|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
General |
|
1 |
Genel |
meşru müdafaa |
self-defence i.
|
|
The destruction of these cultural treasures has nothing to do with security and self-defence.
Bu kültürel hazinelerin yok edilmesinin güvenlik ve meşru müdafaa ile hiçbir ilgisi yoktur.
More Sentences
|
2 |
Genel |
meşru müdafaa |
self-defense i.
|
|
The police established that Dan acted within the bounds of self-defense.
Polis, Dan'in meşru müdafaa sınırları içinde hareket ettiğini tespit etti.
More Sentences
|
3 |
Genel |
müdafaa etmek |
defend f.
|
|
Don't defend Fadil.
Fadıl'ı müdafaa etmeyin.
More Sentences
|
Law |
|
4 |
Hukuk |
meşru müdafaa |
self-defence i.
|
|
We must continue to enforce a no-fly zone, including giving the pilots the right to self-defence.
Pilotlara meşru müdafaa hakkı verilmesi de dahil olmak üzere uçuşa yasak bölgeyi uygulamaya devam etmeliyiz.
More Sentences
|
|
5 |
Hukuk |
meşru müdafaa |
self-defence i.
|
|
Dan shot Matt in self-defence.
Dan meşru müdafada Mat'e ateş etti.
More Sentences
|
6 |
Hukuk |
nefsi müdafaa |
self-defense i.
|
|
Tom claimed he killed Mary in self-defense.
Tom, Mary'yi nefsi müdafaa için öldürdüğünü iddia etti.
More Sentences
|
7 |
Hukuk |
nefsi müdafaa |
self-defence i.
|
|
The use of stun guns is for self-defence and riot control is not in question.
Şok tabancalarının nefsi müdafa ve isyan kontrolü amacıyla kullanılması söz konusu değildir.
More Sentences
|
8 |
Hukuk |
müdafaa etmek |
defend f.
|
|
Are you defending him?
Onu müdafaa ediyor musun?
More Sentences
|
General |
|
9 |
Genel |
yazılı müdafaa |
apologia i.
|
|
10 |
Genel |
müdafaa eden |
defender i.
|
|
11 |
Genel |
meşru müdafaa |
self defence i.
|
|
12 |
Genel |
meşru müdafaa |
self defense i.
|
|
13 |
Genel |
bek (savunma, müdafaa) |
back i.
|
|
14 |
Genel |
resmi müdafaa |
apologetics i.
|
|
15 |
Genel |
müdafaa eden kimse |
apologizer i.
|
|
16 |
Genel |
müdafaa hattı |
line i.
|
|
17 |
Genel |
kalkan tutarak müdafaa yapan kimse |
hyperaspist i.
|
|
18 |
Genel |
müdafaa eden kimse |
guard i.
|
|
19 |
Genel |
özel harekat kuvvetlerinin hücum sonrası müdafaa yerine geri dönmek üzere kullanacağı kıyı açıklarında belirlenmiş konum |
seaward recovery point i.
|
|
20 |
Genel |
müdafaa etmek |
advocate f.
|
|
21 |
Genel |
müdafaa etmek |
plead f.
|
|
22 |
Genel |
müdafaa etmek |
champion f.
|
|
23 |
Genel |
şiddetle müdafaa etmek |
take up cudgels for f.
|
|
24 |
Genel |
müdafaa etmek |
premediate f.
|
|
|
25 |
Genel |
yerini müdafaa etmek |
maintain f.
|
|
26 |
Genel |
karşı müdafaa yapmak |
counterplead f.
|
|
27 |
Genel |
müdafaa etmek |
plete f.
|
|
28 |
Genel |
müdafaa eden |
defensive s.
|
|
29 |
Genel |
müdafaa eden |
apologetical s.
|
|
30 |
Genel |
müdafaa eden |
fenceful s.
|
|
31 |
Genel |
müdafaa ederek |
apologetically zf.
|
|
32 |
Genel |
özel harekat kuvvetlerinin hücum sonrası müdafaa yerine geri dönmek üzere kullanacağı kıyı açıklarında belirlenmiş konum |
srp (seaward recovery point) kısalt.
|
|
Phrasals |
|
33 |
Öbek Fiiller |
müdafaa etmek |
stand for f.
|
|
34 |
Öbek Fiiller |
(birini biri/bir şey) karşısında müdafaa etmek |
intercede (for someone) (with someone or something) f.
|
|
35 |
Öbek Fiiller |
(kendini/birini bir şeyle) müdafaa etmek |
defend (oneself or someone) with (something) f.
|
|
36 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi birine/bir şeye) karşı müdafaa etmek |
defend (someone or something) against (someone or something) f.
|
|
37 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi biri/bir şey) karşısında müdafaa etmek |
defend (someone or something) against (someone or something) f.
|
|
38 |
Öbek Fiiller |
-e karşı müdafaa etmek |
defend against f.
|
|
39 |
Öbek Fiiller |
karşısında müdafaa etmek |
defend against f.
|
|
40 |
Öbek Fiiller |
ile müdafaa etmek |
defend with f.
|
|
41 |
Öbek Fiiller |
(birini) müdafaa etmek |
fend for f.
|
|
Phrases |
|
42 |
İfadeler |
birinci vazifen, türk istiklalini, türk cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir |
your first duty is forever to preserve and to defend the turkish independence and the turkish republic expr.
|
|
Colloquial |
|
43 |
Konuşma Dili |
müdafaa etmek |
stick-up f.
|
|
Idioms |
|
44 |
Deyim |
nefsi müdafaa yasası |
stand your ground law i.
|
|
45 |
Deyim |
kendini müdafaa etmek |
fight one's corner f.
|
|
46 |
Deyim |
kendini müdafaa etmek |
fight your corner [uk] f.
|
|
Law |
|
47 |
Hukuk |
müdafaa hakkı |
right of defense i.
|
|
48 |
Hukuk |
müdafaa avukatı |
counsel for the defendant i.
|
|
49 |
Hukuk |
meşru müdafaa |
self defence i.
|
|
50 |
Hukuk |
müdafaa vekili |
counsel for the defendant i.
|
|
51 |
Hukuk |
meşru müdafaa |
self-defense i.
|
|
52 |
Hukuk |
müdafaa şahidi |
witness for the defense i.
|
|
53 |
Hukuk |
meşru müdafaa |
justifiable self defence i.
|
|
54 |
Hukuk |
meşru müdafaa hakkı |
right of self defence i.
|
|
55 |
Hukuk |
müdafaa araçları |
means of defence i.
|
|
56 |
Hukuk |
meşru müdafaa |
self-protection i.
|
|
57 |
Hukuk |
müdafaa delillerini toplama talebi |
claim for collection of defense evidence i.
|
|
58 |
Hukuk |
meşru müdafaa |
legitimate self-defense i.
|
|
59 |
Hukuk |
meşru müdafaa sırasında adam öldürme |
chance-medley i.
|
|
60 |
Hukuk |
meşru müdafaa |
self defense i.
|
|
61 |
Hukuk |
müdafaa hakkı |
right of defence i.
|
|
62 |
Hukuk |
müdafaa vekili |
defense counsel i.
|
|
63 |
Hukuk |
meşru müdafaa hakkı |
right of self defense i.
|
|
64 |
Hukuk |
nefsi müdafaa |
self defence i.
|
|
|
65 |
Hukuk |
nefsi müdafaa |
self-protection i.
|
|
66 |
Hukuk |
(nefsi müdafaa veya görev sırasında) gerçekleştirilen haklı/yasal adam öldürme |
justifiable homicide i.
|
|
67 |
Hukuk |
(nefsi müdafaa veya görev sırasında) gerçekleştirilen haklı/yasal adam öldürme |
lawful killing i.
|
|
68 |
Hukuk |
müdafaa etmek |
advocate f.
|
|
69 |
Hukuk |
müdafaa edilebilir |
justifiable s.
|
|
70 |
Hukuk |
müdafaa eden |
defensive s.
|
|
71 |
Hukuk |
müdafaa edilmeyen |
unpleaded s.
|
|
Politics |
|
72 |
Siyasal |
bir gün, istiklal ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkan ve şeraitini düşünmeyeceksin! |
if some day you are compelled to defend your independence and your republic, you must not tarry to weigh the possibilities and circumstances of the situation before taking up your duty i.
|
|
73 |
Siyasal |
demokrasi müdafaa vakfı |
foundation for the defense of democracies i.
|
|
74 |
Siyasal |
meşru müdafaa |
necessary defense i.
|
|
75 |
Siyasal |
milli müdafaa cemiyeti |
committee of national defense i.
|
|
76 |
Siyasal |
milli müdafaa cemiyeti |
committee of national defence i.
|
|
77 |
Siyasal |
meşru müdafaa |
necessary defence i.
|
|
History |
|
78 |
Tarih |
müdafaa-i hukuk cemiyeti |
countrywide resistance organization i.
|
|
Military |
|
79 |
Askeri |
hücum sonrası müdafaa yerine geri dönme |
recovery i.
|
|
80 |
Askeri |
erken meşru müdafaa |
anticipatory self defence i.
|
|
Sport |
|
81 |
Spor |
müdafaa hattı |
backline i.
|
|
82 |
Spor |
müdafaa hattı |
back line i.
|
|
83 |
Spor |
müdafaa oyuncusu |
defensive player i.
|
|
Archaic |
|
84 |
Eski Kullanım |
müdafaa etmek |
hold out f.
|
|