onun sayesinde güzel bir akşam yemeği yedim.
- Once the work is done, usually around half past five, I come home to have dinner.
- İş bittikten sonra, genellikle beş buçuk civarında, akşam yemeği için eve geliyorum.
- We have our dinner between seven and seven-thirty.
- Akşam yemeğimizi yedi ile yedi buçuk arasında yeriz.
- I'd like to eat curry rice for dinner tonight.
- Bu akşam yemekte körili pilav yemek istiyorum.
- We're going to a restaurant for dinner.
- Akşam yemeği için bir restorana gidiyoruz.
- They held a dinner for the new president.
- Onlar yeni cumhurbaşkanı için bir akşam yemeği düzenlediler.
- Tom insisted on paying for dinner.
- Tom akşam yemeği için ödeme konusunda ısrar etti.
- Mary was embarrassed by her badly cooked dinner.
- Mary berbat şekilde pişirdiği akşam yemeğinden utandı.
- She becomes drowsy after dinner.
- Akşam yemeğinden sonra onu uyku bastırıyor.
- Dinner is served.
- Akşam yemeği servis edildi.
- She made him a simple dinner.
- Ona basit bir akşam yemeği hazırladı.
- What does Tom usually eat for dinner?
- Tom akşam yemeği için genellikle ne yiyor?
- What will you have for dinner tonight?
- Bu akşam yemekte ne yiyeceksiniz?
- I have dinner plans with them.
- Onlarla akşam yemeği planım var.
- Tom and I ate stew for dinner.
- Tom ve ben akşam yemeğinde güveç yedik.
- Dinner will be ready soon.
- Akşam yemeği kısa bir süre içerisinde hazır olacak.
- Please tell me when dinner's ready.
- Lütfen bana akşam yemeğinin ne zaman hazır olduğunu söyle.
- He said he would pay for the dinner.
- O, akşam yemeği için ödeme yapacağını söyledi.
- We have fish for dinner every Friday.
- Her cuma akşam yemeği için balık yeriz.
Show More (1311)
|
|
- I dreamt that three Members of the European Parliament were enjoying having dinner together.
- Rüyamda Avrupa Parlamentosu'nun üç üyesinin birlikte yemek yemenin keyfini çıkardığını gördüm.
- We were out to dinner with another couple last Saturday night.
- Geçen Cumartesi akşamı bir başka çiftle yemekteydik.
- I had dinner earlier than you.
- Senden önce yemek yedim.
- I want to take you to dinner.
- Seni yemeğe götürmek istiyorum.
- We're having TV dinners tonight.
- Bu akşam TV karşısında yemek yiyeceğiz.
- Please stay for dinner.
- Lütfen yemeğe kal.
- Tom treated Mary to dinner.
- Tom Mary'ye yemek ısmarladı.
- Tom had dinner with his parents.
- Tom ailesiyle yemek yedi.
- Tell her that I am preparing dinner.
- Ona yemek hazırladığımı söyle.
- Tom and Mary had dinner together.
- Tom ve Mary birlikte yemek yediler.
- After dinner, I walk on the beach.
- Yemekten sonra sahilde yürüyeceğim.
- I was supposed to take Tom to dinner.
- Tom'u yemeğe çıkaracaktım.
- He invited me to dinner.
- Beni yemeğe davet etti.
- Mother set the table for dinner.
- Anne yemek için sofrayı hazırladı.
- Tom drank a cup of decaf after dinner.
- Tom yemekten sonra bir fincan kafeinsiz kahve içti.
- I had dinner with a friend last night.
- Dün gece bir arkadaşımla yemek yedim.
- I should've invited Tom to dinner.
- Tom'u yemeğe davet etmeliydim.
- The dinner they served was badly cooked.
- Servis ettikleri yemek kötü pişmişti.
- Can I buy you dinner tonight?
- Bu akşam sana yemek ısmarlayabilir miyim?
- Dan accepted Linda's invitation to dinner.
- Dan, Linda'nın yemek davetini kabul etti.
- I'm having dinner with Tom this evening.
- Bu akşam Tom'la yemek yiyeceğim.
- That is the restaurant where we had dinner yesterday.
- Dün yemek yediğimiz restoran orası.
- She invited her friends to dinner.
- Arkadaşlarını yemeğe davet etti.
- Tom didn't finish his dinner.
- Tom yemeğini bitirmedi.
- Is Tom coming to dinner with us?
- Tom bizimle yemeğe geliyor mu?
- I invited Jane to dinner.
- Jane'i yemeğe davet ettim.
- Mary hasn't had her dinner yet.
- Mary henüz yemeğini yemedi.
- You had dinner with Tom last night, didn't you?
- Dün gece Tom'la yemek yedin, değil mi?
- You should do that before dinner.
- Bunu yemekten önce yapmalısın.
- Tom and Mary split a bottle of red wine after dinner.
- Tom ve Mary yemekten sonra bir şişe kırmızı şarabı paylaştılar.
- What do you do after dinner?
- Yemekten sonra ne yapıyorsun?
- Who made dinner?
- Yemeği kim yaptı?
- What did you and Tom do after dinner?
- Yemekten sonra Tom'la ne yaptınız?
- He watches television after dinner.
- Yemekten sonra televizyon izlerdi.
- I'm going out to dinner with an old friend.
- Eski bir arkadaşımla yemeğe çıkıyorum.
- Today's dinner is fish.
- Bugünün yemeği balık.
- Are you staying for dinner?
- Yemeğe kalacak mısın?
- That was an excellent dinner.
- Mükemmel bir yemekti.
- I had dinner with her.
- Onunla yemek yedim.
- Tom is having dinner with his parents.
- Tom ailesiyle yemek yiyor.
- When he came, we were having dinner.
- O geldiğinde yemek yiyorduk.
- We sang, danced and chatted after dinner.
- Yemekten sonra şarkı söyledik, dans ettik ve sohbet ettik.
- Thanks for the dinner.
- Yemek için teşekkürler.
- Invite us to dinner at a restaurant.
- Bizi bir restorana yemeğe davet et.
- I promised Tom I'd cook dinner.
- Tom'a yemek hazırlayacağıma söz vermiştim.
- They invited me to dinner.
- Beni yemeğe davet ettiler.
- We should invite Tom over for dinner.
- Tom'u yemeğe davet etmeliyiz.
- He always invited me to his dinner parties.
- O beni her zaman yemek partilerine davet etti.
- Please invite us out to dinner.
- Lütfen bizi dışarıda yemeğe davet edin.
- I didn't finish my dinner.
- Yemeğimi bitirmedim.
- Tom and Mary often go out for dinner together on Fridays.
- Tom ve Mary genellikle Cuma günleri birlikte yemeğe çıkarlar.
- It is a good idea for us to play shogi after dinner.
- Yemekten sonra shogi oynamamız iyi fikir.
- I usually drink green tea with dinner.
- Genelde yemekle birlikte yeşil çay içerim.
- Tom has eaten dinner already.
- Tom çoktan yemeğini yedi.
- Do you want me to make you dinner?
- Sana yemek hazırlamamı ister misin?
- We have been invited to dinner this evening.
- Bu akşam yemeğe davet edildik.
- Tom cleaned his room before dinner.
- Tom yemekten önce odasını temizledi.
- Don't wait dinner for me.
- Beni yemek için bekleme.
- I'm not having dinner with you tonight.
- Bu gece seninle yemek yemiyorum.
- We sat down to dinner in opposition to each other.
- Biz birbirimizle karşılıklı yemeğe oturduk.
- You can watch television after dinner.
- Yemekten sonra televizyon izleyebilirsin.
- Tom said it would be OK to swim after dinner.
- Tom yemekten sonra yüzmenin sorun olmayacağını söyledi.
- Would you cook dinner for me?
- Benim için yemek hazırlar mısın?
- Today is our anniversary so let's make this a special dinner.
- Bugün yıldönümümüz, bu yüzden özel bir yemek yapalım.
- Tom didn't want dinner.
- Tom yemek istemedi.
- He said he would pay for the dinner.
- Yemeğin parasını ödeyeceğini söyledi.
- When's dinner served?
- Yemek ne zaman servis edilir?
- Tom asked Mary out to dinner.
- Tom, Mary'i yemeğe davet etti.
- This is the first time I've ever heated the dinner.
- İlk defa yemek ısıtıyorum.
- I wonder if I should just pretend to appreciate the dinner that Mary made for us.
- Acaba Mary'nin bizim için yaptığı yemeğe müteşekkir olmuş gibi mi yapmalıyım?
- I've invited Tom to dinner.
- Tom'u yemeğe davet ettim.
- Tom paid for the dinner and left.
- Tom yemeğin parasını ödedi ve gitti.
- Let me buy you dinner.
- Sana yemek ısmarlayayım.
- Tom wasn't able to finish his dinner.
- Tom yemeğini bitiremedi.
- I'll help Tom with his homework after dinner.
- Yemekten sonra Tom'a ev ödevinde yardım edeceğim.
- I'll take Tom to dinner.
- Tom'u yemeğe götüreceğim.
- Tom asked me out for dinner and I said yes.
- Tom beni yemeğe davet etti ve ben de kabul ettim.
- I can't stay for dinner.
- Yemeğe kalamam.
- Do you want some dinner?
- Yemek ister misin?
- They're having a Mexican dinner on their date.
- Onlar buluşmalarında bir Meksika yemeği yiyorlar.
- I refused her invitation to dinner.
- Yemek davetini reddettim.
- The last time Tom and Mary went out for dinner, Mary paid.
- Tom ve Mary en son yemeğe çıktıklarında Mary ödemişti.
- Tom studied after dinner.
- Tom yemekten sonra ders çalıştı.
- He finished his dinner because he didn't like to waste food.
- Yemeğini bitirdi çünkü israf etmekten hoşlanmıyordu.
- We've just had dinner.
- Daha yeni yemek yedik.
- Tom and Mary take a walk together after dinner every evening.
- Tom ve Mary her akşam yemekten sonra birlikte yürüyüşe çıkarlar.
- Do you want to go grab some dinner?
- Gidip yemek yemek ister misin?
- I was having dinner with them.
- Onlarla yemek yiyordum.
- He is having dinner.
- O yemek yiyor.
- We had dinner at a restaurant with the manager.
- Müdürle birlikte bir restoranda yemek yedik.
- He was wearing a dinner jacket.
- Yemek ceketi giyiyordu.
- I owe you a dinner.
- Sana yemek borcum var.
- Let's go out for dinner.
- Hadi yemeğe çıkalım.
- Tom and Mary take a walk together after dinner every evening.
- Tom ve Mary her akşam yemekten sonra beraber yürüyüşe çıkıyorlar.
- Thank you very much for the wonderful dinner last night.
- Dün akşamki harika yemek için çok teşekkür ederim.
- Would you like to come over for dinner after work on Monday?
- Pazartesi günü işten sonra yemeğe gelmek ister misin?
- Dinner will be ready by the time you have finished your work.
- Siz işinizi bitirene kadar yemek hazır olur.
- After dinner, I take a walk on the beach.
- Yemekten sonra sahilde yürüyüş yapıyorum.
- I was having dinner with him.
- Onunla yemek yiyordum.
- I am invited to dinner this evening.
- Bu akşam yemeğe davetliyim.
- Does Tom study after dinner?
- Tom yemekten sonra ders çalışır mı?
- You could forget about dinner.
- Yemeği unutabilirsin.
- She brought dinner.
- O yemek getirdi.
- Let's invite Tom over for dinner.
- Tom'u yemeğe davet edelim.
- Mom is getting dinner ready.
- Annem yemeği hazırlıyor.
- I brought dinner.
- Yemek getirdim.
- Sami and Layla had dinner together.
- Sami ve Layla birlikte yemek yediler.
- After dinner, bring your guitar along and we'll sing.
- Yemekten sonra gitarını getir de şarkı söyleyelim.
- Tom often reads for a while after dinner.
- Tom genellikle yemekten sonra bir süre kitap okur.
- I invited my friend to dinner.
- Arkadaşımı yemeğe davet ettim.
- Jackson agreed to be at the dinner.
- Jackson yemeğe katılmayı kabul etti.
- Tom came over for dinner yesterday evening.
- Tom dün akşam yemeğe geldi.
- Tom sat down to dinner with his family.
- Tom ailesiyle birlikte yemeğe oturdu.
- I'm going to do my homework right after dinner.
- Ödevimi yemekten hemen sonra yapacağım.
- Why don't we talk about this over dinner?
- Neden bunu yemekte konuşmuyoruz?
- I do hope you enjoyed the dinner.
- Umarım yemekten keyif almışsınızdır.
- What's today's dinner?
- Bugünün yemeği ne?
- My daughter is having dinner.
- Kızım yemek yiyor.
- I agreed to have dinner with him.
- Onunla yemeğe çıkmayı kabul ettim.
- Would you like to have a drink before dinner?
- Yemekten önce bir şeyler içmek ister misiniz?
- I'll take them to dinner.
- Onları yemeğe götüreceğim.
- I thought Tom would take a walk before dinner.
- Tom'un yemekten önce yürüyüşe çıkacağını düşünmüştüm.
- Tom told Mary to give him a call after dinner.
- Tom, Mary'ye yemekten sonra kendisini aramasını söyledi.
- I'm having dinner with Tom tomorrow.
- Yarın Tom'la yemek yiyeceğim.
- You should apologize to your father for not getting home in time for dinner.
- Yemeğe zamanında gelemediğin için babandan özür dilemelisin.
- Uncle Bob invited us to have dinner.
- Bob Amca, bizi yemeğe davet etti.
- He said that he was hungry, and that he wanted to go home to dinner.
- O aç olduğunu ve yemeğe eve gitmek istediğini söyledi.
- I thought Tom would take Mary out for dinner.
- Tom'un Mary'yi yemeğe çıkaracağını düşünmüştüm.
- His parents invited me to dinner.
- Ailesi beni yemeğe davet etti.
- We'll expect you for dinner on Thursday.
- Perşembe günü sizi yemeğe bekliyoruz.
- After his dinner break, Dan left to pick Linda up from the gym.
- Yemek molasından sonra Dan, Linda'yı spor salonundan almak için ayrıldı.
- Did she like that dinner?
- Yemeği beğendi mi?
- Yesterday, I was invited to dinner by him.
- O dün beni yemeğe davet etti.
- I've already had dinner.
- Yemek yedim bile.
- I'll treat you to dinner if you help me.
- Bana yardım edersen sana yemek ısmarlarım.
- I cut myself with a knife while I was making dinner.
- Yemek hazırlarken kendimi bıçakla kestim.
- I'm glad to have been invited to dinner.
- Yemeğe davet edildiğim için memnunum.
- Let's play cards after dinner.
- Yemekten sonra kağıt oynayalım.
- I'm about to take Tom to dinner.
- Tom'u yemeğe götürmek üzereyim.
- How about having dinner together?
- Akşam birlikte yemek yemeye ne dersiniz?
- Mary's husband took her to the fancy French restaurant for their belated anniversary dinner.
- Mary'nin kocası onu gecikmiş yıldönümü yemeği için şık bir Fransız restoranına götürdü.
- I didn't order dinner.
- Yemek siparişi vermedim.
- I invited my neighbors to dinner.
- Komşularımı yemeğe davet ettim.
- Tom came over and had dinner with us.
- Tom geldi ve bizimle yemek yedi.
- I won't have to make dinner tonight.
- Bu gece yemek yapmak zorunda kalmayacağım.
- When Tom was a teenager, he would often sit on the front porch and write songs in the evening after dinner.
- Tom gençken, akşamları yemekten sonra sık sık verandada oturur ve şarkılar yazardı.
- Tom and Mary will stay for dinner.
- Tom ve Mary yemek için kalacaklar.
- I thought Tom would make dinner for us.
- Tom'un bize yemek yapacağını sanıyordum.
- I should start dinner.
- Yemeğe başlamalıyım.
- What's today's dinner?
- Bugünün yemeği nedir?
- Tom sent his son to bed without dinner.
- Tom oğlunu yemek yemeden yatağa gönderdi.
- We are about to sit down to dinner.
- Yemeğe oturmak üzereyiz.
- This is the restaurant where we had dinner last week.
- Burası geçen hafta yemek yediğimiz restoran.
- Tom sometimes makes dinner for us.
- Tom bazen bizim için yemek yapar.
- Hey, if dinner isn't ready by seven, I'm going to a restaurant.
- Hey, eğer yemek yediye kadar hazır olmazsa restorana gideceğim.
- Why don't I stop by next weekend for dinner?
- Neden gelecek hafta sonu yemeğe gelmiyorum?
- Tom's mother told him that he should ask Mary over for dinner.
- Tom'un annesi ona Mary'yi yemeğe davet etmesi gerektiğini söyledi.
- I've just gotten home and had dinner.
- Eve yeni geldim ve yemek yedim.
- How about inviting Tom and Mary over for dinner this evening?
- Tom ve Mary'yi bu akşam yemeğe davet etmeye ne dersin?
- Who are you going to dinner with?
- Yemeğe kiminle gidiyorsun?
- A dinner will be given next Saturday.
- Gelecek Cumartesi bir yemek verilecek.
- I cut myself with a knife while I was making dinner.
- Yemek yaparken bıçakla kendimi kestim.
- I'm having dinner with some friends this evening.
- Bu akşam bazı arkadaşlarımla yemek yiyeceğim.
- Dinner smells delicious.
- Yemek çok lezzetli kokuyor.
- We enjoyed the dinner.
- Yemekten keyif aldık.
- After dinner, they enjoyed playing cards.
- Yemekten sonra iskambil oynadılar.
- We had a splendid dinner that evening.
- O akşam muhteşem bir yemek yedik.
- What's for dinner?
- Yemekte ne var?
- I agreed to have dinner with Tom.
- Tom'la yemek yemeyi kabul ettim.
- Tom and I had dinner together when you and Mary were visiting Boston.
- Sen ve Mary Boston'ı ziyaret ettiğinizde Tom ve ben birlikte yemek yedik.
- Tom and Mary like to dance after dinner.
- Tom ve Mary yemekten sonra dans etmeyi severler.
- Does Tom still study after dinner?
- Tom hala yemekten sonra ders çalışıyor mu?
- Usually when Tom and Mary go out for dinner together, they split the bill.
- Genellikle Tom ve Mary birlikte yemeğe çıktıklarında hesabı bölüşürler.
- Tom took Mary out to dinner.
- Tom Mary'yi yemeğe götürdü.
- We may as well finish our dinner.
- Yemeğimizi bitirebiliriz.
- I'll get dinner started.
- Yemeğe başlayacağım.
- The dinner was so good!
- Yemek çok güzeldi!
- He was at dinner.
- Yemekteydi.
- His parents invited me to dinner.
- Onun ebeveynleri beni yemeğe davet etti.
- Are you going to ask Mary to dinner?
- Mary'yi yemeğe davet edecek misin?
- Tom will be master of ceremonies at the awards dinner.
- Tom ödül yemeğinde seremonilerin efendisi olacak.
- Tom usually calls Mary every evening after dinner.
- Tom genellikle her akşam yemekten sonra Mary'yi arar.
- Tom caused a commotion at the dinner last night.
- Tom dün akşamki yemekte bir kargaşaya neden oldu.
- We had dinner together.
- Birlikte yemek yedik.
- My wife is preparing dinner right now.
- Karım şu anda yemek hazırlıyor.
- She asked us to dinner.
- Bizi yemeğe davet etti.
- Tom retreated to his bedroom after dinner.
- Tom yemekten sonra yatak odasına çekildi.
- I'll go get dinner ready.
- Yemeği hazırlayacağım.
- My father stretched after dinner.
- Babam yemekten sonra gerindi.
- Tom got here just in time for dinner.
- Tom yemek için tam zamanında buraya geldi.
- How was dinner last night?
- Dün akşamki yemek nasıldı?
- I watched a cartoon with Tom after dinner.
- Yemekten sonra Tom'la çizgi film izledim.
- Thanks for dinner.
- Yemek için teşekkürler.
- Mary could not finish her dinner.
- Mary yemeğini bitiremedi.
- I met them for dinner.
- Onlarla yemekte tanıştım.
- We had dinner by candlelight.
- Mum ışığında yemek yedik.
- I've made dinner for everyone.
- Herkes için yemek hazırladım.
- Tom invited you to dinner.
- Tom seni yemeğe davet etti.
- Her parents invited me to dinner.
- Ailesi beni yemeğe davet etti.
- Tom said he was having dinner with Mary tonight.
- Tom bu akşam Mary ile yemek yiyeceğini söyledi.
- Thank you for the wonderful dinner.
- Bu harika yemek için teşekkür ederim.
- Let's play cards after dinner.
- Yemekten sonra iskambil oynayalım.
- It's not a Thanksgiving dinner without turkey.
- Hindisiz bir Şükran Günü yemeği olmaz.
- He studied after dinner.
- Yemekten sonra ders çalıştı.
- Tom invited his friends to dinner.
- Tom arkadaşlarını yemeğe davet etti.
- I'll take her to dinner.
- Onu yemeğe götüreceğim.
- When was the last time you had dinner with your wife?
- Karınızla en son ne zaman yemek yediniz?
- You should come over this evening for dinner.
- Bu akşam yemeğe gelmelisin.
- They brought dinner.
- Onlar yemek getirdi.
- I thought Tom would surprise Mary and take her to dinner.
- Tom'un Mary'ye sürpriz yapacağını ve onu yemeğe götüreceğini düşündüm.
- Today, I invite you to have dinner.
- Bugün seni yemeğe davet ediyorum.
- Tom paid for dinner and left the restaurant.
- Tom yemeğin parasını ödedi ve restorandan ayrıldı.
- My father didn't say a word during dinner.
- Babam yemek boyunca tek kelime etmedi.
- After dinner, we took a spin around town in my car.
- Yemekten sonra arabamla şehirde bir tur attık.
- After dinner, I plan to take a bath and go to sleep.
- Yemekten sonra banyo yapıp uyumayı planlıyorum.
- Thank you for dinner.
- Yemek için teşekkürler.
- She made it a habit to take a walk before dinner.
- Yemekten önce yürüyüş yapmayı alışkanlık haline getirdi.
- I drank a glass of red wine after dinner.
- Yemekten sonra bir bardak kırmızı şarap içtim.
- Dinner is almost ready.
- Yemek neredeyse hazır.
- Is dinner ready?
- Yemek hazır mı?
- We invited them to dinner.
- Onları yemeğe davet ettik.
- The dinner was so tasty.
- Yemek çok lezzetliydi.
- I've just finished dinner.
- Yemeği yeni bitirdim.
- We're invited to dinner next Saturday.
- Gelecek cumartesi yemeğe davetliyiz.
- Sami was having dinner with Layla's mother when his phone rang.
- Sami, Layla'nın annesiyle yemek yerken telefonu çaldı.
- I'm having dinner now.
- Şimdi yemek yiyorum.
- Tom is coming to dinner this evening.
- Tom bu akşam yemeğe geliyor.
- I made dinner for Tom Monday night.
- Pazartesi akşamı Tom için yemek hazırladım.
- I wonder if I should just pretend to appreciate the dinner that Mary made for us.
- Acaba Mary'nin bizim için yaptığı yemeği takdir ediyormuş gibi mi yapmalıyım?
- Why don't you both come over for dinner?
- Neden ikiniz de yemeğe gelmiyorsunuz?
- He always invites himself for dinner.
- Her zaman kendini yemeğe davet eder.
- We brought dinner.
- Biz yemek getirdik.
- How did dinner go yesterday?
- Dünkü yemek nasıl geçti?
- He came and had dinner with us.
- Geldi ve akşam bizimle yemek yedi.
- I haven't had my dinner yet.
- Daha yemeğimi yemedim.
- I've made dinner.
- Yemek yaptım.
- Tom and Mary are in the kitchen, preparing dinner.
- Tom ve Mary mutfakta yemek hazırlıyorlar.
- She left the table after dinner.
- Yemekten sonra masadan kalktı.
- I was having dinner with my parents.
- Ailemle yemek yiyordum.
- Tom came just before dinner.
- Tom yemekten hemen önce geldi.
- She planned a birthday dinner for her cousin.
- Kuzeni için bir doğum günü yemeği planladı.
- Tom and I had dinner together.
- Tom ve ben akşam birlikte yemek yedik.
- I had dinner with Tom.
- Tom'la yemek yedim.
- Tom is invited to dinner.
- Tom yemeğe davet edildi.
- Didn't you see them at dinner?
- Onları yemekte görmedin mi?
- The children watched TV while Tom cooked dinner.
- Tom yemek yaparken çocuklar televizyon seyrediyordu.
- Dinner's on me.
- Yemek benden.
- Did you make dinner?
- Yemek yaptın mı?
- Lucy might be able to help you, if you can't cook dinner for ten people alone.
- On kişilik yemeği tek başına pişiremiyorsan Lucy sana yardım edebilir.
- He said that he was hungry, and that he wanted to go home to dinner.
- Aç olduğunu ve eve yemeğe gitmek istediğini söyledi.
- Tom and I had dinner together when you and Mary were visiting Boston.
- Sen ve Mary Boston'u ziyaret ettiğinizde Tom ve ben birlikte yemek yemiştik.
- Would you like us to bring anything to the dinner?
- Yemeğe bir şey getirmemizi ister misiniz?
- Tom has already eaten dinner.
- Tom çoktan yemeğini yedi.
- I want to invite you to dinner.
- Seni yemeğe davet etmek istiyorum.
- I had dinner with him.
- Onunla yemek yedim.
- Was your dinner last night delicious?
- Dün akşamki yemeğiniz lezzetli miydi?
- She is in the kitchen because she's making dinner.
- O mutfakta, çünkü yemek yapıyor.
- Tom sat down to dinner with his family.
- Tom ailesiyle yemeğe oturdu.
- Are you having dinner?
- Yemek mi yiyorsun?
- When's dinner served?
- Yemek ne zaman servis ediliyor?
- I'll do that after dinner.
- Bunu yemekten sonra yapacağım.
- He took Jane out for dinner.
- Jane'i yemeğe çıkardı.
- Tom takes a bath every evening after dinner.
- Tom her akşam yemekten sonra banyo yapar.
- He's having dinner now.
- Şu anda yemek yiyor.
- Tom invited Mary and her friends to dinner.
- Tom, Mary ve arkadaşlarını yemeğe davet etti.
- We can't stay for dinner.
- Yemeğe kalamayız.
- I'll make some dinner.
- Biraz yemek hazırlayacağım.
- I just had dinner with some of Tom's friends.
- Az önce Tom'un bazı arkadaşlarıyla yemek yedim.
- He never takes me out for dinner.
- Beni hiç yemeğe çıkarmıyor.
- When was the last time Tom and you went out for dinner together?
- Tom ve sen en son ne zaman birlikte yemeğe çıktınız?
- Tom took Mary to dinner.
- Tom Mary'yi yemeğe götürdü.
- They're having a Mexican dinner on their date.
- Randevularında Meksika yemeği yiyorlar.
- She invited me to dinner.
- Beni yemeğe çağırdı.
- Did you have a good time at the dinner?
- Yemekte iyi vakit geçirdin mi?
- Didn't you see her at dinner?
- Onu yemekte görmediniz mi?
- Tom was barred from a women-only dinner.
- Tom kadınlara özel bir yemekten men edildi.
- I haven't ordered dinner yet.
- Henüz yemek sipariş etmedim.
- Tom and Mary invited us for a Christmas dinner at their house.
- Tom ve Mary bizi evlerine Noel yemeğine davet ettiler.
- Tom often takes a walk before dinner.
- Tom genellikle yemekten önce yürüyüşe çıkar.
- You can watch television after dinner.
- Yemekten sonra televizyon izleyebilirsiniz.
- Do you want some dinner?
- Biraz yemek yemek istiyor musun?
- I hope you're staying for dinner.
- Umarım yemeğe kalırsın.
- Did you invite Tom to dinner without telling me?
- Bana söylemeden Tom'u yemeğe mi davet ettin?
- My husband is having dinner.
- Kocam yemek yiyor.
- I thought you might like me to make you dinner.
- Sana yemek yapmamı isteyebileceğini düşündüm.
- The only thing I can do after dinner is watch television.
- Yemekten sonra yapabileceğim tek şey televizyon izlemek.
- Let's postpone dinner.
- Yemeği erteleyelim.
- Tom and Mary had a candlelit dinner together on Valentine's Day.
- Tom ve Mary Sevgililer Günü'nde birlikte mum ışığında yemek yediler.
- Dinner will be waiting.
- Yemek bekliyor olacak.
- I invited Tom to dinner.
- Tom'u yemeğe davet ettim.
- Tom asked Mary to call him after dinner.
- Tom Mary'den yemekten sonra onu aramasını istedi.
- Thanks for the awesome dinner.
- Harika yemek için teşekkürler.
- He takes a bath every evening after dinner.
- Her akşam yemekten sonra banyo yapıyor.
- I want to buy you dinner.
- Sana yemek ısmarlamak istiyorum.
- I'm going to bring Tom some dinner.
- Tom'a biraz yemek getireceğim.
- Have you made plans for dinner this evening?
- Bu akşam yemek için plan yaptınız mı?
- They entertained us at dinner last night.
- Dün akşam bizi yemekte ağırladılar.
- He is having dinner.
- Yemek yiyor.
- Tom invited Mary to dinner.
- Tom, Mary'yi yemeğe davet etti.
- I want my dinner brought to my room.
- Yemeğimin odama getirilmesini istiyorum.
- Tom invited Mary over to dinner.
- Tom, Mary'yi yemeğe davet etti.
- Where's my dinner?
- Yemeğim nerede?
- Come on, I'll buy you dinner.
- Hadi, sana yemek ısmarlayayım.
- Can I buy you dinner or something, Tom?
- Sana yemek falan ısmarlayabilir miyim, Tom?
- Didn't I tell you we were having dinner?
- Sana yemek yiyeceğimizi söylemedim mi?
- Did you invite Tom to dinner without telling me?
- Bana söylemeden Tom'u yemeğe davet ettin mi?
- We just finished dinner.
- Yemeğimizi yeni bitirdik.
- Tom couldn't finish his dinner.
- Tom yemeğini bitiremedi.
- We went to dinner and had a few drinks after the show.
- Gösteriden sonra yemeğe gittik ve birkaç içki içtik.
- At dinner time, don't speak with your mouth full.
- Yemek sırasında, ağzın dolu konuşma.
- Should I invite Tom to dinner?
- Tom'u yemeğe davet etmeli miyim?
- Tell Tom that dinner's ready.
- Tom'a yemeğin hazır olduğunu söyle.
- My boss invited me to dinner.
- Patronum beni yemeğe davet etti.
- She is having dinner.
- O yemek yiyor.
- Dinner is on the table.
- Yemek masada.
- I met him for dinner.
- Onunla yemekte tanıştım.
- The restaurant where we had dinner yesterday isn't very good.
- Dün yemek yediğimiz restoran pek iyi değildi.
- She becomes drowsy after dinner.
- Yemekten sonra uykusu geliyor.
- Mike is coming to dinner this evening.
- Mike bu akşam yemeğe geliyor.
- I met her for dinner.
- Onunla yemekte tanıştım.
- Tom watches TV every evening after dinner.
- Tom her akşam yemekten sonra televizyon izler.
- Mary retreated to her bedroom after dinner.
- Mary yemekten sonra yatak odasına çekildi.
- Let's walk on the beach after dinner.
- Yemekten sonra sahilde yürüyelim.
- I'll call you when dinner's ready.
- Yemek hazır olunca seni ararım.
- Marie invited them to dinner.
- Marie onları yemeğe davet etti.
- How about inviting Tom and Mary over for dinner this evening?
- Tom ile Mary'yi bu akşam yemeğe davet etmeye ne dersiniz?
- I'll be with you as soon as I finish my dinner.
- Yemeğimi bitirir bitirmez seninle olacağım.
- Dad stretched after dinner.
- Babam yemekten sonra gerindi.
- The only thing Tom likes to do after dinner is watch TV.
- Tom'un yemekten sonra yapmayı sevdiği tek şey televizyon izlemek.
- We had a huge dinner.
- Büyük bir yemek yedik.
- My parents want you to come to dinner with us tomorrow night.
- Ailem yarın akşam bizimle yemeğe gelmeni istiyor.
- Thanks so much for dinner.
- Yemek için çok teşekkürler.
- Would you like to go to dinner?
- Yemeğe gitmek ister misin?
- This is the best birthday dinner ever.
- Bu şimdiye kadarki en iyi doğum günü yemeği.
- Why is there no dinner on the table?
- Neden masada yemek yok?
- Dinner's ready!
- Yemek hazır!
- This is our favorite dinner.
- Bu bizim favori yemeğimiz.
- What a splendid dinner!
- Ne muhteşem bir yemek!
- He takes a bath every evening after dinner.
- Her akşam yemekten sonra banyo yapar.
- Tom is making dinner, isn't he?
- Tom yemek yapıyor, değil mi?
- Invite your friend for dinner.
- Arkadaşını yemeğe davet et.
- I just made dinner.
- Az önce yemek yaptım.
- I always rest for an hour after dinner.
- Yemekten sonra her zaman bir saat dinlenirim.
- Tom made me a nice dinner.
- Tom bana güzel bir yemek yaptı.
- We had a very good time at the dinner.
- Yemekte çok iyi vakit geçirdik.
- I'd like to buy you dinner.
- Sana yemek ısmarlamak istiyorum.
- It's my turn to pay for dinner.
- Yemeğin parasını ödeme sırası bende.
- Tom studies after dinner.
- Tom yemekten sonra ders çalışıyor.
- I haven't had dinner yet.
- Henüz yemek yemedim.
- I'll take him to dinner.
- Onu yemeğe götüreceğim.
- Who's coming for dinner?
- Yemeğe kim geliyor?
- Didn't you see him at dinner?
- Onu yemekte görmedin mi?
- What do you do after dinner?
- Yemekten sonra ne yapıyorsunuz?
- Please tell us when dinner's ready.
- Lütfen yemek hazır olduğunda bize söyleyin.
- Let's go to dinner.
- Yemeğe gidelim.
- How was dinner?
- Yemek nasıldı?
- We had a big dinner.
- Büyük bir yemek yedik.
- Here's your dinner.
- İşte yemeğiniz.
- Please take me out for dinner!
- Lütfen beni yemeğe çıkar!
- Invite us out to dinner in a restaurant.
- Bizi bir restorana yemeğe davet et.
- Her parents invited me to dinner.
- Onun ailesi beni yemeğe davet etti.
- Were there many guests at the dinner?
- Yemekte çok misafir var mıydı?
- I'll pay for dinner.
- Yemeği ben ödeyeceğim.
- Taro, dinner's ready!
- Taro, yemek hazır!
- Whom did you invite to dinner?
- Akşam kimi yemeğe davet ettin?
- We're invited to dinner.
- Yemeğe davetliyiz.
- She cleared the dishes from the table after dinner.
- Yemekten sonra masadaki bulaşıkları temizledi.
- Who's coming to dinner?
- Yemeğe kim geliyor?
- We've been invited to dinner this evening.
- Bu akşam yemeğe davet edildik.
- I'm not having dinner with you tonight.
- Bu gece seninle yemek yemeyeceğim.
- Tom and Mary sat down to dinner at the usual time.
- Tom ve Mary her zamanki saatte yemeğe oturdular.
- Tom is going to watch TV after dinner.
- Tom yemekten sonra televizyon izleyecek.
- Your dinner is getting cold.
- Yemeğin soğuyor.
- I'm going to go make dinner.
- Yemek hazırlayacağım.
- I hope Tom remembers that we're going over to Mary's for dinner this evening.
- Umarım Tom bu akşam Mary'lere yemeğe gideceğimizi hatırlar.
- Tom and Mary sat down to dinner at the usual time.
- Tom ve Mary her zamanki saatinde yemeğe oturdular.
- I was having dinner with Tom.
- Tom'la yemek yiyordum.
- Tom is making dinner.
- Tom yemek hazırlıyor.
- Did you invite Tom to dinner?
- Tom'u yemeğe davet ettin mi?
- I was thinking of inviting Tom to dinner.
- Tom'u yemeğe davet etmeyi düşünüyordum.
- Thank you for inviting us to dinner.
- Bizi yemeğe davet ettiğiniz için teşekkürler.
- I could invite Tom over for dinner.
- Tom'u yemeğe davet edebilirim.
- All the dinner had been eaten before he came.
- O gelmeden önce tüm yemek yenmişti.
- I thought we were going out to dinner.
- Yemeğe çıkacağımızı sanıyordum.
- I wonder if I should just pretend to appreciate the dinner that Mary made for us.
- Acaba Mary'nin bizim için yaptığı yemeğe müteşekkirmiş gibi mi davranmalıyım?
- Come over for dinner sometime.
- Bir ara yemeğe gel.
- She is having dinner now.
- Şimdi yemek yiyor.
- I don't remember inviting Tom to dinner.
- Tom'u yemeğe davet ettiğimi hatırlamıyorum.
- It is very kind of you to invite me to dinner.
- Beni yemeğe davet etmeniz çok nazik bir davranış.
- I wasn't very hungry, so I didn't finish my dinner.
- Çok aç değildim, bu yüzden yemeğimi bitirmedim.
- My father usually watches TV after dinner.
- Babam genellikle yemekten sonra televizyon izler.
- Are you sure you don't want to stay for dinner?
- Yemeğe kalmak istemediğine emin misin?
- Thanks for helping with dinner.
- Yemeğe yardım ettiğin için teşekkürler.
- Some friends invited me to dinner.
- Bazı arkadaşlar beni yemeğe davet etti.
- I was having dinner with her.
- Onunla yemek yiyordum.
- Thank you for the dinner, it's so delicious.
- Yemek için teşekkürler, çok lezzetli.
- Tom asked Mary to call him after dinner.
- Tom, Mary'den yemekten sonra onu aramasını istedi.
- We washed the plates after dinner.
- Yemekten sonra tabakları yıkadık.
- That was a very great dinner.
- Çok güzel bir yemekti.
- Are you having a candlelit dinner with your wife?
- Karınla mum ışığında yemek mi yiyorsun?
- Go wash up before dinner.
- Yemekten önce git elini yüzünü yıka.
- Does Tom usually study after dinner?
- Tom genellikle yemekten sonra mı çalışır?
- Tom often drinks a little wine after dinner.
- Tom genellikle yemekten sonra biraz şarap içer.
- Tom caused a commotion at the dinner last night.
- Tom dün geceki yemekte bir kargaşaya neden oldu.
- I was in the middle of my dinner when the phone rang.
- Telefon çaldığında yemeğimin ortasındaydım.
- This is our favorite dinner.
- Bu bizim en sevdiğimiz yemek.
- You should bring her to dinner so we can get to know her better.
- Onu yemeğe getirmelisin, böylece onu daha iyi tanıyabiliriz.
- I'm not having dinner with you.
- Seninle yemeğe çıkmayacağım.
- Didn't you enjoy dinner last night?
- Dün akşam yemeği hoşuna gitmedi mi?
Show More (406)
|