hakim - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

hakim



"hakim" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 4 sonuç

İngilizce Türkçe
Ottoman Turkish
hakim i. geleneksel tıpla ilgilenen müslüman doktor
hakim i. bilge
hakim i. kadı
hakim i. müslüman hükümdar

"hakim" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 52 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
hakim ruler i.
hakim judge i.
hakim dominating s.
hakim dominant s.
General
hakim savant i.
hakim god i.
hakim demiurge i.
hakim recorder i.
hakim master i.
hakim justice i.
hakim lord i.
hakim adjudicator i.
hakim gownsman i.
hakim hakeem i.
hakim disceptator [obsolete] i.
hakim commanding s.
hakim magisterial s.
hakim ruling s.
hakim ascendant s.
hakim supreme s.
hakim sage s.
hakim prevailing s.
hakim sovereign s.
hakim prevalent s.
hakim possessive s.
hakim paramount s.
hakim regnant s.
hakim maistring s.
hakim running s.
hakim culminant s.
hakim predominate s.
hakim prepollent s.
Colloquial
hakim beak i.
Law
hakim adjudger i.
hakim adjudicator i.
hakim judge i.
hakim judex i.
hakim cancellarius i.
hakim judger i.
hakim justiciary i.
hakim overruler i.
hakim domesman i.
hakim daysman i.
hakim squire i.
hakim jud (judge) kısalt.
Medical
hakim predominant s.
Biology
hakim dominant s.
Latin
hakim judicator i.
Archaic
hakim juge i.
hakim doomster i.
Slang
hakim monk i.
hakim inky smudge [australia] i.

"hakim" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
hakim eğilim dominant trend i.
hakim olmak dominate f.
General
hakim olma grip i.
yüksek hakim justiciar i.
hakim olma mastery i.
hakim olma prevalence i.
maaşlı hakim stipendiary i.
hakim yardımcısı vice chancellor i.
hakim kürsüsü bench i.
kendine hakim olma owning i.
hakim eğilim mainstream i.
kendine hakim olamama incontinence i.
kendine hakim olma overspilling i.
ikinci hakim puisne i.
hakim olma preponderance i.
hakim olan possessor i.
hakim olma predominance i.
hakim olma possession i.
gezici hakim circuit i.
hakim yaka grandad collar i.
hakim olan siyasi doktrinlere karşı gelen düşünce heresy i.
hakim sınıflar dominant classes i.
hukukçu hakim veya jüri üyesi jurist i.
her şeye hakim subduer i.
kendine hakim olma overturning i.
hakim peryot predominant period i.
nefsine hakim olma nonindulgence i.
kendine hakim olma self control i.
hakim olma predominating i.
cinsiyet hakim meslekler gender-dominated occupations i.
kendine hakim olma self-control i.
kendine hakim olma self-restraint i.
kendine hakim olma self-possession i.
nefsine hakim olma self denial i.
mutlak hakim absolute ruler i.
hakim durumun suistimali abuse of a dominant position i.
hakim durum dominant position i.
konuya hakim olma having a good command of subject i.
baskın/hakim yapı dominant structure i.
kendi kendine hakim olma ascesis i.
kendine hakim olamama self-abandonment i.
kamu oyunda hakim olan hava the public's mood i.
kamu oyunda hakim olan hava public mood i.
özel hakim odası chamber i.
hakim fikir controlling idea i.
kendine hakim olma self mastery i.
hakim kültür dominant culture i.
yönetimde kadınların hakim olduğu yapı petticoat government i.
hakim olan atmosfer note i.
tek tip görüşün hakim olduğu, karşıt görüşlerin desteklenmeyip aşağılandığı kurum veya ortam echo chamber i.
hakim cübbesi judge's robe i.
bakanlarının ve diplomatik elçilerinin karşısında hakim konumdaki yönetici master i.
hakim olan hava mood music i.
hakim olan duygu mood music i.
çevredeki kırsal bölgeye hakim bir nokta elde etmek için bahçeye inşa edilen yüksek alan mount [obsolete] i.
örnek gösterilen hakim daniels i.
hakim yön grain i.
her şeye hakim olan kimse hedgehog i.
hakim olan kimse overdog i.
topa hakim futbolcu runner i.
kendine hakim olamama impotence i.
kendine hakim olamama impotency i.
hakim olmak impropriation i.
saldırgan liderlik özellikleriyle gruba hakim olan kimse cock i.
kendine hakim olma composition i.
kendine hakim olamama incontinency i.
hakim devlet power i.
uzmanlık gerektiren bir konuya hakim olma geekery i.
hakim kimse predominant i.
mahkemeye başkanlık eden hakim president i.
sessizliğin hakim olduğu zaman aralığı silent [obsolete] i.
hakim olma prevailment [obsolete] i.
(futbol) topa hakim oyuncunun yatay yönde ilerlediği oyun alanı slope i.
özel bir uzmanlık alanına hakim kimse superspecialist i.
(antik yunan'da) hakim syndic i.
hakim olmak predominate f.
doğru olduğunu kabul etmek (hakim bir şeyin) sustain f.
hakim durumda olmak domineer f.
kendine hakim olmak keep one's balance f.
hakim olmak possess f.
kendine hakim olmak keep one's head f.
hakim olamamak (bir duyguya) overpower f.
hakim olmak rule over f.
hakim olmak (bir yere) command f.
sinirine hakim olmak keep one's temper f.
hakim olmak control f.
hakim olmak hold sway over f.
kendine hakim olmak be in possession of oneself f.
hakim olmak overlook f.
hakim karşısına çıkmak go on trial f.
hakim olmak rule f.
hakim olmak (bir yere) dominate f.
hakim olmak command f.
hakim karşısına çıkarılmak bring somebody to justice f.
kendine hakim olamamak not control oneself f.
hakim olmak pervade f.
kendine hakim olmak simmer down f.
kendine hakim olmak get a grasp on oneself f.
hakim olmak curb f.
hakim olmak preponderate f.
kendine hakim olmak compose oneself f.
hakim karşısına çıkmak appear before judge f.
hakim karşısına çıkmak appear in court f.
hakim olmak master f.
hakim karşısına çıkmak appear before magistrates f.
hakim olmak have a command of f.
piyasada hakim olmak dominate the market f.
piyasalarda hakim olmak command the markets f.
piyasada hakim olmak become a dominant player in the market f.
piyasada hakim olmak command the market f.
piyasalarda hakim olmak dominate the markets f.
hakim olmak (dile vb) have a good/brilliant command of f.
hakim olmak (konuya vb) have a grasp of f.
hakim olmak (dile vb) have a good/brilliant knowledge of f.
hakim olmak (konuya vb) have comprehensive knowledge of f.
hakim olmak (dile vb) have a good/brilliant mastery of f.
hakim olmak (dile vb) have a good/brilliant comprehension/understanding of f.
hakim olmak (konuya vb) have full knowledge of f.
pazara hakim olmak dominate the market f.
dile hakim olmak have the command of a language f.
piyasaya hakim olmak dominate the market f.
piyasaya hakim olmak corner the market f.
piyasaya hakim olmak capture the market f.
(bir duyguya) hakim olamamak overpower f.
duygularına hakim olmak pull together f.
hakim kılmak make (something/someone) dominant (over) f.
kendine hakim olmak keep one's temper f.
kendine hakim olmak remain calm f.
konuya hakim olmak master a subject f.
hakim huzuruna çıkmak appear before the judge f.
sinirlerine hakim olmak keep one's nerves under control f.
-e hakim olmak have a command of f.
dile hakim olmak have a command of a language f.
bir dile tam anlamıyla hakim olmak have a full command of a language f.
birisini (hakim) önüne/karşısına çıkarmak haul someone (up) before someone f.
birisini (hakim/mahkeme) huzuruna çıkarmak haul someone (up) before someone f.
hakim önüne çıkmak come up before the judge f.
hakim önüne çıkmak stand up before the judge f.
hakim önüne çıkmak be up before the judge f.
hakim huzuruna çıkmak be up before the judge f.
hakim huzuruna çıkmak stand up before the judge f.
hakim huzuruna çıkmak come up before the judge f.
hakim olmak overtake f.
hakim kılmak reassert f.
hakim olmak check f.
hakim olmak haw and gee f.
hakim olmak overarch f.
hakim olmak impropriate f.
hakim olmak own f.
hakim karşısına çıkmak compear [obsolete] f.
tamamen hakim olmak control f.
(hakim) yerli yersiz tokmak vurup güç gösterisi yapmak gavel f.
hakim olmak preponder [obsolete] f.
kendine hakim olmak sile [dialect] [uk] f.
(manzaraya) hakim olmak command f.
bağırsaklarına hakim olabilen continent s.
hakim olan dominated s.
kendine hakim phlegmatic s.
hakim olan ruling s.
kendine hakim passionless s.
hakim olan preponderant s.
kendine hakim olan self contained s.
hakim olan prevailing s.
hakim olan predominant s.
izzetinefsine hakim self respectful s.
kendine hakim continent s.
nefsine hakim olamayan incontinent s.
hakim olan determinant s.
hakim olan prevalent s.
hakim olan predominating s.
kendine hakim restrained s.
kendine hakim collected s.
kendine hakim self-possessed s.
hakim olan dominant s.
kendine hakim/aklı başında together s.
duygularına hakim emotionally contained s.
hakim olunan dominated s.
kendine hakim composed s.
teknolojinin hakim olduğu technology-dominated s.
hakim olan regnant s.
sinirlerine hakim nerveless s.
gündeme hakim au courant [french] s.
nefsine hakim olamayan uncontinent s.
hakim olunamaz uncurbable s.
hakim olunmamış uncurbed s.
hakim olunmayan unruled s.
zarif ve kendine hakim elegant and self-possessed s.
toplum veya grubun hakim değerlerine ve tutumlarına uyumlu olan mainstream s.
toplum veya grubun hakim değer ve tutumlarını yansıtan mainstream s.
hakim olunamayan hard-mouthed s.
genellikle hakim olan ruling s.
kendine hakim olamayan impotent [obsolete] s.
hakim tarafından tanınmayan injudicable [obsolete] s.
kendine hakim present [obsolete] s.
kendine hakim self-collected s.
duygularına hakim olan self-composed s.
kendine hakim self-composed s.
kendine hakim olan self-restrained s.
kendine hakim olan self-restraining s.
kendine hakim olan self-ruling s.
hakim bir biçimde magisterially zf.
hakim bir şekilde dominantly zf.
kendine hakim bir halde passionlessly zf.
kendine hakim bir şekilde sobersidedly zf.
hakim olarak ascendantly zf.
hakim bir şekilde sagely zf.
kendine hakim olarak continently zf.
kendine hakim bir şekilde self-possessedly zf.
-e hakim olan above zf.
kendine hakim olarak recollectedly zf.
hakim bir biçimde magistrally zf.
dönemin hakim duygu, atmosfer veya ruh halinde in the air zf.
nefsine hakim olamadan incontinently zf.
Phrasals
sözleşmeyle (hakim karşısına çıkmak, sulhu bozmamak gibi) bir işi yapmaya mecbur tutmak bind over f.
kendine hakim olmak gem vurmak hold in f.
sinirlerine hakim olmak hold together f.
ortama hakim olmak ripple through something f.
(kendine, duygularına) hakim olmak squash down f.
hakim olmak take over f.
ile hakim olmak occupy with f.
birini (hakim/adli makam) karşısına çıkarmak bind someone over (to someone or something) f.
(bir şey yapmamak için) kendine hakim olmak chomp down on (something) f.
hakim olmak fight down f.
hakim olmak grasp of f.
(gözyaşlarına) hakim olmaya çalışmak gulp back f.
(hakim) önüne/karşısına çıkarmak haul before f.
(hakim/mahkeme) huzuruna çıkarmak haul before f.
(biri/bir şey) üzerinde egemen/hakim olmak reign over (someone or something) f.
ortama hakim olmak ripple through f.
(birine/bir şeye) hakim olmak rule over (someone or something) f.
Phrases
(bir şeye) hakim in control of (something) expr.
Colloquial
hüküm giymiş kişileri asarak ölüme mahkum etme veya olağandışı derecede sert cezalara çarptırmakla ün salmış hakim hanging judge i.
kendine hakim olmak keep it together f.
kendine hakim olamamak blow cool f.
kendine hakim olmak watch (oneself) f.
diline hakim olmak watch (oneself) f.
yaptığı şeye hakim olmak know what (one) is doing f.
gündeme hakim right-on s.
ellerine hakim ol! keep your hands to yourself! expr.
kendine hakim ol pull yourself together expr.
kendine hakim ol! get a grip on yourself! expr.
olan bitene hakim down with the haps expr.
dördüncü çeyreğe biz hakim olmalıyız/olacağız the fourth quarter is ours expr.
(bir şeye) hakim in control expr.
diline/ağzına hakim ol! language! exclam.
Idioms
hakim talimatı dynamite charge i.
öfkesine hakim olamayan a short fuse i.
alıcıların hakim olduğu pazar a buyer's market i.
duygularına hakim olma a grip on oneself i.
birine/bir şeye hakim olan ani bir sessizlik a hush fell over someone or something i.
satıcının avantajlı/hakim olduğu piyasa a seller's market i.
olayların gidişatına hakim olma a steady hand on the tiller [uk] i.
olayların gidişatına hakim olma firm hand on the tiller i.
konuya pek hakim olmamak have a passing acquaintance with something f.
kendine hakim olmasına bilmek keep both oars in the water f.
hakim/yargıç önüne/huzuruna çıkmak appear before f.
hakim/yargıç önüne/huzuruna çıkmak appear before someone f.
yargıç/hakim makamına/kürsüsüne getirilmek take the bench f.
yargıç/hakim olarak atanmak take the bench f.
yargıç/hakim olarak göreve başlamak take the bench f.
direksiyona hakim olmak keep it between the ditches f.
kendine hakim olmak cool (one's) jets f.
(birini) hakim önüne çıkarmak bring (one) up on charges f.
(birine veya bir şeye) hakim olmak have hold of (someone or something) f.
(birine veya bir şeye) hakim olmak have ahold of (someone or something) f.
bir konuya tam anlamıyla hakim olmak have a good grasp of something f.
bir şeye hakim olmak have a grip on something f.
bir şeye hakim olmak get a handle on something f.
bir konuya tam anlamıyla hakim olmak get a solid grasp of something f.
bir konuya tam anlamıyla hakim olmak get a sound grasp of something f.
bir konuya tam anlamıyla hakim olmak have a sound grasp of something f.
bir konuya tam anlamıyla hakim olmak get a good grasp of something f.
bir konuya tam anlamıyla hakim olmak have a solid grasp of something f.
bir şeye hakim olmak have a handle on something f.
diline hakim olmak hold one's tongue f.
hakim düşüncenin etkisinde olmak get into the mainstream of something f.
hakim düşüncenin etkisinde olmak be in the mainstream of something f.
hakim akımın etkisine girmek get into the mainstream of something f.
hakim önüne çıkmak appear before f.
ellerine hakim olmak (ellerine hakim ol!) keep one's hands to oneself f.
hakim karşısına çıkmak appear before f.
hakim olmak get the better of f.
hakim akımın etkisine girmek be in the mainstream of something f.
hakim önüne çıkarmak bring someone to trial f.
kendine hakim olmak hold one's temper f.
kendine hakim olmak get a grip on oneself f.
konuya hakim olmak know the drill f.
kendine hakim olmak have a grip on oneself f.
kendine hakim olamamak lose one's cool f.
kendine hakim olmak pull oneself together f.
olayların gidişatına hakim olmak have a steady hand on the tiller f.
kendine hakim olmak hold oneself together f.
kendine hakim olmak keep one's cool f.
kendine hakim olamamak not contain oneself for f.
karmaşık bir konuya hakim olmak get one's arms around something f.
maça hakim olmak have a grip on the game f.
kendine hakim olamamak blow one's cool f.
olayların gidişatına hakim olmak have a firm hand on the tiller f.
sinirlerine hakim olmak keep one's temper f.
sinirlerine hakim olmak hold one's temper f.
sinirine hakim olmak hold one's temper f.
(konuya hakim olup) ne söylediğini bilmek know whereof one speaks f.
(sinirine vb) hakim olmak fight something down f.
(bir duygu/öfke vb) hakim olmak (a feeling/curiosity/anger) get the better of someone f.
vaziyete hakim olmak have the upper hand on someone f.
vaziyete hakim olmak get the upper hand on someone f.
kendine hakim olamamak drop your bundle [australia/new zealand] f.
gözyaşlarına hakim olmaya çalışmak gulp back (one's) tears f.
hıçkırıklarına hakim olmaya çalışmak gulp back (one's) sobs f.
kendine hakim olamamak go snaky [canada] f.
belirli bir alandaki hakim/egemen konu olmak hold the stage f.
sinirine hakim olmak hold (one's) nerve f.
bir şeyde piyasaya hakim olmak corner the market on something f.
bir şey piyasasına hakim olmak corner the market on something f.
bir şeyde piyasaya hakim olmak corner the something market f.
bir şey piyasasına hakim olmak corner the something market f.
(bir şeye) tamamen hakim olmak be on top of (something) f.
kendine hakim olamamak blow your cool f.
(birini/bir şeyi) mahkemeye/hakim önüne çıkarmak bring (someone or something) to trial f.
(bir şeyde) piyasaya hakim olmak corner the market (in something) f.
-de piyasaya hakim olmak corner the market on f.
(bir konuya tam anlamıyla) hakim olmak get a good grasp of (something) f.
(bir konuya tam anlamıyla) hakim olmak get a solid grasp of (something) f.
(bir konuya tam anlamıyla) hakim olmak get a sound grasp of (something) f.
(bir konuya tam anlamıyla) hakim olmak get a good grasp on (something) f.
(bir konuya tam anlamıyla) hakim olmak get a solid grasp on (something) f.
(bir konuya tam anlamıyla) hakim olmak get a sound grasp on (something) f.
duygularına hakim olmak get a grip of (oneself) f.
(kendine) hakim olmak get a grip of (oneself) f.
bir şeye hakim olmak get a grip on something f.
duygularına hakim olmak get a hold on (oneself) f.
(kendine) hakim olmak get a hold on (oneself) f.
duygularına hakim olmak get a hold of (oneself) f.
(kendine) hakim olmak get a hold of (oneself) f.
duygularına hakim olmak get ahold of (oneself) f.
(kendine) hakim olmak get ahold of (oneself) f.
birine/bir şeye hakim olmak get/have a handle on somebody/something f.
kendine hakim olmak get/take a grip/hold on yourself f.
bir konuya tam anlamıyla hakim olmak have a (solid) grasp of something f.
bir konuya tam anlamıyla hakim olmak have a (sound) grasp of something f.
bir konuya tam anlamıyla hakim olmak have a (good) grasp of something f.
bir konuya tam anlamıyla hakim olmak get a (solid) grasp of something f.
bir konuya tam anlamıyla hakim olmak get a (sound) grasp of something f.
bir konuya tam anlamıyla hakim olmak get a (good) grasp of something f.
hakim olma handle on f.
(dile, sözlerine) hakim olmak have a good command of f.
'-e hakim olmak have a lock on f.
(birine/bir şeye) hakim olmak have a lock on (someone or something) f.
diline hakim olmak hold your peace/tongue [old-fashioned] f.
eline hakim olmak keep hands to f.
kendine hakim olmak keep head f.
sinirine hakim olmak keep temper f.
kendine hakim olmak keep temper f.
kendine hakim olmak keep your cool f.
sinirine hakim olmak keep your temper f.
kendine hakim olmak keep your temper f.
sinirine hakim olamamak lose your temper f.
(birine karşı) sinirine hakim olmak keep your temper (with somebody) f.
(biri karşısında) kendine hakim olmak keep your temper (with somebody) f.
(birine karşı) sinirine hakim olamamak lose your temper (with somebody) f.
konuya hakim olmak know stuff f.
kendine hakim olamamak lose cool f.
kendine hakim olamamak lose your cool f.
(bir şeye) tamamen hakim olmak stay on top of (someone or something) f.
kendine hakim olmak take a grip on (oneself) f.
diline hakim olmak watch (one's) language f.
diline hakim olmak watch (one's) mouth f.
diline hakim olmak watch (one's) tongue f.
tümüyle kendine hakim cool calm and collected s.
(davayı) yöneten (hakim) on the bench expr.
üzüntü/hüzün hakim no joy in nudville expr.
(mayıs ayında genelde belirsizlik hakim olduğundan) hazır seviye yüksekken hisse senetlerinin satılması sell in may and stay away expr.
hakim olduğun at your command expr.
diline hakim ol hold your peace/tongue [old-fashioned] expr.
(işlere/olan bitene) hakim in the swim (of things) expr.
(işlere/olan bitene) hakim into the swim (of things) expr.
(birine/bir şeye) tamamen hakim on top of (someone or something) expr.
(bir şeye) tamamen hakim on top of (something) expr.
kendine hakim ol cool your jets! exclam.
Formal
birçok konuya hakim kimse polyhistory i.
Speaking
ağzına/diline hakim ol! watch your mouth! ünl.
ağzına/diline hakim ol! watch your language! ünl.
ağzına/diline hakim ol! watch your tongue! ünl.
diline hakim ol watch your mouth expr.
diline hakim ol! hold your tongue! expr.
diline hakim ol watch your language expr.
ellerine hakim ol! don't touch! expr.
kendine hakim ol have a grip on yourself! expr.
kendine hakim ol calm your temper expr.
sinirlerine hakim ol calm your temper expr.
sinirlerine hakim ol keep your hair on expr.
yarın hakim karşısına çıkarılması planlanıyor he's scheduled to be arraigned tomorrow expr.
Trade/Economic
alıcıların hakim olduğu pazar buyer’s market i.
baş hakim chief justice i.
devlet ya da piyasaya hakim firmaca belirlenmiş fiyat administered price i.
hakim hissedar majority shareholder i.
hakim şirket controlling company i.
hakim firma controlling company i.
hakim oyuncu dominant player i.
hakim ortak controlling shareholder i.
hakim firma flagship company i.
hakim muavini associate judge i.
hakim olma commanding i.
hakim şirket flagship company i.
hakim şirket holding company i.
hakim hissedar controlling shareholder i.
hakim firma holding company i.
müesseseye hakim olan lider dominant leader i.
nihai hakim pay sahibi ultimate controlling shareholder i.
piyasaya hakim firma veya devlet tarafından tespit edilmiş fiyat computed price i.
satıcının hakim olduğu piyasa seller's market i.
satıcının hakim olduğu piyasa sellers' market i.
şirketin hisselerine hakim olan grup leading group i.
(piyasaya) hakim fiyatlar ruling prices i.
(mayıs ayında genelde belirsizlik hakim olduğundan) hazır seviye yüksekken hisse senetlerinin satılması sell in may and go away i.
her iki tarafın da bağımsız olduğu ve birbirlerine hakim durumda olmadıkları bir alışverişte bulunmak deal at arm's length f.
Law
hakim kürsüsü the bench i.
hakim veya jüri huzurunda yargılanma trial at nisi prius i.
hakim sınır dışı edilmesini emrettikten sonra abd'de kalan kaçak göçmen alien absconder i.
baş hakim chancellor i.
daimi yargıç/hakim sitting judge i.
geçici bir süre için (bir başka hakimin) yerine bakan hakim acting judge i.
fiili hakim judge de facto i.
hakim makamı judgment seat i.
hakim heyeti bench i.
hakim veya jüriyi ret challenge i.
hakim kararı dijudication i.
hakim huzuruna çıkma listesi appearance docket i.
hakim gayrimenkul sahibi dominant owner i.
hakim önüne çıkarma emri habeas corpus i.
hakim gayrimenkul irtifak hakkı dominant tenement i.
hakim kanun governing law i.
hakim yardımcısı assistant judge i.
hakim kadrosu magistrate post i.
hakim gayrimenkul dominant estate i.
hakim huzuruna çıkan kimse appearer i.
hakim kararı judicial decision i.
hakim mülk dominant property i.
hakim kürsüsü bench i.
hakim aleyhine suç felony against judge i.
hakim önüne çıkarma emri writ of habeas corpus i.
idari hakim administrative law judge i.
ikinci hakim puisne judge i.
ikinci hakim puisne i.
kanuni hakim güvencesi legal judicial process i.
miras işlerine bakan hakim prerogative officer i.
naip hakim delegated judge i.
olağanüstü hakim emri prerogative writ i.
özel hakim önünde mahkemenin yapıldığı ve sonuçlandırıldığı aşama apud judicem i.
özel yetkili hakim commissaire i.
redd-i hakim recusal i.
raportör hakim reporter judge i.
reddi hakim challenge i.
reddi hakim recusation i.
sayın hakim your honour i.
tarafsız hakim objective judge i.
yedek/yerine bakan yargıç/hakim acting judge i.
yetkili hakim competent judge i.
eski iskoç baronluklarında baş hakim baily [dialect] i.
hakim sandalyesi bank [obsolete] i.
belirli bir günde bir hakim huzuruna çıkma sözü vadimony i.
meslekten olmayan hakim lay judge i.
meslekten olmayan hakim lay assessor i.
(mahkeme veya hakim) federal ceza kanunlarını takip etmeme departure i.
(mahkeme veya hakim) federal ceza kanunlarından sapma departure i.
(mahkeme veya hakim) federal ceza kanunlarına uymama departure i.
ifade verilmesiyle veya hakim/jüri kararıyla bir suçun işlenmesinden sorumlu bulunma durumu guilty i.
hakim, savcı gibi görevlilere verilen bir tür özel tahliye yetkisi commission of general gaol delivery i.
hakim karşısına çıkma compearance [scotland] i.
hakim karşısına çıkan kimse compearant i.
bölgesel kanunları uygulamakla yetkili hakim birlieman i.
hakim koltuğundaki minder cushion i.
hakim yardımcısı side judge i.
hakim muavini side judge i.
hakim, avukatlar ve bazen tarafların da yer aldığı özel görüşme sideband i.
hakim, avukatlar ve bazen tarafların da yer aldığı özel görüşme sidebar conference i.
(suçlanan kişinin) hakim karşısına çıkmasını sağlamak chalan f.
hakim karşısına çıkmak stand trial f.
hakim veya jüriyi reddetmek challenge f.
karar vermek (hakim) rule on f.
hakim gibi yönetmek judgement f.
hakim gibi yönetmek judgment f.
hakim önüne çıkarmak haul f.
(resmi belgeyi) hakim, savcı gibi bir yetkiliye sunmak return f.
(mahkeme veya hakim) federal ceza kanunlarını takip etmemek depart f.
(mahkeme veya hakim) federal ceza kanunlarından sapmak depart f.
(mahkeme veya hakim) federal ceza kanunlarına uymamak depart f.
hakim tarafından görülmüş signed by the judge on s.
hakim tarafından imzalanmış signed by the judge on s.
sürekli yargılama yetkisine sahip olan (hakim) ordinary s.
(roma hukukunda) hakim karşısına çıkma öncesine ait pre-judicial s.
sayın hakim! m'lud [uk] ünl.
hakim havaleli signed by the judge on expr.
naip hakim vasıtasıyla through delegated judge expr.
sayın hakim mr. justice expr.
Politics
hakim fiyat prevailing price i.
hakim lider dominant leader i.
hakim durumun kötüye kullanılması abuse of dominant position i.
hakim doruklar commanding heights i.
hakim otorite sovereign authority i.