İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | haunt f. | akıldan çıkmamak | ||
Tom's face haunts me. Tom'un yüzü aklımdan çıkmıyor. More Sentences |
||||
Genel | haunt f. | ziyaret etmek | ||
Tom is haunted by the demons of his past. Tom geçmişinin iblisleri tarafından ziyaret edilir. More Sentences |
||||
Genel | haunt f. | takılmak | ||
Sami is haunted by a terrible moment in his past. Sami'nin aklına geçmişindeki korkunç bir an takıldı. More Sentences |
||||
Genel | haunt f. | uğramak | ||
I will haunt you. Sana uğrayacağım. More Sentences |
||||
Genel | haunt f. | aklından çıkmamak | ||
Sami is haunted by a terrible moment in his past. Sami'nin geçmişindeki korkunç bir an aklından çıkmıyor. More Sentences |
||||
Genel | haunt f. | dadanmak | ||
Sami's house became haunted. Sami'nin evine cinler dadandı. More Sentences |
||||
Genel | haunt f. | gözünün önünden gitmemek | ||
Tom's face haunts me. Tom'un suratı gözümün önünden gitmiyor. More Sentences |
||||
Genel | haunt f. | musallat olmak | ||
Tom was haunted by the demons of his past. Tom'a geçmişindeki şeytanlar musallat oldu. More Sentences |
||||
Genel | haunt f. | peşini bırakmamak | ||
The Taliban may have lost power, but their spirit still haunts Afghanistan. Taliban gücünü kaybetmiş olabilir, ancak ruhları hala Afganistan'ın peşini bırakmıyor. More Sentences |
||||
Genel | haunt i. | uğrak | ||
Genel | haunt i. | perili | ||
Genel | haunt i. | yuva | ||
Genel | haunt i. | sık sık gidilen yer | ||
Genel | haunt i. | yatak | ||
Genel | haunt i. | buluşma yeri | ||
Genel | haunt i. | uğrak yer | ||
Genel | haunt f. | sık sık uğramak | ||
Genel | haunt f. | usandırmak | ||
Genel | haunt f. | görünmek | ||
Genel | haunt f. | sık sık gitmek | ||
Genel | haunt f. | sürekli yanında bulunmak | ||
Genel | haunt f. | sık sık uğramak (hortlaklar/ruhlar) | ||
Genel | haunt f. | sık uğramak | ||
Genel | haunt f. | hiç aklından çıkmamak | ||
Genel | haunt f. | (mecazen) büyülemek | ||
Genel | haunt f. | hortlamak | ||
Genel | haunt f. | her tarafa yayılmak | ||
Genel | haunt f. | rahatsız etmek | ||
Genel | haunt f. | müdavim olmak | ||
Genel | haunt f. | (kötü anılar) aklına gelip durmak | ||
Genel | haunt f. | sürekli görünmek | ||
Genel | haunt f. | sürekli tekrarlamak | ||
Genel | haunt f. | kalmak | ||
Genel | haunt f. | durmak | ||
Genel | haunt f. | ısrar etmek | ||
Genel | haunt f. | uzaklaşmamak | ||
Genel | haunt f. | sinsice izlemek | ||
Genel | haunt f. | takip etmek | ||
Genel | haunt f. | baltalamak | ||
Botanic | ||||
Botanik | haunt i. | bitki için en uygun ortam | ||
Agriculture | ||||
Tarım | haunt i. | hayvanların yaşam alanı | ||
Tarım | haunt i. | habitat |