hoşgörülü - Türkisch Englisch Wörterbuch

hoşgörülü

Bedeutungen von dem Begriff "hoşgörülü" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 28 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
hoşgörülü tolerant adj.
We must make an effort to reach agreement and we need to keep an open and tolerant mind on this matter.
Anlaşmaya varmak için çaba sarf etmeli ve bu konuda açık ve hoşgörülü bir zihne sahip olmalıyız.

More Sentences
General
hoşgörülü lenient adj.
We've been way too lenient with Tom.
Biz Tom'a karşı çok fazla hoşgörülüyüz.

More Sentences
hoşgörülü gentle adj.
As he grew older, he became gentler.
Yaşlandıkça, daha hoşgörülü oldu.

More Sentences
hoşgörülü indulgent adj.
Tom gave a little indulgent smile.
Tom biraz hoşgörülü bir gülümseme verdi.

More Sentences
hoşgörülü permissive adj.
Tom's parents were very permissive.
Tom'un ailesi çok hoşgörülüydü.

More Sentences
hoşgörülü decent adj.
He is a very decent fellow.
O, çok hoşgörülü bir adamdır.

More Sentences
hoşgörülü broad-minded adj.
Tom is very broad-minded.
Tom çok hoşgörülü.

More Sentences
hoşgörülü broad adj.
hoşgörülü forgiving adj.
hoşgörülü forbearing adj.
hoşgörülü clement adj.
hoşgörülü patient adj.
hoşgörülü complaisant adj.
hoşgörülü broadminded adj.
hoşgörülü liberal adj.
hoşgörülü remissful adj.
hoşgörülü uncritical adj.
hoşgörülü unresentful adj.
hoşgörülü large-minded adj.
hoşgörülü unvindictive adj.
hoşgörülü unwilful adj.
hoşgörülü latitudinarian adj.
hoşgörülü liberal adj.
hoşgörülü makeup adj.
hoşgörülü complacent [obsolete] adj.
hoşgörülü connivent adj.
hoşgörülü concessory adj.
Colloquial
hoşgörülü soft-boiled adj.

Bedeutungen, die der Begriff "hoşgörülü" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 36 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
hoşgörülü olmayı teşvik eden kimse tolerationist n.
cana yakın, hoşgörülü ve sakin kişilik tipi type b n.
hoşgörülü olmak be tolerant of v.
hoşgörülü olmak have indulgence v.
hoşgörülü olmak comply [obsolete] v.
çok hoşgörülü free and easy adj.
aşırı hoşgörülü permissive adj.
fazla hoşgörülü overindulgent adj.
cana yakın, hoşgörülü ve sakin kişilik tipine ait type b adj.
cana yakın, hoşgörülü ve sakin kişilik tipiyle ilgili type b adj.
değişime veya farklılıklara karşı hoşgörülü open adj.
çok hoşgörülü outgiving adj.
hoşgörülü bir şekilde tolerantly adv.
hoşgörülü bir şekilde complaisantly adv.
hoşgörülü bir şekilde connivingly adv.
hoşgörülü bir biçimde forgivingly adv.
hoşgörülü bir şekilde permissively adv.
Phrasals
hoşgörülü olmak bear with v.
daha hoşgörülü olmak ease back v.
daha hoşgörülü olmak let up v.
(birine/bir şeye) karşı daha hoşgörülü olmak let up (on someone or something) v.
'-e karşı daha hoşgörülü olmak let up on v.
Colloquial
birine hoşgörülü olmak go easy on someone v.
hoşgörülü/anlayışlı davran take it easy expr.
Idioms
(birine/bir şeye) hoşgörülü bakmak/yaklaşmak look kindly upon (someone or something) v.
(birine/bir şeye) hoşgörülü bakmak/yaklaşmak look kindly on (someone or something) v.
(birine) hoşgörülü davranmak cut (one) a break v.
(birine) daha hoşgörülü olmak cut (one) some slack v.
(birine/bir şeye) karşı hoşgörülü soft on (someone or something) adj.
Psychology
hoşgörülü ebeveyn permissive parents n.
History
(aşağılayıcı anlamda) islam'a hoşgörülü gayrimüslim dhimmi n.
(aşağılayıcı anlamda) islam'a hoşgörülü gayrimüslim zimmi n.
Religious
ahlaki ikilemlerde her zaman daha hoşgörülü olunması gerektiğini savunan doktrin laxism n.
ahlaki ikilemlerde her zaman daha hoşgörülü olunması gerektiğini savunan kimse laxist n.
Archaic
hoşgörülü olmak supple v.
Slang
hoşgörülü davranma mollycoddling n.