öncülük - Turkish English Dictionary

öncülük

Meanings of "öncülük" in English Turkish Dictionary : 4 result(s)

Turkish English
General
öncülük leadership n.
öncülük lead n.
öncülük firing line n.
öncülük primateship n.

Meanings of "öncülük" with other terms in English Turkish Dictionary : 54 result(s)

Turkish English
Common Usage
öncülük etmek lead v.
She particularly mentions that the agency should take the lead on energy in Kosovo, with which I would agree.
Özellikle ajansın Kosova'da enerji konusunda öncülük etmesi gerektiğinden bahsediyor ki ben de buna katılıyorum.

More Sentences
General
öncülük etmek spearhead v.
We should all be very pleased that we have the European Union to spearhead action in this area.
Avrupa Birliği'nin bu alanda öncülük etmesinden hepimiz çok memnun olmalıyız.

More Sentences
öncülük yapmak pioneer v.
Paracelsus pioneered the use of chemicals and minerals in medicine.
Paracelsus tıpta kimyasal ve mineral kullanımının öncülüğünü yaptı.

More Sentences
öncülük etmek pioneer v.
This is a particularly urgent task here in Europe, the continent that has pioneered insurance banking.
Bu, sigorta bankacılığına öncülük etmiş olan Avrupa'da özellikle acil bir görevdir.

More Sentences
Phrasals
öncülük etmek usher in v.
The revolution ushered in a new era.
Devrim yeni bir döneme öncülük etti.

More Sentences
Technical
öncülük etmek pioneer v.
Paracelsus pioneered the use of chemicals and minerals in medicine.
Paracelsus, kimyasalların ve minerallerin tıpta kullanılmasına öncülük etmiştir.

More Sentences
Common Usage
öncülük yapmak lead v.
öncülük eden leading adj.
General
öncülük etme pioneering n.
öncülük yapma initiation n.
öncülük etme spearheading n.
normların oluşmasına öncülük eden kimse norm entrepreneur n.
büyük bir değişime öncülük eden kimse harbinger n.
(öncülük, yaşlılık bakımından) dede özelliğine sahip kimse grandfather n.
öncülük yapma duct [obsolete] n.
öncülük eden kimse fashioner n.
öncülük etmek guide v.
öncülük etmek fashion v.
modada öncülük etmek set the fashion v.
değişime öncülük etmek pioneer the change v.
...çabasına öncülük etmek lead the drive for v.
öncülük yapmak blaze v.
öncülük yapmak blaze v.
törende öncülük yapmak marshall v.
büyük bir değişime öncülük etmek harbinger v.
öncülük etmek run v.
öncülük etmek pace v.
öncülük eden spearheading adj.
öncülük eden pathbreaking adj.
yeni girişime öncülük yapan groundbreaking adj.
öncülük eden pioneer adj.
öncülük eden forehand adj.
varlığına öncülük eden preexistent adj.
öncülük eden preliminary adj.
Irregular Verb
(hikaye bileşik zamanda) öncülük etmek ladde [obsolete] v.
Phrasals
bir şeyin (yasa, teklif, öneri) bir kuruldan geçmesine öncülük etmek work something through (something) v.
(birine/bir hayvana) öncülük etmek walk away with (someone or an animal) v.
Idioms
öncülük etmek blaze the trail v.
öncülük etmek blaze a trail v.
öncülük etmek lay down the marker v.
öncülük yapmak blaze a way v.
öncülük etmek blaze a trail v.
öncülük etmek blaze the trail v.
öncülük etmek blaze the trail v.
öncülük etmek blaze a trail v.
biri/bir şey için verilen mücadeleye öncülük etmek carry the torch v.
öncülük eden ahead of the curve adv.
Trade/Economic
piyasaya öncülük eden market leader n.
piyasaya öncülük etmek lead the market v.
Biology
bağ dokuya öncülük eden hücre fibroblast n.
Social Sciences
normların oluşmasına öncülük eden kimse norm entrepreneur n.
Religious
israiloğullarının mısır'dan çıkmasına öncülük eden ve çölde gezindiği yıllarda vahiy alan ibrani peygamber grandma moses n.
Philosophy
panteizme öncülük eden pantheistical adj.
Art
kazimir malevich'in öncülük ettiği bir sanat hareketi suprematism n.