Türkçe | İngilizce | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Yaygın Kullanım | büyükelçi | ambassador i. | ||
While we were in Uzbekistan, we also met the British Ambassador, Craig Murray. Özbekistan'da bulunduğumuz sırada İngiliz Büyükelçisi Craig Murray ile de görüştük. More Sentences |
||||
Law | ||||
Hukuk | büyükelçi | ambassador i. | ||
I know that a number of distinguished guests, including ambassadors, have joined us for that today. Aralarında büyükelçilerin de bulunduğu bir dizi seçkin konuğun bugün bu amaçla bize katıldığını biliyorum. More Sentences |
||||
Politics | ||||
Siyasal | büyükelçi | ambassador i. | ||
Mr Eric Rouleau, the former French Ambassador, speaks of slow-motion genocide. Eski Fransız Büyükelçisi Bay Eric Rouleau, ağır çekim soykırımdan bahsetmektedir. More Sentences |
||||
General | ||||
Genel | büyükelçi | embassador i. | ||
Politics | ||||
Siyasal | büyükelçi | chief of mission i. | ||
Siyasal | büyükelçi | elchee i. | ||
Siyasal | büyükelçi | high commissioner i. | ||
Abbreviation | ||||
Kısaltma | büyükelçi | amb i. |
Türkçe | İngilizce | |
---|---|---|
General | ||
Genel | bayan büyükelçi | ambassadress i. |
Genel | büyükelçi karısı | ambassadress i. |
Genel | büyükelçi kadın | ambassadress i. |
Genel | büyükelçi ile ilgili | ambassadorial s. |
Politics | ||
Siyasal | büyükelçi yardımcısı | deputy ambassador i. |
Siyasal | olağanüstü ve tam yetkili büyükelçi | ambassador extraordinary and plenipotentiary i. |
Siyasal | özel yetkili büyükelçi | ambassador-at-large i. |
Siyasal | kadın büyükelçi | embassadress i. |
Archaic | ||
Eski Kullanım | yerleşik büyükelçi | leaguer i. |