başlangıçta - Türkçe İngilizce Sözlük

başlangıçta

"başlangıçta" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 20 sonuç

Türkçe İngilizce
General
başlangıçta originally zf.
The SIS was originally set up as a compensatory measure to allow for the free movement of persons.
SIS başlangıçta kişilerin serbest dolaşımını sağlamak üzere telafi edici bir tedbir olarak kurulmuştur.

More Sentences
başlangıçta initially zf.
She was left with serious injuries and initially offered GBP 15 compensation.
Ciddi yaralanmalara maruz kalmış ve kendisine başlangıçta 15 GBP tazminat teklif edilmiştir.

More Sentences
başlangıçta at the start zf.
It was a pity that the Committee headed off in the wrong direction right at the start.
Komite'nin daha başlangıçta yanlış bir yöne sapmış olması üzücüydü.

More Sentences
başlangıçta in the beginning zf.
After all, we in Parliament thought of the date of 2004 in the beginning, and the same date is appropriate for Bulgaria.
Ne de olsa biz Parlamento olarak başlangıçta 2004 tarihini düşünmüştük ve aynı tarih Bulgaristan için de uygundur.

More Sentences
başlangıçta at first zf.
At first there was a danger that the directive would have made CHP unprofitable.
Başlangıçta direktifin Birleşik Isı ve Güç Sistemlerini kârsız hale getirme tehlikesi vardı.

More Sentences
başlangıçta to start with zf.
The countries involved should be the poorest ones, to start with.
İlgili ülkeler başlangıçta en yoksul ülkeler olmalıdır.

More Sentences
başlangıçta at the beginning zf.
The fateful question the UN system has to address is the conflict I mentioned at the beginning.
BM sisteminin ele alması gereken vahim soru, başlangıçta bahsettiğim çatışmadır.

More Sentences
Colloquial
başlangıçta at the outset expr.
I should like at the outset to thank the honourable Member for her excellent report on Albania.
Başlangıçta Sayın Üyeye Arnavutluk hakkındaki mükemmel raporu için teşekkür etmek isterim.

More Sentences
başlangıçta begin with expr.
That is what it was designed to be to begin with.
Zaten başlangıçta da böyle tasarlanmıştır.

More Sentences
Politics
başlangıçta at the outset expr.
At the outset I would like to congratulate both rapporteurs on the presentation of their reports.
Başlangıçta her iki raportörü de raporlarını sunmalarından dolayı tebrik etmek isterim.

More Sentences
Technical
başlangıçta initially zf.
Initially, in the Commission's proposal, 25% of the budget was dedicated to fighting the digital divide.
Başlangıçta, Komisyon'un teklifinde bütçenin %25'i dijital uçurumla mücadeleye ayrılmıştı.

More Sentences
General
başlangıçta in beginning zf.
başlangıçta early on zf.
başlangıçta preliminarily zf.
başlangıçta earst [obsolete] zf.
başlangıçta erst zf.
başlangıçta up-front zf.
başlangıçta primitively zf.
başlangıçta primordially zf.
Idioms
başlangıçta off the (starting) blocks expr.

"başlangıçta" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 42 sonuç

Türkçe İngilizce
General
başlangıçta elde edilen avantaj an advantage gained at the beginning i.
pokerde başlangıçta ortaya konan para ante i.
başlangıçta durdurmak nip something in the bud f.
daha başlangıçta bir şeyin önünü almak nip something in the bud f.
başlangıçta bastırmak nip in the bud f.
başlangıçta bastırmak nip something in the bud f.
daha başlangıçta bir şeyin önünü almak nip in the bud f.
başlangıçta durdurmak nip in the bud f.
başlangıçta var olan primordial s.
başlangıçta olan opening s.
başlangıçta var olan primordiate s.
(fiyat) başlangıçta sabit olan starting s.
Phrasals
pokerde başlangıçta/girişte ortaya para koymak ante in f.
Phrases
hemen başlangıçta right from the start expr.
Proverb
her şey başlangıçta küçüktür, zamanla büyüyüp serpilir great oaks from little acorns grow f.
her şey başlangıçta küçüktür, zamanla büyüyüp serpilir tall oaks from little acorns grow f.
her şey başlangıçta küçüktür zamanla büyüyüp serpilir great oaks grow from small acorns
her şey başlangıçta küçüktür zamanla büyüyüp serpilir great oaks from little acorns grow
her şey başlangıçta küçüktür zamanla büyüyüp serpilir mighty oaks from little acorns grow
her şey başlangıçta zordur all things are difficult before they are easy
her şey başlangıçta zordur all things are difficult before they are easy
Idioms
başlangıçta iyi olup sonradan ciddi sorunlara neden olan şey a poisoned chalice i.
başlangıçta karşılaşılan sorunlar teething troubles i.
başlangıçta kötü sonrasında iyi olan şey blessing in disguise i.
başlangıçta ortaya çıkan sorunlar teething problems i.
başlangıçta başka bir şey olmak start (life) as (something) f.
başlangıçta başka bir şey olmak start off as (something) f.
başlangıçta ortaya sorunlar çıkmak have teething problems f.
başlangıçta ortaya sorunlar çıkmak have teething troubles f.
Speaking
başlangıçta zordu it was hard in the beginning expr.
Trade/Economic
başlangıçta yatırılmış meblağ amount originally invested i.
sürdürülmeyecek faaliyetle ilgili başlangıçta kamuya açıklama olayı initial disclosure event i.
Technical
başlangıçta görünür çember çekme mukavemeti apparent initial circumferential tensile strength i.
Computer
başlangıçta çalıştırılacak hizmetler services to run at startup i.
başlangıçta göster show at startup expr.
başlangıçta karşıdan yükle download at startup expr.
başlangıçta yükle load at startup expr.
başlangıçta başlık ekranı'nı göster show title screen at startup expr.
Religious
(teolojide) adem ve havva'nın cennet bahçesi'ndeki yasaklı meyveyi yemesi sonucu insanlığın başlangıçta var olan masumiyetini ve mutluluğunu kaybetmesi fall i.
Music
başlangıçta genç erkeklerden kurulmuş olup sonrasında üyelerinin yetişkinliğe ulaştığı, sadece erkek vokallerden oluşan pop grubu manband i.
Cinema
başlangıçta kızgın sert biri görünen zamanla iyi bir kişi olduğu anlaşılan anime karakteri tsundere i.
Slang
başlangıçta kullanılan uyuşturucu gateway drug i.