Tureng - come up with - Englisch Türkisch Sätze

Verlauf

	Englisch	Türkisch
1	come up with	bulmak	v.
	It is better than what you have usually come up with. Genellikle bulduklarınızdan daha iyi. I am sure one of us will be able to come up with the right solution. Eminim ki birimiz doğru çözümü bulabilecektir. But until then we shall have to come up with something to cope with this problem. Ama o zamana kadar bu sorunla başa çıkmak için bir şeyler bulmamız gerekecek. Take another good look and give the industry three years to come up with alternatives. Bir kez daha iyi bakın ve sektöre alternatifler bulması için üç yıl süre verin. Then coming up with practical ways of cooperating effectively in the Ainardi report. Ardından Ainardi raporunda etkili bir şekilde işbirliği yapmanın pratik yollarını bulmak geliyor. This is where everyone will be looking on that World Day and we must come up with a European answer to that problem. Dünya Günü'nde herkesin bakacağı yer burası ve bu soruna Avrupalı bir yanıt bulmalıyız. I hope that we will come up with some workable solutions. Umarım uygulanabilir bazı çözümler bulabiliriz. The objective of coming up with one half of the 0.7% established by the UN is not nearly good enough. BM tarafından belirlenen %0,7'lik oranın yarısını bulma hedefi yeterince iyi değildir. It is possible that the Commission has already come up with these ideas. Komisyon'un bu fikirleri çoktan bulmuş olması mümkündür. It is against this background that the Commission finds it advisable not to come up with a figure today. Bu çerçevede Komisyon bugün bir rakam telaffuz etmemeyi uygun bulmuştur. We need to come up with greater incentives, as I hope you are doing in the communication. İletişimde yaptığınızı umduğum gibi daha büyük teşvikler bulmamız gerekiyor. But we are now giving them an incentive, and a certain amount of time, to come up with alternatives. Ancak şimdi onlara alternatifler bulmaları için bir teşvik ve belirli bir süre veriyoruz. The rich countries must naturally come up with resources to relieve the distress more quickly and more generously. Zengin ülkeler doğal olarak bu sıkıntıyı daha hızlı ve daha cömert bir şekilde hafifletecek kaynaklar bulmak zorundadır. The European institutions must put their heads together and come up with more effective methods. Avrupa kurumları kafa kafaya vermeli ve daha etkili yöntemler bulmalıdır. To this day, the Council has failed to come up with a unanimous answer. Konsey bugüne kadar oybirliğiyle bir cevap bulamadı. Then coming up with practical ways of cooperating effectively in the Ainardi report. Daha sonra Ainardi raporunda etkili bir şekilde işbirliği yapmanın pratik yollarını bulduk. It is against this background that the Commission finds it advisable not to come up with a figure today. Komisyon'un bugün bir rakam ortaya koymamayı uygun bulması da bu arka plana dayanmaktadır. It is better than what you have usually come up with. Genelde bulduklarınızdan daha iyi. Did you come up with that on your own? Onu kendi başına mı buldun? The boss told his secretary to come up with a good idea by the end of the week. Patron sekreterine hafta sonuna kadar iyi bir fikir bulmasını söyledi. Tom has come up with a possible solution. Tom olası bir çözüm buldu. We should come up with a plan. Bir plan bulmalıyız. He came up with a terrific solution to the complex problem. O, karmaşık soruna müthiş bir çözüm buldu. How did you first come up with this idea? Bu fikri ilk nasıl buldunuz? We've got to come up with a plan B. Bir B planı bulmak zorundayız. You need to come up with new stuff. Yeni şeyler bulmalısın. At the meeting, we came up with a lot of new ideas. Toplantıda birçok yeni fikir bulduk. Scientists will come up with new methods of increasing the world's food supply. Bilim insanları dünyanın gıda arzını artırmak için yeni yöntemler bulacaklar. Scientists will come up with new methods of increasing the world's food supply. Bilim adamları dünyanın gıda teminini arttırmak için yeni yöntemler bulacaklar. Let's see what Tom comes up with. Tom'un ne bulacağına bakalım. Tom was the one who came up with the idea. Yeni bir fikir bulan kişi Tom'du. Nothing is as difficult as coming up with a simple explanation for something difficult. Hiçbir şey zor bir şey için basit bir açıklama bulmak kadar zor değildir. I'll try to come up with a solution to the problem. Bu soruna bir çözüm bulmaya çalışacağım. We've got to come up with a plan B. Bir B planı bulmalıyız. He came up with an answer to our problem. Sorunumuza bir cevap buldu. She came up with a possible solution. Olası bir çözüm buldu. Did you come up with that idea on your own? Bu fikri tek başına mı buldun? Tom came up with a new technique. Tom yeni bir teknik buldu. I'll come up with something. Bir şeyler bulacağım. Where did Tom come up with that stuff? Tom bunları nereden buldu? We hope to come up with a solution soon. Yakında bir çözüm bulmayı umuyoruz. Let's try to come up with something. Bir şeyler bulmaya çalışalım. Let's see if we can come up with a better solution. Bakalım daha iyi bir çözüm bulabilecek miyiz? Have you come up with another plan? Başka bir plan buldun mu? Let's see what Tom comes up with. Bakalım Tom ne bulacak. Did you come up with that on your own? Bunu kendi başına mı buldun? I think we can come up with better ideas than this one. Sanırım bundan daha iyi fikirler bulabiliriz. She came up with a good solution. İyi bir çözüm buldu. I've come up with a new set. Yeni bir set buldum. I think we can come up with better ideas than this one. Bence bundan daha iyi fikirler bulabiliriz. Why do I have to come up with all the ideas? Neden bütün fikirleri ben bulmak zorundayım? What have you come up with? Ne buldun? Tom came up with a couple of good ideas. Tom birkaç güzel fikir buldu. She has come up with the best result once again. O en iyi sonucu bir kez daha buldu. How did you come up with this crazy idea? Bu çılgın fikri nasıl buldun? Did you come up with that idea on your own? O fikri kendi başına mı buldun? Why am I the one who has to come up with all the ideas? Bütün fikirleri bulmak zorunda olan kişi neden benim? We must come up with a plan. Bir plan bulmalıyız. Do you think you can come up with that kind of money? Bu kadar parayı bulabileceğinizi düşünüyor musunuz? How did you come up with such a good idea? Bu kadar iyi bir fikri nasıl buldun? I will come up with a solution to the problem. Sorun için bir çözüm bulacağım. Tom came up with a good excuse. Tom iyi bir bahane buldu. We came up with a better plan. Daha iyi bir plan bulduk. Let's try to come up with something. Bir şey bulmaya çalışalım. I will come up with a solution to the problem. Soruna bir çözüm bulurum. How do you come up with such interesting plots for your novels? Romanlarınız için bu kadar ilginç olay örgüsünü nasıl buluyorsunuz? We have to come up with a new plan. Yeni bir plan bulmalıyız. Why am I the one who has to come up with all the ideas? Neden bütün fikirleri ben bulmak zorundayım? Tom finally came up with a solution to the problem. Tom sonunda soruna bir çözüm buldu. I think it wouldn't be too hard to come up with a better system. Daha iyi bir sistem bulmanın çok zor olmayacağını düşünüyorum. We have to come up with a plan. Bir plan bulmalıyız. How did you come up with the idea for this? Bunun için fikri nasıl buldun? I hope you will come up with a better plan. Daha iyi bir plan bulacağını ümit ediyorum. How did you come up with that answer? Bu cevabı nasıl buldun? He came up with the solution to the problem. Soruna çözüm buldu. I've made up my mind to come up with a better solution. Daha iyi bir çözüm bulmaya karar verdim. How did you come up with that answer? O cevabı nasıl buldun? I hope you can come up with a better plan than this. Umarım bundan daha iyi bir plan bulabilirsin. You don't have to come up with an unusual topic for your speech. Konuşmanız için sıradışı bir tema bulmanız şart değil. They came up with a next-generation computer. Yeni nesil bir bilgisayar buldular. I'll try to come up with a solution to the problem. Soruna bir çözüm bulmaya çalışacağım. Try and come up with a more reasonable excuse next time. Bir dahaki sefere daha makul bir bahane bulmaya çalış. We came up with a lot of ideas, but none of them were very good. Bir sürü fikir bulduk ama hiçbiri iyi değildi. Let's try to come up with something better. Daha iyi bir şey bulmaya çalışalım. I was told you were the one who came up with the idea. Bana bu fikri senin bulduğunu söylediler. He came up with a terrific solution to the complex problem. Karmaşık soruna müthiş bir çözüm buldu. He can come up with any amount of money. İstediği kadar para bulabilir. Tom hasn't come up with a good answer to the problem yet. Tom henüz soruya iyi bir cevap bulamadı. Can you come up with that kind of money? Bu kadar parayı bulabilir misin? I wish I could come up with a good answer to the question. Keşke soruya iyi bir yanıt bulabilseydim. We need to come up with a plan. Bir plan bulmalıyız. How did you come up with such a good excuse? Böyle iyi bir bahaneyi nasıl buldunuz? Try and come up with a more reasonable excuse next time. Bir dahaki sefere daha mantıklı bir gerekçe bulmayı dene. Why do I have to come up with all the ideas? Neden bütün fikirleri bulmak zorundayım? He came up with the solution to the problem. Soruna bir çözüm bulmuştur. Someone should've been able to come up with a better title than that. Birinin bundan daha iyi bir başlık bulması gerekirdi. I think it wouldn't be too hard to come up with a better system. Bence daha iyi bir sistem bulmak çok zor olmazdı. You need to come up with new stuff. Yeni şeyler bulman gerekiyor. You'd better come up with something fast. Çabuk bir şeyler bulsan iyi olur. How did you come up with the idea for this book? Bu kitap için fikri nasıl buldun? I finally came up with a great idea. Sonunda harika bir fikir buldum. You don't have to come up with an unusual topic for your speech. Konuşmanız için alışılmadık bir konu bulmak zorunda değilsiniz. She has come up with the right answer once again. Bir kez daha doğru cevabı buldu. How do they come up with these names? Bu isimleri nereden buluyorlar? I'll see what I can come up with. Ne bulabileceğime bir bakayım. Tom came up with a good excuse. Tom iyi bir bahane bulmuştu. I can't come up with a good idea. İyi bir fikir bulamıyorum. Let's discuss the problem and see if we can come up with a solution. Sorunu tartışalım ve bir çözüm bulup bulamayacağımıza bakalım. We stayed up all night trying to come up with a plan. Bütün gece bir plan bulmaya çalıştık. Let's see if we can come up with a better plan. Daha iyi bir plan bulup bulamayacağımızı görelim. Tom needs to come up with something fast. Tom'un hızlıca bir şeyler bulması gerekiyor. It was impossible to come up with a really satisfactory solution. Gerçekten tatmin edici bir çözüm bulmak imkansızdı. Tom and Mary came up with a possible solution to their problem. Tom ve Mary sorunlarına olası bir çözüm buldular. I've come up with a good idea. İyi bir fikir buldum. What answer did you come up with for question three? Üçüncü soru için nasıl bir cevap buldun? Tom finally came up with a solution to the problem. Tom nihayet sorun için bir çözüm buldu. I finally came up with a great idea. Sonunda harika bir çözüm buldum. Tom came up with a good idea. Tom iyi bir fikir buldu. I'm sure you'll come up with something. Eminim bir şeyler bulursun. She has come up with the best result once again. Bir kez daha en iyi sonucu buldu. Tom came up with a good solution. Tom iyi bir çözüm buldu. Tom finally came up with the cash. Tom sonunda parayı buldu. Show More (119)
2	come up with	önermek	v.
	The Legal Affairs Committee has come up with a pragmatic solution. Hukuk İşleri Komitesi pragmatik bir çözüm önerdi. We need to come up with a plan. Bir plan önermeliyiz. I've come up with a new set. Yeni bir set önerdim. We should be able to come up with a better plan than this. Bundan daha iyi bir plan önerebilmeliyiz. Tom came up with a plan. Tom bir plan önerdi. I was told you were the one who came up with the idea. Bana fikir öneren kişi olduğun söylendi. We have to come up with a plan. Bir plan önermek zorundayız. You'd better come up with something fast. Hızlı bir şey önersen iyi olur. We must come up with a plan. Bir plan önermeliyiz. Show More (6)
3	come up with	ileri sürmek	v.
	Tom came up with a good idea. Tom iyi bir fikir ileri sürdü. Where did he ever come up with the notion of opening a branch? O, şu ana kadar nerede yeni bir şube açma fikrini ileri sürdü? Tom has come up with another plan. Tom başka bir plan ileri sürdü. I can't come up with a good idea. İyi bir fikir ileri süremiyorum. I'm sure you'll come up with something. Bir şey ileri süreceğinden eminim. Tom came up with a good solution. Tom yeni bir çözüm ileri sürdü. We should come up with a plan. Bir plan ileri sürmeliyiz. Show More (4)
4	come up with	üretmek	v.
	When all is said and done, we could have come up with more ambitious solutions. Her şey söylendiğinde ve yapıldığında, daha iddialı çözümler üretebilirdik. Our public leaders are imaginative and often come up with new ideas. Kamu liderlerimiz yaratıcıdır ve sık sık yeni fikirler üretirler. Tom came up with a new idea. Tom yeni bir fikir üretti. She came up with a good solution. İyi bir çözüm üretti. Tom came up with various ideas on how to make his business more successful. Tom, işini nasıl daha başarılı hale getirebileceği konusunda çeşitli fikirler üretti. In my free time, I come up with plans to create more free time. Boş zamanımda daha fazla boş zaman yaratma planları üretiyorum. Show More (3)
5	come up with	düşünmek	v.
	Tom thought he had come up with a good plan. Tom iyi bir planla geldiğini düşündü. Tom thought he had come up with a good plan. Tom iyi bir planı olduğunu düşünüyordu. Let's come up with a new plan. Yeni bir plan düşünelim. Tom thought he had come up with a good plan. Tom iyi bir plan yaptığını düşünüyordu. Show More (1)
6	come up with	başarmak	v.
	Unfortunately, the Dutch Government failed to come up with the goods. Ne yazık ki Hollanda Hükümeti mallarla gelmeyi başaramadı. Experts have failed to come up with an explanation of why the explosion happened. Uzmanlar patlamanın neden olduğuna dair bir açıklama yapmayı başaramadı. Show More (-1)
7	come up with	ulaşmak	v.
	How did you come up with the idea? Sen fikre nasıl ulaştın? Show More (-2)
8	come up with	(fikir ile) çıkagelmek	v.
	Tom came up with a good plan. Tom iyi bir planla çıkageldi. Show More (-2)