i - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

i

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"i" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 4 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
i zm. ben
General
i i. ingiliz alfabesinin dokuzuncu harfi
i i. romen rakamları dizisinde 1 sayısı
i i. iyodun simgesi

"i" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 1 sonuç

Türkçe İngilizce
General
i good i.

"i" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

İngilizce Türkçe
General
exclamation mark (i) i. ünlem işareti (i)
the i infinite i. tanrı
koh-i baba mountains i. kuhi baba dağları
i-girder i. i-kirişi
i language i. ben dili
mazar-i sharif i. mezar-ı şerif
i spy i. nesi var oyunu
mark I helmet i. çelik savaş miğferi
mark I helmet i. çelik savaş başlığı
the city where I was born in i. doğduğum şehir
the city I was born in i. doğduğum şehir
human robot interaction (h.r.i) i. insan-robot etkileşimi
the last memory I have of you i. senden bana kalan son hatıra
the last memory I have of you i. senden son hatıra
i-spy i. bir tür kelime oyunu
i spy i. saklambaç
I position i. ben pozisyonu
(i) would like to indicate (that...) f. belirtmek istemek
as far as i see zf. anlayabildiğim kadarıyla
so far as i know zf. benim bildiğim kadar
though I say so myself zf. övünmek gibi olmasın ama
even though I say it myself zf. övünmek gibi olmasın ama
since i heard zf. duyduğumdan beri
if i deem necessary zf. gerekli gördüğüm takdirde
as i stated zf. belirttiğim gibi
shill-i-shall-i zf. kararsızlıkla
shill-i-shall-i zf. tereddüt ederek
shill-i-shall-i zf. iradesizce
me myself and i zm. ben bizzat kendim
r.i.p (rest in peace) ünl. huzur içinde yatsın
I very parched expr. çok susadım
as far as I am concerned expr. bana gelince
as far as I am concerned expr. gördüğüm kadarıyla
as far as I am concerned expr. yanlış hatırlamıyorsam
as far as I am concerned expr. anladığım kadarıyla
as far as I am concerned expr. bildiğim kadarıyla
as far as I am concerned expr. bence
as far as I am concerned expr. bana kalırsa
istg (i swear to god) exclam. vallaha
istg (i swear to god) exclam. yemin ederim
Phrases
if I do say so i. ayıptır söylemesi
this isn't what i ordered expr. bunu ısmarlamamıştım
this isn't what i ordered expr. bunu sipariş etmemiştim
I should have stayed in bed expr. bugün yataktan hiç çıkmamalıymışım
I should have stayed in bed expr. yatağımdan hiç çıkmamalıymışım
I should have stayed in bed expr. yataktan çıkmama/kalkmama değmedi
I should have stayed in bed expr. zahmet edip de gitmeme/yapmama değmedi
I should have stayed in bed expr. yataktan hiç çıkmasaydım/kalkmasaydım da olurdu
I should have stayed in bed expr. zahmet edip gelmesem de/yapmasam da olurmuş
I should have stayed in bed expr. yataktan hiç çıkmasaydım/kalkmasaydım daha iyi olurdu
I should have stayed in bed expr. keşke yatağımdan hiç çıkmasaydım/kalkmasaydım
I should have stood in bed expr. bugün evden hiç çıkmamalıymışım
I should have stood in bed expr. bugün yataktan hiç çıkmamalıymışım
I should have stood in bed expr. yatağımdan hiç çıkmamalıymışım
I should have stood in bed expr. yataktan çıkmama/kalkmama değmedi
I should have stood in bed expr. zahmet edip de gitmeme/yapmama değmedi
I should have stood in bed expr. yataktan hiç çıkmasaydım/kalkmasaydım da olurdu
I should have stood in bed expr. zahmet edip gelmesem de/yapmasam da olurmuş
I should have stood in bed expr. yataktan hiç çıkmasaydım/kalkmasaydım daha iyi olurdu
I should have stood in bed expr. keşke yatağımdan hiç çıkmasaydım/kalkmasaydım
I shoulda stayed in bed expr. bugün evden hiç çıkmamalıymışım
I shoulda stayed in bed expr. bugün yataktan hiç çıkmamalıymışım
I shoulda stayed in bed expr. yatağımdan hiç çıkmamalıymışım
I shoulda stayed in bed expr. yataktan çıkmama/kalkmama değmedi
I shoulda stayed in bed expr. zahmet edip de gitmeme/yapmama değmedi
I shoulda stayed in bed expr. yataktan hiç çıkmasaydım/kalkmasaydım da olurdu
I shoulda stayed in bed expr. zahmet edip gelmesem de/yapmasam da olurmuş
I shoulda stayed in bed expr. yataktan hiç çıkmasaydım/kalkmasaydım daha iyi olurdu
I shoulda stayed in bed expr. keşke yatağımdan hiç çıkmasaydım/kalkmasaydım
I shoulda stood in bed expr. bugün evden hiç çıkmamalıymışım
I shoulda stood in bed expr. bugün yataktan hiç çıkmamalıymışım
I shoulda stood in bed expr. yatağımdan hiç çıkmamalıymışım
I shoulda stood in bed expr. yataktan çıkmama/kalkmama değmedi
I shoulda stood in bed expr. zahmet edip de gitmeme/yapmama değmedi
I shoulda stood in bed expr. yataktan hiç çıkmasaydım/kalkmasaydım da olurdu
I shoulda stood in bed expr. zahmet edip gelmesem de/yapmasam da olurmuş
I shoulda stood in bed expr. yataktan hiç çıkmasaydım/kalkmasaydım daha iyi olurdu
I shoulda stood in bed expr. keşke yatağımdan hiç çıkmasaydım/kalkmasaydım
If I knew you were coming, I'd have baked a cake expr. geleceğini bilseydim bir kek yapardım
If I knew you were coming, I'd have baked a cake expr. geleceğini bilseydim börekler açardım sana
If I knew you were coming, I'd have baked a cake expr. ne güzel sürpriz anlamında, beklenmedik birinin gelişiyle duyulan heyecanı anlatan bir söz
I can tell you expr. bak sana söylüyorum
I can tell you expr. demedi deme
I can tell you expr. demiştin dersin
I can tell you expr. söylemedin deme
I can tell you expr. söylemiştin dersin
as far as I understand expr. anladığım kadarıyla
for all I know expr. en son bildiğim
I, on the other hand expr. bense
as i see it expr. bence
as far as I can see expr. bana kalırsa
I am under the impression that expr. bana öyle geliyor ki
from where i stand expr. buradan bakınca
this bears out what i said expr. bu söylediğimi doğruluyor
the way I see it expr. benim bakış açımdan
I, on the other hand expr. ben ise
not that i know of expr. bildiğim kadarıyla hayır
personally I think expr. bence
as far as I know expr. bildiğim kadarıyla
I can neither confirm nor deny that... expr. bunu ne onaylayabilirim ne de reddederim
I have a feeling (that) expr. bana öyle geliyor ki
I am off to (somewhere) expr. ben (şuraya) gidiyorum
the way I see it expr. benim bakış açıma göre
I want you to know that expr. bilmeni isterim ki
I was under the impression expr. bana öyle geliyordu ki
as nearly as I can tell expr. bildiğim kadarıyla
i might as well be hanged for a sheep as a lamb expr. boğulacaksan büyük denizde boğul
I have an idea that expr. bana öyle geliyor ki
from where i stand expr. benim bakış açıma göre
as far as I know expr. bildiğim kadarıyla
I was under the impression that expr. bana öyle geliyordu ki
I have a feeling that expr. bana öyle geliyor ki
not that I know of expr. bildiğime göre
the way I see it expr. benim durduğum yerden
I would say expr. bence
to the extent I know expr. bildiğim kadarıyla
this is where I came in expr. bunu daha önce de duydum
this is where I came in expr. bu kısmı biliyorum zaten
the way i see it expr. buradan bakınca
I think expr. düşündüm ki
i am free to confess expr. diyebilirim ki
well as I was saying expr. diyordum ki
I look forward to hearing from you expr. cevabınızı dört gözle bekliyorum
what I am saying is that expr. demem o ki
well, as i was saying expr. diyordum ki
I thank my stars that expr. çok şükür ki
I really need a day between saturday and sunday expr. cumartesi ve pazar arasında bir güne daha ihtiyacım var gerçekten
i dare say expr. diyebilirim ki
I really need a day between saturday and sunday expr. cumartesi ve pazar'ın arasında bir gün daha olmasına ihtiyacım var
as i mentioned before expr. daha önce bahsettiğim gibi
I look forward to hearing from you expr. cevabınızı sabırsızlıkla bekliyorum
I look forward to your reply expr. cevabınızı sabırsızlıkla bekliyorum
given the history that I am aware of the defendant expr. davalının geçmişini de göz önünde bulundurarak
I look forward to your reply expr. cevabınızı dört gözle bekliyorum
if I may say so expr. deyim yerindeyse
i say expr. diyorum ki
I bet expr. her bahse girerim ki
as far as i can expr. elimden geldiği kadarıyla
as far as i see expr. gördüğüm kadarıyla
I hope this email finds you well expr. e-postamı aldığınızda sağlık ve afiyette olacağınızı umarım
I kindly request you to take necessary action expr. gereğinin yapılmasını arz ederim
I have received your email expr. e-mailin ulaştı
I have received your email expr. e-mailin geldi
I have received your email expr. e-mailini aldım
I came, I saw, I conquered expr. geldim, gördüm, yendim
every time I open expr. her açtığımda
may I present to you expr. huzurlarınızda
if I may be so bold expr. haddimi aşmak istemiyorum ama
I don't doubt that expr. hiç kuşkum yok ki
to the extent i see expr. gördüğüm kadarıyla
well I never! expr. hadi be!
well I never! expr. hadi ya!
well I never did! expr. hadi be!
well I never did! expr. hadi ya!
as much as I can expr. elimden geldiğince
as much as I can expr. elimden geldiği kadar
I would really like to come, but expr. gelmeyi çok isterdim, ancak
every time I open expr. her açışımda
I submit this requisition for your approval and appropriation expr. gereğini takdir ve tensiplerinize arz ederim
if I may be so bold expr. haddimi aşmak istemem ama
I present to you expr. huzurlarınızda
as far as I can see expr. görebildiğim kadar
I bet expr. her bahse varım ki
I kindly request you to take necessary action expr. gereğini rica ederim
I bet expr. her şeyine bahse varım ki
I would say expr. galiba
I don't doubt that expr. hiç şüphem yok ki
as far as i can see expr. gördüğüm kadarıyla
I have to hand it to expr. hakkını vermeliyim ki
I bet expr. her şeyine bahse girerim ki
little did I realize expr. hiç aklıma gelmedi
Little did I realize expr. hiç bilemedim
little did I know expr. hiç aklıma gelmedi
little did I know expr. hiç bilemedim
as far as I can recall expr. hatırlayabildiğim kadarıyla
I have a hunch (that) expr. içimden bir ses diyor ki
I recommend watching expr. izlemeni/izlemenizi öneririm
much as i would like to expr. istememe rağmen
a man in whom I can believe expr. inanabileceğim bir adam
i have a feeling in my guts that expr. içimden bir ses diyor ki
I must confess that expr. itiraf etmeliyim ki
in witness whereof i set my hand and affix my seal expr. imzam ve mührüm buna tanıktır
i must confess that expr. itiraf etmeliyim ki
in witness whereof i have hereunto set my hand affixed my seal this expr. imzam ve mührüm buna tanıktır
I must admit that expr. itiraf etmeliyim ki
I must confess that expr. itiraf etmek gerekirse
if I am allowed expr. izin verirseniz
what I want expr. isteğim
I sense much fear in you (star wars - master yoda) expr. içinde çok fazla korku olduğunu seziyorum
what if I told you expr. ne söylesem
I shudder to think expr. korkarım ki
what would I do expr. neyleyim
if I only knew! expr. keşke bilseydim!
I would appreciate expr. memnun/müteşekkir/minnettar olurum
words can't describe how much I love you expr. kelimeler seni ne kadar sevdiğimi tarif edemez
words can't describe how much I love you expr. kelimeler seni ne kadar sevdiğimi tarif etmekte kifayetsiz kalır
I am all yours expr. müsaitim
I love her so much that expr. onu o kadar seviyorum ki
I know from myself expr. kendimden biliyorum
she laughs at my dreams, but I dream about her laughter expr. o benim hayallerime güler fakat ben onun gülüşünü hayal ederim
I was under the impression that expr. öyle zannediyordum ki
I dread to think expr. korkarım ki
I have to admit expr. kabul etmeliyim ki
how do I/we/you know that? expr. ne malum?
if I am allowed expr. müsaade ederseniz
it's the least I can do expr. lafı mı olur, rica ederim
I have a hunch that expr. öyle inanıyorum ki
as I see it expr. kanımca
I see where you are coming from expr. ne demek istediğini anlıyorum
I would appreciate expr. memnun olurum
I love him so much that expr. onu o kadar seviyorum ki
I wish I were fish in your dish expr. keşke tabağında bir balık olsaydım
I got to hand it to you expr. kabul etmek zorundayım ki
I must love you and leave you expr. kusuruma bakma ama gitmeliyim
I would say expr. sanırım
I have to say that expr. söylemek zorundayım ki
i baptize you in the name of the father, and of the son and of the holy spirit expr. seni baba, oğul ve kutsal ruh adına vaftiz ediyorum
I recommend watching expr. seyretmeni/seyretmenizi öneririm
I have half a mind to expr. şeytan diyor ki
I have to say that expr. şunu söylemek isterim ki
I would have known you know that expr. şunu bilmelisin ki
if i knew then what i know now expr. şimdiki aklım olsaydı
t.g.i friday's (thank god it's friday) expr. şükürler olsun bugün cuma
what I understand from what you wrote expr. senin yazdıklarından anladığım
I mean expr. şunu demek istiyorum ki
I am tempted to expr. şeytan diyor ki
I have come to believe that expr. şu kanaate vardım ki
personally I think expr. şahsen
personally I think expr. şahsen benim fikrim
i am keeping my fingers crossed for you expr. senin için dua ediyorum
I am led to the conclusion that expr. şu sonuca vardım ki
I would have known you know that expr. şunu bilmiş ol ki
I have a good mind to expr. şeytan diyor ki
all I want expr. tek isteğim
all I want expr. tek istediğim
I swear expr. yemin ederim ki
I am afraid so that expr. yazık ki
I am sorry to say that expr. üzülerek söylüyorum ki
unless I miss my guess expr. yanılmıyorsam
I am sorry to say that expr. üzülerek söylemeliyim ki
i hope this email finds you well expr. umarım her şey yolundadır
unfortunately i must inform you that expr. üzülerek belirtmek durumundayım ki
i saw to my sorrow expr. üzüntüyle gördüm ki
it is unfortunate that I have to inform you expr. üzülerek belirtmek durumundayım ki
I regret to announce that expr. üzülerek belirtmek durumundayım ki
if I live to be a hundred expr. yüz yaşına gelsem de (anlamayacağım/yapmayacağım)
as nearly as i can tell expr. yaklaşık olarak
I am doing what must be done expr. yapılması gerekeni yapıyorum
I regret to say that expr. üzülerek belirtmek durumundayım ki
I hope that expr. umuyorum ki
i hope expr. umuyorum ki
it is unfortunate that I must inform you expr. üzülerek belirtmek durumundayım ki
I am doing must be done expr. yapılması gerekeni yapıyorum
much to my regret i must inform you that expr. üzülerek belirtmek durumundayım ki
I am afraid I must inform you that expr. üzülerek belirtmek durumundayım ki
as long as I live expr. yaşadığım sürece
as far as I live expr. yaşadığım sürece
I hope this email finds you well expr. umarım bu e-posta size ulaştığında sağlık ve esenlik içindesinizdir
I was privileged to be ... expr. ... ayrıcalığını yaşadım
I hope this email finds you well expr. umarım iyisinizdir
I am sorry to inform you that expr. üzülerek belirtmek durumundayım ki
as much as I can expr. yapabildiğim kadar
I am hoping that expr. umuyorum ki
I was under the impression expr. zannediyordum ki
I am sorry to say that expr. üzülerek belirtmek durumundayım ki
do what I say not what I do! (dwisnwid) expr. dediğimi yap, yaptığımı yapma
and I don't play one on tv expr. pek de fikrim yok
and I don't play one on tv expr. pek bilmem
and I don't play one on tv expr. hiç denemedim
and I don't play one on tv expr. … değilim
and I don't play one on tv expr. amerikalı aktörlerin "doktor değilim ama tv'de doktoru canlandırıyorum" sözünden ortaya çıkmış alaycı bir ifade
not if I see you sooner, and not if I see you first expr. beni bir daha görebileceğini pek sanmıyorum
not if I see you sooner, and not if I see you first expr. seninle bir daha görüşmemek için elimden geleni yapacağım
not if I see you sooner, and not if I see you first expr. bir daha görüşeceğimizi sanmıyorum
​if I say it myself expr. övünmek gibi olmasın
though​ I say it myself expr. övünmek gibi olmasın
​if I say it myself expr. kendimi övmek gibi olmasın
though​ I say it myself expr. kendimi övmek gibi olmasın
I think, therefore I am vegan expr. düşünüyorum, öyleyse veganım
I am all yours expr. sana katılıyorum
I wouldn't have put it quite like that expr. tam olarak böyle ifade etmezdim
I don't mind admitting expr. kabul etmekten çekinmiyorum
I don't mind admitting expr. açıkça kabul ediyorum
afaiac (as far as I am concerned) expr. anladığım kadarıyla
afaiac (as far as I am concerned) expr. yanlış hatırlamıyorsam
afaiac (as far as I am concerned) expr. bildiğim kadarıyla
afaiac (as far as I am concerned) expr. bana kalırsa
afaiac (as far as I am concerned) expr. bence
afaicr (as far as I can remember/recall) expr. hatırlayabildiğim kadarıyla
afaicr (as far as I can remember/recall) expr. hatırladığım kadarıyla
afaicr (as far as I can remember/recall) expr. yanlış hatırlamıyorsam
afaics (as far as I can see) expr. gördüğüm kadarıyla
afaics (as far as I can see) expr. bana kalırsa
afaics (as far as I can see) expr. görebildiğim kadarıyla
afaict (as far as I can tell) expr. bildiğim kadarıyla
afaict (as far as I can tell) expr. bildiğime göre
afaict (as far as I can tell) expr. tek söyleyebileceğim
afaict (as far as I can tell) expr. şu kadarını söyleyebilirim ki
afaict (as far as I can tell) expr. eğer yanılmıyorsam
afair (as far as I remember/recall) expr. hatırladığım kadarıyla
afair (as far as I remember/recall) expr. yanlış hatırlamıyorsam
afaiu (as far as I understand) expr. anladığım kadarıyla
afaiu (as far as I understand) expr. bildiğim kadarıyla
afaiui (as far as I understand it) expr. anladığım kadarıyla
afaiui (as far as I understand it) expr. bildiğim kadarıyla
I don't mind admitting expr. kabul etmekten çekinmiyorum
I don't mind admitting expr. açıkça kabul ediyorum
afaiac (as far as I am concerned) expr. anladığım kadarıyla
afaiac (as far as I am concerned) expr. yanlış hatırlamıyorsam
afaiac (as far as I am concerned) expr. bildiğim kadarıyla
afaiac (as far as I am concerned) expr. bana kalırsa
afaiac (as far as I am concerned) expr. bence
afaicr (as far as I can remember/recall) expr. hatırlayabildiğim kadarıyla
afaicr (as far as I can remember/recall) expr. hatırladığım kadarıyla
afaicr (as far as I can remember/recall) expr. yanlış hatırlamıyorsam
afaics (as far as I can see) expr. gördüğüm kadarıyla
afaics (as far as I can see) expr. bana kalırsa
afaics (as far as I can see) expr. görebildiğim kadarıyla
afaict (as far as I can tell) expr. bildiğim kadarıyla
afaict (as far as I can tell) expr. bildiğime göre
afaict (as far as I can tell) expr. tek söyleyebileceğim
afaict (as far as I can tell) expr. şu kadarını söyleyebilirim ki
afaict (as far as I can tell) expr. eğer yanılmıyorsam
afair (as far as I remember/recall) expr. hatırladığım kadarıyla
afair (as far as I remember/recall) expr. yanlış hatırlamıyorsam
afaiu (as far as I understand) expr. anladığım kadarıyla
afaiu (as far as I understand) expr. bildiğim kadarıyla
afaiui (as far as I understand it) expr. anladığım kadarıyla
afaiui (as far as I understand it) expr. bildiğim kadarıyla
as far as I am concerned expr. bana gelirse
if I may venture a guess expr. eğer bir tahminde bulunacak olursam
I am awaiting your answer expr. dönüşlerinizi bekliyorum
I am waiting for your answer expr. dönüşlerinizi bekliyorum
i wouldn't doubt (someone) [ireland] expr. (ondan) başka şey beklenmezdi zaten
I am yours to command expr. emrinize amadeyim
I personally vouch for him expr. ona şahsen kefilim
if I do say so myself expr. övünmek gibi olmasın
I might as well be hanged for a sheep as a lamb battı balık yan gider
Proverb
you scratch my back and I scratch yours sen bana yardım et ben de sana yardım edeyim
you scratch my back and I scratch yours sen beni destekle ben de seni destekleyeyim
there but for the grace of god go I (baktıkça/düşündükçe) halime şükrediyorum
there but for the grace of god go I çok şükür benim başıma gelmedi
Colloquial
I-beam i. IBM hisse senedi
I-beam i. IBM hissesi
put your hands where i can see them! i. ellerini görebileceğim bir yere koy!
somebody that i used to know i. eskiden tanıdığım biri
somebody that i used to know i. eskiden tanıdığım birisi
since i came i. geldiğimden beri
somebody that I used to know i. önceden tanıdığım biri
somebody that i used to know i. önceden tanıdığım birisi
(horse race betting) I was down to one number f. altılıda beşte kalmak
(horse race betting) I was down to one number f. 1 numarayla kaçırmak
closer than I thought s. düşündüğümden daha yakın
the last I heard expr. en son duyduğuma göre
the next thing (I knew)… expr. bir baktım ki
I bet you a pound to a penny expr. her türlü iddiasına girerim
the last I heard expr. en son duyduğum kadarıyla
the next thing (I knew)… expr. aniden
I bet you a pound to a penny expr. iddia ediyorum
the last I heard expr. en son işittiğime göre
the next thing (I knew)… expr. apansızın
the last I heard expr. en son söylenilenlere göre
the next thing (I knew)… expr. birdenbire
the last I heard expr. en son duyduğumda
the next thing (I knew)… expr. bir anda
the next thing (I knew)… expr. bir de baktım ki
every time I turn around expr. ne zaman baksam
every time I turn around expr. her arkamı dönüşümde
every time I turn around expr. her seferinde
every time I turn around expr. bir bakmışsın yine
I don't mind if I do expr. hiç fena olmaz
I could tell you, but then I'd have to kill you expr. (şaka yollu) söylerim/söylerdim ama sonra seni öldürmem gerekir
I could tell you, but then I'd have to kill you expr. (şaka yollu) söylerim/söylerdim ama sonra seni öldürmem gerek
I could tell you, but then I'd have to kill you expr. söyleyemem, yoksa seni öldürmem gerekir
I could tell you but then I’d have to kill you expr. (şaka yollu) söylerim/söylerdim ama sonra seni öldürmem gerek
I could tell you but then I’d have to kill you expr. (şaka yollu) söylerim/söylerdim ama sonra seni öldürmem gerekir
I could tell you but then I’d have to kill you expr. söyleyemem, yoksa seni öldürmem gerekir
I know you are but what am I expr. sensin o, ben değilim
I know you are but what am I expr. o sana benzer, bana değil
what do I know expr. bilemeyebilirim tabii
what do I know expr. ben bu işten anlamam
what do I know expr. öyle olmayabilir de
what do I know expr. tabii bu sadece bir tahmin
what do I know expr. (bazen alay yollu) ben ne anlarım ki
I like your cheek expr. cesaretine hayran kaldım
I like your cheek expr. özgüvenine bayıldım
I like (someone's) nerve expr. cesaretine hayran kaldım
I like (someone's) nerve expr. özgüvenine bayıldım
I don't give a continental! expr. hiç umurumda değil!
(I) can't say that I have expr. yaptığımı söyleyemem
(I) can't say that I have expr. yapmadım
(I) can't say that I have expr. gittiğimi söyleyemem
(I) can't say that I have expr. gitmedim
(I) can't say that I have expr. yaptım diyemem
(I) can't say that I have expr. gittim diyemem
(I) can't say (as) I have expr. yaptığımı söyleyemem
(I) can't say (as) I have expr. yapmadım
(I) can't say (as) I have expr. gittiğimi söyleyemem
(I) can't say (as) I have expr. gitmedim
(I) can't say (as) I have expr. yaptım diyemem
(I) can't say (as) I have expr. gittim diyemem
can I have (one) call you? expr. (sonra) sizi arayabilir mi?
can I have (one) call you? expr. (sonra) sizi arasa olur mu?
could I have someone call you? expr. (sonra) sizi arayabilir mi?
could I have someone call you? expr. (sonra) sizi arasa olur mu?
I can't even expr. yorum bile yapamayacağım
I can't even expr. cevap bile veremeyeceğim
I can't even expr. hiç uğraşamam
I can't even expr. karşılık bile veremem şimdi
I can't even expr. katlanamıyorum
I can't even expr. hiç sözünü etme bile
I can't get over something expr. inanamıyorum
I can't get over something expr. bir türlü kabullenemiyorum
I can't get over something expr. inanılmaz/unutulmaz bir şeydi
I can't get over something expr. hâlâ etkisindeyim/atlatamadım
what can I tell you? expr. buyurun
what can I tell you? expr. ne istiyorsun?
what can I tell you? expr. ne soracaksın?
what can I tell you? expr. ne istiyorsunuz?
what can I tell you? expr. ne soracaksınız?
what can I tell you? expr. ne diyebilirim ki?
what can I tell you? expr. valla, ben de bilmiyorum
what can I tell you? expr. valla, hiçbir fikrim yok
(I) don't care if I do expr. eh, peki
(I) don't care if I do expr. olabilir
(I) don't care if I do expr. alayım/içeyim madem
(I) don't care if I do expr. geleyim bari
see what I care expr. hiç de umurumda değil
see what I care expr. çok da umurumdaydı
am I clear? expr. anlatabiliyor muyum?
r.i.p expr. allah rahmet eylesin
oh I don't believe expr. ay inanmıyorum
to what do I owe this pleasure? expr. bu zevki neye borçluyum?
can't say as I do (can't say as i don't) expr. bilemeyeceğim emin değilim
I don't have a problem with that expr. benim için hava hoş
I don't have a problem with that expr. benim için sıkıntı değil
am I my brother's keeper expr. başkasının işi beni ilgilendirmez
today I don't feel like doing anything expr. bugün hiçbir şey yapmak istemiyorum
I smell a rat expr. bu işte bir bit yeniği var
I smell a rat expr. burnuma kötü kokular geliyor
am i supposed to know what it is? expr. bunun ne olduğunu bilmem mi gerekiyor?
afaik (as far as I know) expr. bildiğim kadarıyla
I ain't particular expr. benim için fark etmez
like I said expr. dediğim gibi
should I get someone to translate? expr. çevirmesi için birini mi getireyim?
I am soaked to the bone expr. donuma kadar ıslandım
I am soaked to the skin expr. donuma kadar ıslandım
see if i care! expr. çok da umurumdaydı!
according to what I have heard expr. duyduğuma göre
like I said yesterday expr. dün söylediğim gibi
I can't believe my ears! expr. duyduklarıma inanamıyorum!
my doctor told me I could stand to lose a few pounds expr. doktorum bana birkaç kilo verirsem iyi olacağını söyledi
like I said yesterday expr. dün de söylediğim gibi
and then I said that expr. devamında dedim ki
am I right? expr. doğru değil mi?
ikr (I know right) expr. değil mi?
ikr (I know right) expr. değil mi?
while I think of expr. hazır aklımdayken
while I think of expr. hatırımdayken
put your hands where i can see them! expr. ellerinizi görebileceğim bir yere koyun!
not that i have any intention in marrying with her/him expr. gerçi onunla evlenmeye de niyetim yok elbette
first chance i get expr. fırsat bulur bulmaz
at least I have a job expr. en azından bir işim var
r.i.p expr. huzur içinde yatsın
need i/one say more? expr. fazla söze ne hacet
not if I see you sooner expr. eğer daha önce ben seni görmezsem
not if I see you first expr. eğer daha önce ben seni görmezsem
not that i can recall expr. hatırladığım kadarıyla yok
need i/one say more? expr. fazla söze hacet yok
really I mean it expr. gerçekten samimi söylüyorum
as i live and breathe! expr. gözlerime inanamıyorum!
every time I try expr. her deneyişimde
not that I recall expr. hatırladığım kadarıyla hayır
I don’t give a rip expr. hiç umurumda değil
I don't have a problem with that expr. hiç problem değil
well... /I mean that expr. efendime söyleyeyim
nobody is perfect but I am expr. hiç kimse mükemmel değildir, fakat ben öyleyim
whenever I try expr. her deneyişimde
once I have the opportunity expr. fırsat bulur bulmaz
where the hell am I? expr. hangi cehennemdeyim ben?
I am soaked to the bone expr. iliklerime kadar ıslandım
people say I talk too much expr. insanlar çok konuştuğumu söyler
first chance I get expr. ilk fırsatta
I am soaked to the skin expr. iliklerime kadar ıslandım
first chance I get expr. imkan bulur bulmaz
well I don't care expr. iyi de bana ne
once I have the opportunity expr. imkan bulur bulmaz
nobody cares what i do expr. ne yaptığıma kimse önem vermiyor
I have too much at stake expr. kaybedecek çok şeyim var
strangely I forgot to ask expr. nedense sormayı unuttum
whom am I speaking with? expr. kimle görüşüyorum?
somehow I ended up here expr. nasıl olduysa kendimi burada buldum
so what do I get in return? expr. karşılığında ben ne alacağım?
r.i.p expr. nur içinde yatsın
whom am I speaking to? expr. kiminle görüşüyorum?
now where was I?, where were we?, where was I? expr. nerede kalmıştım?
whom am I speaking with? expr. kiminle görüşüyorum?
whom am I speaking to? expr. kimle görüşüyorum?
to whom am I speaking? expr. kimle görüşüyorum?
with whom am I speaking? expr. kimle görüşüyorum?