beraberlik - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

beraberlik



"beraberlik" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 23 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
beraberlik togetherness i.
General
beraberlik brother i.
beraberlik cooperation i.
beraberlik coalescence i.
beraberlik draw i.
beraberlik equalization i.
beraberlik solidarity i.
beraberlik unity i.
beraberlik brotherhood i.
beraberlik stalemate i.
beraberlik standoff i.
beraberlik equalisation i.
beraberlik even zf.
Colloquial
beraberlik kotahitanga [new zealand] i.
Trade/Economic
beraberlik tie i.
Railway
beraberlik tie i.
Sport
beraberlik saw off i.
beraberlik deuce i.
beraberlik dogfall i.
beraberlik on terms expr.
Tennis
beraberlik deuce i.
Wagering
beraberlik dead heat i.
Archaic
beraberlik unitude i.

"beraberlik" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 46 sonuç

Türkçe İngilizce
General
nikahsız beraberlik concubinage i.
birlike beraberlik çağrısı rally i.
beraberlik halinde oynanan el rubber i.
beraberlik golü equalizer i.
golsüz beraberlik goalless draw i.
beraberlik golü equaliser i.
birlik ve beraberlik fraternity i.
birlik ve beraberlik unity and togetherness i.
düşmana karşı beraberlik yaratan etkileyici olay pearl harbor i.
(müsabakada) beraberlik puanı deadlock [us] i.
beraberlik durumunda bahisçinin kar veya zarar etmediği bahis push i.
(maçta) beraberlik stand-off i.
gizli bir beraberlik (aşk ilişkisi) yaşamak be having a secret love affair f.
(evlilik töreninde) ellerini birleştirerek birbirlerine beraberlik sözü vermek handfast f.
birlik ve beraberlik içinde in unity zf.
Colloquial
yenişememe/beraberlik it's a toss-up expr.
Idioms
olumsuz sonuçlar doğurabilecek bir eşleşme/beraberlik a match made in hell i.
beraberlik ilan etmek call it a draw f.
beraberlik ilan etmek call it a wash f.
beraberlik ilan etmek all it even f.
birlik beraberlik içinde olamamak break ranks f.
uzun bir beraberlik sonrası yaşanılan ayrılık sonrası üzüntü içerisinde olmak be on the rebound f.
at başı (beraberlik) neck and neck expr.
bir süre boyunca/bir süredir biriyle bir beraberlik içinde with someone for some amount of time expr.
uzun bir beraberlik sonrası yaşanılan ayrılık sonrası üzüntü içerisinde on the rebound expr.
Law
gayrimeşru beraberlik unlawful cohabitation i.
Politics
birlik beraberlik unity and solidarity i.
birlik ve beraberlik unity and solidarity i.
Computer
beraberlik kabul et accept draw expr.
beraberlik öner offer draw expr.
Social Sciences
evlilik bağı olmadan yürütülen beraberlik de facto relationship i.
Military
birlik-beraberlik unity i.
psikolojik harp beraberlik ve bütünlüğü psychological warfare consolidation i.
psikolojik beraberlik ve bütünlük faaliyetleri psychological consolidation activities i.
psikolojik beraberlik ve bütünlük psychological consolidation i.
Sport
(körlingde) beraberlik skoru peels [scotland] i.
Football
golsüz beraberlik goalless tie i.
golsüz beraberlik goalless draw i.
golsüz beraberlik goalless draw i.
maçta beraberlik draw i.
beraberlik golü equaliser i.
(futbolda, ragbide) beraberlik score draw i.
Tennis
beraberlik sonrası kazanılan ilk sayı advantage i.
teniste beraberlik deuce i.
her iki taraf da 40 sayı aldıktan sonra oyunu kazanmak için bir tarafın iki kez üst üste sayı almasını gerektiren beraberlik durumu deuce i.
Card
(pokerde) beraberlik durumunda oyunun sonucunu belirleyen, eldeki eşi olmayan en yüksek kart kicker i.