Türkçe | İngilizce | |||
---|---|---|---|---|
Food Engineering | ||||
Gıda | biyokütle | biomass i. | ||
Moreover, we already notice that much biomass is being used as a supplement in coal-fired power plants. Ayrıca biyokütlenin büyük bir kısmının kömürle çalışan enerji santrallerinde ek olarak kullanıldığını görüyoruz. More Sentences |
||||
Biology | ||||
Biyoloji | biyokütle | biomass i. | ||
It will make an important contribution to innovation in electricity generated from wind, solar, hydro and biomass. Rüzgar, güneş, hidro ve biyokütleden üretilen elektrikte inovasyona önemli bir katkı sağlayacaktır. More Sentences |
||||
Automotive | ||||
Otomotiv | biyokütle | bio-mass i. |
Türkçe | İngilizce | |
---|---|---|
Technical | ||
Teknik | biyokütle santrali | biomass power plant i. |
Biology | ||
Biyoloji | biyokütle enerjisi | biomass energy i. |
Botanic | ||
Botanik | lignoselülozik biyokütle | lignocellulosic biomass i. |
Forestry | ||
Ormancılık | yer altı biyokütle | below-ground biomass i. |
Ormancılık | yer üstü biyokütle | above-ground biomass i. |
Environment | ||
Çevre | aktif biyokütle | active biomass i. |
Çevre | biyokütle yüklü sürekli akan nehir modeli | continuous flow river model with attached biomass i. |
Çevre | biyokütle taşıyan sürekli akan nehir modeli | continuous flow river model with attached biomass i. |
Çevre | heterotrofik biyokütle | heterotrophic biomass i. |