|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
General |
|
1 |
Genel |
kötü alışkanlık |
bad habit i.
|
|
You must get rid of that bad habit.
O kötü alışkınlıktan kurtulmalısın.
More Sentences
|
2 |
Genel |
garip alışkanlık |
foible i.
|
|
His foible for always checking the time amused his friends.
Sürekli saati kontrol etme konusundaki garip alışkanlığı arkadaşlarını güldürüyordu.
More Sentences
|
|
Colloquial |
|
3 |
Konuşma Dili |
alışkanlık bıkkınlık yaratır |
familiarity breeds contempt expr.
|
|
Familiarity breeds contempt.
Alışkanlık bıkkınlık yaratır.
More Sentences
|
Common Usage |
|
4 |
Yaygın Kullanım |
alışkanlık yapan |
addictive s.
|
|
General |
|
5 |
Genel |
dönme (eski durum/alışkanlık/inanç vb'ne) |
reversion i.
|
|
6 |
Genel |
borç almayı alışkanlık haline getirme |
scrounging i.
|
|
7 |
Genel |
aptalca alışkanlık |
foible i.
|
|
8 |
Genel |
alışkanlık haline gelmiş şey |
routine i.
|
|
9 |
Genel |
alışkanlık haline gelmiş sarhoşluk |
habitual intoxication i.
|
|
10 |
Genel |
zararlı alışkanlık |
harmful habit i.
|
|
11 |
Genel |
zararlı alışkanlık |
bad habit i.
|
|
12 |
Genel |
rahatsız edici alışkanlık |
annoying habit i.
|
|
13 |
Genel |
sinir bozucu alışkanlık |
annoying habit i.
|
|
14 |
Genel |
sinirsel bir alışkanlık olarak tırnak yiyen kimse |
nail biter i.
|
|
15 |
Genel |
sinirsel bir alışkanlık olarak tırnak yiyen kimse |
nailbiter i.
|
|
16 |
Genel |
öldürücü alışkanlık |
blood i.
|
|
17 |
Genel |
zenginlerin alışkanlık ve giyimlerine özenen fakir genç erkek |
buckeen [ireland] i.
|
|
18 |
Genel |
alışkanlık haline gelmiş davranış |
routinism i.
|
|
19 |
Genel |
alışkanlık halinde yapılan aktiviteler |
diet i.
|
|
20 |
Genel |
bir eylem, durum, alışkanlık veya meskenin kalıcı olması |
continuance i.
|
|
21 |
Genel |
burjuvazi alışkanlık ve ilkeleri |
culottism i.
|
|
22 |
Genel |
alışkanlık edinmek |
form a habit f.
|
|
23 |
Genel |
alışkanlık haline getirmek |
practice f.
|
|
24 |
Genel |
alışkanlık kazanmak |
gain the habit of something f.
|
|
25 |
Genel |
alışkanlık yapmak |
become an addiction f.
|
|
26 |
Genel |
alışkanlık haline gelmek |
become a pattern f.
|
|
27 |
Genel |
alışkanlık haline getirmek |
practise f.
|
|
28 |
Genel |
alışkanlık yapmak |
form an addiction f.
|
|
29 |
Genel |
bırakmak (alışkanlık) |
outgrow f.
|
|
30 |
Genel |
aşılamak (düşünce/alışkanlık vb'ni) |
engrain in f.
|
|
31 |
Genel |
alışkanlık edinmek |
fall into a habit f.
|
|
32 |
Genel |
alışkanlık edinmek |
get in the habit of f.
|
|
33 |
Genel |
alışkanlık edinmek |
go in for f.
|
|
34 |
Genel |
alışkanlık edinmek |
drop into a habit f.
|
|
35 |
Genel |
edinmek (alışkanlık) |
catch f.
|
|
36 |
Genel |
alışkanlık yapmak |
cause somebody to make a habit of something f.
|
|
37 |
Genel |
alışkanlık kazanmak |
get into the hang of f.
|
|
38 |
Genel |
alışkanlık kazandırmak |
get someone adopt a habit f.
|
|
39 |
Genel |
alışkanlık edinmek |
get into the habit of f.
|
|
40 |
Genel |
alışkanlık haline getirmek |
get into the habit of f.
|
|
41 |
Genel |
(bir alışkanlık) sürekli bir hal almak |
become an ongoing habit f.
|
|
42 |
Genel |
alışkanlık haline getirmek |
make a habit out of f.
|
|
|
43 |
Genel |
alışkanlık edinmek |
trade [obsolete] f.
|
|
44 |
Genel |
(alışkanlık) bırakmak |
break f.
|
|
45 |
Genel |
(alışkanlık) bıraktırmak |
break f.
|
|
46 |
Genel |
alışkanlık olarak edinmek |
develop f.
|
|
47 |
Genel |
(fikir veya alışkanlık) derinleştirmek |
screw [obsolete] f.
|
|
48 |
Genel |
(fikir veya alışkanlık) iyice yerleştirmek |
screw [obsolete] f.
|
|
49 |
Genel |
(fikir veya alışkanlık) köklendirmek |
screw [obsolete] f.
|
|
50 |
Genel |
alışkanlık geliştirmek |
develop a habit f.
|
|
51 |
Genel |
alışkanlık edinmek |
develop a habit f.
|
|
52 |
Genel |
alışkanlık yapan |
addictive s.
|
|
53 |
Genel |
alışkanlık olmuş |
routinised s.
|
|
54 |
Genel |
alışkanlık olmuş |
routinized s.
|
|
55 |
Genel |
alışkanlık yapmayan |
nonhabituating s.
|
|
56 |
Genel |
alışkanlık meydana getiren |
habit-forming s.
|
|
57 |
Genel |
alışkanlık yapan |
habit-forming s.
|
|
58 |
Genel |
alışkanlık ile ilgili |
routinary s.
|
|
59 |
Genel |
az miktarda (kullanım, alışkanlık vb.) |
light s.
|
|
60 |
Genel |
alışkanlık olarak |
routinely zf.
|
|
Phrasals |
|
61 |
Öbek Fiiller |
alışkanlık yaratmak |
condition (someone or something) to (something) f.
|
|
62 |
Öbek Fiiller |
alışkanlık yaratmak |
condition someone or something to something f.
|
|
63 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi alışkanlık edinmek |
get into the way of something/of doing something f.
|
|
64 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi alışkanlık haline getirmek |
get into the way of something/of doing something f.
|
|
65 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye/kendine bir alışkanlık) kazandırmak |
inure (someone, something, or oneself) to (something) f.
|
|
Phrases |
|
66 |
İfadeler |
kötülük alışkanlık yapar |
evil becomes a habit expr.
|
|
Proverb |
|
67 |
Atasözü |
üzgün olmayı alışkanlık edinenler bile her zaman üzgün olamaz |
it is a poor heart that never rejoices
|
|
68 |
Atasözü |
üzgün olmayı alışkanlık edinenler bile her zaman üzgün olamaz |
it is a sad heart that never rejoices
|
|
69 |
Atasözü |
alışkanlık ikinci doğadır |
habit is second nature
|
|
Colloquial |
|
70 |
Konuşma Dili |
alışkanlık gereği |
force of habit i.
|
|
71 |
Konuşma Dili |
küfürlü konuşmayı alışkanlık haline getirmiş kişi |
foul mouth i.
|
|
72 |
Konuşma Dili |
gelip geçici alışkanlık/bağımlılık |
mickey mouse habit [old-fashioned] i.
|
|
73 |
Konuşma Dili |
küçük/önemsiz bir alışkanlık |
mickey mouse habit [old-fashioned] i.
|
|
74 |
Konuşma Dili |
alışkanlık yapan uyuşturucu |
jockey i.
|
|
75 |
Konuşma Dili |
alışkanlık yapan uyuşturucu |
jocky i.
|
|
76 |
Konuşma Dili |
bir alışkanlık paraya mal olmaya başladığında buna hobi denir |
when a habit begins to cost money expr.
|
|
77 |
Konuşma Dili |
bir alışkanlık paraya mal olmaya başladığında buna hobi denir |
it's called a hobby expr.
|
|
Idioms |
|
78 |
Deyim |
yeğlenen faaliyet, alışkanlık |
drug of choice i.
|
|
79 |
Deyim |
gözde/en sevilen/ilk sırada gelen alışkanlık |
drug of choice i.
|
|
80 |
Deyim |
bağımlılık derecesinde alışkanlık |
drug of choice i.
|
|
81 |
Deyim |
alışkanlık insanı |
a creature of habit i.
|
|
82 |
Deyim |
alışkanlık durumuna getirmek |
get addicted to f.
|
|
83 |
Deyim |
alışkanlık edinmek |
make it a practice f.
|
|
84 |
Deyim |
alışkanlık edinmek |
make it a habit f.
|
|
85 |
Deyim |
alışkanlık haline getirmek |
make a habit of something f.
|
|
86 |
Deyim |
alışkanlık halini almak |
fall into a habit f.
|
|
87 |
Deyim |
alışkanlık kazanmak |
make it a habit f.
|
|
88 |
Deyim |
alışkanlık kazanmak |
get addicted to f.
|
|
89 |
Deyim |
alışkanlık kazanmak |
make it a practice f.
|
|
90 |
Deyim |
alışkanlık olmak |
fall into a habit f.
|
|
91 |
Deyim |
alışkanlık haline gelmek |
be second nature f.
|
|
92 |
Deyim |
(biri için) alışkanlık haline gelmek |
be second nature (to somebody) f.
|
|
93 |
Deyim |
bir şeyde rahatlık/alışkanlık/ustalık kazanmak |
get into the swing of it f.
|
|
94 |
Deyim |
bir şeyde rahatlık/alışkanlık/ustalık kazanmak |
get into the swing of things f.
|
|
95 |
Deyim |
bir şeyde rahatlık/alışkanlık/ustalık kazanmak |
get in the swing of it f.
|
|
96 |
Deyim |
bir şeyde rahatlık/alışkanlık/ustalık kazanmak |
get in the swing of things f.
|
|
97 |
Deyim |
-i alışkanlık haline getirmek |
make a habit of f.
|
|
98 |
Deyim |
(bir şey yapmayı) alışkanlık/rutin haline getirmek |
make a habit of (doing something) f.
|
|
99 |
Deyim |
'-i alışkanlık haline getirmek |
make a practice of f.
|
|
Speaking |
|
100 |
Konuşma |
bunu alışkanlık haline getirmeyi mi planlıyorsun? |
are you planning on making a habit of this? expr.
|
|
101 |
Konuşma |
(bir davranış/alışkanlık) böyle devam etsin istiyorum |
I'd quite like to keep it that way expr.
|
|
102 |
Konuşma |
bir alışkanlık paraya mal olmaya başladığında, buna hobi denir |
when a habit begins to cost money, it's called a hobby expr.
|
|
Law |
|
103 |
Hukuk |
alışkanlık haline gelmiş |
habitual s.
|
|
Medical |
|
104 |
Medikal |
ilacın kötüye kullanılma (alışkanlık yaratma) olasılığı/yatkınlığı |
abuse liability of drugs i.
|
|
Psychology |
|
105 |
Psikoloji |
alışkanlık yapıcı madde |
addictive drug i.
|
|
106 |
Psikoloji |
alışkanlık gücü |
habit strength i.
|
|
107 |
Psikoloji |
duygusal alışkanlık |
affective habituation i.
|
|
108 |
Psikoloji |
uyarana karşı alışkanlık kazanma |
habituation i.
|
|
109 |
Psikoloji |
alışkanlık kazanmak |
habituate f.
|
|
Veterinary |
|
110 |
Veterinerlik |
evcil hayvanda istenmeyen alışkanlık |
vice i.
|
|
Botanic |
|
111 |
Botanik |
orta doğu ve afrika'da yetişen, yaprak ve tomurcukları alışkanlık yaratan uyarıcı bitki |
cat (catha edulis) i.
|
|
112 |
Botanik |
orta doğu ve afrika'da yetişen, yaprak ve tomurcukları alışkanlık yaratan uyarıcı bir bitki |
khat i.
|
|
Fishery |
|
113 |
Balıkçılık |
barlam avını alışkanlık edinmiş kimse |
hake i.
|
|
Social Sciences |
|
114 |
Sosyal Bilimler |
londra'ya ve londra'da ikamet edenlere ait alışkanlık ve özellikler |
londonism i.
|
|
Education |
|
115 |
Eğitim |
alışkanlık kazandırma |
habit training i.
|
|
Linguistics |
|
116 |
Dilbilim |
alışkanlık görünüşü |
habitual aspect i.
|
|
117 |
Dilbilim |
alışkanlık oluşturma |
habit formation i.
|
|
118 |
Dilbilim |
eylemin alışkanlık bildiren formu |
customary i.
|
|
119 |
Dilbilim |
tekrarlanan veya alışkanlık halini almış eylem bildiren yapı |
frequentative i.
|
|
120 |
Dilbilim |
alışkanlık haline gelmiş bir eylem bildiren (fiil çekimi) |
consuetudinal s.
|
|
121 |
Dilbilim |
(ingilizcede) tekrarlanan veya alışkanlık halini almış eylem bildiren |
frequentative s.
|
|
Archaic |
|
122 |
Eski Kullanım |
saçma alışkanlık |
feeble i.
|
|
Slang |
|
123 |
Argo |
alışkanlık halinde hap alan kişi |
pill-popper i.
|
|
124 |
Argo |
alışkanlık halinde hap alan kişi |
popper i.
|
|
125 |
Argo |
siyahi biriyle bir kere birlikte olmak alışkanlık yapar |
once you go black, you never go back expr.
|
|