Geçmiş

beklemek

"beklemek" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 76 sonuç

	Kategori	Türkçe	İngilizce
Common Usage
1	Yaygın Kullanım	beklemek	wait f.
2	Yaygın Kullanım	beklemek	anticipate f.
3	Yaygın Kullanım	beklemek	expect f.
General
4	Genel	beklemek	bargain for f.
5	Genel	beklemek	bide f.
6	Genel	beklemek	await f.
7	Genel	beklemek	bargain on f.
8	Genel	beklemek	stay f.
9	Genel	beklemek	stand by f.
10	Genel	beklemek	look forward to f.
11	Genel	beklemek	bode f.
12	Genel	beklemek	attend f.
13	Genel	beklemek	abide f.
14	Genel	beklemek	look f.
15	Genel	beklemek	mark time f.
16	Genel	beklemek	held on f.
17	Genel	beklemek	watch f.
18	Genel	beklemek	hang around f.
19	Genel	beklemek	watch for f.
20	Genel	beklemek	hold on f.
21	Genel	beklemek	watch to f.
22	Genel	beklemek	look for f.
23	Genel	beklemek	count on f.
24	Genel	beklemek	have something in prospect f.
25	Genel	beklemek	hang about f.
26	Genel	beklemek	think f.
27	Genel	beklemek	watch over f.
28	Genel	beklemek	project f.
29	Genel	beklemek	wait for f.
30	Genel	beklemek	guard f.
31	Genel	beklemek	expect f.
32	Genel	beklemek	wait upon f.
33	Genel	beklemek	hang on f.
34	Genel	beklemek	wait f.
35	Genel	beklemek	be waiting f.
36	Genel	beklemek	reckon on f.
37	Genel	beklemek	hang off f.
38	Genel	beklemek	reckon f.
39	Genel	beklemek	remain [obsolete] f.
40	Genel	beklemek	tend [obsolete] f.
41	Genel	beklemek	tent [scottish] f.
42	Genel	beklemek	attend [obsolete] f.
43	Genel	beklemek	keep f.
44	Genel	beklemek	believe f.
45	Genel	beklemek	lite [dialect] f.
46	Genel	beklemek	depend [obsolete] f.
47	Genel	beklemek	count f.
48	Genel	beklemek	preoccupate [obsolete] f.
49	Genel	beklemek	presume f.
50	Genel	beklemek	standby f.
51	Genel	beklemek	suppose f.
52	Genel	beklemek	hold f.
Phrasals
53	Öbek Fiiller	beklemek	wait on f.
54	Öbek Fiiller	beklemek	hold off f.
55	Öbek Fiiller	beklemek	bargain for f.
56	Öbek Fiiller	beklemek	look forward to f.
57	Öbek Fiiller	beklemek	bank on f.
58	Öbek Fiiller	beklemek	gamble on f.
59	Öbek Fiiller	beklemek	depend on f.
60	Öbek Fiiller	beklemek	see for [dialect] f.
Colloquial
61	Konuşma Dili	beklemek	be in f.
Idioms
62	Deyim	beklemek	expect of f.
63	Deyim	beklemek	kick one's heels f.
64	Deyim	beklemek	cool one's heels f.
65	Deyim	beklemek	hold hard [uk] f.
66	Deyim	beklemek	hang fire f.
67	Deyim	beklemek	be on the lookout f.
Technical
68	Teknik	beklemek	expect f.
69	Teknik	beklemek	let f.
70	Teknik	beklemek	wait f.
71	Teknik	beklemek	hope f.
72	Teknik	beklemek	guard f.
73	Teknik	beklemek	anticipate f.
Computer
74	Bilgisayar	beklemek	block i.
Archaic
75	Eski Kullanım	beklemek	tarry f.
76	Eski Kullanım	beklemek	tarry f.

"beklemek" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

	Kategori	Türkçe	İngilizce
Common Usage
1	Yaygın Kullanım	dört gözle beklemek	look forward f.
General
2	Genel	insanların bir şey beklemek üzere oluşturduğu sıra	queue i.
3	Genel	nezaket beklemek	expect courtesy f.
4	Genel	ayakta beklemek	wait standing f.
5	Genel	sabırsızlıkla beklemek	look forward to f.
6	Genel	korkuyla beklemek	apprehend f.
7	Genel	nöbet beklemek	mount guard f.
8	Genel	anlayış beklemek	expect understanding f.
9	Genel	ölünün başında beklemek	wake f.
10	Genel	alesta beklemek	be on the alert f.
11	Genel	kalabalık bir halde beklemek	throng f.
12	Genel	sıra beklemek	await one's turn f.
13	Genel	bebek beklemek	pregnant f.
14	Genel	korkuyla beklemek	dread f.
15	Genel	çömelip beklemek	couch f.
16	Genel	hiçbir şey yapmadan birşeyin olmasını beklemek	twiddle one's thumbs f.
17	Genel	nöbet beklemek	stand guard f.
18	Genel	çocuk beklemek	be expecting a child f.
19	Genel	tetikte beklemek	stand on its hind legs f.
20	Genel	beklemek (bir şeyin yapılmasını)	expect f.
21	Genel	beklemek (gece yatmayıp)	sit up for f.
22	Genel	kuyrukta beklemek	wait in queue f.
23	Genel	bebek beklemek	be pregnant f.
24	Genel	görmek için beklemek	wait for a sight of f.
25	Genel	başında beklemek	watch f.
26	Genel	pusuda beklemek	lurk f.
27	Genel	dört gözle beklemek	gardant f.
28	Genel	dört gözle beklemek	wait for f.
29	Genel	pusuda beklemek	lay for f.
30	Genel	gece boyu beklemek	sit up for f.
31	Genel	fırsat beklemek	wait for an opportunity f.
32	Genel	pusuda beklemek	waylay f.
33	Genel	kuyrukta beklemek	stand in a queue f.
34	Genel	pusuda beklemek	wait in ambush f.
35	Genel	hazır beklemek	stand by f.
36	Genel	beklemek (telefonda)	hold on f.
37	Genel	çocuk beklemek	be expecting a baby f.
38	Genel	miras beklemek	wait for a dead man's shoes f.
39	Genel	bir şeyin zamanını beklemek	bide one's time f.
40	Genel	kuyrukta beklemek	stand in line f.
41	Genel	bebek beklemek	be expecting a baby f.
42	Genel	dört gözle beklemek	wait f.
43	Genel	anlayış beklemek	expect sympathy f.
44	Genel	tetikte beklemek	be on the alert f.
45	Genel	yatmayıp birini beklemek	wait up for someone f.
46	Genel	uygun zamanı beklemek	bide one's time f.
47	Genel	sabırsızlıkla beklemek	wait with bated breath f.
48	Genel	anlayış beklemek	look for sympathy and understanding f.
49	Genel	endişeyle beklemek	sweat out f.
50	Genel	beklemek (birini sürpriz vb)	be in store for f.
51	Genel	dört gözle beklemek	look forward to f.
52	Genel	telefonu kapatmayıp beklemek	hold on f.
53	Genel	telefonu kapatmayıp beklemek	hold the line f.
54	Genel	nöbet beklemek	await one's turn f.
55	Genel	nöbet beklemek	watch f.
56	Genel	nöbet beklemek	keep watch f.
57	Genel	arabada beklemek	wait (for someone) in the car f.
58	Genel	az beklemek	wait a while f.
59	Genel	çok beklemek	wait a long time f.
60	Genel	az beklemek	wait a little while f.
61	Genel	sabırsızlıkla beklemek	wait impatiently f.
62	Genel	nefesini tutup beklemek	wait with bated breath f.
63	Genel	endişeyle beklemek	wait anxiously f.
64	Genel	nefesini tutarak beklemek	wait with bated breath f.
65	Genel	çocuk beklemek	expect a child f.
66	Genel	kapıda beklemek	wait at the door f.
67	Genel	birisinden haber beklemek	expect news f.
68	Genel	haber beklemek	await news f.
69	Genel	haber beklemek	wait for news f.
70	Genel	haber beklemek	expect news f.
71	Genel	birisinden haber beklemek	await news f.
72	Genel	birisinden haber beklemek	wait for news f.
73	Genel	karşılık beklemek	wait for a response f.
74	Genel	karşılık beklemek	expect something in return from someone f.
75	Genel	karşılık beklemek	expect a response f.
76	Genel	karşılık beklemek	expect something in return f.
77	Genel	bebek beklemek	expect a baby f.
78	Genel	otobüs beklemek	wait for a bus f.
79	Genel	yolunu beklemek	expect (someone) f.
80	Genel	yolunu beklemek	await the arrival of f.
81	Genel	hasretle beklemek	long to see (someone) again f.
82	Genel	hasretle beklemek	yearn for f.
83	Genel	hasretle beklemek	long for f.
84	Genel	hasretle beklemek	die longing for (someone) f.
85	Genel	sabırla beklemek	wait patiently f.
86	Genel	teyit beklemek	await confirmation f.
87	Genel	konfirmasyon beklemek	wait for confirmation f.
88	Genel	konfirmasyon beklemek	await confirmation f.
89	Genel	(kadın) bebek beklemek	be expecting f.
90	Genel	kuyrukta beklemek	wait in a queue f.
91	Genel	yanıt beklemek	wait an answer f.
92	Genel	heyecanla beklemek	wait excitedly f.
93	Genel	mirasa konmayı beklemek	wait for dead men's shoes f.
94	Genel	boşuna beklemek	wait in vain f.
95	Genel	(telefonda) beklemek	hold on f.
96	Genel	sabırla beklemek	bide f.
97	Genel	telefonu kapatmayıp beklemek	put on hold (the call) f.
98	Genel	nöbet beklemek	stand sentinel f.
99	Genel	nöbet beklemek	stand watch f.
100	Genel	nöbet beklemek	keep guard f.
101	Genel	merakla beklemek	await something impatiently f.
102	Genel	haybeye beklemek	wait in vain f.
103	Genel	boş yere beklemek	wait in vain f.
104	Genel	özür beklemek	expect apology f.
105	Genel	cevabı beklemek	wait for the answer f.
106	Genel	özür beklemek	wait for an apology f.
107	Genel	yatmadan beklemek	wait up for f.
108	Genel	uyumayıp beklemek	wait up for f.
109	Genel	ayakta beklemek	wait up for f.
110	Genel	yapmayı dört gözle beklemek	look forward to doing f.
111	Genel	cevap beklemek	await a reply f.
112	Genel	makamında beklemek	waited for someone in one's office f.
113	Genel	tetikte beklemek	stay on alert f.
114	Genel	(otobüs) durakta beklemek	wait at the bus stop f.
115	Genel	otobüs durağında beklemek	wait at the bus stop f.
116	Genel	uzun zamandır beklemek	wait for a long time f.
117	Genel	ümitle beklemek	wait in hope f.
118	Genel	umutla beklemek	wait in hope f.
119	Genel	beklemek zorunda olmak	have to wait f.
120	Genel	çalışmayı dört gözle beklemek	look forward to working f.
121	Genel	banka kuyruğunda beklemek	wait in the bank queue f.
122	Genel	gelişini dört gözle beklemek	look forward to his/her coming/arrival f.
123	Genel	haberleri beklemek	wait for news f.
124	Genel	idam edilmeyi beklemek	await execution f.
125	Genel	sınırdan geçmek için izin beklemek	wait for a permission to cross the border f.
126	Genel	arabada beklemek	wait in the car f.
127	Genel	kuyrukta beklemek	wait on a line f.
128	Genel	kuyrukta beklemek	wait in a line f.
129	Genel	sırada beklemek	wait on a line f.
130	Genel	sırada beklemek	wait in a line f.
131	Genel	pusuda beklemek	ambush f.
132	Genel	pusuda beklemek	scupper f.
133	Genel	pusuda beklemek	lie in wait f.
134	Genel	pusuda beklemek	ambuscade f.
135	Genel	pusuda beklemek	bushwhack f.
136	Genel	bahşiş beklemek	expect a tip f.
137	Genel	yıkanmayı beklemek	be waiting to be washed f.
138	Genel	bebek beklemek	expect f.
139	Genel	destek beklemek	expect support f.
140	Genel	destek beklemek	wait for support f.
141	Genel	kendi yerine gelecek/geçecek olan kişiyi beklemek	wait for his/her replacement f.
142	Genel	olumlu cevap beklemek	expect a positive answer f.
143	Genel	olumlu yanıt beklemek	expect a positive answer f.
144	Genel	olumlu cevap beklemek	anticipate a favorable reply f.
145	Genel	olumlu yanıt beklemek	expect a positive reply f.
146	Genel	olumlu yanıt beklemek	anticipate a favorable reply f.
147	Genel	olumlu cevap beklemek	expect a positive reply f.
148	Genel	zor günler beklemek	have hard times ahead f.
149	Genel	zor günler beklemek	have difficult days ahead f.
150	Genel	yatak odasında çıplak bir şekilde beklemek	wait in the bedroom naked f.
151	Genel	uzun bir kuyrukta beklemek	wait in a long queue f.
152	Genel	sırasını beklemek	wait one's turn f.
153	Genel	sırasını beklemek	wait for one's turn f.
154	Genel	doğru zamanı beklemek	wait for the right time f.
155	Genel	asansör beklemek	wait for the elevator f.
156	Genel	asansörü beklemek	wait for the elevator f.
157	Genel	istekle beklemek	look forward to f.
158	Genel	boş bir park yeri için beklemek	wait for a parking space to become available f.
159	Genel	park yerinin boşalmasını beklemek	wait for a parking space to become available f.
160	Genel	büyük/yoğun bir katılım/ilgi beklemek	expect a huge turnout f.
161	Genel	iştiyakle beklemek	look forward to f.
162	Genel	evlenme teklifi beklemek	expect a proposal f.
163	Genel	sıradan bir akşam yemeğinden fazlasını beklemek	hope for something more than dinner f.
164	Genel	ceza evinde yargılanmayı beklemek	await trial in prison f.
165	Genel	onay beklemek	wait for approval f.
166	Genel	bir işaret beklemek	wait for a sign f.
167	Genel	özür beklemek	expect an apology f.
168	Genel	4 gözle beklemek	look forward to f.
169	Genel	bilgi beklemek	wait for information f.
170	Genel	bilgilendirilmeyi beklemek	wait to be informed f.
171	Genel	telefonun çalmasını beklemek	wait for the phone to ring f.
172	Genel	olur/onay beklemek	await confirmation f.
173	Genel	nefesini tutup beklemek	gasp f.
174	Genel	sonuna kadar beklemek	outwait f.
175	Genel	ilgi beklemek	seek attention f.
176	Genel	ilgi beklemek	expect attention f.
177	Genel	okul servisini beklemek	wait for the school bus f.
178	Genel	uykuda beklemek	lie dormant f.
179	Genel	fırsat çıkmasını beklemek	wait for an opportunity to arise f.
180	Genel	bir mucize beklemek	wait for a miracle f.
181	Genel	bankamatik sırası beklemek	wait in line at the atm f.
182	Genel	atm sırasını beklemek	wait in line at the atm f.
183	Genel	atm'de sıra beklemek	wait in line at the atm f.
184	Genel	bankamatikde sıra beklemek	wait in line at the atm f.
185	Genel	atm'de kuyrukta beklemek	wait in line at the atm f.
186	Genel	oy kullanmak için kuyrukta beklemek	wait in queue for voting f.
187	Genel	oy kullanmak için sırada beklemek	wait in queue for voting f.
188	Genel	önünde beklemek	wait in front of f.
189	Genel	pişmesi için beklemek	wait for them to cook f.
190	Genel	pişmelerini beklemek	wait for them to cook f.
191	Genel	Sırasını beklemek	be awaiting turn f.
192	Genel	(otobüs) durakta beklemek	wait at the bus stop f.
193	Genel	bir süre beklemek	tarry f.
194	Genel	korkuyla beklemek	agrise f.
195	Genel	korkuyla beklemek	agrize f.
196	Genel	korkuyla beklemek	agryze f.
197	Genel	korkuyla beklemek	agryse f.
198	Genel	söz verilen zamanda beklemek	bide tryst f.
199	Genel	pusuda beklemek	await f.
200	Genel	sırada beklemek	be in line f.
201	Genel	kötü niyetle birini beklemek	await [obsolete] f.
202	Genel	(övgü, iltifat) beklemek	fish f.
203	Genel	sabırsızlıkla beklemek	wish f.
204	Genel	pusuda beklemek	hugger [obsolete] f.
205	Genel	(bir şeyi) beklemek	go f.
206	Genel	sabırsızlık ile beklemek	chomp f.
207	Genel	bir yere beklemek	demand f.
208	Genel	bir yerin yakınında beklemek	loiter f.
209	Genel	(gazeteci/ röportaj, fotoğraf yakalamak için) kapıda beklemek	doorstep f.
210	Genel	(gazeteci) birinin kapısında beklemek	doorstep f.
211	Genel	pusuda beklemek	forelay [dialect] f.
212	Genel	daha çok beklemek	outwait f.
213	Genel	daha uzun süre beklemek	outwait f.
214	Genel	sürekli iş beklemek	ply [uk] f.
215	Genel	dört gözle beklemek	prelook f.
216	Genel	hazır olunca kullanılmak üzere beklemek	ship f.
217	Genel	uykuda beklemek	slumber f.
218	Genel	(vurucu) atıcının yolladığı topu beklemek	take strike f.
219	Genel	yetersiz veriyle en iyisini beklemek	optimist s.
Phrasals
220	Öbek Fiiller	hevesle beklemek	lot on [dialect] f.
221	Öbek Fiiller	hevesle beklemek	lot upon [dialect] f.
222	Öbek Fiiller	yolunu beklemek	sit up f.
223	Öbek Fiiller	iltifat beklemek	fish around f.
224	Öbek Fiiller	biraz beklemek	hold on f.
225	Öbek Fiiller	birinin dönmesini beklemek	want someone back f.
226	Öbek Fiiller	biraz daha beklemek	allow for f.
227	Öbek Fiiller	başında beklemek	poise over someone f.
228	Öbek Fiiller	dört gözle beklemek	look forward to f.
229	Öbek Fiiller	demirleyip beklemek	stand off f.
230	Öbek Fiiller	geri durmak/beklemek	hang back f.
231	Öbek Fiiller	kendisini beklemek	lie ahead of f.
232	Öbek Fiiller	kendisini beklemek	lie ahead f.
233	Öbek Fiiller	kendisini beklemek	lie before f.
234	Öbek Fiiller	sabırsızlıkla beklemek	look forward to f.
235	Öbek Fiiller	sabırsızlıkla beklemek	look ahead to something f.
236	Öbek Fiiller	(genellikle hoş olmayan) bir şeyin bitmesini beklemek	wait out f.
237	Öbek Fiiller	(belirli bir şey için) gerçekleşene kadar beklemek	wait out f.
238	Öbek Fiiller	(hasta birisinin) başında beklemek	sit up with someone f.
239	Öbek Fiiller	-e kadar beklemek	wait up until f.
240	Öbek Fiiller	eğilip beklemek	remain down f.
241	Öbek Fiiller	yere çömelip beklemek	remain down f.
242	Öbek Fiiller	birini/bir şeyi bir şey için beklemek	expect someone or something for something f.
243	Öbek Fiiller	birini/bir şeyi bir şeye beklemek	expect someone or something for something f.
244	Öbek Fiiller	(birinden/bir şeyden bir şey) beklemek	expect (something) from (someone or something) f.
245	Öbek Fiiller	(birinden/bir şeyden bir şey) almayı beklemek	expect (something) from (someone or something) f.
246	Öbek Fiiller	birinden/bir şeyden bir şey beklemek	expect something from someone or something f.
247	Öbek Fiiller	birinden/bir şeyden bir şey almayı beklemek	expect something from someone or something f.
248	Öbek Fiiller	birinden/bir şeyden bir şey beklemek	expect something from someone or something f.
249	Öbek Fiiller	birinin/bir şeyin kendinden bir şey katmasını beklemek	expect something from someone or something f.
250	Öbek Fiiller	birinden/bir şeyden bir şey beklemek	expect something (out) of someone or something f.
251	Öbek Fiiller	birinin/bir şeyin kendinden bir şey katmasını beklemek	expect something (out) of someone or something f.
252	Öbek Fiiller	bir şey yapmadan beklemek	hang off f.
253	Öbek Fiiller	bir şeyi beklemek	bargain for f.
254	Öbek Fiiller	(bir şeyi) beklemek	gamble on (something) f.
255	Öbek Fiiller	insanlar giderken geride kalıp beklemek	stay after (someone or something) f.
256	Öbek Fiiller	birinden bir şey beklemek/istemek	require something of someone f.
257	Öbek Fiiller	bir sorunun sadece çözülmesini dileyerek yok olmasını beklemek	wish away f.
258	Öbek Fiiller	korkuyla beklemek	quail at f.
259	Öbek Fiiller	endişeyle beklemek	quail at f.
260	Öbek Fiiller	boşuna beklemek	whistle for f.
261	Öbek Fiiller	bir şeyi beklemek	bargain for something f.
262	Öbek Fiiller	bir şeyi beklemek	bargain on something f.
263	Öbek Fiiller	(bir şeyi) beklemek	bargain on (something) f.
264	Öbek Fiiller	(birini/bir şeyi) beklemek	bear with (someone or something) f.
265	Öbek Fiiller	harekete geçmeden önce beklemek	hold back f.
266	Öbek Fiiller	taviz vermeden beklemek	hold out f.
267	Öbek Fiiller	(birinden bir şey) yapmasını/sağlamasını beklemek	demand (something) from (one) f.
268	Öbek Fiiller	(birinden/bir şeyden bir şey) yapmasını/sağlamasını beklemek	demand (something) of (someone or something) f.
269	Öbek Fiiller	-den (bir şey) yapmasını/sağlamasını beklemek	demand from f.
270	Öbek Fiiller	için beklemek	expect for f.
271	Öbek Fiiller	-e beklemek	expect for f.
272	Öbek Fiiller	-den beklemek	expect from f.
273	Öbek Fiiller	(iltifat, övgü) beklemek	fish for (something) f.
274	Öbek Fiiller	ile beklemek	fleck with f.
275	Öbek Fiiller	yardım beklemek	depend on f.
276	Öbek Fiiller	bebek beklemek	go with (someone) [obsolete] f.
277	Öbek Fiiller	birinin sözünü tutmasını/anlaşmaya uymasını ummak/beklemek	hold someone to something f.
278	Öbek Fiiller	(sözünü tutmasını) beklemek/ummak	hold to (something) f.
279	Öbek Fiiller	(bir şeye sadık kalmasını, sözünde durmasını) beklemek/ummak	hold to (something) f.
280	Öbek Fiiller	beklemek/durmak	hold up f.
281	Öbek Fiiller	'-i umut etmek/beklemek	hope for f.
282	Öbek Fiiller	(birini/bir şeyi) pusuda beklemek	lay for (someone or something) [old-fashioned] f.
283	Öbek Fiiller	(birinin/bir şeyin) geleceğinde olmak/beklemek	lie ahead of (someone or something) f.
284	Öbek Fiiller	(birinin/bir şeyin) geleceğinde olmak/beklemek	lie before (someone or something) f.
285	Öbek Fiiller	sabırsızlıkla beklemek	look ahead to f.
286	Öbek Fiiller	(bir şeyi) beklemek	look for (something) f.
287	Öbek Fiiller	(bir şeyi) sabırsızlıkla beklemek	look forward to (something) f.
288	Öbek Fiiller	(bir şeyi) dört gözle beklemek	look forward to (something) f.
289	Öbek Fiiller	(bir şeyi) beklemek	look forward to (something) f.
290	Öbek Fiiller	(bir şeyin) olmasını beklemek	look to (something) f.
291	Öbek Fiiller	başında beklemek	poise over f.
292	Öbek Fiiller	(birinin/bir şeyin) tepesinde durmak/beklemek	poise over (someone or something) f.
293	Öbek Fiiller	(birinin/bir şeyin) başında durmak/dikilmek/beklemek	poise over (someone or something) f.
294	Öbek Fiiller	(bir şeyi) korkuyla beklemek	quail at (something) f.
295	Öbek Fiiller	(bir şeyi) endişeyle beklemek	quail at (something) f.
296	Öbek Fiiller	(bir şeyi) ummak/beklemek	reckon on (something) f.
297	Öbek Fiiller	(bir şeyi) ummak/beklemek	reckon upon (something) f.
298	Öbek Fiiller	-de beklemek	wait at f.
299	Öbek Fiiller	(bir şeyde/bir yerde) beklemek	wait at (something or some place) f.
300	Öbek Fiiller	(birini/bir şeyi) beklemek	wait for (someone or something) f.
301	Öbek Fiiller	devam edebilmek/bir şey yapabilmek için (birini/bir şeyi) beklemek	wait on (someone or something) f.
302	Öbek Fiiller	(birinden/bir şeyden) bir şey beklemek	wait on (someone or something) f.
303	Öbek Fiiller	gece geç saate kadar uyumadan beklemek	wait up f.
304	Öbek Fiiller	yatmayıp beklemek	wait up f.
305	Öbek Fiiller	birini beklemek	wait up f.
306	Öbek Fiiller	devam edebilmek/bir şey yapabilmek için (birini/bir şeyi) beklemek	wait upon (someone or something) f.
307	Öbek Fiiller	(birinden/bir şeyden) bir şey beklemek	wait upon (someone or something) f.
308	Öbek Fiiller	(birini/bir şeyi) beklemek	watch for (someone or something) f.
309	Öbek Fiiller	(birini/bir şeyi) beklemek	watch out for (someone or something) f.
310	Öbek Fiiller	(bir şeyi) beklemek	figure on f.
Phrases
311	İfadeler	beklemek sabırsızlandırır	desires are nourished by delays expr.
312	İfadeler	beklemek isteği artırır	desires are nourished by delays expr.
313	İfadeler	beklemek arzuyu besler	desires are nourished by delays expr.
Proverb
314	Atasözü	mirasa konmak için ölmesini beklemek	it's ill waiting for dead men's shoes
315	Atasözü	beklemek isteği/hevesi besler	desires are nourished by delays
316	Atasözü	beklemek isteği/hevesi artırır	desires are nourished by delays
317	Atasözü	tekil ve saçma durumlar için konulan kurallara uyulmasını beklemek de saçmadır	hard cases make bad laws
318	Atasözü	zaman kimseyi beklemek	time and tide wait for no one
319	Atasözü	bazen sabırlı olup beklemek de ön saflarda olmak kadar önemlidir	they also serve who (only) stand and wait
320	Atasözü	bazen sabırlı olup beklemek de bir iştir	they also serve who only stand and wait
321	Atasözü	durup beklemek de bir iştir	they also serve who only stand and wait
Colloquial
322	Konuşma Dili	arabada beklemek	wait in the car f.
323	Konuşma Dili	gizli bir yere girip beklemek	go into hiding f.
324	Konuşma Dili	kiralarının ödenmesi için birisinden yardım beklemek	expect someone to help out with the rent f.
325	Konuşma Dili	kurtarılmayı beklemek	wait for rescue f.
326	Konuşma Dili	olacak bir sonraki kötü şeyi beklemek	wait for the next bad thing to happen f.
327	Konuşma Dili	sarhoş olmasını beklemek	wait for him to get drunk f.
328	Konuşma Dili	pusuda beklemek	lie in ambush f.
329	Konuşma Dili	sabahı beklemek	wait for morning f.
330	Konuşma Dili	susup beklemek	lie low f.
331	Konuşma Dili	iade-i ziyarete beklemek	have someone back f.
332	Konuşma Dili	(birinden bir miktar) ödeme beklemek	be into (someone) for (something) f.
333	Konuşma Dili	pusuda beklemek	lay low f.
334	Konuşma Dili	hazır bir şekilde sabırla doğru zamanı beklemek	lay low f.
335	Konuşma Dili	hazır beklemek	lay low f.
336	Konuşma Dili	tatsız bir şeyin bitmesini beklemek	sweat it out f.
337	Konuşma Dili	bir şeyi sırtından/omuzlarından atacağı günü beklemek	sweat it out f.
338	Konuşma Dili	endişeyle beklemek	sweat it out f.
339	Konuşma Dili	(bir şey yapmayı) heyecanla beklemek	can't wait (to do something) f.
340	Konuşma Dili	heyecanla beklemek	can't wait f.
341	Konuşma Dili	sırasını beklemek	wait turn f.
342	Konuşma Dili	heyecanlı/gergin bir şekilde beklemek	sweat it out expr.
Idioms
343	Deyim	sofra kurallarına uyup sırasını beklemek yerine masanın diğer uçlarına uzanmaya çalışma	boarding house reach i.
344	Deyim	sofra kurallarına uyup sırasını beklemek yerine masanın diğer uçlarına uzanmaya çalışma	boardinghouse reach i.
345	Deyim	masada sırasını beklemek/birinden uzatmasını istemek yerine aç gözlü gibi yemeklere uzanma	boardinghouse reach i.
346	Deyim	etrafında dört dönerek müsaade beklemek	cool the heels f.
347	Deyim	düze çıkmayı beklemek	wait for (one's) boat to come in f.
348	Deyim	talihinin/şansının dönmesini beklemek	wait for (one's) boat to come in f.
349	Deyim	talihin yüzüne gülmesini beklemek	wait for (one's) boat to come in f.
350	Deyim	köşeyi dönmeyi beklemek	wait for (one's) boat to come in f.
351	Deyim	paraya kavuşmaya beklemek	wait for (one's) boat to come in f.
352	Deyim	dört gözle beklemek	be keen about f.
353	Deyim	sabırsızlıkla/merakla beklemek	be keen about f.
354	Deyim	bir yere gitmeyi etekleri zil çalarak beklemek	be there with bells on f.
355	Deyim	(basketbol, futbol) kolay sayı kazanmak için rakip sahada topu beklemek	cherry-pick f.
356	Deyim	beleş gol için savunma yapmak yerine rakip sahada topun ayağına gelmesini beklemek	cherry-pick f.
357	Deyim	servete ya da başarıya kavuşulacağı günü beklemek	wait for one's ship to come in f.
358	Deyim	talihin yüzüne güleceği günü beklemek	wait for one's ship to come in f.
359	Deyim	talih kuşunun konacağı günü beklemek	wait for one's ship to come in f.
360	Deyim	düze çıkmayı beklemek	wait for (one's) boat to come in f.
361	Deyim	talihinin/şansının dönmesini beklemek	wait for (one's) boat to come in f.
362	Deyim	talihini yüzüne gülmesini beklemek	wait for (one's) boat to come in f.
363	Deyim	başarılı olmayı beklemek/ummak	wait for (one's) boat to come in f.
364	Deyim	köşeyi dönmeyi beklemek	wait for (one's) boat to come in f.
365	Deyim	düze çıkmayı beklemek	wait for (one's) ship to come in f.
366	Deyim	talihinin/şansının dönmesini beklemek	wait for (one's) ship to come in f.
367	Deyim	talihini yüzüne gülmesini beklemek	wait for (one's) ship to come in f.
368	Deyim	başarılı olmayı beklemek/ummak	wait for (one's) ship to come in f.
369	Deyim	köşeyi dönmeyi beklemek	wait for (one's) ship to come in f.
370	Deyim	kullanılmadan durmak/beklemek	catch dust f.
371	Deyim	bir şey yapmadan beklemek/oyalanmak	mark time f.
372	Deyim	bebek beklemek	expect a visit from the stork f.
373	Deyim	bahşiş beklemek	have an itchy palm f.
374	Deyim	bir şeyi umut etmek/beklemek	hope for something f.
375	Deyim	bir sonraki kötü şeyi beklemek	wait for the other shoe to drop f.
376	Deyim	bahşiş beklemek	get an itchy palm f.
377	Deyim	beyaz atlı prensini beklemek	wait for her prince charming f.
378	Deyim	bir şeyi sabırsızlıkla beklemek	wait for something with bated breath f.
379	Deyim	birini (sürpriz vb) beklemek	lie in store for someone f.
380	Deyim	bir işin yapılması başkasından beklemek	let george do it f.
381	Deyim	bebek beklemek	expect a bundle of joy f.
382	Deyim	bir şeyi heyecanla beklemek	wait for something with bated breath f.
383	Deyim	bebek beklemek	be expecting a child f.
384	Deyim	bahşiş beklemek	get an itching palm f.
385	Deyim	bebek beklemek	have one in the oven f.
386	Deyim	bebek beklemek	expect a bundle from heaven f.
387	Deyim	buyruklarını beklemek	be at someone's beck and call f.
388	Deyim	bebek beklemek	have a bun in the oven f.
389	Deyim	bahşiş beklemek	have an itching palm f.
390	Deyim	dört gözle beklemek	look forward to f.
391	Deyim	çabuk/erken yapıp beklemek	hurry up and wait f.
392	Deyim	hazır beklemek	wait in the wings f.
393	Deyim	heyecanla beklemek	be on pins and needles f.
394	Deyim	iş için sırada beklemek	be in line for the job f.
395	Deyim	iltifat beklemek	fish for a compliment f.
396	Deyim	iltifat beklemek	fish for compliments f.
397	Deyim	masayı beklemek	wait on table f.
398	Deyim	masayı beklemek	wait at table f.
399	Deyim	oturup ölmeyi beklemek	sit around waiting to die f.
400	Deyim	oturup ölmeyi beklemek	sit around and wait to die f.
401	Deyim	karar vermeden önce beklemek	keep one's options open f.
402	Deyim	kötü birşeyin olmasını beklemek	wait for the other shoe to drop f.
403	Deyim	karar vermeden önce beklemek	leave one's options open f.
404	Deyim	kulağı kirişte beklemek	be all ears f.
405	Deyim	pusuda beklemek	lie in wait for f.
406	Deyim	sonraki dalgayı beklemek	wait for the next wave f.
407	Deyim	tercih/seçim yapmadan önce beklemek	keep one's options open f.
408	Deyim	tetikte beklemek	be on red alert f.
409	Deyim	telefonda beklemek	hang on f.
410	Deyim	tetikte beklemek	wait in the wings f.
411	Deyim	tetikte beklemek	be on full alert f.
412	Deyim	tercih/seçim yapmadan önce beklemek	leave one's options open f.
413	Deyim	uzun süredir beklemek	wait for ages f.
414	Deyim	zamana bırakıp geçmesini beklemek	walk it off f.
415	Deyim	(bir iş için) uygun zamanı beklemek	bide one's time f.
416	Deyim	(birinin) ölümünü dört gözle beklemek	wait for a dead man's shoes f.
417	Deyim	kapısında bitmek/beklemek	kick down one's door f.
418	Deyim	kapısında bitmek/beklemek	kick down the door f.
419	Deyim	kapısında bitmek/beklemek	kick down one's door f.
420	Deyim	ortalığın durulmasını beklemek	let the dust settle f.
421	Deyim	ortalığın yatışmasını/sakinleşmesini beklemek	let the dust settle f.
422	Deyim	durumun normale dönmesini beklemek	let the dust settle f.
423	Deyim	durumun açıklığa/kesinliğe kavuşmasını beklemek	let the dust settle f.
424	Deyim	işin sırasını beklemek	play a waiting game f.
425	Deyim	koltuğunda oturup (yaşlanmayı vb.) beklemek	sit back and (do something) f.
426	Deyim	tetikte beklemek	be on one's guard f.
427	Deyim	heyecanla beklemek	be rubbing your hands together f.
428	Deyim	başkasından haksız yere iyilik/yardım beklemek	have (one's) hand out f.
429	Deyim	lüzumsuz/gereksiz yere başkasından yardım beklemek	have (one's) hand out f.
430	Deyim	lüzumsuz/gereksiz yere başkasından iyilik beklemek	have (one's) hand out f.
431	Deyim	bir şeyin olmasını beklemek	hold one's breath f.
432	Deyim	bir şey olana kadar beklemek	hold one's breath f.
433	Deyim	bir şeyi özellikle beklemek	hold one's breath f.
434	Deyim	işi gücü erteleyip/bırakıp beklemek	hold one's breath f.
435	Deyim	heyecanla beklemek	hold your breath f.
436	Deyim	nefesini tutup beklemek	hold your breath f.
437	Deyim	merakla beklemek	hold your breath f.
438	Deyim	hevesle beklemek	rub one's hands f.
439	Deyim	açgözlüce beklemek	rub one's hands f.
440	Deyim	kendinden memnun/hoşnut bir şekilde beklemek	rub one's hands f.
441	Deyim	hastanede doğumu beklemek	lie in f.
442	Deyim	boş boş bir şeyi beklemek	loiter with intent [obsolete] [uk] f.
443	Deyim	boş boş durup bir şeyi beklemek	loiter with intent [obsolete] [uk] f.
444	Deyim	bir olayı aşıp/geride bırakıp gelecekteki bir zamanı beklemek	look past f.
445	Deyim	bir olayı aşıp/geride bırakıp sabırsızlıkla gelecekteki bir zamanı beklemek	look past f.
446	Deyim	korkarak bir şeyin olmasını/gelmesini/geçmesini beklemek	marinate f.
447	Deyim	endişeyle bir şeyin olmasını/gelmesini/geçmesini beklemek	marinate f.
448	Deyim	gergin bir şekilde bir şeyin olmasını/gelmesini/geçmesini beklemek	marinate f.
449	Deyim	korku içinde bir şeyin olmasını/gelmesini/geçmesini beklemek	marinate f.
450	Deyim	kaygılı bir şekilde bir şeyin olmasını/gelmesini/geçmesini beklemek	marinate f.
451	Deyim	tedirginlikle bir şeyin olmasını/gelmesini/geçmesini beklemek	marinate f.
452	Deyim	tedirginlik içinde bir şeyin olmasını/gelmesini/geçmesini beklemek	marinate f.
453	Deyim	sakince bir şeyin olmasını beklemek	marinate f.
454	Deyim	sakin bir şekilde bir şeyin olmasını beklemek	marinate f.
455	Deyim	(beysbol veya başka bir sporda) kenarda beklemek	ride the pine [us] f.
456	Deyim	(beysbol veya başka bir sporda) yedekte/yedek kulübesinde beklemek	ride the pine [us] f.
457	Deyim	yedek beklemek	ride the pine [us] f.
458	Deyim	(beysbol veya başka bir sporda) kenarda beklemek	ride the bench [us] f.
459	Deyim	(beysbol veya başka bir sporda) yedekte/yedek kulübesinde beklemek	ride the bench [us] f.
460	Deyim	yedek beklemek	ride the bench [us] f.
461	Deyim	nefesini tutup/soluksuz beklemek	be holding (one's) breath f.
462	Deyim	sabırsızlıkla beklemek	be holding (one's) breath f.
463	Deyim	olmasını beklemek	be holding (one's) breath f.
464	Deyim	heyecanla beklemek	be holding (one's) breath f.
465	Deyim	merakla beklemek	be holding (one's) breath f.
466	Deyim	soluksuz beklemek	be holding your breath f.
467	Deyim	sabırsızlıkla beklemek	be holding your breath f.
468	Deyim	heyecanla beklemek	be holding your breath f.
469	Deyim	merakla beklemek	be holding your breath f.
470	Deyim	(birini) beklemek (sürpriz, bela)	be in store (for somebody) f.
471	Deyim	(birini) beklemek (sürpriz, bela)	be in store (for one) f.
472	Deyim	(birini/bir şeyi) dört gözle beklemek	be keen about (someone or something) f.
473	Deyim	(birini/bir şeyi) sabırsızlıkla/merakla beklemek	be keen about (someone or something) f.
474	Deyim	(birini/bir şeyi) dört gözle beklemek	be keen on (someone or something) f.
475	Deyim	(birini/bir şeyi) sabırsızlıkla/merakla beklemek	be keen on (someone or something) f.
476	Deyim	boş boş beklemek	be twiddling (one's) thumbs f.
477	Deyim	yapacak bir şeyi olmadan/bir şey yapmadan beklemek	be twiddling (one's) thumbs f.
478	Deyim	boş boş beklemek	be twiddling your thumbs f.
479	Deyim	yapacak bir şeyi olmadan/bir şey yapmadan beklemek	be twiddling your thumbs f.
480	Deyim	kötü bir şeyin olmasını beklemek	be waiting for the other shoe to drop f.
481	Deyim	kaçışı olmayan bir şeyin olmasını beklemek	be waiting for the other shoe to drop f.
482	Deyim	kurbanlık koyun gibi beklemek	be waiting for the other shoe to drop f.
483	Deyim	hazırda beklemek	be waiting in the wings f.
484	Deyim	yardıma hazır beklemek	be waiting in the wings f.
485	Deyim	tetikte beklemek	be waiting in the wings f.
486	Deyim	gerektiğinde birinin yerini almak/doldurmak için hazır beklemek	be waiting in the wings f.
487	Deyim	gerektiği zaman ortaya çıkmaya hazır şekilde geri planda beklemek	be waiting in the wings f.
488	Deyim	harekete geçmeye hazır beklemek	be waiting in the wings f.
489	Deyim	aportta beklemek	be waiting in the wings f.
490	Deyim	uygun zamanı beklemek	bide one's time f.
491	Deyim	zamanını beklemek	bide one's time f.
492	Deyim	zamanını beklemek	bide time f.
493	Deyim	doğru anı beklemek/kollamak	bide time f.
494	Deyim	uygun zamanı beklemek	bide your time f.
495	Deyim	zamanını beklemek	bide your time f.
496	Deyim	sabırla doğru anı beklemek	bide your time f.
497	Deyim	çok beklemek	cool your heels f.
498	Deyim	çok beklemek	kick your heels [uk] f.
499	Deyim	planların tutacağını/şansın yaver gideceğini ummak/beklemek	cross one's fingers f.
500	Deyim	planların tutacağını/şansın yaver gideceğini ummak/beklemek	keep one's fingers crossed f.