Türkçe | İngilizce | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | tekdüzelik | monotony i. | ||
The monotony of these annual reports is equalled only by their limitless optimism. Bu yıllık raporların tekdüzeliği, sadece sınırsız iyimserlikleriyle eşittir. More Sentences |
||||
Genel | tekdüzelik | rut i. | ||
Does that mean we are stupid, deaf or stuck in a rut? Bu bizim aptal, sağır ya da tekdüze olduğumuz anlamına mı geliyor? More Sentences |
||||
Genel | tekdüzelik | sameness i. | ||
The lack of diversity in their daily routine led to a sense of sameness. Günlük rutinlerinde değişiklik olmaması, tekdüzelik hissine kapılmalarına neden oldu. More Sentences |
||||
Genel | tekdüzelik | uniformity i. | ||
It may well be that multilateral collaboration can produce better results than enforced uniformity. Çok taraflı iş birliği, zorunlu tekdüzelikten daha iyi sonuçlar üretebilir. More Sentences |
||||
Technical | ||||
Teknik | tekdüzelik | uniformity i. | ||
That is why I fear this uniformity. Bu yüzden bu tekdüzelikten korkuyorum. More Sentences |
||||
General | ||||
Genel | tekdüzelik | flatness i. | ||
Genel | tekdüzelik | tediousness i. | ||
Genel | tekdüzelik | tedium i. | ||
Genel | tekdüzelik | tiresomeness i. | ||
Genel | tekdüzelik | unifromness i. | ||
Genel | tekdüzelik | dailiness i. | ||
Genel | tekdüzelik | sameliness i. | ||
Genel | tekdüzelik | flavorlessness i. | ||
Genel | tekdüzelik | flavourlessness i. | ||
Genel | tekdüzelik | sogginess i. | ||
Colloquial | ||||
Konuşma Dili | tekdüzelik | dullsville i. | ||
Konuşma Dili | tekdüzelik | sameyness i. | ||
Art | ||||
Sanat | tekdüzelik | grisaille i. |
Türkçe | İngilizce | |||
---|---|---|---|---|
Statistics | ||||
İstatistik | tekdüzelik denemesi | uniformity trial i. | ||
Geology | ||||
Jeoloji | tekdüzelik katsayısı | coefficient of uniformity i. | ||
Jeoloji | tekdüzelik doktrini | uniformism i. | ||
Jeoloji | tekdüzelik doktrinine ait | uniformitarian s. | ||
Jeoloji | tekdüzelik doktrini ile ilgili | uniformitarian s. |