İngilizce | Türkçe | |
---|---|---|
Idioms | ||
Deyim | to call one's own expr. | kendine ait |
Deyim | to call one's own expr. | yalnızca ona ait |
İngilizce | Türkçe | |
---|---|---|
Colloquial | ||
Konuşma Dili | (something) to call (one's) own expr. | (birinin) kendine ait (bir şey) |
Konuşma Dili | (something) to call (one's) own expr. | (birinin) kendine ayırdığı (bir şey) |
Konuşma Dili | (something) to call (one's) own expr. | (birinin) benim diyebileceği (bir şey) |
Konuşma Dili | (something) to call (one's) own expr. | (birinin) sahip olduğu (bir şey) |
Konuşma Dili | (something) to call (one's) own expr. | (birinin) kontrolünde olan (bir şey) |
Idioms | ||
Deyim | a place to call one's own i. | evi diyeceği bir yer |
Deyim | a place to call one's own i. | kendi evi |
Deyim | not able to call one's time one's own f. | başını kaşıyacak vakti olmamak |
Deyim | not able to call one's time one's own f. | kafasını kaşıyacak vakti olmamak |
Deyim | not have a minute to call (one's) own f. | çok meşgul olmak |
Deyim | not have a minute to call (one's) own f. | kafasını kaşıyacak vakti olmamak |
Deyim | not have a minute to call (one's) own f. | kafasını kaşıyacak zamanı olmamak |