alışkanlık - Türkçe İngilizce Sözlük

alışkanlık

"alışkanlık" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 38 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
alışkanlık habit i.
It has a habit of reappearing, often in a more harmful form.
Genellikle daha zararlı bir biçimde yeniden ortaya çıkma alışkanlığı vardır.

More Sentences
General
alışkanlık routine i.
Tom never varies his routine.
Tom asla alışkanlıklarını değiştirmez.

More Sentences
alışkanlık custom i.
Did you ever hear of such a strange custom?
Hiç böyle garip bir alışkanlık duydunuz mu?

More Sentences
Trade/Economic
alışkanlık practice i.
Old practices died hard in the country.
Taşrada eski alışkanlıklar çok zor ölür.

More Sentences
alışkanlık habit i.
We are all in the habit of lobbying for moratoria.
Hepimiz moratoryum için lobi yapma alışkanlığı içindeyiz.

More Sentences
Linguistics
alışkanlık habit i.
In this context, we should be offering facilities to help drug addicts kick their habit.
Bu bağlamda uyuşturucu bağımlılarının alışkanlıklarından kurtulmalarına yardımcı olacak imkanlar sunmalıyız.

More Sentences
Common Usage
alışkanlık wont i.
General
alışkanlık praxis i.
alışkanlık accustomedness i.
alışkanlık second nature i.
alışkanlık consuetude i.
alışkanlık the regular practice i.
alışkanlık rote i.
alışkanlık habitude i.
alışkanlık habituation i.
alışkanlık use i.
alışkanlık addiction i.
alışkanlık familiarity i.
alışkanlık groove i.
alışkanlık habituality i.
alışkanlık ritual i.
alışkanlık tread [scottish] i.
alışkanlık trick i.
alışkanlık habiture i.
alışkanlık hant [dialect] [uk] i.
alışkanlık haunt [dialect] [uk] i.
alışkanlık mindset i.
alışkanlık obsequies [obsolete] i.
alışkanlık obsequy [obsolete] i.
alışkanlık guise [obsolete] i.
alışkanlık round i.
alışkanlık route i.
alışkanlık routineness i.
alışkanlık pad [dialect] [uk] i.
Medical
alışkanlık familiarization i.
alışkanlık familiarisation i.
Archaic
alışkanlık trade i.
alışkanlık wone i.

"alışkanlık" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 125 sonuç

Türkçe İngilizce
General
kötü alışkanlık bad habit i.
You must get rid of that bad habit.
O kötü alışkınlıktan kurtulmalısın.

More Sentences
garip alışkanlık foible i.
His foible for always checking the time amused his friends.
Sürekli saati kontrol etme konusundaki garip alışkanlığı arkadaşlarını güldürüyordu.

More Sentences
Colloquial
alışkanlık bıkkınlık yaratır familiarity breeds contempt expr.
Familiarity breeds contempt.
Alışkanlık bıkkınlık yaratır.

More Sentences
Common Usage
alışkanlık yapan addictive s.
General
dönme (eski durum/alışkanlık/inanç vb'ne) reversion i.
borç almayı alışkanlık haline getirme scrounging i.
aptalca alışkanlık foible i.
alışkanlık haline gelmiş şey routine i.
alışkanlık haline gelmiş sarhoşluk habitual intoxication i.
zararlı alışkanlık harmful habit i.
zararlı alışkanlık bad habit i.
rahatsız edici alışkanlık annoying habit i.
sinir bozucu alışkanlık annoying habit i.
sinirsel bir alışkanlık olarak tırnak yiyen kimse nail biter i.
sinirsel bir alışkanlık olarak tırnak yiyen kimse nailbiter i.
öldürücü alışkanlık blood i.
zenginlerin alışkanlık ve giyimlerine özenen fakir genç erkek buckeen [ireland] i.
alışkanlık haline gelmiş davranış routinism i.
alışkanlık halinde yapılan aktiviteler diet i.
bir eylem, durum, alışkanlık veya meskenin kalıcı olması continuance i.
burjuvazi alışkanlık ve ilkeleri culottism i.
alışkanlık edinmek form a habit f.
alışkanlık haline getirmek practice f.
alışkanlık kazanmak gain the habit of something f.
alışkanlık yapmak become an addiction f.
alışkanlık haline gelmek become a pattern f.
alışkanlık haline getirmek practise f.
alışkanlık yapmak form an addiction f.
bırakmak (alışkanlık) outgrow f.
aşılamak (düşünce/alışkanlık vb'ni) engrain in f.
alışkanlık edinmek fall into a habit f.
alışkanlık edinmek get in the habit of f.
alışkanlık edinmek go in for f.
alışkanlık edinmek drop into a habit f.
edinmek (alışkanlık) catch f.
alışkanlık yapmak cause somebody to make a habit of something f.
alışkanlık kazanmak get into the hang of f.
alışkanlık kazandırmak get someone adopt a habit f.
alışkanlık edinmek get into the habit of f.
alışkanlık haline getirmek get into the habit of f.
(bir alışkanlık) sürekli bir hal almak become an ongoing habit f.
alışkanlık haline getirmek make a habit out of f.
alışkanlık edinmek trade [obsolete] f.
(alışkanlık) bırakmak break f.
(alışkanlık) bıraktırmak break f.
alışkanlık olarak edinmek develop f.
(fikir veya alışkanlık) derinleştirmek screw [obsolete] f.
(fikir veya alışkanlık) iyice yerleştirmek screw [obsolete] f.
(fikir veya alışkanlık) köklendirmek screw [obsolete] f.
alışkanlık geliştirmek develop a habit f.
alışkanlık edinmek develop a habit f.
alışkanlık yapan addictive s.
alışkanlık olmuş routinised s.
alışkanlık olmuş routinized s.
alışkanlık yapmayan nonhabituating s.
alışkanlık meydana getiren habit-forming s.
alışkanlık yapan habit-forming s.
alışkanlık ile ilgili routinary s.
az miktarda (kullanım, alışkanlık vb.) light s.
alışkanlık olarak routinely zf.
Phrasals
alışkanlık yaratmak condition (someone or something) to (something) f.
alışkanlık yaratmak condition someone or something to something f.
bir şeyi alışkanlık edinmek get into the way of something/of doing something f.
bir şeyi alışkanlık haline getirmek get into the way of something/of doing something f.
(birine/bir şeye/kendine bir alışkanlık) kazandırmak inure (someone, something, or oneself) to (something) f.
Phrases
kötülük alışkanlık yapar evil becomes a habit expr.
Proverb
üzgün olmayı alışkanlık edinenler bile her zaman üzgün olamaz it is a poor heart that never rejoices
üzgün olmayı alışkanlık edinenler bile her zaman üzgün olamaz it is a sad heart that never rejoices
alışkanlık ikinci doğadır habit is second nature
Colloquial
alışkanlık gereği force of habit i.
küfürlü konuşmayı alışkanlık haline getirmiş kişi foul mouth i.
gelip geçici alışkanlık/bağımlılık mickey mouse habit [old-fashioned] i.
küçük/önemsiz bir alışkanlık mickey mouse habit [old-fashioned] i.
alışkanlık yapan uyuşturucu jockey i.
alışkanlık yapan uyuşturucu jocky i.
bir alışkanlık paraya mal olmaya başladığında buna hobi denir when a habit begins to cost money expr.
bir alışkanlık paraya mal olmaya başladığında buna hobi denir it's called a hobby expr.
Idioms
yeğlenen faaliyet, alışkanlık drug of choice i.
gözde/en sevilen/ilk sırada gelen alışkanlık drug of choice i.
bağımlılık derecesinde alışkanlık drug of choice i.
alışkanlık insanı a creature of habit i.
alışkanlık durumuna getirmek get addicted to f.
alışkanlık edinmek make it a practice f.
alışkanlık edinmek make it a habit f.
alışkanlık haline getirmek make a habit of something f.
alışkanlık halini almak fall into a habit f.
alışkanlık kazanmak make it a habit f.
alışkanlık kazanmak get addicted to f.
alışkanlık kazanmak make it a practice f.
alışkanlık olmak fall into a habit f.
alışkanlık haline gelmek be second nature f.
(biri için) alışkanlık haline gelmek be second nature (to somebody) f.
bir şeyde rahatlık/alışkanlık/ustalık kazanmak get into the swing of it f.
bir şeyde rahatlık/alışkanlık/ustalık kazanmak get into the swing of things f.
bir şeyde rahatlık/alışkanlık/ustalık kazanmak get in the swing of it f.
bir şeyde rahatlık/alışkanlık/ustalık kazanmak get in the swing of things f.
-i alışkanlık haline getirmek make a habit of f.
(bir şey yapmayı) alışkanlık/rutin haline getirmek make a habit of (doing something) f.
'-i alışkanlık haline getirmek make a practice of f.
Speaking
bunu alışkanlık haline getirmeyi mi planlıyorsun? are you planning on making a habit of this? expr.
(bir davranış/alışkanlık) böyle devam etsin istiyorum I'd quite like to keep it that way expr.
bir alışkanlık paraya mal olmaya başladığında, buna hobi denir when a habit begins to cost money, it's called a hobby expr.
Law
alışkanlık haline gelmiş habitual s.
Medical
ilacın kötüye kullanılma (alışkanlık yaratma) olasılığı/yatkınlığı abuse liability of drugs i.
Psychology
alışkanlık yapıcı madde addictive drug i.
alışkanlık gücü habit strength i.
duygusal alışkanlık affective habituation i.
uyarana karşı alışkanlık kazanma habituation i.
alışkanlık kazanmak habituate f.
Veterinary
evcil hayvanda istenmeyen alışkanlık vice i.
Botanic
orta doğu ve afrika'da yetişen, yaprak ve tomurcukları alışkanlık yaratan uyarıcı bitki cat (catha edulis) i.
orta doğu ve afrika'da yetişen, yaprak ve tomurcukları alışkanlık yaratan uyarıcı bir bitki khat i.
Fishery
barlam avını alışkanlık edinmiş kimse hake i.
Social Sciences
londra'ya ve londra'da ikamet edenlere ait alışkanlık ve özellikler londonism i.
Education
alışkanlık kazandırma habit training i.
Linguistics
alışkanlık görünüşü habitual aspect i.
alışkanlık oluşturma habit formation i.
eylemin alışkanlık bildiren formu customary i.
tekrarlanan veya alışkanlık halini almış eylem bildiren yapı frequentative i.
alışkanlık haline gelmiş bir eylem bildiren (fiil çekimi) consuetudinal s.
(ingilizcede) tekrarlanan veya alışkanlık halini almış eylem bildiren frequentative s.
Archaic
saçma alışkanlık feeble i.
Slang
alışkanlık halinde hap alan kişi pill-popper i.
alışkanlık halinde hap alan kişi popper i.
siyahi biriyle bir kere birlikte olmak alışkanlık yapar once you go black, you never go back expr.