lost - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

lost

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"lost" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 27 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
lost s. kayıp
lost s. kaybolmuş
General
lost i. zayi
lost f. kaybetmek
lost s. mahvolmuş
lost s. kendini kaybetmiş
lost s. kaybolmuş
lost s. dalgın
lost s. düşünceye dalmış
lost s. boşa gitmiş
lost s. şaşırmış
lost s. gaip
lost s. kaybedilmiş
lost s. yitik
lost s. şaşkına dönmüş
lost s. amaçsız kalmış
lost s. artık görünmeyen
lost s. gözden yitmiş
lost s. heba olmuş
lost s. lanetlenmiş
lost s. başarılamaz
lost s. ulaşılmaz
lost s. beyhude
Law
lost i. zayi
Computer
lost expr. kaybedildi
Sport
lost i. boşa giden atış
lost s. beş dakika içinde bulunamayan (golf topu)

"lost" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
get lost f. kaybolmak
General
lost cause i. kaybedilmiş dava
lost work i. kayıp iş
lost profits damages i. mahrum kalınan kar
lost luggage i. kayıp bagaj
lost property i. kayıp eşya
paradise lost i. yitik cennet
lost cause i. ümitsiz dava
lost motion i. kayıp hareket
lost property office i. kayıp eşya bürosu
lost cheque i. kayıp çek
lost ticket i. kayıp bilet
lost pet/item i. kayıp evcil hayvan/eşya
lost years i. kaybolan yıllar
time lost i. kaybedilen süre
lost document application i. belge kayıp dilekçesi
application for lost document i. belge kayıp dilekçesi
lost-head nail i. çok küçük başlı çivi
lost motion i. avara hareket
lost heat i. kayıp ısı
lost opportunity i. kaybolmuş fırsat
lost opportunity i. kaçan fırsat
lost soul i. kayıp ruh
lost race i. kayıp ırk
time lost i. kaybedilen zaman
lost tribes i. kayıp kabileler
lost-and-found (us) i. kayıp ve buluntu eşya bürosu
lost-and-found (us) i. kayıp eşya bürosu
lost boys i. kayıp çocuklar
lost-and-found office i. kayıp ve buluntu eşya bürosu
lost-and-found office i. kayıp eşya bürosu
long lost i. uzun süredir kayıp/ortalıkta görünmeyen
lost treasure i. kayıp hazine
lost tribe i. kayıp kabile
lost generation i. kayıp nesil
a long-lost relative i. uzun süredir görülmeyen akraba
lost sale i. kayıp satış
lost sale i. kaçan satış
lost princess i. kayıp prenses
lost and found box i. kayıp eşya kutusu
lost and found office i. kayıp ve bulunan eşya ofisi
lost articles (canada) i. kayıp ve bulunan eşya ofisi
lost property (uk) i. kayıp ve bulunan eşya ofisi
lost and found (us) i. kayıp ve bulunan eşya ofisi
feeling of being lost i. kaybolmuşluk duygusu
sense of being lost i. kaybolmuşluk duygusu
sense of being lost i. kaybolma duygusu
feeling of being lost i. kaybolma duygusu
lost friend i. kayıp arkadaş
long-lost son i. uzun süredir kayıp oğul
lost motion i. enerji veya zamanın verimsiz tüketimi
lost motion i. kötü yönetilmiş enerji ve zaman
lost property [uk] i. kayıp eşya bürosu
being lost i. yitiklik
lost property [uk] i. kayıp eşya bürosu
lost property [uk] i. kayıp ve buluntu eşya bürosu
be lost f. yitmek
be lost in the confusion f. gürültüye gitmek
be lost f. kaybolmak
become lost f. kaybolmak
cause something to be lost in the confusion f. gürültüye getirmek
recover lost time f. kaybolan vakti telafi etmek
cause to be lost in the confusion f. gürültüye getirmek
get lost f. kaybolmak
make up for lost time f. kaybedilen zamanı telafi etmek
be lost f. zayi olmak
be lost f. kaybettirmek
get lost in the shuffle f. arada kaynamak
be lost in amazement f. hayretler içinde kalmak
be lost f. tantuna gitmek
be lost in conversation f. lafa dalmak
be lost suddenly f. aniden kaybolmak
be lost f. elden gitmek
be lost f. araya gitmek
get lost f. kaybetmek
be lost f. ortadan kaybolmak
get lost f. yolunu kaybetmek
got lost f. kaybetmek
be lost on f. etkilememek
be lost in thought f. düşünceye dalmak
have lost one's tongue f. dilini yutmak
be lost for words f. küçük dilini yutmak
be lost in thought f. dalıp gitmek
be lost from view f. gözden uzaklaşmak
be lost in thought f. dalgın olmak
be lost in thought f. dalmak
be lost in thought f. düşünürken dalıp gitmek
get lost in the ocean f. okyanusta kaybolmak
to recover lost time f. kaybedilen zamanı telafi etmek
be lost in the throng f. kalabalıkta kaybolmak
be lost at sea f. denizde kaybolmak
be lost in drugs f. kendini uyuşturucuya kaptırmak
cause to be lost f. kaybolmasına neden olmak
be lost in drugs f. uyuşturucuya düşmek
lost in s. dalıp gitmiş
lost in s. dalmış
lost in s. -e tamamen dalmış
lost in the mists of time s. tarihin derinliklerinde kaybolmuş/yok olmuş/yitmiş
lost-and-found s. kayıp eşyaya ait
lost-and-found s. kayıp eşya içeren
long-lost s. uzun süredir görülmeyen
long-lost s. uzun süredir ortalıkta bulunmayan
long-lost s. uzun süredir kayıp olan
long-lost s. uzun süredir bulunamayan
Phrasals
be lost without f. birinin yokluğunda kendini değersiz hissetmek
be lost without f. bir şeyin yokluğunda kendini rahatsız hissetmek
Phrases
little love lost between (two people) expr. (iki kişi) arasında sevginin zerresi bile kalmama/olmama
little love lost between (two people) expr. (karşılıklı) birbirinden nefret etme/hoşlanmama
little love lost between (two people) expr. (karşılıklı) birbirini sevmeme
little love lost between (two people) expr. (karşılıklı) birbirine düşman olma
little love lost between (two people) expr. (karşılıklı) birbirine düşman gibi olma
little love lost between (two people) expr. (karşılıklı) birbirine düşman kesilme
wish allah’s mercy upon those who lost their lives expr. ölenlere allah'tan rahmet dilemek
not all those who wander, are lost expr. başıboş dolanan herkes kaybolmuş değildir
Proverb
he who hesitates is lost tereddüt eden kaybeder
he who hesitates is lost akıllı köprü arayıncaya dek deli suyu geçer
tis better to have loved and lost than never to have loved at all sevip de yitirmiş olmak hiç sevmemiş olmaktan daha iyidir
for want of a nail the shoe was lost bir mıh bir nal kurtarır (bir nal bir at kurtarır)
for want of a horse the man was lost bir mıh bir nal kurtarır (bir nal bir at kurtarır)
for want of a shoe the horse was lost bir mıh bir nal kurtarır (bir nal bir at kurtarır)
it is better to have loved and lost than never to have lost at all sevip de kaybetmek hiç sevmemekten daha iyidir
it is better to have loved and lost than never to have loved at all sevip de kaybetmiş olmak hiç sevmemiş olmaktan iyidir
it is better to have loved and lost than never to have loved at all sevip de kaybetmek sevmemiş olmaktan iyidir
for want of a nail the shoe was lost bir çivi bir nal kurtarır
for want of a nail the shoe was lost bir mıh bir nal kurtarır
for want of a horse the man was lost bir çivi bir nal kurtarır
for want of a horse the man was lost bir mıh bir nal kurtarır
for want of a shoe the horse was lost bir nal bir at kurtarır
for want of a horse the man was lost bir nal bir at kurtarır
a good deed is never lost yapılan iyilik hiçbir zaman boşa gitmez
a good deed is never lost işlenen sevap boşa gitmez
a good name is sooner lost than won itibarı kazanmak zor, kaybetmek kolaydır
a good name is sooner lost than won itibar, kazanması zor kaybetmesi kolay bir zenginliktir
a good name is sooner lost than won saygınlığı kazanmak zor, kaybetmek kolaydır
a good name is sooner lost than won itibarı/saygınlığı kaybetmek kazanmaktan kolaydır
a good name is sooner lost than won itibar zor kazanılır kolay kaybedilir
a good name is sooner lost than won itibarı kazanmak uzun kaybetmek kısa sürer
for want of a shoe the horse was lost bir mıh bir nal kurtarır (bir nal bir at kurtarır)
for want of a shoe the horse was lost bir çivi bir nal kurtarır
for want of a horse the man was lost bir mıh bir nal kurtarır (bir nal bir at kurtarır)
for want of a horse the man was lost bir çivi bir nal kurtarır
Colloquial
lost-and-found badge i. künye
lost-and-found badge i. askeri künye
lost and found i. kayıp eşya bürosu/alanı
lost and found i. kayıp ve buluntu eşya bürosu/alanı
lost and found i. kayıp eşya kutusu
lost and found i. kayıp ve bulunan eşya ofisi
be lost on f. boşa gitmek
be lost on f. etkilememek
be lost on f. etki uyandırmamak
be lost on f. fark edilmemek
get lost in it f. içinde kaybolmak
be lost in (something) f. (bir şeye) dalmak
be lost in (something) f. (bir şeye) gömülmek
be lost in (something) f. (bir şeye) dalıp gitmek
be lost in (something) f. (bir şeyde) kaybolmak
be lost in (something) f. (bir şeye) kaptırmak
be lost in (something) f. kendini (bir şeye) vermek
be lost in something f. bir şeye dalmak
be lost in something f. bir şeye gömülmek
be lost in something f. bir şeye dalıp gitmek
be lost in something f. bir şeyde kaybolmak
be lost in something f. bir şeye kaptırmak
be lost in something f. kendini bir şeye vermek
be lost on f. anlaşılmamak
be lost on f. anlaşılabilir olmamak
be lost on f. bir şey ifade etmemek
be lost on (one) f. (birini) etkilememek
be lost on (one) f. (biri) üzerinde bir etki uyandırmamak/yaratmamak
be lost on (one) f. (biri) tarafından değer verilmemek
be lost on (one) f. (biri) tarafından takdir edilmemek
be lost on (one) f. (biri) tarafından anlaşılmamak
be lost on (one) f. boşa gitmek
be lost on (one) f. bir yere varmamak
be lost on (one) f. kaybolup gitmek
be lost on (one) f. (birine) bir şey ifade etmemek
be lost on someone f. birini etkilememek
be lost on someone f. biri üzerinde bir etki uyandırmamak/yaratmamak
be lost on someone f. biri tarafından değer verilmemek
be lost on someone f. biri tarafından takdir edilmemek
be lost on someone f. biri tarafından anlaşılmamak
be lost on someone f. boşa gitmek
be lost on someone f. bir yere varmamak
be lost on someone f. kaybolup gitmek
be lost on someone f. birine bir şey ifade etmemek
be lost without (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) yokluğunda çaresiz kalmak
be lost without (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) yokluğunda kendini kaybolmuş hissetmek
be lost without (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) yokluğunda bir hiç olmak
be lost without (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) yokluğunda işlevini kaybetmek
be lost without (someone or something) f. (biri/bir şey) olmadan bir hiç olmak
be lost without (someone or something) f. (biri/bir şey) olmadan normal hayatını/işleyişini sürdürememek
lost in admiration s. hayranlıktan donup kalmış
lost in admiration s. hayranlıktan dona kalmış
lost the ability to speak s. konuşma yetisini kaybetmiş
have you lost your marbles? expr. aklını mı kaçırdın?
compared to what we lost today expr. bugün kaybettiklerimizle kıyaslandığında
have you lost your marbles? expr. kafayı mı yedin?
you've lost me expr. artık anlamıyorum
you've lost me expr. anlamadım
you've lost me expr. kafam karıştı
you've lost me expr. koptum
you've lost me expr. ilgim/dikkatim dağıldı
you've lost me expr. ilgimi/dikkatimi yitirdim
you've lost me expr. konudan uzaklaştım
you lost me expr. artık anlamıyorum
you lost me expr. anlamadım
you lost me expr. kafam karıştı
you lost me expr. koptum
you lost me expr. ilgim/dikkatim dağıldı
you lost me expr. ilgimi/dikkatimi yitirdim
you lost me expr. konudan uzaklaştım
you've lost me expr. dediklerini takip edemiyorum/anlamıyorum
you've lost me expr. dediklerinden/konudan koptum
Idioms
lost soul i. cehennemi boylayacak olan kişi
a lost soul i. kayıp bir ruh
lost soul i. amel defteri kabarık (olumsuz anlamda)
a lost soul i. melun kimse
lost soul i. günahları bol olan
lost soul i. melun kimse
a lost cause i. akıntıya kürek çekme
there is no love lost between them i. birbirlerini hiç sevmezler
a lost cause i. boşa hayal kurma
lost cause i. ümitsiz vaka
give up as lost f. kayıp olarak düşünmek/görmek
give up as lost f. umutsuz vaka olarak görmek/düşünmek
give up as lost f. umudunu/ümidini kesmek
give up as lost f. ümidi kırılmak
give up as lost f. umudu/ümidi sönmek/kalmamak
almost lost it f. aklını yitirecek gibi olmak
be lost without someone f. biri olmadan/birinin yokluğunda bir hiç olmak
be lost in the bush f. çok yorgun olmak
be lost for words f. dili tutulmak
make up for lost time f. eksiklerini kapatmaya çalışmak
be lost in the shuffle f. hak ettiği ilgiyi görmemek
make up/recover lost ground f. kayıpları telafi etmek
make up for lost time f. kaybedilen zamanı telafi etmek için sıkı çalışmak
be lost for words f. söyleyecek söz bulamamak
walk like a lost soul f. ruh gibi (amaçsızca/cansız) yürümek
be lost in the shuffle f. yok sayılmak
make up for lost time f. yitirilen zamanı kapatmak için yoğun çalışmak
feel lost without (someone or something) f. (biri/bir şey) olmadan kendini kaybolmuş hissetmek
feel lost without (someone or something) f. (biri/bir şey) olmadan kendini çaresiz hissetmek
feel lost without (someone or something) f. (biri/bir şey) olmadan kendini savunmasız hissetmek
feel lost without (someone or something) f. (biri/bir şey) olmadan kendini güçsüz hissetmek
feel lost without (someone or something) f. (biri/bir şey) olmadan kendini yalnız/kimsesiz hissetmek
feel lost without (someone or something) f. (biri/bir şey) olmadan kendini işlevsiz/işe yaramaz hissetmek
feel lost without (someone or something) f. (biri/bir şey) olmadan kendini aciz hissetmek
feel lost without (someone or something) f. (biri/bir şey) olmadan kendini yeteneksiz hissetmek
feel lost without (someone or something) f. (biri/bir şey) olmadan kendini zayıf hissetmek
get lost in translation f. kelime veya kelimeler için başka bir dile çevrilirken ince ayrıntısını/anlamını kaybetmek
get lost in translation f. başka bir dile çevrilirken anlam kaybına uğramak
get lost in translation f. tercüme edilirken anlam yitimine uğramak
get lost in translation f. tercüme edilirken anlamda eksilme olmak
get lost in translation f. tam anlamıyla tercüme edilememek
be little love lost between (two people) f. (iki kişi arasında) sevginin zerresi bile kalmamak
be little love lost between (two people) f. birbirinden nefret etmek
be little love lost between (two people) f. birbirinden hoşlanmamak
be little love lost between (two people) f. birbirini sevmemek
be little love lost between (two people) f. birbirine düşman kesilmek
be lost in translation f. çeviride anlamını yitirmek
be lost in translation f. çeviride incelikleri kaybolmak
be lost in translation f. dümdüz çeviri olmak
be lost in translation f. çeviride kaybolmak
be lost to the world f. dünyayı görmemek
be lost to the world f. dünyayı unutmak
be lost to the world f. yaptığı işe dalıp etrafında olup biteni fark etmemek
be lost to the world f. olanca dikkatini elindeki işe vermek
be lost to the world f. elindeki işe aşırı odaklanmak
not be lost on (someone) f. (birini) çok etkilemek
not be lost on (someone) f. (birinde) önemli etki bırakmak/yaratmak
not be lost on (someone) f. (biri) tarafından değer verilmek
not be lost on (someone) f. (biri) tarafından takdir edilmek
not be lost on (someone) f. (biri) tarafından anlaşılmak
not be lost on (someone) f. boşa gitmemek
not be lost on (someone) f. fark edilmek
be lost in the shuffle f. karmaşada kaybolmak
be lost in the shuffle f. dağınıklığın/karmaşanın arasında kalmak
be lost in the shuffle f. arada kaynamak
be lost in the shuffle f. araya gitmek
be no love lost between (two people) f. (iki kişi) arasında sevgiden eser kalmamak
be no love lost between (two people) f. (iki kişi) birbirinden nefret etmek
be no love lost between (two people) f. (iki kişi) birbirinden hiç hoşlanmamak
be no love lost between (two people) f. (iki kişi) birbirini sevmemek
be no love lost between (two people) f. (iki kişi) arasında husumet/düşmanlık olmak
be no love lost between (two people) f. (iki kişi) birbirine düşman kesilmek
be lost without somebody/something f. birinin/bir şeyin yokluğunda bir hiç olmak
be lost without somebody/something f. birinin/bir şeyin yokluğunda kaybolmak
be lost without somebody/something f. birinin/bir şeyin yokluğunda çaresiz kalmak
be lost without somebody/something f. birinin/bir şeyin yokluğunda savunmasız olmak
feel lost without somebody/something f. birinin/bir şeyin yokluğunda bir hiç gibi hissetmek
feel lost without somebody/something f. birinin/bir şeyin yokluğunda kendini kaybolmuş hissetmek
feel lost without somebody/something f. birinin/bir şeyin yokluğunda çaresiz hissetmek
feel lost without somebody/something f. birinin/bir şeyin yokluğunda savunmasız hissetmek
give (someone or something) up for lost f. (birini/bir şeyi) kayıp olarak düşünmek/görmek
give (someone or something) up for lost f. (birini/bir şeyi) kayıp/kayboldu kabul etmek
give (someone or something) up for lost f. (birinden/bir şeyden) umudunu/ümidini kesmek
give somebody/something up for lost f. birini/bir şeyi kayıp kabul etmek
give somebody/something up for lost f. birini/bir şeyi umutsuz vaka olarak görmek/düşünmek
give somebody/something up for lost f. birinden/bir şeyden umudunu/ümidini kesmek
give somebody/something up for lost f. umudu/ümidi kalmamak
give someone up for lost f. birinin bulunmasından umudu kesmek
give someone up for lost f. birinden umudunu/ümidini kesmek
give someone up for lost f. birinin sağ olarak bulunmasından umudunu kesmek
give up for lost f. kayıp/kayboldu kabul etmek
give up for lost f. bulunmasından umudu kesmek
give up for lost f. umudunu/ümidini kesmek
give up for lost f. umutsuz vaka olarak görmek/düşünmek
give up for lost f. umudu/ümidi kalmamak
be lost at sea f. kafası karışmak
lost and gone forever s. kaybolmuş
lost in the sands of time s. tarihin derinliklerinde kaybolmuş/yok olmuş
lost in the sands of time s. tarihin derinliklerinde yitip gitmiş
lost in the sands of time s. tarihin derinliklerine gömülmüş
lost in the sands of time s. tarihte kalmış
lost in the sands of time s. tarihin derinliklerinde unutulmuş
lost in the sands of time s. çok eskilerde kalmış
lost in the wash s. karışıklıkta kaybolmuş
lost in the wash s. dağınıklığın arasında kalmış
lost in the wash s. karmaşada kaybolmuş
lost for words s. diyecek söz bulamayan
lost for words s. diyecek bir şey bulamayan
lost for words s. nutku tutulmuş
lost for words s. dili tutulmuş
lost for words s. küçük dilini yutmuş
lost in the shuffle s. arada kaynamış
lost in the shuffle s. araya gitmiş
lost in the shuffle s. karmaşada ihmal edilmiş
lost in the shuffle s. dağınıklığın/karmaşanın arasında kalmış
lost in the shuffle s. karmaşanın arasında kaybolmuş
lost in thought s. düşünceye dalmış
lost in thought s. dalıp gitmiş
lost in thought s. dalgın
lost in thought s. düşünürken dalıp gitmiş
lost in thought s. dalmış
lost in translation s. (kelime veya kelimeler için) başka bir dile çevrilirken ince ayrıntısını/anlamını kaybetmiş
lost in translation s. başka bir dile çevrilirken anlam kaybına uğramış
lost in translation s. tercüme edilirken anlam yitimine uğramış
lost in translation s. tercüme edilirken anlamda eksilme olmuş
lost in translation s. tam anlamıyla tercüme edilememiş
lost in translation s. çeviride anlamını yitirmiş
lost in translation s. çeviride incelikleri kaybolmuş
lost in translation s. çeviride kaybolmuş
lost on s. boşa gitmiş
lost on s. fark edilmemiş
lost on s. etki uyandırmamış
lost on s. etkilememiş
lost on s. anlaşılmamış
lost on s. bir şey ifade etmeyen
lost on s. bir yere varmayan
lost on s. kaybolup gitmiş
lost on (one) s. (birini) etkilememiş
lost on (one) s. (biri) üzerinde bir etki uyandırmamış/yaratmamış
lost on (one) s. (biri) tarafından değer verilmemiş
lost on (one) s. (biri) tarafından takdir edilmemiş
lost on (one) s. (biri) tarafından anlaşılmamış
lost on one s. birini etkilememiş
lost on one s. biri üzerinde bir etki uyandırmamış/yaratmamış
lost on one s. biri tarafından değer verilmemiş
lost on one s. biri tarafından takdir edilmemiş
lost on one s. biri tarafından anlaşılmamış
lost without s. -in yokluğunda kendini rahatsız hisseden
lost without s. '-in yokluğunda kendini değersiz hisseden
lost without s. '-in yokluğunda çaresiz kalan
lost without s. '-in yokluğunda kendini kaybolmuş hisseden
lost without s. '-in yokluğunda bir hiç olan
lost without s. '-in yokluğunda işlevini kaybeden
lost without s. … olmadan bir hiç olan
lost without s. … olmadan normal hayatını/işleyişini sürdüremeyen
lost without (someone or something) s. (birinin/bir şeyin) yokluğunda çaresiz kalan
lost without (someone or something) s. (birinin/bir şeyin) yokluğunda kendini kaybolmuş hisseden
lost without (someone or something) s. (birinin/bir şeyin) yokluğunda bir hiç olan
lost without (someone or something) s. (birinin/bir şeyin) yokluğunda işlevini kaybeden
lost without (someone or something) s. (biri/bir şey) olmadan bir hiç olan
lost without (someone or something) s. (biri/bir şey) olmadan normal hayatını/işleyişini sürdüremeyen
lost without a cause s. amaçsızca kaybolmuş
lost without a cause s. amaçsızca yaşayan
lost without a cause s. hayatını anlamsızca yaşayan
all is not lost expr. her şey bitmiş değil
all is not lost expr. hiçbir şey bitmiş değil
all is not lost expr. hâlâ umut var
there is no love lost between them expr. birbirlerinden hiç hoşlanmazlar
to one who has lost his way, a dog's bark is sweeter than the song of the nightingale expr. denize düşen yılana sarılır
no love lost expr. iki kişi arasındaki düşmanlık
to one who has lost his way, a dog's bark is sweeter than the song of the nightingale expr. koyunun bulunmadığı yerde keçiye abdurrahman çelebi derler
lost and gone forever expr. yitip gitmiş
like a lost soul expr. ruh gibi (amaçsızca/cansız)
no love lost between (two people) expr. (iki kişi) arasında sevgiden eser kalmamış
no love lost between (two people) expr. (iki kişi) birbirinden nefret ediyor
no love lost between (two people) expr. (iki kişi) birbirinden hiç hoşlanmıyor
no love lost between (two people) expr. (iki kişi) birbirini sevmiyor
there is no love lost expr. (birbirlerini) hiç sevmezler
there is no love lost expr. (birbirlerinden) hiç hoşlanmazlar
there is no love lost expr. aralarında husumet/düşmanlık var
there is no love lost expr. (birbirlerinden) nefret ederler
there is no love lost expr. aralarında sevgiden eser yok
there is no love lost between (two people) expr. (iki kişi) birbirini hiç sevmez
there is no love lost between (two people) expr. (iki kişi) birbirinden hiç hoşlanmaz
there is no love lost between (two people) expr. (iki kişi) arasında husumet/düşmanlık var
there is no love lost between (two people) expr. (iki kişi) birbirinden nefret eder
there is no love lost between (two people) expr. (iki kişi) arasında sevgiden eser yok
there's no love lost between expr. (birbirlerini) hiç sevmezler
there's no love lost between expr. (birbirlerinden) hiç hoşlanmazlar
there's no love lost between expr. aralarında husumet/düşmanlık var
there's no love lost between expr. (birbirlerinden) nefret ederler
there's no love lost between expr. aralarında sevgiden eser yok
Speaking
have you lost your mind? expr. aklını mı kaçırdın sen?
have I lost my mind? expr. aklımı mı kaçırdım ben?
I've lost my key expr. anahtarımı kaybettim
I have lost my key expr. anahtarımı kaybettim
I lost my scarf expr. atkımı kaybettim
I am lost for words expr. bayıldım
you lost me expr. beni kaybettin
I think he is lost expr. bence o kayboldu
get lost! expr. defol!
you look lost expr. dalgın görünüyorsun
I am lost for words expr. diyecek söz bulamıyorum
we haven't lost yet expr. daha kaybetmedik
I am lost for words expr. diyecek bir şey bulamıyorum
I am completely lost expr. hiçbir şey anlamadım
I lost my wedding ring expr. evlilik yüzüğümü kaybettim
I lost everything I had expr. her şeyimi kaybettim
I lost my everything expr. her şeyimi kaybettim
you lost the plot! expr. kafayı mı yedin sen
get lost! expr. kaybol!
I lost my necklace expr. kolyemi kaybettim
try not to get lost expr. kaybolmamaya çalış
have you lost your mind? expr. kafayı mı yedin sen?
have you lost your mind? expr. kafayı mı yedin sen
I am lost for words expr. nutkum tutuldu
don't get lost expr. kaybolmayın
I thought i'd lost this expr. onu kaybettiğimi sanıyordum
I lost my breath expr. nefesim kesildi
you lost me expr. kaybettin beni
I feel lost expr. kaybolmuş hissediyorum
I lost my pencil expr. kalemimi kaybettim
I lost my pen expr. kalemimi kaybettim
I'm lost expr. kayboldum
have you lost your mind? expr. kafayı mı yedin
you lost the plot! expr. kafayı mı yedin
I think he is lost expr. sanırım kayboldu
I lost everything I had expr. sahip olduğum her şeyi kaybettim
I'm a bit lost expr. sanırım kayboldum
I'm lost without you expr. sensiz bir hiçim
I think he is lost expr. sanırım kayıp
I think we're lost expr. sanırım kaybolduk
it's better to have loved and lost than never to have loved at all expr. sevip de yitirmiş olmak hiç sevmemiş olmaktan daha iyidir
I lost my train of thought expr. söyleyeceklerimi unuttum
I thought I lost you expr. seni kaybettiğimi sandım
have you lost your mind? expr. sen aklını mı kaçırdın?
get lost! expr. yaylan
get lost! expr. yok ol!
I lost my hope expr. umudumu kaybettim
I lost hope expr. umudumu kaybettim
I lost track of time expr. zamanın nasıl geçtiğini anlamamışım
we lost track of the time expr. zamanın nasıl geçtiğini anlamamışız
you have lost your way expr. yolunu kaybetmişsin
you are a lost cause expr. senden ne köy olur ne kasaba
you've lost your mind! exclam. aklını kaçırmışsın sen!
you've lost your mind! exclam. aklını yitirmişsin sen!
Trade/Economic
lost usefulness i. aşınma
lost usefulness i. değer kaybı
lost usefulness i. değerden kaybetme
lost revenue i. gelir kaybı/kayıp gelir
lost discount i. iskonto kaybı
lost profit i. kar mahrumiyeti
discount lost i. kaybedilen iskonto
lost discount i. kaybolmuş iskonto
lost time i. kayıp zaman
lost usefulness i. kaybedilen değer
profit lost i. kaybedilen kar
lost discount i. kaybedilmiş ıskonto
lost discount i. kaybedilmiş iskonto
discount lost i. kaybedilen indirim
lost production capacity i. kayıp üretim kapasitesi
lost time i. kaybedilen zaman
lost time injury i. kayıp zamanlı kaza
lost horse pricing i. kayıp at yöntemi ile fiyatlandırma
lost trillion case i. kayıp trilyon davası
lost or not lost i. sigortacılıkta hasar olsun ya da olmasın koşulu
lost of tax i. vergi kaybı
discount lost i. yararlanılmamış iskonto
lost discount i. yararlanılamamış iskonto
lost discount i. yararlanılmamış iskonto
Law
lost property i. gaip edilen eşya
lost property found i. lukata
gain lost i. kardan yoksun kalma zararı
report of lost or stolen items i. kayıp veya çalıntı bildirimi
enjoyment of lost property or property obtained by mistake i. kaybolmuş veya hata sonucu ele geçmiş eşya üzerinde tasarruf
file a report of lost or stolen item f. kayıp veya çalıntı bildiriminde bulunmak
Insurance
lost or not lost clause i. hasar olsun olmasın klozu
full premium if lost i. kaybolduğu takdirde primin tamamı
Media
lost media i. kayıp medya
lost media i. her platformdan kaldırılmış medya içeriği
Technical
lost wax process i. döküm
lost-wax casting i. kayıp mum tekniği
lost foam cast process i. kayıp köpük döküm işlemi
lost wax casting process i. kaybolan mum döküm işlemi
lost packet time i. kayıp paket süresi
lost river i. kayıp akarsu
lost wax casting process i. kayıp mum döküm işlemi