| 1 |
come to terms |
anlaşmaya varmak |
v. |
|
- He came to terms with her.
- Onunla anlaşmaya vardı.
- After considerable argument, the buyer and the seller finally came to terms.
- Uzun tartışmalardan sonra, alıcı ve satıcı sonunda anlaşmaya vardılar.
- After considerable argument, the buyer and the seller finally came to terms.
- Hatırı sayılır bir tartışmadan sonra, alıcı ve satıcı anlaşmaya vardı.
- The union and the company have come to terms on a new contract.
- Sendika ve şirket yeni bir sözleşme üzerinde anlaşmaya vardı.
- They came to terms with the union leaders.
- Sendika liderleriyle anlaşmaya vardılar.
Show More (2)
|
| 2 |
come to terms |
uzlaşmak |
v. |
|
- Some Member States had difficulty coming to terms with yet another institution, and that was never our intention.
- Bazı Üye Devletler başka bir kurumla uzlaşmakta zorluk çekti ve bizim niyetimiz asla bu değildi.
- We really must get the IMO to come to terms with these standards.
- Uluslararası Denizcilik Örgütü'nün bu standartlarla uzlaşmasını gerçekten sağlamalıyız.
- We sought to come to terms with them.
- Onlarla uzlaşmaya çalıştık.
Show More (0)
|
| 3 |
come to terms |
anlaşmak |
v. |
|
- The union and the company have come to terms on a new contract.
- Sendika ve şirket yeni bir sözleşme üzerinde anlaşma sağladılar.
- They came to terms with the union leaders.
- Onlar sendika liderleriyle anlaştılar.
Show More (-1)
|
