özen

Meanings of "özen" in English Turkish Dictionary : 26 result(s)

	Category	Turkish	English
Common Usage
1	Common Usage	özen	attention n.
We will scrutinise the treaties with care and attention to detail and no one should take Parliament's vote for granted. Anlaşmaları dikkatle ve ayrıntılara özen göstererek inceleyeceğiz ve hiç kimse Parlamento'nun oyunu hafife almamalıdır. More Sentences
2	Common Usage	özen	care n.
If sufficient care and expertise is applied, single-place slaughter can be carried out in perfectly hygienic conditions. Yeterli özen ve uzmanlık gösterildiği takdirde, tek yerde kesim mükemmel hijyenik koşullarda gerçekleştirilebilir. More Sentences
General
3	General	özen	care n.
The Commission has manifestly shown great care and deliberation in calculating needs. Komisyon, ihtiyaçların hesaplanmasında açıkça büyük bir özen ve hassasiyet göstermiştir. More Sentences
4	General	özen	application n.
5	General	özen	assiduity n.
6	General	özen	solicitude n.
7	General	özen	pains n.
8	General	özen	jealousy n.
9	General	özen	elaboration n.
10	General	özen	carefulness n.
11	General	özen	painstaking n.
12	General	özen	caution n.
13	General	özen	rigor n.
14	General	özen	thought n.
15	General	özen	heed n.
16	General	özen	rigour n.
17	General	özen	tent [dialect] n.
18	General	özen	elaborateness n.
19	General	özen	guardship [obsolete] n.
20	General	özen	diligency n.
21	General	özen	curiousness [obsolete] n.
22	General	özen	gaum [dialect] [uk] n.
Law
23	Law	özen	prudence n.
Insurance
24	Insurance	özen	diligence n.
Archaic
25	Archaic	özen	tendre n.
26	Archaic	özen	cumber n.

Meanings of "özen" with other terms in English Turkish Dictionary : 104 result(s)

	Category	Turkish	English
Common Usage
1	Common Usage	özen göstermek	care v.
We need to care for our planet. Gezegenimize özen göstermeliyiz. More Sentences
General
2	General	gerekli özen	due care n.
These procedures should be applied with due care, intelligence and maturity. Bu prosedürler gerekli özen, zeka ve olgunlukla uygulanmalıdır. More Sentences
3	General	büyük özen	great care n.
I can assure you that those countries awarding flags would then take great care to avoid having to accept liability. Sizi temin ederim ki bayrakları veren ülkeler sorumluluk kabul etmek zorunda kalmamak için büyük özen göstereceklerdir. More Sentences
4	General	özen göstermek	care v.
Why should you care? Neden özen göstermelisin? More Sentences
5	General	özen göstermek	take care v.
We must take care not to make this Convention a forum which will cease to be listened to by the European Council. Bu Kongre'yi, Avrupa Konseyi tarafından dinlenilmeyecek bir forum haline getirmemeye özen göstermeliyiz. More Sentences
6	General	özen göstermek	take care of v.
Take care of your back. Sırtına özen göster. More Sentences
Trade/Economic
7	Trade/Economic	özen yükümlülüğü	duty of care n.
This sets out employers' general duty of care without any room for misunderstanding. Bu, işverenlerin genel özen yükümlülüğünü herhangi bir yanlış anlamaya mahal bırakmadan ortaya koymaktadır. More Sentences
General
8	General	giyimine özen gösteren kimse	dresser n.
9	General	aşırı özen	fussiness n.
10	General	yanlış yapmamaya özen gösterme	accuracy n.
11	General	özen göstermeme	nonattention n.
12	General	aşırı özen	great care n.
13	General	aşırı özen	solicitousness n.
14	General	gerekli özen	due diligence n.
15	General	yerinde özen	proper care n.
16	General	büyük bir özen	a great care n.
17	General	büyük bir özen	a great attention n.
18	General	özen borcu	duty of care n.
19	General	makul dikkat/özen	ordinary care n.
20	General	normal dikkat/özen	ordinary care n.
21	General	asgari özen	ordinary care n.
22	General	olması gereken/doğal dikkat/özen	ordinary care n.
23	General	azami özen	utmost care n.
24	General	özen gösterilen yer	lap n.
25	General	kelimelere aşırı özen gösteren kimse	vocabularian n.
26	General	gerekli özen	maturity [obsolete] n.
27	General	bir kimseye diğerlerinin aksine gösterilen özen	lookout n.
28	General	bir kimseye diğerlerinin aksine gösterilen özen	look-out n.
29	General	aşırı özen	dainty [obsolete] n.
30	General	fazla özen gösterme	overattention n.
31	General	aşırı özen	overcare n.
32	General	kendine özen göstermemek	let oneself go v.
33	General	özen göstermek	cross one's t's v.
34	General	özen göstermek	nurse v.
35	General	özen göstermek	fuss v.
36	General	özen göstermek	elaborate v.
37	General	özen göstermek	take pains v.
38	General	özen göstermek	watch over v.
39	General	fazla özen göstermek	overdo v.
40	General	özen göstermek	come to a point v.
41	General	özen göstermek	make a point of v.
42	General	aşırı özen göstermek	show ultimate attention v.
43	General	çok özen göstermek	pay strict attention to v.
44	General	özen göstermek	be attentive to v.
45	General	özen göstermek	regard [obsolete] v.
46	General	özen göstermek	nustle [obsolete] v.
47	General	özel özen göstermek	take special care v.
48	General	(bir şey yapmamaya) özen göstermek	be careful not to (do something) v.
49	General	gerekenden fazla özen göstermek	overelaborate v.
50	General	özen göstermek	follow v.
51	General	özen isteyen (iş)	painstaking adj.
52	General	fazla özen gösterilen	overdone adj.
53	General	yanlış yapmamaya özen gösteren	accurate adj.
54	General	özen gösteren	solicitous adj.
55	General	özen göstermeyen	inattentive adj.
56	General	özen gösteren	intentive adj.
57	General	büyük bir özen ile parlatılmış	high-finished adj.
58	General	özen gösteren	tender adj.
59	General	özen göstermeyen	unheedy adj.
60	General	özen göstermeyen	unsolicitous adj.
61	General	çok küçük detaylara büyük özen gösteren ve titizlikle yaklaşan	minute adj.
62	General	özen gerektiren	lucubratory adj.
63	General	özen gösteren	grandmotherly adj.
64	General	özen gerektiren	dodgy [uk] adj.
65	General	özen göstererek	nourishingly adv.
66	General	özen göstermeden	unheedfully adv.
67	General	özen göstermeden	unheedily adv.
68	General	ayrıntılara özen göstererek	daintily adv.
69	General	azami özen ve dikkatle	royally adv.
70	General	özen göstererek	stewardly adv.
71	General	-e özen göstererek	over prep.
Phrasals
72	Phrasals	kendine özen göstermek	look after oneself v.
Phrases
73	Phrases	detaylara gösterilen özen	attention to detail n.
74	Phrases	iyi sonuç almak küçük detaylara özen göstermekten geçer	god is in the detail expr.
75	Phrases	iyi sonuç almak küçük detaylara özen göstermekten geçer	god is in the details expr.
Colloquial
76	Colloquial	özen göstermemek	not care two hoots v.
77	Colloquial	özen gösterilmemiş	scody [new zealand] adj.
78	Colloquial	(bir şey yapmamaya) özen göster	careful not to (do something) expr.
Idioms
79	Idioms	belli grupları rencide etmemeye özen gösteren üslup veya davranış	pc (politically correct) n.
80	Idioms	çok özen göstermek	take pains v.
81	Idioms	özen göstermek	make a point of (doing something) v.
82	Idioms	özen göstermemek	not give two hoots v.
83	Idioms	özen göstermek	cross t's v.
84	Idioms	yapmaya özen göstermek	make a point of doing v.
Speaking
85	Speaking	özen göstermemek	don't care two hoots expr.
86	Speaking	özen göstermemek	don't give two hoots expr.
Trade/Economic
87	Trade/Economic	gereken özen	due diligence n.
88	Trade/Economic	gerekli özen	due diligence n.
89	Trade/Economic	mesleki dikkat ve özen standardı	standard for professional attention and care n.
90	Trade/Economic	mesleki özen	professional care n.
91	Trade/Economic	özen sorumluluğu	care liability n.
Law
92	Law	gereken özen	reasonable care n.
93	Law	gerekli özen	due diligence n.
94	Law	gereken özen	due care n.
95	Law	gereken özen	ordinary care n.
96	Law	adli süreçte gereken dikkat ve özen	diligence [scotland] n.
97	Law	dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı harekete verilen ceza	surcharge n.
Politics
98	Politics	belli grupları rencide etmemeye özen gösteren uslup veya davranış	politically correct n.
99	Politics	gerekli özen	due diligence n.
100	Politics	mali istikrarı tehlikeye düşürmemeye özen göstermek	take care not prejudice the financial stability v.
Insurance
101	Insurance	bir işi yaparken yeterince özen göstermeme	negligence n.
Social Sciences
102	Social Sciences	özen yükümlülüğü	due diligence n.
Music
103	Music	eksene özen göstererek	tonally adv.
British Slang
104	British Slang	paçoz/giyimine özen göstermeyen kimse	scrubber n.