yanı - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

yanı



"yanı" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 29 sonuç

Türkçe İngilizce
General
yani that is to say zf.
yani in a word zf.
yani in other words zf.
yani videlicet zf.
yani in short zf.
yani scilicet zf.
yani ie,id est zf.
yani id est zf.
yani viz zf.
yani namely zf.
yani nominately zf.
yani well ünl.
Phrases
yani in brief zf.
yani in short zf.
yani in a word zf.
yani in a sense
yani in other words
Idioms
yani to wit
Speaking
yani you see
yani that is
yani i mean
yani you know
yani that's to say
yani that is to say
yani I mean
Abbreviation
yani scil i.
yani i.e.
Latin
yani q.e. (quod est) kısalt.
Archaic
yani even zf.

"yanı" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 272 sonuç

Türkçe İngilizce
General
kapların veya içi boş şeylerin açık yanı mouth i.
veranda (bir yanı veya yanları açık) porch i.
iki yanı çifte meyilli çatı curb roof i.
yatak yanı bedside i.
gemilerin sağ yanı starboard i.
tersane yanı dockside i.
üstü kapalı, üç yanı açık ve evin bir cephesinde boydan boya uzanan balkon veranda i.
kesici aletlerin keskin yanı mouth i.
kapı veya pencerenin dik yanı veya kenar pervazı jamb i.
kum vb yapı malzemelerini ölçmekte kullanılan ve her yanı çoğunlukla 75cm olan küp ölçek hold i.
meselenin öbür yanı obverse i.
yol yanı parkı curb parking i.
tatil veya başka bir düzenlemenin potansiyel müşterilerin hoşuna giden özelliği veya yanı selling point i.
geminin sol yanı larboard i.
bir taşıtın kendi ağırlığının yanı sıra taşıyabileceği yük useful load i.
evin bir yanında bulunan ve üç yanı camla çevrili çok güneşli oda solarium i.
etin yanı sıra süt ve süt ürünleri de yemeyen kimse vegan i.
kapı yanı kulesi gate tower i.
bir yanı veya yanları açık veranda porch i.
şömine yanı fireside i.
ateş yanı fireside i.
yol yanı hendeği kennel i.
silon yanı emme önler havalık puff pipe i.
taksirut yanı ışıkları taxiway edge lights i.
ülkenin dört bir yanı the four corners of the country i.
dünyanın dört bir yanı the four corners of the earth i.
dünyanın dört bir yanı the four corners of the world i.
bayan yanı seat next to a female passenger i.
iki yanı ağaçlıklı yol avenue i.
bayan yanı koltuk seat next to a lady i.
otobüsün yanı side of bus i.
güney çin ve güneydoğu asya dillerinin yanı sıra tai dillerini de içine alan dil ailesi tai-kadai i.
iki yanı açık garaj car port i.
bir insanın nazik, dürüst, cömert, yardımsever olan yanı the good i.
bir şeyin olumlu veya mantıklı yanı acceptable face i.
kıyının eğimli yanı bankside i.
yanı tokalı kısa binicilik botu jodhpur i.
yanı tokalı kısa binicilik botu jodhpur boot i.
yanı tokalı kısa binicilik botu jodhpur shoe i.
iki yanı havlı yatak çarşafı blanket sheet i.
zor durumun iyi yanı bright side i.
ateş yanı ingle side i.
şömine yanı ingle side i.
şömine yanı odunluk fire iron i.
mizahi yanı güçlülük sportability i.
yanı başında olmak be at someone's elbow f.
hiçbir ortak yanı bulunmamak have nothing in common f.
birinin yanı başına oturmak sit right next to someone f.
birinin yanı başına gömülmek be buried alongside someone f.
çok ortak yanı bulunmak have much in common f.
her yanı (bir şeyle) sarılmak get infested with (something) f.
(bir yanı baskılı kağıdın) arka tarafına baskı yapmak perfect f.
her yanı kuşatan all-pervasive s.
(tüp, çuval) tek yanı kapalı blind s.
yanı başında duran close-at-hand s.
yanı başında duran close-by s.
kaldırım yanı curbside s.
bir yanı düz, diğer yanı yuvarlak olan plano-orbicular s.
yanı başında close by zf.
yanı sıra along zf.
yanı başında fast beside zf.
bunun yanı sıra on the other hand zf.
bunun yanı sıra besides zf.
dört bir yanı all around zf.
dört bir yanı on all sides zf.
yanı sıra right along side zf.
yanı sıra right along with zf.
yanı başında at one's elbow zf.
bunun yanı sıra in addition to this zf.
işin garip yanı ironically zf.
bunun yanı sıra again zf.
yanı sıra alongst [dialect] zf.
yanı sıra overplus [obsolete] zf.
yanı başında immediately zf.
yanı başında just beside ed.
yanı başında by the side of ed.
yanı sıra besides ed.
yanı sıra next ed.
yanı başında on top of ed.
yanı sıra among ed.
yanı sıra as well as bağ.
Phrasals
(diğerinden) hiçbir üstün yanı olmamak have nothing on f.
dört bir yanı gözlemek look about f.
yanı sıra yürümek walk along f.
yanı başında gitmek walk along f.
(birinin/bir şeyin) yanı başında close by (somebody/something) f.
(birini/bir şey) bulmak için her yanı aramak scrounge around (for someone or something) f.
Phrases
(bir şey) olduğu kadar/olmasının yanı sıra (başka bir şey) de not so much (something) as (something else) zf.
(bir şey) olduğu kadar/olmasının yanı sıra (başka bir şey) de not so much something as something zf.
diğerlerinin yanı sıra as much as anything (else) zf.
yanı başında if it was a snake, it would've bit you expr.
bunların yanı sıra in addition to these expr.
işin kötü yanı on the downside expr.
işin iyi yanı on the bright side expr.
işin komik yanı the funny thing is expr.
yanı sıra apart from expr.
yanı sıra along with expr.
Proverb
her iyi şeyin kötü bir yanı vardır every silver lining has a cloud
Colloquial
(bir şeyin) güzel yanı the cool thing about i.
her yanı saran aptallık krudzu i.
(bir şeyin) her yanı every inch of (something) i.
(birinin/bir şeyin) sorunlu/sıkıntılı yanı the trouble with (someone or something) i.
(birinin/bir şeyin) can sıkıcı/zor yanı the trouble with (someone or something) i.
(bir şey) olduğu kadar/olmasının yanı sıra (başka bir şey) de olmak be not so much (something) as (something else) f.
bir şey olduğu kadar/olmasının yanı sıra başka bir şey de olmak be not so much something as something f.
elle tutulur yanı kalmamak become unglued f.
hiç iyi/olumlu yanı olmayan no good s.
elle tutulur yanı olmayan no good s.
her yanı (bir şeyle) sarılmış infested with s.
her yanı (bir şeyle) dolu infested with (something) s.
her yanı (bir şeyle) sarılmış infested with (something) s.
işin garip yanı oddly enough expr.
işin daha da şaşırtıcı yanı all the more amazing expr.
işin ilginç yanı all the more amazing expr.
yanı sıra not to mention expr.
(bir şeyin) doğru/gerçek bir yanı yok nothing in (something) expr.
gerçek/doğru bir yanı yok nothing in it expr.
(bir söylentinin, raporun, hikayenin) gerçek/doğru bir yanı yok (there's) nothing in it expr.
bir şeyden kalır yanı yok little short of something expr.
bir şeyden kalır yanı yok nothing short of something expr.
dünyanın dört bir yanı all corners of the earth expr.
dünyanın dört bir yanı all corners of the world expr.
dünyanın dört bir yanı all corners of the earth expr.
dünyanın dört bir yanı all corners of the world expr.
bir şeyden kalır yanı yok little/nothing short of something expr.
bunun yanı sıra otoh (on the other hand) expr.
işte bu da işin olumlu yanı/iyi tarafı and there's the silver lining expr.
Idioms
iler tutar yanı/yeri olmama more holes than Swiss cheese [us] i.
kişiliğinin zayıf yanı blind side i.
dünyanın dört bir yanı the four corners of the earth i.
dünyanın dört bir yanı the four corners of the world i.
-in iyi yanı the lighter side of i.
(bir şeyin) elle tutulur (olmaya çalışan) yanı the acceptable face of (something) i.
(bir şeyin) kabul edilebilir/makul (olmaya çalışan) yanı the acceptable face of (something) i.
(bir şeyin) uygun sayılabilir yanı the acceptable face of (something) i.
(bir şeyin) cazip (gibi görünmeye çalışan) yanı the acceptable face of (something) i.
(bir şeyin) sempatik (gibi görünmeye çalışan) yanı the acceptable face of (something) i.
hayatın kaçınılmaz bir yanı a fact of life i.
-in karanlık yanı dark side of i.
birinin/bir şeyin olumsuz yanı/tarafı dark side of someone or something i.
hoş vs.) bir yanı olmak be touched with something f.
iler tutar yanı/yeri olmamak have more holes than swiss cheese [us] f.
her yanı (bir şeyle) çevrili olmak have (something) coming out of (one's) ears f.
her yanı (bir şeyle) çevrili olmak have something coming out of your ears f.
kabullenilir yanı olmamak be beyond the pale f.
tutulacak yanı/tarafı olmamak not hold water f.
(toplumsal kurallara göre) kabul edilir yanı/tarafı olmamak be beyond the pale f.
(birinden veya bir şeyden) aşağı kalır yanı olmamak be (right) up there with (someone or something) f.
hem iyi hem kötü yanı olmak be a double-edged weapon f.
hem iyi hem kötü yanı olmak be a double-edged sword f.
(birinden/bir şeyden) daha iyi bir yanı olmamak have got nothing on (someone or something) f.
elle tutulur yanı kalmamak sink to new depths f.
her yanı bir şeyle sarılmış/kaplı olmak be a mass of something f.
hem iyi hem kötü yanı olmak be a double-edged sword f.
hem iyi hem kötü yanı olmak be a double-edged weapon f.
(zeki, hoş) bir yanı olmak be touched with (something) f.
her yanı (bir şeyle) sarılmış olmak be infested with (something) f.
(bir şeyden) kalır yanı olmamak be nothing short of (something) f.
bir şeyin kaçınılmaz bir yanı/özelliği/parçası olmak be part and parcel of something f.
kontrolsüzce her yanı sarmak rage uncontrollably f.
(başarılı zamanların yanı sıra) ...da başarısız dönemleri olmak have a checkered history/past/career f.
(toplumsal kurallara göre) kabul edilir yanı/tarafı olmayan beyond the pale s.
kabullenilir yanı/tarafı olmayan beyond the pale s.
(birinden/bir şeyden) aşağı kalır yanı yok (right) up there with (someone or something) s.
(bir tarafı/yanı) morarmış black and blue s.
(bir tarafı/yanı) morarmış black-and-blue s.
işin iyi yanı and a good job, too expr.
işin iyi yanı and a good thing, too expr.
işin güzel yanı and a good job, too expr.
işin güzel yanı and a good thing, too expr.
hiç benzer yanı olmayan a different ball of wax expr.
işin zor yanı ortaya çıkıyor the crunch comes expr.
-in yanı sıra on top of expr.
her yanı all over creation [us] expr.
dört bir yanı dertlerle/sorunlarla kuşatılma the black ox has trod upon (one's) foot [obsolete] expr.
durumun olumlu yanı the glass is half full expr.
(birinin) yanı başında in (one's) corner expr.
yanı başında in your corner expr.
birinin yanı başında in someone's corner expr.
tehlikenin yanı başında near the wind expr.
yanı başında at elbow expr.
birinin yanı başında at someone's elbow expr.
yanı başında at your elbow expr.
yanı başında at your fingertips expr.
bir şeyin yanı sıra not to mention something expr.
durumun olumsuz yanı the glass is half empty expr.
Speaking
bu ülkenin sevdiğim yanı işte bu this is what I like about this country expr.
en kötü yanı ne biliyor musun? you know what the worst part about this is? expr.
işin ilginç yanı the funny part is that expr.
işin tuhaf/garip yanı the funny part is that expr.
seyahat etmenin en keyifli yanı istenen yere varmak değil seyahatin kendisidir the best part of travelling is not arriving but the journey itself expr.
Trade/Economic
bilançonun sol yanı debit i.
yanı başındaki bakkalda bulunabilen ürünler convenience goods i.
geleneksel satış yöntemlerinin yanı sıra internet satışını da kullanma clicks-and-mortar (c&m) s.
Advertising
manşet yanı ear i.
Technical
çamurluk yanı fender side i.
diş yanı tooth flank i.
gövde yanı body side i.
hava girişi yanı air inlet side i.
kalıp yanı latası wale i.
kabin yanı cab side i.
kaporta yanı cowl side i.
şasi yanı frame side i.
yanı sıra in addition i.
yol yanı doğrultu babası guide post i.
kristalin daha kısa yatay eksene paralel olan yanı brachypinakoid i.
iki yanı delikli mızrak ucu spud i.
Mechanic
dış yanı flank i.
Television
televizyon ekranlarında görsellerin yanı sıra basılı bilgilerin de gösterildiği veri yayın sistemi teletext i.
Architecture
iki yanı camlı bir kapı türü venetian door i.
(eski yunan'da) dört yanı çift sıra sütunla çevrili yapı dipteros i.
Construction
çerçeve yanı çıtası sash stop i.
üç yanı kapalı arsa interior lot i.
bir yanı kapalı ve bitmiş duvarın diğer yanını hazırlamada kullanılan çıta counterlath i.
Automotive
araç gövdesi yanı bodyside inner i.
açma yanı leading flank i.
açma/kapama yanı flank i.
diş yanı flank i.
diş yanı tooth flank i.
içinde oturma bankları olan uzun, iki yanı açık araç chars–á-bancs i.
kapama yanı trailing flank i.
segman yanı ring sides i.
Traffic
yol yanı parkı curb parking i.
yol veya patikanın yanı ile bağlantılı wayside s.
Aeronautic
pist yanı ışıkları runway edge lights i.
Marine
sivil görevlerinin yanı sıra günlük hayatta da yunan kadırga komutanı gibi giyinen atinalı trierarch i.
geminin sol yanı port i.
geminin rüzgar almayan yanı lee i.
geminin yanı board i.
geminin rüzgar alan yanı windward i.
iskele yanı port i.
rıhtım yanı alan quayside i.
yanı sıra alongside ed.
Anatomy
bir parçanın yanı costa i.
Gastronomy
kremanın yanı sıra yumurta da içeren bir buz veya dondurma türü neapolitan ice i.
Statistics
belirleme yanı specification bias i.
Physics
birer yukarı ve aşağı kuarkın yanı sıra bir de garip kuark içeren, elektriksel olarak nötr durumdaki atom altı hadron parçacığı lambda baryon i.
Chemistry
halkasında karbonun yanı sıra kükürt ve bir element daha içeren bir onyum bileşiği anlamındaki son ek -thionium snk.
Marine Biology
yanı gösterme lateral display i.
balina kuyruğunun bir yanı blade i.
sırt yanı dorsolateral s.
Zoology
her iki yanı da tırtıklı biserrate s.
Botanic
güney afrika'nın yanı sıra yeni zelanda ve kuzey amerika’da yetişen, etli yaprakları olan bitki veya küçük çalı familyası tetragoniaceae i.
fotosentezin yanı sıra bir konaktan besin elde eden semiparasitic s.
Agriculture
abd'nin yanı sıra kanada ve avustralya'da da üretilen bir tarım ürünü wheat i.
Breeding
ırk tipine uygun hayvanların yanı sıra ebeveynleri belli olan hayvanların kaydedilmesine izin veren open s.
Social Sciences
yaradılışın dini geçerliliğinin yanı sıra bilimsel olarak da desteklenebildiği inancı scientific creationism i.
Linguistics
hece yanı margin i.
güney çin ve güneydoğu asya dillerinin yanı sıra tai dillerini de içine alan dil ailesi kam-tai i.
güney çin ve güneydoğu asya dillerinin yanı sıra tai dillerini de içine alan dil ailesi kadai language i.
History
sivil görevlerinin yanı sıra günlük hayatta da yunan kadırga komutanı gibi giyinen atinalıyla ilgili trierarchal s.
Religious
farklı cemaatlere bağlı kadrolu vaizlerin yanı sıra gezici vaizleri de işe alan dini grup connexion [uk] i.
Military
askerinin yanı sıra manevi bir misyona sahip şövalyelik düzeni military order i.
mühimmat arabasının yanı bracket i.
bordası veya yanı ateş edene dönük olan broadside s.
Sport
jimnastik halkasının iki yanı tutarak yapılan haç biçimli bir hareket crucifix i.
kort yanı courtside s.
Baseball
bir yanı parlatılmış diğer yanı kirletilmiş beyzbol topu shine ball i.
bir yanı parlatılmış diğer yanı kirletilmiş beyzbol topuyla yapılan atış shine ball i.
Card
briç elinde yüksek kartların yanı sıra ara kartlardaki güçlülük body i.
Music
şov dünyasının ve pop müziğin sadece ticari yanı tin pan alley i.
tınısı veya perdesinin yanı sıra ses şiddeti değiştirilmiş olan modulated s.
Theatre
sahne yanı parascenium i.
Latin
yanı sıra inter alia zf.
Archaic
(birinin) yanı to-side i.
bunun yanı sıra therebeside zf.
yanı sıra outtake ed.
yanı sıra over ed.
Slang
şoför yanı shotty i.
sürücü yanı shotty i.
bir şeyin gözden çıkarılmış, istenmeyen yanı hind tit i.
bir işin kötü yanı shitty end of the stick i.