|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
General |
|
1 |
Genel |
kapların veya içi boş şeylerin açık yanı |
mouth i.
|
|
2 |
Genel |
veranda (bir yanı veya yanları açık) |
porch i.
|
|
3 |
Genel |
iki yanı çifte meyilli çatı |
curb roof i.
|
|
4 |
Genel |
yatak yanı |
bedside i.
|
|
5 |
Genel |
gemilerin sağ yanı |
starboard i.
|
|
6 |
Genel |
tersane yanı |
dockside i.
|
|
7 |
Genel |
üstü kapalı, üç yanı açık ve evin bir cephesinde boydan boya uzanan balkon |
veranda i.
|
|
8 |
Genel |
kesici aletlerin keskin yanı |
mouth i.
|
|
9 |
Genel |
kapı veya pencerenin dik yanı veya kenar pervazı |
jamb i.
|
|
10 |
Genel |
kum vb yapı malzemelerini ölçmekte kullanılan ve her yanı çoğunlukla 75cm olan küp ölçek |
hold i.
|
|
11 |
Genel |
meselenin öbür yanı |
obverse i.
|
|
|
12 |
Genel |
yol yanı parkı |
curb parking i.
|
|
13 |
Genel |
tatil veya başka bir düzenlemenin potansiyel müşterilerin hoşuna giden özelliği veya yanı |
selling point i.
|
|
14 |
Genel |
geminin sol yanı |
larboard i.
|
|
15 |
Genel |
bir taşıtın kendi ağırlığının yanı sıra taşıyabileceği yük |
useful load i.
|
|
16 |
Genel |
evin bir yanında bulunan ve üç yanı camla çevrili çok güneşli oda |
solarium i.
|
|
17 |
Genel |
etin yanı sıra süt ve süt ürünleri de yemeyen kimse |
vegan i.
|
|
18 |
Genel |
kapı yanı kulesi |
gate tower i.
|
|
19 |
Genel |
bir yanı veya yanları açık veranda |
porch i.
|
|
20 |
Genel |
şömine yanı |
fireside i.
|
|
21 |
Genel |
ateş yanı |
fireside i.
|
|
22 |
Genel |
yol yanı hendeği |
kennel i.
|
|
23 |
Genel |
silon yanı emme önler havalık |
puff pipe i.
|
|
24 |
Genel |
taksirut yanı ışıkları |
taxiway edge lights i.
|
|
25 |
Genel |
ülkenin dört bir yanı |
the four corners of the country i.
|
|
26 |
Genel |
dünyanın dört bir yanı |
the four corners of the earth i.
|
|
27 |
Genel |
dünyanın dört bir yanı |
the four corners of the world i.
|
|
28 |
Genel |
bayan yanı |
seat next to a female passenger i.
|
|
29 |
Genel |
iki yanı ağaçlıklı yol |
avenue i.
|
|
30 |
Genel |
bayan yanı koltuk |
seat next to a lady i.
|
|
31 |
Genel |
otobüsün yanı |
side of bus i.
|
|
32 |
Genel |
güney çin ve güneydoğu asya dillerinin yanı sıra tai dillerini de içine alan dil ailesi |
tai-kadai i.
|
|
33 |
Genel |
iki yanı açık garaj |
car port i.
|
|
34 |
Genel |
bir insanın nazik, dürüst, cömert, yardımsever olan yanı |
the good i.
|
|
35 |
Genel |
bir şeyin olumlu veya mantıklı yanı |
acceptable face i.
|
|
36 |
Genel |
kıyının eğimli yanı |
bankside i.
|
|
37 |
Genel |
yanı tokalı kısa binicilik botu |
jodhpur i.
|
|
38 |
Genel |
yanı tokalı kısa binicilik botu |
jodhpur boot i.
|
|
39 |
Genel |
yanı tokalı kısa binicilik botu |
jodhpur shoe i.
|
|
40 |
Genel |
iki yanı havlı yatak çarşafı |
blanket sheet i.
|
|
41 |
Genel |
zor durumun iyi yanı |
bright side i.
|
|
42 |
Genel |
ateş yanı |
ingle side i.
|
|
43 |
Genel |
şömine yanı |
ingle side i.
|
|
44 |
Genel |
şömine yanı odunluk |
fire iron i.
|
|
45 |
Genel |
mizahi yanı güçlülük |
sportability i.
|
|
46 |
Genel |
yanı başında olmak |
be at someone's elbow f.
|
|
47 |
Genel |
hiçbir ortak yanı bulunmamak |
have nothing in common f.
|
|
48 |
Genel |
birinin yanı başına oturmak |
sit right next to someone f.
|
|
49 |
Genel |
birinin yanı başına gömülmek |
be buried alongside someone f.
|
|
50 |
Genel |
çok ortak yanı bulunmak |
have much in common f.
|
|
51 |
Genel |
her yanı (bir şeyle) sarılmak |
get infested with (something) f.
|
|
|
52 |
Genel |
(bir yanı baskılı kağıdın) arka tarafına baskı yapmak |
perfect f.
|
|
53 |
Genel |
her yanı kuşatan |
all-pervasive s.
|
|
54 |
Genel |
(tüp, çuval) tek yanı kapalı |
blind s.
|
|
55 |
Genel |
yanı başında duran |
close-at-hand s.
|
|
56 |
Genel |
yanı başında duran |
close-by s.
|
|
57 |
Genel |
kaldırım yanı |
curbside s.
|
|
58 |
Genel |
bir yanı düz, diğer yanı yuvarlak olan |
plano-orbicular s.
|
|
59 |
Genel |
yanı başında |
close by zf.
|
|
60 |
Genel |
yanı sıra |
along zf.
|
|
61 |
Genel |
yanı başında |
fast beside zf.
|
|
62 |
Genel |
bunun yanı sıra |
on the other hand zf.
|
|
63 |
Genel |
bunun yanı sıra |
besides zf.
|
|
64 |
Genel |
dört bir yanı |
all around zf.
|
|
65 |
Genel |
dört bir yanı |
on all sides zf.
|
|
66 |
Genel |
yanı sıra |
right along side zf.
|
|
67 |
Genel |
yanı sıra |
right along with zf.
|
|
68 |
Genel |
yanı başında |
at one's elbow zf.
|
|
69 |
Genel |
bunun yanı sıra |
in addition to this zf.
|
|
70 |
Genel |
işin garip yanı |
ironically zf.
|
|
71 |
Genel |
bunun yanı sıra |
again zf.
|
|
72 |
Genel |
yanı sıra |
alongst [dialect] zf.
|
|
73 |
Genel |
yanı sıra |
overplus [obsolete] zf.
|
|
74 |
Genel |
yanı başında |
immediately zf.
|
|
75 |
Genel |
yanı başında |
just beside ed.
|
|
76 |
Genel |
yanı başında |
by the side of ed.
|
|
77 |
Genel |
yanı sıra |
besides ed.
|
|
78 |
Genel |
yanı sıra |
next ed.
|
|
79 |
Genel |
yanı başında |
on top of ed.
|
|
80 |
Genel |
yanı sıra |
among ed.
|
|
81 |
Genel |
yanı sıra |
as well as bağ.
|
|
Phrasals |
|
82 |
Öbek Fiiller |
(diğerinden) hiçbir üstün yanı olmamak |
have nothing on f.
|
|
83 |
Öbek Fiiller |
dört bir yanı gözlemek |
look about f.
|
|
84 |
Öbek Fiiller |
yanı sıra yürümek |
walk along f.
|
|
85 |
Öbek Fiiller |
yanı başında gitmek |
walk along f.
|
|
86 |
Öbek Fiiller |
(birinin/bir şeyin) yanı başında |
close by (somebody/something) f.
|
|
87 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şey) bulmak için her yanı aramak |
scrounge around (for someone or something) f.
|
|
Phrases |
|
88 |
İfadeler |
(bir şey) olduğu kadar/olmasının yanı sıra (başka bir şey) de |
not so much (something) as (something else) zf.
|
|
89 |
İfadeler |
(bir şey) olduğu kadar/olmasının yanı sıra (başka bir şey) de |
not so much something as something zf.
|
|
90 |
İfadeler |
diğerlerinin yanı sıra |
as much as anything (else) zf.
|
|
91 |
İfadeler |
yanı başında |
if it was a snake, it would've bit you expr.
|
|
92 |
İfadeler |
bunların yanı sıra |
in addition to these expr.
|
|
93 |
İfadeler |
işin kötü yanı |
on the downside expr.
|
|
94 |
İfadeler |
işin iyi yanı |
on the bright side expr.
|
|
95 |
İfadeler |
işin komik yanı |
the funny thing is expr.
|
|
96 |
İfadeler |
yanı sıra |
apart from expr.
|
|
97 |
İfadeler |
yanı sıra |
along with expr.
|
|
Proverb |
|
98 |
Atasözü |
her iyi şeyin kötü bir yanı vardır |
every silver lining has a cloud
|
|
Colloquial |
|
99 |
Konuşma Dili |
(bir şeyin) güzel yanı |
the cool thing about i.
|
|
100 |
Konuşma Dili |
her yanı saran aptallık |
krudzu i.
|
|
101 |
Konuşma Dili |
(bir şeyin) her yanı |
every inch of (something) i.
|
|
102 |
Konuşma Dili |
(birinin/bir şeyin) sorunlu/sıkıntılı yanı |
the trouble with (someone or something) i.
|
|
103 |
Konuşma Dili |
(birinin/bir şeyin) can sıkıcı/zor yanı |
the trouble with (someone or something) i.
|
|
104 |
Konuşma Dili |
(bir şey) olduğu kadar/olmasının yanı sıra (başka bir şey) de olmak |
be not so much (something) as (something else) f.
|
|
105 |
Konuşma Dili |
bir şey olduğu kadar/olmasının yanı sıra başka bir şey de olmak |
be not so much something as something f.
|
|
106 |
Konuşma Dili |
elle tutulur yanı kalmamak |
become unglued f.
|
|
107 |
Konuşma Dili |
hiç iyi/olumlu yanı olmayan |
no good s.
|
|
108 |
Konuşma Dili |
elle tutulur yanı olmayan |
no good s.
|
|
109 |
Konuşma Dili |
her yanı (bir şeyle) sarılmış |
infested with s.
|
|
110 |
Konuşma Dili |
her yanı (bir şeyle) dolu |
infested with (something) s.
|
|
111 |
Konuşma Dili |
her yanı (bir şeyle) sarılmış |
infested with (something) s.
|
|
112 |
Konuşma Dili |
işin garip yanı |
oddly enough expr.
|
|
113 |
Konuşma Dili |
işin daha da şaşırtıcı yanı |
all the more amazing expr.
|
|
114 |
Konuşma Dili |
işin ilginç yanı |
all the more amazing expr.
|
|
115 |
Konuşma Dili |
yanı sıra |
not to mention expr.
|
|
116 |
Konuşma Dili |
(bir şeyin) doğru/gerçek bir yanı yok |
nothing in (something) expr.
|
|
117 |
Konuşma Dili |
gerçek/doğru bir yanı yok |
nothing in it expr.
|
|
118 |
Konuşma Dili |
(bir söylentinin, raporun, hikayenin) gerçek/doğru bir yanı yok |
(there's) nothing in it expr.
|
|
119 |
Konuşma Dili |
bir şeyden kalır yanı yok |
little short of something expr.
|
|
120 |
Konuşma Dili |
bir şeyden kalır yanı yok |
nothing short of something expr.
|
|
121 |
Konuşma Dili |
dünyanın dört bir yanı |
all corners of the earth expr.
|
|
122 |
Konuşma Dili |
dünyanın dört bir yanı |
all corners of the world expr.
|
|
123 |
Konuşma Dili |
dünyanın dört bir yanı |
all corners of the earth expr.
|
|
124 |
Konuşma Dili |
dünyanın dört bir yanı |
all corners of the world expr.
|
|
125 |
Konuşma Dili |
bir şeyden kalır yanı yok |
little/nothing short of something expr.
|
|
126 |
Konuşma Dili |
bunun yanı sıra |
otoh (on the other hand) expr.
|
|
127 |
Konuşma Dili |
işte bu da işin olumlu yanı/iyi tarafı |
and there's the silver lining expr.
|
|
Idioms |
|
128 |
Deyim |
iler tutar yanı/yeri olmama |
more holes than Swiss cheese [us] i.
|
|
129 |
Deyim |
kişiliğinin zayıf yanı |
blind side i.
|
|
130 |
Deyim |
dünyanın dört bir yanı |
the four corners of the earth i.
|
|
131 |
Deyim |
dünyanın dört bir yanı |
the four corners of the world i.
|
|
132 |
Deyim |
-in iyi yanı |
the lighter side of i.
|
|
133 |
Deyim |
(bir şeyin) elle tutulur (olmaya çalışan) yanı |
the acceptable face of (something) i.
|
|
134 |
Deyim |
(bir şeyin) kabul edilebilir/makul (olmaya çalışan) yanı |
the acceptable face of (something) i.
|
|
135 |
Deyim |
(bir şeyin) uygun sayılabilir yanı |
the acceptable face of (something) i.
|
|
136 |
Deyim |
(bir şeyin) cazip (gibi görünmeye çalışan) yanı |
the acceptable face of (something) i.
|
|
137 |
Deyim |
(bir şeyin) sempatik (gibi görünmeye çalışan) yanı |
the acceptable face of (something) i.
|
|
138 |
Deyim |
hayatın kaçınılmaz bir yanı |
a fact of life i.
|
|
139 |
Deyim |
-in karanlık yanı |
dark side of i.
|
|
140 |
Deyim |
birinin/bir şeyin olumsuz yanı/tarafı |
dark side of someone or something i.
|
|
141 |
Deyim |
hoş vs.) bir yanı olmak |
be touched with something f.
|
|
142 |
Deyim |
iler tutar yanı/yeri olmamak |
have more holes than swiss cheese [us] f.
|
|
143 |
Deyim |
her yanı (bir şeyle) çevrili olmak |
have (something) coming out of (one's) ears f.
|
|
144 |
Deyim |
her yanı (bir şeyle) çevrili olmak |
have something coming out of your ears f.
|
|
145 |
Deyim |
kabullenilir yanı olmamak |
be beyond the pale f.
|
|
146 |
Deyim |
tutulacak yanı/tarafı olmamak |
not hold water f.
|
|
147 |
Deyim |
(toplumsal kurallara göre) kabul edilir yanı/tarafı olmamak |
be beyond the pale f.
|
|
148 |
Deyim |
(birinden veya bir şeyden) aşağı kalır yanı olmamak |
be (right) up there with (someone or something) f.
|
|
149 |
Deyim |
hem iyi hem kötü yanı olmak |
be a double-edged weapon f.
|
|
150 |
Deyim |
hem iyi hem kötü yanı olmak |
be a double-edged sword f.
|
|
151 |
Deyim |
(birinden/bir şeyden) daha iyi bir yanı olmamak |
have got nothing on (someone or something) f.
|
|
152 |
Deyim |
elle tutulur yanı kalmamak |
sink to new depths f.
|
|
153 |
Deyim |
her yanı bir şeyle sarılmış/kaplı olmak |
be a mass of something f.
|
|
154 |
Deyim |
hem iyi hem kötü yanı olmak |
be a double-edged sword f.
|
|
155 |
Deyim |
hem iyi hem kötü yanı olmak |
be a double-edged weapon f.
|
|
156 |
Deyim |
(zeki, hoş) bir yanı olmak |
be touched with (something) f.
|
|
157 |
Deyim |
her yanı (bir şeyle) sarılmış olmak |
be infested with (something) f.
|
|
158 |
Deyim |
(bir şeyden) kalır yanı olmamak |
be nothing short of (something) f.
|
|
159 |
Deyim |
bir şeyin kaçınılmaz bir yanı/özelliği/parçası olmak |
be part and parcel of something f.
|
|
160 |
Deyim |
kontrolsüzce her yanı sarmak |
rage uncontrollably f.
|
|
161 |
Deyim |
(başarılı zamanların yanı sıra) ...da başarısız dönemleri olmak |
have a checkered history/past/career f.
|
|
162 |
Deyim |
(toplumsal kurallara göre) kabul edilir yanı/tarafı olmayan |
beyond the pale s.
|
|
163 |
Deyim |
kabullenilir yanı/tarafı olmayan |
beyond the pale s.
|
|
164 |
Deyim |
(birinden/bir şeyden) aşağı kalır yanı yok |
(right) up there with (someone or something) s.
|
|
165 |
Deyim |
(bir tarafı/yanı) morarmış |
black and blue s.
|
|
166 |
Deyim |
(bir tarafı/yanı) morarmış |
black-and-blue s.
|
|
167 |
Deyim |
işin iyi yanı |
and a good job, too expr.
|
|
168 |
Deyim |
işin iyi yanı |
and a good thing, too expr.
|
|
169 |
Deyim |
işin güzel yanı |
and a good job, too expr.
|
|
170 |
Deyim |
işin güzel yanı |
and a good thing, too expr.
|
|
171 |
Deyim |
hiç benzer yanı olmayan |
a different ball of wax expr.
|
|
172 |
Deyim |
işin zor yanı ortaya çıkıyor |
the crunch comes expr.
|
|
173 |
Deyim |
-in yanı sıra |
on top of expr.
|
|
174 |
Deyim |
her yanı |
all over creation [us] expr.
|
|
175 |
Deyim |
dört bir yanı dertlerle/sorunlarla kuşatılma |
the black ox has trod upon (one's) foot [obsolete] expr.
|
|
176 |
Deyim |
durumun olumlu yanı |
the glass is half full expr.
|
|
177 |
Deyim |
(birinin) yanı başında |
in (one's) corner expr.
|
|
178 |
Deyim |
yanı başında |
in your corner expr.
|
|
179 |
Deyim |
birinin yanı başında |
in someone's corner expr.
|
|
180 |
Deyim |
tehlikenin yanı başında |
near the wind expr.
|
|
181 |
Deyim |
yanı başında |
at elbow expr.
|
|
182 |
Deyim |
birinin yanı başında |
at someone's elbow expr.
|
|
183 |
Deyim |
yanı başında |
at your elbow expr.
|
|
184 |
Deyim |
yanı başında |
at your fingertips expr.
|
|
185 |
Deyim |
bir şeyin yanı sıra |
not to mention something expr.
|
|
186 |
Deyim |
durumun olumsuz yanı |
the glass is half empty expr.
|
|
Speaking |
|
187 |
Konuşma |
bu ülkenin sevdiğim yanı işte bu |
this is what I like about this country expr.
|
|
188 |
Konuşma |
en kötü yanı ne biliyor musun? |
you know what the worst part about this is? expr.
|
|
189 |
Konuşma |
işin ilginç yanı |
the funny part is that expr.
|
|
190 |
Konuşma |
işin tuhaf/garip yanı |
the funny part is that expr.
|
|
191 |
Konuşma |
seyahat etmenin en keyifli yanı istenen yere varmak değil seyahatin kendisidir |
the best part of travelling is not arriving but the journey itself expr.
|
|
Trade/Economic |
|
192 |
Ticaret/Ekonomi |
bilançonun sol yanı |
debit i.
|
|
193 |
Ticaret/Ekonomi |
yanı başındaki bakkalda bulunabilen ürünler |
convenience goods i.
|
|
194 |
Ticaret/Ekonomi |
geleneksel satış yöntemlerinin yanı sıra internet satışını da kullanma |
clicks-and-mortar (c&m) s.
|
|
Advertising |
|
195 |
Reklam |
manşet yanı |
ear i.
|
|
Technical |
|
196 |
Teknik |
çamurluk yanı |
fender side i.
|
|
197 |
Teknik |
diş yanı |
tooth flank i.
|
|
198 |
Teknik |
gövde yanı |
body side i.
|
|
199 |
Teknik |
hava girişi yanı |
air inlet side i.
|
|
200 |
Teknik |
kalıp yanı latası |
wale i.
|
|
201 |
Teknik |
kabin yanı |
cab side i.
|
|
202 |
Teknik |
kaporta yanı |
cowl side i.
|
|
203 |
Teknik |
şasi yanı |
frame side i.
|
|
204 |
Teknik |
yanı sıra |
in addition i.
|
|
205 |
Teknik |
yol yanı doğrultu babası |
guide post i.
|
|
206 |
Teknik |
kristalin daha kısa yatay eksene paralel olan yanı |
brachypinakoid i.
|
|
207 |
Teknik |
iki yanı delikli mızrak ucu |
spud i.
|
|
Mechanic |
|
208 |
Mekanik |
dış yanı |
flank i.
|
|
Television |
|
209 |
Televizyon |
televizyon ekranlarında görsellerin yanı sıra basılı bilgilerin de gösterildiği veri yayın sistemi |
teletext i.
|
|
Architecture |
|
210 |
Mimarlık |
iki yanı camlı bir kapı türü |
venetian door i.
|
|
211 |
Mimarlık |
(eski yunan'da) dört yanı çift sıra sütunla çevrili yapı |
dipteros i.
|
|
Construction |
|
212 |
İnşaat |
çerçeve yanı çıtası |
sash stop i.
|
|
213 |
İnşaat |
üç yanı kapalı arsa |
interior lot i.
|
|
214 |
İnşaat |
bir yanı kapalı ve bitmiş duvarın diğer yanını hazırlamada kullanılan çıta |
counterlath i.
|
|
Automotive |
|
215 |
Otomotiv |
araç gövdesi yanı |
bodyside inner i.
|
|
216 |
Otomotiv |
açma yanı |
leading flank i.
|
|
217 |
Otomotiv |
açma/kapama yanı |
flank i.
|
|
218 |
Otomotiv |
diş yanı |
flank i.
|
|
219 |
Otomotiv |
diş yanı |
tooth flank i.
|
|
220 |
Otomotiv |
içinde oturma bankları olan uzun, iki yanı açık araç |
chars–á-bancs i.
|
|
221 |
Otomotiv |
kapama yanı |
trailing flank i.
|
|
222 |
Otomotiv |
segman yanı |
ring sides i.
|
|
Traffic |
|
223 |
Trafik |
yol yanı parkı |
curb parking i.
|
|
224 |
Trafik |
yol veya patikanın yanı ile bağlantılı |
wayside s.
|
|
Aeronautic |
|
225 |
Havacılık |
pist yanı ışıkları |
runway edge lights i.
|
|
Marine |
|
226 |
Denizcilik |
sivil görevlerinin yanı sıra günlük hayatta da yunan kadırga komutanı gibi giyinen atinalı |
trierarch i.
|
|
227 |
Denizcilik |
geminin sol yanı |
port i.
|
|
228 |
Denizcilik |
geminin rüzgar almayan yanı |
lee i.
|
|
229 |
Denizcilik |
geminin yanı |
board i.
|
|
230 |
Denizcilik |
geminin rüzgar alan yanı |
windward i.
|
|
231 |
Denizcilik |
iskele yanı |
port i.
|
|
232 |
Denizcilik |
rıhtım yanı alan |
quayside i.
|
|
233 |
Denizcilik |
yanı sıra |
alongside ed.
|
|
Anatomy |
|
234 |
Anatomi |
bir parçanın yanı |
costa i.
|
|
Gastronomy |
|
235 |
Mutfak |
kremanın yanı sıra yumurta da içeren bir buz veya dondurma türü |
neapolitan ice i.
|
|
Statistics |
|
236 |
İstatistik |
belirleme yanı |
specification bias i.
|
|
Physics |
|
237 |
Fizik |
birer yukarı ve aşağı kuarkın yanı sıra bir de garip kuark içeren, elektriksel olarak nötr durumdaki atom altı hadron parçacığı |
lambda baryon i.
|
|
Chemistry |
|
238 |
Kimya |
halkasında karbonun yanı sıra kükürt ve bir element daha içeren bir onyum bileşiği anlamındaki son ek |
-thionium snk.
|
|
Marine Biology |
|
239 |
Deniz Biyolojisi |
yanı gösterme |
lateral display i.
|
|
240 |
Deniz Biyolojisi |
balina kuyruğunun bir yanı |
blade i.
|
|
241 |
Deniz Biyolojisi |
sırt yanı |
dorsolateral s.
|
|
Zoology |
|
242 |
Zooloji |
her iki yanı da tırtıklı |
biserrate s.
|
|
Botanic |
|
243 |
Botanik |
güney afrika'nın yanı sıra yeni zelanda ve kuzey amerika’da yetişen, etli yaprakları olan bitki veya küçük çalı familyası |
tetragoniaceae i.
|
|
244 |
Botanik |
fotosentezin yanı sıra bir konaktan besin elde eden |
semiparasitic s.
|
|
Agriculture |
|
245 |
Tarım |
abd'nin yanı sıra kanada ve avustralya'da da üretilen bir tarım ürünü |
wheat i.
|
|
Breeding |
|
246 |
Hayvancılık |
ırk tipine uygun hayvanların yanı sıra ebeveynleri belli olan hayvanların kaydedilmesine izin veren |
open s.
|
|
Social Sciences |
|
247 |
Sosyal Bilimler |
yaradılışın dini geçerliliğinin yanı sıra bilimsel olarak da desteklenebildiği inancı |
scientific creationism i.
|
|
Linguistics |
|
248 |
Dilbilim |
hece yanı |
margin i.
|
|
249 |
Dilbilim |
güney çin ve güneydoğu asya dillerinin yanı sıra tai dillerini de içine alan dil ailesi |
kam-tai i.
|
|
250 |
Dilbilim |
güney çin ve güneydoğu asya dillerinin yanı sıra tai dillerini de içine alan dil ailesi |
kadai language i.
|
|
History |
|
251 |
Tarih |
sivil görevlerinin yanı sıra günlük hayatta da yunan kadırga komutanı gibi giyinen atinalıyla ilgili |
trierarchal s.
|
|
Religious |
|
252 |
Dini |
farklı cemaatlere bağlı kadrolu vaizlerin yanı sıra gezici vaizleri de işe alan dini grup |
connexion [uk] i.
|
|
Military |
|
253 |
Askeri |
askerinin yanı sıra manevi bir misyona sahip şövalyelik düzeni |
military order i.
|
|
254 |
Askeri |
mühimmat arabasının yanı |
bracket i.
|
|
255 |
Askeri |
bordası veya yanı ateş edene dönük olan |
broadside s.
|
|
Sport |
|
256 |
Spor |
jimnastik halkasının iki yanı tutarak yapılan haç biçimli bir hareket |
crucifix i.
|
|
257 |
Spor |
kort yanı |
courtside s.
|
|
Baseball |
|
258 |
Beysbol |
bir yanı parlatılmış diğer yanı kirletilmiş beyzbol topu |
shine ball i.
|
|
259 |
Beysbol |
bir yanı parlatılmış diğer yanı kirletilmiş beyzbol topuyla yapılan atış |
shine ball i.
|
|
Card |
|
260 |
İskambil |
briç elinde yüksek kartların yanı sıra ara kartlardaki güçlülük |
body i.
|
|
Music |
|
261 |
Müzik |
şov dünyasının ve pop müziğin sadece ticari yanı |
tin pan alley i.
|
|
262 |
Müzik |
tınısı veya perdesinin yanı sıra ses şiddeti değiştirilmiş olan |
modulated s.
|
|
Theatre |
|
263 |
Tiyatro |
sahne yanı |
parascenium i.
|
|
Latin |
|
264 |
Latince |
yanı sıra |
inter alia zf.
|
|
Archaic |
|
265 |
Eski Kullanım |
(birinin) yanı |
to-side i.
|
|
266 |
Eski Kullanım |
bunun yanı sıra |
therebeside zf.
|
|
267 |
Eski Kullanım |
yanı sıra |
outtake ed.
|
|
268 |
Eski Kullanım |
yanı sıra |
over ed.
|
|
Slang |
|
269 |
Argo |
şoför yanı |
shotty i.
|
|
270 |
Argo |
sürücü yanı |
shotty i.
|
|
271 |
Argo |
bir şeyin gözden çıkarılmış, istenmeyen yanı |
hind tit i.
|
|
272 |
Argo |
bir işin kötü yanı |
shitty end of the stick i.
|
|