Türkisch | Englisch | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | göçmenlik | migration n. | ||
Transparency must lie at the heart of creating a common stance within the EU on immigration and migration. Göç ve göçmenlik konusunda AB içerisinde ortak bir duruşun oluşturulmasının temelinde şeffaflık yatmalıdır. More Sentences |
||||
General | göçmenlik | immigration n. | ||
Secondly, the immigration system must be flexible. İkinci olarak göçmenlik sistemi esnek olmalıdır. More Sentences |
||||
Law | ||||
Law | göçmenlik | immigration n. | ||
The definition 'victims of action to facilitate illegal immigration' is unclear. 'Yasadışı göçmenliği kolaylaştıran eylemlerin mağdurları' tanımı yeterince açık değildir. More Sentences |
||||
General | ||||
General | göçmenlik | peregrinity [obsolete] n. | ||
Law | ||||
Law | göçmenlik | denizenship n. | ||
Politics | ||||
Politics | göçmenlik | migration n. |